752) NOGAY TÜRK DEVLETİ

Yayin Tarihi 20 Mart, 2014 
Kategori TÜRK DÜNYASI

Nogay Türk Devleti (Ordası)

 image001

Nogay Devleti idil’den (Volga) Balkaş’a, Hazar denizinden Aral gölüne kadar uzanan sahaları içine alıyordu. Merkezi Yayık nehrinin döküldüğü yerde bulunan SARAYCIK idi. “Nogay” adı bir şahıs ismidir. Nogay, kırk yıldan fazla Altınordu Devletinde büyük ve önemli role sahip olmuş bir başkomutandı. İşte ona tabi olan Türklere “Nogay” adı verilmiştir. Bu Türk boyları 15. yüzyılın ortalarında Aşağı idil ve Yayık sahasına göç ettiler. Bu dönemde kendi Mirzalarının, Beyleri’nin idaresi altında idiler. Nogay boylarından yedisi, Şırın, Arın, Kıpçak, Argun, Alçın, Katay ve Mangıt “Yedisan” adıyla biliniyordu. Bunlardan başta şırın olmak üzere ilk dördü Kırım tarafına göç etmişlerdir. Kalanları ise bir müddet daha Aşağı idil çevresinde yaşamaya devam etmişlerdir. 

Altınordu Devleti’nin çöküşünden sonra, on beşinci yüzyılın ilk yarısı ortalarında ortaya çıkmış devletlerden biri de“Nogay Devleti (1426 – 1558)” oldu. Kurulduğu yıllarda, Hazar denizi’nin kuzeyinde Aşağı idil’in doğu yanında Çim ırmağına uzanan bozkırda yer almıştır. Buradaki Mangıtlardan bir bölümü de, kendi beyleri Nureddin Beyin başında bulunduğu bu koca Türk topluluğuna girmiş bulunuyordu. 

On beşinci yüzyılın sonlarından bazı kaynaklarda, Nogayların aynı zamanda “Mangıt” diye anılmalarının sebebi budur. Rus tarihçisi A. Y. Yakubovskiy’in, Mangıtların o sıralarda adlarını değiştirip(!) Nogay adını almasıyla bu topluluğa da artık o adın verildiği şeklindeki yanlış ve garip görüşü, aslında Nogayları Moğol kökenli gösterme çabasından çıkmaktadır. Kendi ülkelerinde, on beşinci yüzyılın ortalarından on altıncı yüzyıl ortalarına değin bağımsız hükümdarları idaresi altında yaşamış bu devletteki ahali, çağındaki kaynaklarda umumi olarak hep “Nogay ulusu”, “Nogay – ordusu”, “Nogaylılar” diye anılırlar. On üçüncü yüzyılın ikinci yarısında Nogay Han idaresi altında toplanmış birçok Türk boyundan oluşan bu etnik yapıya daha sonra Mangıtlar ile Kongıratlardan bazı bölüntüler de katılmış ise de, on altıncı yüzyılın ikinci yarısında bu sonunculardan büyük kısmı Orta Asya’daki eski yurtlarına geri dönmüşlerdir.[1] 

Polonyalı coğrafyacı Mehowski’ye göre Nogay Devletinin nihai olarak şekil alması Edige’nin torunu Vakkas zamanında gerçekleşmiştir. Altınordu’nun mirası üzerinde meydana gelen kavgalara Nogay yöneticileri de katılmış, Kırım hanları ile mücadele etmişlerdir. Kırım hanı Muhammed Giray Han’a karşı Nogay şehzadesi Ağış ve Mamay birlikte mücadele ederler. Muhammed Giray Han’ın Astrahan’da öldürülüşünde (1523) bu Nogay şehzadelerinin büyük rolü bulunmaktadır. 1550’lere doğru Nogay Devletinin başına Türk Dünyası’nın önemli isimlerinden birisi sayılabilecek olan Yusuf Bey geçti. O, Edige soyundan Musa Beyin oğludur. Babası Musa Bey, İbak Beyin ölümünden sonra Nogayların başına geçmişti. Musa Beyin ölümünden sonra Nogay Devletinin Hükümdarlığına Seyid Ahmed getirilmiş; o ölünce Edige soyundan diğer bir şehzade olan Şeyh Mamay Nogay Devletinin başına geçmiş, onun iktidarının başlangıcı ise 1540 yılı civarına rastlamıştı. Onun şahsi yurdu, Sibir Hanlığı’na ve Kazak (Devletine) Ordası’na yakın bir yerde olan Sıra nehri üzerinde idi. Şeyh Mamay’ın ölümünden sonra Nogay Devletinin başına Yusuf Bey getirildi. Yusuf Bey’in şahsi yurdu Yayık üstündeydi. Yusuf Bey döneminden itibaren Nogay Devletinde bir karışıklık dönemi yaşanmaya başladı. Yusuf bey’in liderliğini ve otoritesini, kardeşi İsmail Mirza başta olmak üzere devletin bazı mensupları kabul etmeye yanaşmadılar. İsmail Mirza daha fazla politik ve fırsatçı bir tutum sergilemeye gayret etti. Buna karşılık Yusuf Bey fikirlerinde daha sabit ve ittifaklarına daha bağlı gibi görünüyordu. İki erkek kardeş Yusuf Bey ile İsmail Mirza çevrelerine daha fazla Nogay toplayabilmek için güçlü müttefikler bulmak ve onların yardımını temin etmek zorunda olduklarını hissediyorlardı. Yusuf Bey’in güçlenmesi ve başarılı bir şekilde mücadele etmesi, ancak Ürgenç ve Buhara’ya ticari olarak bağlı olması ve buraları ile iyi bir işbirliği ve ticaret yapması ile mümkündü. İsmail’in yurdu, idil’in doğu kıyıları boyunca uzanan topraklar ve Kama ile Astrahan arasındaydı. Onun Yusuf Bey ile mücadele etmesi ancak diğer bir devletin yardımını gerektiriyordu ki, bu da İsmail Mirza için Rusya olabilirdi. Böylece çıkarlar Rusya ile İsmail Mirza’yı aynı noktaya getirmiş oluyordu.[2] 

Nogay Devleti ile Astrahan Hanlığı’nın toprakları çok geniş bir alanı kapsıyordu. Buradaki alanı kontrol etme gibi bir düşünceye veya hâkimiyet alanı içerisine bu bölgeleri katmak gibi bir arzuya Osmanlı Devleti’nin sahip olmadığı da bir gerçektir. Rus arşivinden 1549 yılına ait bir belgeden anlaşıldığı kadarıyla Aşağı idil sahasında Osmanlıların ortaya çıktığı görülmektedir. Çar İvan’a yazılan bir yazı ile ilgili olan bu belgenin belirtilen yılın Ağustos ayında hazırlandığı, Ekim ayında Moskova’ya ulaştırıldığı anlaşılmaktadır. Nogay elçisinin adı İsergen olarak geçmektedir. Bu belgede Yusuf Bey, Çar ile Edige soyundan gelen kişilerin arasındaki konumu belirttikten sonra, Don Kozakları’nın akınlarından şikâyet ediyor ve mesajında su sözleri de Çar’a iletiyordu: “Haşmetli Hüdaverdigar’dan bir elçi geldi. Hüdaverdigar bana dostluk ve kardeşlik sözleri iletti ve söyle dedi: Yusuf, sen beylerin beyisin, senin dostlarının dostu düşmanlarının düşmanı olacağım.” böylece Osmanlı padişahının Yusuf Bey’e emir-ül ümeralıkverdiği de anlaşılıyordu.[3] 

Yusuf Bey’in Nogay Devleti’ne Bey olduğu dönem Nogayların çevresinde çok önemli olayların meydana geldiği bir dönemdir. Kazan Hanlığı’nın düşmesi ile önemli bir stratejik alan elde eden Rusya bulunduğu alanın çevresinde yeni bir güç alanı elde etmek üzere harekete geçmiş ve Nogaylarla ilişki kurarak bir yandan bunları Osmanlı Devleti’nin nüfuz sahasından çıkarmayı denemiş, diğer yandan ise kendi başlarına dinamik bir siyaset ortaya koymamaları için de Nogayların arasına nifak unsuru sokmuştur. Yusuf Bey’e karşı İsmail Mirza’yı desteklemesi bu düşünceden dolayıdır. Yusuf Bey ile ilgili Rusya’nın takip ettiği politikanın bir diğer cephesi ise Kırım Hanlığı ile ilgilidir. Osmanlı Devleti kendisine uzak olan bazı bölgeler ile ilgili politikaları Kırım Hanlığı yoluyla yürütmekteydi. Nogayların üstünde Rusların etkili olmak istemeleri, güneye inmelerini güçleştiren Kırım Hanlığı’na karşı da avantaj elde etmek isteği ile alakalıdır. Yusuf Bey’in yakın akrabalıklar kurarak bölgede etkili duruma gelmek istediğini görüyoruz. Çevre Türk hanlıkları ile kurmak istediği yakın akrabalık ilişkileri ile Rusya’ya karşı oluşturabileceği güçlü bir Nogay Devleti, Rusya’nın bölgedeki hızlı gelişmesini hiç değilse bir süre yavaşlatabilirdi. Kendisinin daha pasif ve İsmail Mirza’nın aktif bir kişiliğe sahip bulunduğunu iddia eden araştırmacıların görüşlerinde esneklik payının olmadığı görülmelidir. Görünen odur ki, İsmail Mirza güçlü bir muhalif olarak Yusuf Bey’in karşısına çıkmıştır ve o devreye kadar Nogaylarda fazla görülmeyen karışıklıkların çıkmasında da bu durum etkili olmuştur. Bununla birlikte Yusuf Bey’in bazı başarısızlıklarında İsmail Mirza’ya Rusların yaptığı yardımın da önemli rolü olmuştur.[4] 

Yusuf Bey’in ölümünden sonra da İsmail Mirza’nın başarılı olamaması ve devlet içinde meydana gelen karışıklıklar da bu söylediğimiz görüşü destekler mahiyettedir. Ancak Nogaylar hakkında telif edilen bazı eserlerde dikkati çeken hususlardan biri de İsmail Mirza’nın, Çar ile olan dostluğunun işlenmesidir. Bu konuda da belgeler bize aralarındaki münasebetlerin bu biçimde bir dostluğa müsait olmadığını da açık bir biçimde göstermektedir.(İsmail Mirza aslında Rus dostu değil) Öyleyse, mesele Rusya’nın geleneksel ve yaygın, Rusya ile idaresindeki toplulukların dostluğu şeklindeki propagandanın tarihi gerçeği değiştirebilmesi ise mümkün değildir. V.M. Jirmunskiy bu konuda şunları yazmaktadır: “Yusuf’un trajik şekilde ölümü, yalnızca, aynı soydan olanların birbirini katletmesine ve Nogayların şehzade soyundan gelenleri arasında İsmail’in 1563’de öldürülmesine kadar süren ve Nogay Devlet’inin tamamen dağılması ve yıkılmasıyla sona eren iç kavgaların başlamasına neden olmuştur.” Yusuf Beyin ölümünden sonra çekişmeler bitmemiş ve şiddetlenmiştir. İsmail Mirza’nın arkasındaki Rus desteğinin hiç bitmeyeceğine inanması, takip ettiği politikanın yanlışlığı Nogay Devlet’inin bir süre sonra parçalanmasına yol açmıştır. Bu parçalanma ve meydana gelen kıtlıklar Nogayları oldukça güç durumlara sokmuş ve çeşitli bölümler halinde muhtelif yerlere göç etmesine neden olmuştur. Nogayların talihsiz bir topluluk halinde tarih sahnesinde yer aldıklarını söyleyebiliriz. Onların bulundukları bölgenin stratejik değere sahip bulunması da güç duruma düşmelerinin nedeni olmuştur.[5] 

Nogaylar, on üçüncü ile on yedinci yüzyıllar boyunca, Türk dünyasının kuzey kuşağındaki topluluklar arasında tam anlamıyla bir “Bozkır ili” oldular. Yaşattıkları kültürünün Ortaçağ Kıpçaklarınınkinin devamı olduğunda hiç şüphe yoktur. Katıksız göçerevli hayat tarzı sürdüren bir “il” olduklarından, yerlerini yaz ile kış konakları arasında değiştirirlerdi. İçte “Kara halk, ulus adamları” diye tanımlanan halkın esas geçimi ve dolayısıyla ülke iktisadi, Hayvan besiciliği’ne dayalı idi. Yetiştirdikleri besi hayvanlarından elde ettikleri çeşitli maddeler, günlük hayatin ve alış – verişlerinin temelini teşkil ederdi. Başkent Saraycık şehri, aynı zamanda, kuzeydeki idil – Kama havzası, güneybatıdaki Karadeniz kıyıları ve doğudaki Orta Asya arasında gerçeklesen ticaretin, kervan geçiş yollarının kavşak noktasında bulunuyordu. Öte yandan Nogaylı tacirler de, on altıncı yüzyılın ilk yarısına dek, Kazan ve hatta Moskova pazarlarına on binlerce hayvan götürürlerdi. Nogayların ekip – biçme işleriyle, sınırlı ölçüdeki darı ekimi dışında, hiç uğraşmadıkları anlaşılıyor. Halkın asıl yiyecek – içeceği, et ile sütten yapılmış çeşitli yiyeceklerdi. Darı yarmasıyla hazırladıkları bir tür lapa (köçe) olan “Darı butkasi” pişirdikleri de söylenir. Yazlık – kışlık göçlerinde, iki tekerlekli yüksek bir araba (koçu) üzerinde derme evlerini taşır ve yaylakta geçici olarak kurarlardı. Halkı Türkçe söyleşen, devletin resmi dili de Türkçe idi. Güçlü yıllarında batıya ilerleyip Ejderhan (Astrahan) bölgesi ile Azak denizi yanındaki Ten ve Kuban ırmakları arasında uzanan bozkırı ele geçirmeleri, doğuda ise Ertiş ırmağı’na dek uzanmaları ile Nogay Devleti Azak’tan Ertiş’e geniş bozkırda yayılmıştı. Devletin sınırları doğuda Ertiş kıyılarını, kuzeyde Tümen şehri yöresi ile Kama ırmağı yakınlarını, batıda Aşağı Ten boyu ile Azak denizi kıyılarını, güneyde ise Kuma ırmağı kıyılarını, Hazar bozkırı’nı ve Aral gölü kıyılarını içine alıyordu. Nogay Devleti sınırları içinde Kuzey Kafkasya ile batıdaki Altınordu hükümdarlarından bir kaçının mezarları bulunuyordu. Devletin bağımsız devresinde tek bir “ulus” halinde, “Mirza (Emir zade bey oğlu sözünden)” unvanı taşıyan kendi hükümdarları idaresi altında oldular. Bunların hepsi Edige Beg soyundan idiler. Yine o devrede, boy beylerinin kendi başlarına hareketi pek görülmedi, olgun bir devlet yapısı içinde kaldılar. 14–16. yüzyıllarda Doğu Avrupa’nın güney kesiminde mühim rolleri bulunan Nogay Devleti’nin tarihi, ne yazık ki, yeterince tespit edilmemiştir. Bunun belki tek sebebi devletin tam bir bozkır hayati sürmesidir. [6] 

Nogay Devletinin Edige Bey soyundan gelen hükümdarları şunlardır: 

Altınordu Devletine Bağlı Yarı Bağımsız Dönem

Edige Bey, 1392–1412, ö. 1419  

Nureddin Bey, (Edige’nin oğlu) 1412–1419  

Mansur Bey, (Edige’nin oğlu) 1419–1427 

Tam Bağımsız Dönem 

Gazi Bey, (Edige’nin oğlu) 1427–1428

Vakkas Bey, (Nureddin’in oğlu) 1428–1447

Horazmi Bey, (Vakkas’ın oğlu) 1447–1473

Abbas Bey, (Nureddin’in oğlu) 1473–1491

Musa Bey, (Vakkas’ın oğlu) 1491–1502  

Yağmurçi Bey, (Vakkas’ın oğlu) 1502–1504  

Hasan Bey, (Vakkas’ın oğlu) 1504–1508  

Şeyh Muhammed Bey, (Musa’nın oğlu) 1508–1510

Alçagir Bey, (Musa’nın oğlu) 1508–1516  

Şeyh Muhammed Bey, (Musa’nın oğlu) 1516–1519

Agiş Bey, (Yağmurçi’nin oğlu) 1521–1524  

Sayid Ahmed Bey, (Musa’nın oğlu) 1524–1541  

Şeyh Mamay Bey, (Musa’nın oğlu) 1541–1549  

Yusuf Bey, (Musa’nın oğlu) 1549–1554, ö. 1556  

İsmail Bey, (Musa’nın oğlu) 1554–1557 

SAMİ NOGAY

http://blog.milliyet.com.tr/nogay

[1] Prof. Dr. M. Kemal ÖZERGİN, A.g.e. s. 64–68. 

[2] Doç. Dr. Mehmet ALPARGU, XVI. Yüzyılın Ortasında Nogay Türkleri ve Ordaları, Emel Sayı: 215 (Temmuz-Ağustos–1996) s. 32-34. 

[3] İleride açıklanacağı gibi Nogay Devleti Yusuf Bey döneminde bir Osmanlı eyaleti olmuştu. 

[4] Doç. Dr. Mehmet ALPARGU, A.g.e.s. 32-34. 

[5] Doç. Dr. Mehmet ALPARGU, A.g.e.s. 32-34. 

[6] Prof. Dr. M. Kemal ÖZERGİN “Nogaylar” Milli Eğitim ve Kültür Sayı: 31 (Ocak -1985) s. 68-74.

Nogay Türkleri hakkında geniş bilgi için dosya (pdf): nesrin_gulludag_nogay_turkleri

Paylaş:

Yorumlar

“752) NOGAY TÜRK DEVLETİ” yazisina 2 Yorum yapilmis

  1. Yılmaz Karahan yorum tarihi 21 Mart, 2014 02:15
  2. Nihat Tekin yorum tarihi 27 Mart, 2014 07:27

    Bu değerli bilgiler için oğlum Nogay adına teşekkürler.

Yorum yap