742) Akupunktur Türk Buluşudur
Yayin Tarihi 28 Ocak, 2015
Kategori TÜRK DÜNYASI
Akupunktur Türk Buluşudur
Son yıllarda bazı otoritecilerince de benimseyerek geniş çapta uygulayamaya konu olan Akupunktur tedavi yöntemi aynı zaman da birçok ülkelerde akademik seviyede araştırmalara tabi tutulmaktadır. Neticede Akupunktur tedavi yöntemi birçok hastalıkların tedavisinde şaşırtıcı sonuçlar vermektedir. Türkiye’mizde de Akupunktur’a olan ilgi gün geçtikçe artmaktadır. Dolayısıyla basınımız bu konuda makaleler ve seri röportajlar yayınlanıp Akupunkturu bir “ÇİN HARİKASI”, “ÇİN MUCİZESİ” olarak tanımlanır.
Avrupa’da ” Chinese Accupuncture” yani Çin iğnesi ile tedavi eden bu yöntemi yani Akupunktur’u tarihte ilk olarak keşfeden ve uygulayan UYGUR TÜRKLERİ’dir. Mazideki tarihimize baktığımız zaman görüyoruz ki, Türk ve Çin Milletleri uzun bir zaman yakın komşu olarak yaşamışlar. Bir zamanlar Türk’ler Çin’e hükümdar olmuşlar ve bir zamanla Çinliler Türk topraklarını istila etmişlerdir. Asırlarca devam eden bu hadiseler derin bir kültür ve bilim alışverişine sebep olmuştur, işte Akupunktur’da bu vesile ile Çinlilere geçmiştir. Akupunktur’u geliştirip bugünkü seviyeye getirenlerin başında Çinliler gelmektedir.
Hint, Tibet ve Çin hekimlerinin çok eski zamanlara dayanan antik eserlerinde Uygur Türklerinin tababetinden Uygur hekimlerinin üstün tekniklerinden övülerek bahsedilmektedir. Çin’in eski tarihi kaynaklarında Türklerin yurdu Doğu Türkistan “Şicui” yani batı diyarı veya batıdaki memleket olarak geçmektedir. Tang sülalesi tarafından (905 yıllarında) yazılan Tangname’nin Batı diyarı teskeresinde Çinli tarihçi Doyu, bir Uygur hekiminin beyin ameliyatını gerçekleştirdiğine hayretle tanık olduğunu yazıyor.
Kısaca Uygur Türkleri mazide Kültür, Sanat ve Tıpta altın çağını yaşamışlardır. 1920’li yıllarda Alman Arkeologlar Uygur Türklerinin eski başkenti olan İdikut (Turfan)’da yapılan kazılar sonucu Uygur Türk Tababetine ait çok değerli eserler ortaya çıkmıştır. Bu eserler öz topraklarından alınıp şimdi Berlin, Tokyo, Leningrad ve Pekin’deki müzelerde saklanmaktadır. Bunlar arasında “Altın Yoruk” adlı eserin, hastalıklarda teşhis ve tedavi yöntemi içeren paha biçilmez bir eser olduğu dünya bilim adamlarınca tespit edilmiştir.
Uygur Tababet Tarihi konulu çalışmalarım esnasında Berlin müzesinde TURFAN kolleksiyonunda bulunan bir kısım antik eserler çok ilgimi çekti (özellikle Akupunktura ait olanları). Berlin müzesindeki kolleksiyonda saklanmakta olan bu tablo ilginç bir gerçeği bize göstermekte dedir. Antik Uygur yazısı ile yazılan bu tıbbı vesikada yarı çıplak vücut üzerine işaretlenmiş birçok noktalar ve noktaların yanındaki yazılı açıklamaklar görünmektedir. (Resim 1) İkinci resimde aynı manzarayı sergiliyor. Bu iki tabloya dikkatle baktığımız zaman bu ressamların insan vücudundaki belli noktaları yani Akupunktur noktalarını fgösteren Atlas olduğunu anlamak zor değildir. (Resim2)
Bu resim Çin’de 256–260 yılları arasında yazılan, Akupunktur hakkında elde mevcut olan en eski tarihi eserlerden biri olan “Hunang Fumi” adlı eserden alınmıştır. (Dünya Sağlık teşkilatı’nın Akupunktur özel sayısı Mecmuası/Aralık 1979-Resim)
Bunun bir önceki resimlerin biraz daha geliştirilmiş kopyası olduğu hemen göze çarpmaktadır. Bu eski Uygur Türkçesi ile yazılan yazıların çok az bir kısmı okunabilmiştir. Prof.Dr. Süheyl ÜNVER “Uygurlarda Tababet” adlı eserinde bu yazılardan bir kısmının, Dr. Rahmeti ARAT ve Alman Prof. Müller tarafından okuduğu yazıyordu. Ben 1984’te Pekin’de “II. Uluslar arası Akupunktur Kongresi” ‘ne katılmak için bulunduğum sürede Çin Tarih Bilimleri Uzmanı Veli Kurban’a okuttum. Anlaşılan mazmun şudur:
Başta Göğüste, Elde, incikte insanın ateşi çıkarsa işte onun tüğünü budur(1) Kalp tüğünden 2 parmak altında ve 2 parmak yana batarsa olur. Öd(2) olsa bu ikisi uygun olur.
Çinde günümüzde bile Akupunktur noktalan bu şekilde yani parmaklarla ölçmek suretiyle belirtilmektedir. Örneğin, mide bağırsak noktası diz altı dış yan taraf 2 parmak vs. Bu antik eserlerde biz Uygur Türklerinin Akupunktur’u kullandıkları zamanın Çinlilere göre çok eski olduğunu görüyoruz.Çin eski tarihi kaynaklarında, Uygur Türklerinin yurdu Doğu Türkistan’ın Batı diyarı olarak tanıtıldığını biliyoruz. Şimdi de Şincang Uygur Özerk Bölgesi diyorlar.
Çin sınırı içerisindeki ipek yolu güzergahı çevresinde yapılan kazılarda ortaya çıkarılan antik heykel ve resimlerde, bir Çinli figürü ile bir Uygur Türk’ünün figürü çok kolaylıkla birbirinden ayırt edilebilmektedir. Bunun nedeni, bu figürü yapanların bir Çinli ile bir Türk’ün kolaylıkla ayırt edebilmesi için özel itina gösterilmiş olmasıdır. Çinli Arkeologlarda, bu figürlerdeki Çinli ile Uygur Türk’ünü ayırt ederken, bu ırkın fiziki yapılarını ve giyinişlerini ince bir şekilde tarif ediyor. Batı Diyarlı, yani Uygurların burnu yüksek, sakalı koyu, gür bıyıklı ve üzerindeki kıyafetin oğuzlara ait olduğunu işaret etmektedir.
1979 yılında Çin’in Song-Jişan ‘daki kazılarda ortaya çıkan bir taş oymalı resim, 1982 Çin geleneksel Tababeti Mecmuasında Akupunktur Tarihi adlı makalesi ile yayınlandı. Bunun tarihteki ilk defa yapılan Akupunktur olduğunu söylenmektedir.
Resim vücudunun yarısı kuşa benzeyen birisinin önündeki bir kişiye sivri uçlu bir çubuğa benzeyen aleti batırmakta olduğu görülmektedir. Biz bu resmi dikkat ile incelediğimizde Akupunkturu uygulamakta olan (Hekimin)’in fiziki yapısı, burnunun yüksekliği ve başındaki Türk’e has giysi ve kıyafeti, Çin tarihçilerinin tarif ettikleri “Batı Diyarı” yani Uygur Türk’üne benzediğini anlayabiliriz. Demek ki tarihte ilk defa Akupunkturu uygulayan bir Türk hekimidir.
1960 yılında Çin hükümeti, Uygur Milli tababetini araştırmak gayesi ile benimde görev aldığım bir ekip kurmuştu. Dörtlü çete yönetimi sırasında bu çalışmalar durduruldu. 1979’da Büyük Çin Ansiklopedisi hazırlanırken “Azınlıklar” kısmında Uygur Tababeti gündeme geldi. Böylece bir Çinli bilim adamı başkanlığında yeni bir heyet kuruldu. Bu ekip dört yıl süren bir çalışmaları esnasında birçok antik Çin Tıp Tarihlerini araştırmış, müzeler gezmiş ve bir kısım kazılar yapmıştır. Ekip merkeze “Uygur Tababeti’nin Kısaca Tarihi” adı altında bir rapor sunmuştur. Adı geçen raporun bizi ilgilendiren kısmını burada aktarmak istiyorum:
“Çinin en eski tıp tarihi “Huen-Yenzey” adlı kitabının ban diyan tezkiresi bölümünün 19. cildinde şöyle bir ifade bulunmaktadır: “Onlar tedavide kullanmak için Kemik iğneler kullanmışlardır”
1983’te Doğu Türkistan’ın Hoten ve Cimsar nahiyesinde yapılan kazılarda tedavide kullanıldğı anlaşılan taş, havan, bıçak, neşter ve kemik iğneler bulunmuştur. Demek bu kemik iğnelerin Uygur Türk Hekimleri tarafından Akupunktur(yani vücuda batırmak suretiyle) tedavisinde kullanıldığını tespit edilmiştir. Bilindiği gibi kemik aletler ilk çağ (Taş Devri) aittir.
İnanıyorum ki Türk hekimleri kendi ecdatlarının icadı olan Akupunktura sahip çıkacaklar ve bunu daha da geliştirip çağdaş bir seviyeye Türk Tababeti’nde parlatacaktırlar.
Dr. Mehmet Yakup Buğra
Yorumlar
“742) Akupunktur Türk Buluşudur” yazisina 1 Yorum yapilmis
Yorum yap
Kutluyorum