7) DİVAN-I LÜGATİ’T TÜRK’TE ATASÖZLERİ

Yayin Tarihi 2 Nisan, 2011 
Kategori KAŞGARLI MAHMUD VE DİVANÜ LÜGATİ'T TÜRK

DİVAN-I LÜGATİ’T TÜRK’TE ATASÖZLERİ

image0012.jpg

Kaşgarlı Mahmut’un Divânu Lügati’t-Türk’de yazdığı ata sözleri, Türk uluslarının ortak ano­nim kültür, san’at ve edebîyât ürünleridirler. Atasözleri ya da eskiler sözü, insanlara yol gösteren insanın hayat karşısında nasıl ve ne şekilde davranması gerektiğini ifade eden, halkın asırlar boyunca geçirdiği uzun deneyimlerden, duygulardan ve düşüncelerden doğan özlü sözlerdir.  

Bu özlü sözler Türk uluslarının bağrından çıkan, bu toplumun duygu ve düşüncelerinin, inanışlarının; yaşayış biçimlerinin, gelenek ve göreneklerinin içeriğini yansıtmaktadır. Çok geniş bir coğrafyaya yayılmış Türk boylarının atasözlerinde de önemli benzerlikler görülmektedir[1].

Genelde sözlü edebiyatın ürünü olan bu sözler, yılların süzgecinden geçerek günümüze ulaşmıştır. Metinlerde ise Orhun Abideleri’nden başlayarak, Dîvânü Lûgati’t-Türk, Kutadgu Bilig, Atabetü’l-Hakayık ve Dede Korkut Hikâyeleri gibi eserlerde çokça görmekteyiz. Engin deneyimler sonucu oluşan bu sözler bugün bile güncelliğini korumaktadır.

Dîvân-ı Lûgâti’t-Türk’de 1., 2., 3. Cilt’te toplam 283’e yakın “sav” denilen ata sözleri vardır. Kâşgarlı Mahmûd’un, Divânü Lugâti’t-Türk adlı eserinde ‘sav’ şeklinde geçen atasözü ‘mesel’ anlamında da kullanılmıştır. “savda mundag kelir: meselde böyle denir.”[2] 

ATASÖZLERİ:

A

Avcı ne kadar hîle bilse, ayı o kadar yol bilir.

Aç kişi aceleci, tok kişi yavaş olur.

Varlıklı kişi çabuk kocamaz.

Aç olan ne yemez, tok olan ne demez!

Ağılda oğlak doğsa, dere boyunda otu biter.

Ağız yese göz utanır.

Alacağına arslan, vereceğine, borcuna sıçan.

Hîle ile arslan tutulur, zor ile güç ile sıçan (nazar, hayâl) tutulmaz.

Yiğit ordu içinde, bilgin mecliste (kiñeşte) belli olur.

Yiğiti bakımsız bırakma, yörük atın sırtını yara etme.

Yiğitlerle vuruşma, beğlerle sürtüşme, iddiâlaşma.

Yiğit kişi düşman karşısında, yumuşak kişi savaşda belli olur.

Annesi (yalancı yufka) yapar, oğlu tetik koşup kapar.

Andız ota olsa, at ölmez.

Onun yüzüne dik bakılmaz.

Öne konan yemek ikram edilmemiş sayılmaz.

Arı kızdırılırsa ısırır, sokar.

Arkasız kişi düşmanını, rakibini yenemez.

Arpasız at aşamaz, arkasız yiğit rakibini yenemez.

Kocayan arslan sıçan deliğini gözler.

Arslan kükrese atın ayakları dolaşır.

Tencere der dibim altın, kepçe der ki ben neredeyim?

Yemeğe tad veren tuzdur ama tuz çanakla yenmez.

Aş deve yükü ile olsa aça az görünür.

Oğul babasına çeker, çekmek üzere doğar.

Babası ekşi elma yese, oğlunun dişi kamaşır.

Babası anası ekşi elma yese, oğlunun kızının dişi kamaşır.

Babanın giyimi oğluna yarasa, oğul babasını istemez.

Atın alnındaki akıtma, gökdeki Ay’la bir olmaz, tutulamaz.

Başkasının malı, mal sayılmaz.

Ay dolun olunca el ile gösterilmez.

Azığı olan yorulmaz.

B

Balık suda, gözü dışarıda.

Bulunan, var olan bakır, bulunamayan,nâdir olan altındır.

İpek yaması ipeğe, yün yaması yüne.

Öne konan varlık, ikram edilmemiş sayılmaz.

Beş parmak düz, birbirinin eşi değildir.

Tanıdık şeytan yabancıdan iyidir.

Birer birer bin olur, damlaya damlaya göl olur.

Bir karga ile kış gelmez, gelmiş sayılmaz.

Bir tilkinin derisi iki defi soyulmaz, yüzülmez.

Bir şamanın başı ağrısa, bütün samanların başları ağrımaz.

Öküz olacak buzağı, kendisini belli eder.

Şarap olmadan sirke olma.

Kızıp kurudan kişi boyunduruklanır.

Yaramaz malın sahibi olmaz.

Kurt komşusunu yemez.

Kurdun avı ortaklı, kuzgunun avı ağaçda kendine ait olur.

Buğdayın yanında karamuk otu da sulanır.

Bu mavi, ak girsin, kızıl çıksın.

Sıkılmayan kişi boz kuş, acele etmeyen kişi beyaz kuş tutar.

Buzdan su damlar.

Şalvarı sağlam olan nereye istese oraya oturur.

Ç

Yaksa tüter, söylese bilinir.

Taş üstünde ot olmaz, yanşak kişide ar olmaz.

E

Ev içinde bakılan buzağı öküz olmaz.

Aceleci evine varamaz.

Aceleci sinek süte düşer.

Ev sahibi doyurunca, konuğun gözü yolda olur.

Eğir otu kökü bulunduran kişi, hastalansa da ölmez.

Yabancıyı tutacağına ateş tut.

Yurt gider, töre kalır.

Sıkıntı ebedîyen sırtda kalmaz.

Emzikli kadın iştahlı olur.

Şaşkın konuk ev sâhibini ağırlar.

Faziletin başı dildir.

Faziletsizden uğur, kut kaybolur

Kişiye keder değer, dağ doruğuna rüzgâr değer.

Yürekli kişi yağlı, tembelin başı kanlı olur.

Teke eti ilâç olur, keçi eti yel olur.

Tembele bulut yük olur.

Tembele eşik dağ geçidi olur.

Ergene elli karış bezden iç donu dikilmez.

Kişi oğlu kederli kalmaz, it oğlu tökezlemez, ayağı sürçmez.

Oynak kadın koca bulamaz, aceleci evine varamaz.

Er kişinin sözü bir, eyerin bağı üç olur.

Selâmetde acele yokdur.

Yazık onun yiğitliğine…

Eşek der ki; başım aklım olsa denizden su içerim.

Et tırnakdan ayrılmaz.

İyi kişinin kemiği erir, adı kalır.

İyilik yap suya at, pınarında dile bulursun.

İyilikle gel, kötülükle gelme.

I

Dişi deve inlese yavrusu bağırır, bozlar.

İş sırasında, tüccar kârında…

İt nazarı ata değer, at nazarı ite değmez.

İt ısırmaz at tepmez deme.

İtde utanma olsa çarığın altını yemez.

İ

Hastanın vasiyet etmesi iyilik getirir.

İki koç başı bir tencerede pişmez.

İki buğra, erkek deve itişir, ortada bükelek sineği incinir.

Parolayı bilen kişi hayâtını kurtarır, ölmez.

Çarığı olsa kişi ölmez, teyelti olsa atın sırtı açılmaz, yara olmaz.

K

Halk içinde uyuşmazlık olsa, kimse birbirine yan bakamaz.

Kardeş demiş bakmamış, kayın demiş bakmış.

Kavun yağma edilse, sahibi iki eliyle kapar.

Söz leke bırakmaz, yaş söğütten yapılan düğüm ırgalanmaz.

Yoğun bulutu tipi sürer, karanlık işi rüşvet açar.

Çeyiz veren kız alır, gerekliyse pahalı alır.

Kaz sürüsü kılavuzsuz olmaz.

Eşek sürüsü başsız olmaz.

Baba bir kardeşler dövüşürler, ana birler yardımlaşırlar.

Kanı kan ile yıkamazlar.

Kağanın işi olursa, hâtununun işi kalır.

Kara bulutu yel açar, rüşvet ise yurt açar.

Kara belâ gelmedikçe Kara Yalga geçidini geçme.

Karganın kocamışını kim bilir, kişinin gönlündekini kim anlar.

Karga kaza özense bacağı kırılır.

Yaşlı öküz baltadan korkmaz.

Katılık kayın ağacına mahsûstur.

Kayın ağacına katılık, söğüt ağacına tazelik yaraşır.

Coşkun ırmak geçitsiz olmaz.

Kaz giderse ördek göle sâhib çıkar.

Sıkıntıyı görünce çadırını yüklenip gitti.

Danışılmış bilgi güzelleşir, danışılmamış bilgi yıpranır.

At sırtındaki yara oğula kalır.

Giyimli kişi ıslanmaz, gemli at huysuzluk etmez.

Kılıç paslanırsa iş incinir, kişi Farslaşırsa eti, kanı bozulur.

Cilve bilse kırmızı giyer, yaranmayı bilse yeşil giyer.

Kırk yıla kadar zengin fakir bir olur.

Kış konuğu ateşdir.

Kız ile güreşme, kısrak ile yarışma.

Cimri kişinin sözü, ünü yayılmaz.

Küçük iken uğraşan, büyüyünce sevinir.

Küçük büyüğe karşı durmaz, atmaca sungura karışmaz.

Kimin yanında kaş denilen taş olsa, yıldırım onu yakmaz.

Kuvvetli olan kabadayı olur.

Geniş, bol giyim yıpranmaz, danışılmış bilgi yanılmaz.

Kişinin alası içinde, atın alası dışındadır.

Kişi eti diri iken tatlıdır, kıymetlidir.

Kişi söyleşerek, at koklaşarak anlaşır.

Misk kutusu misk kokar.

Gizli şey gelinde bulunur.

Talihsiz kişi kuyuya girse yel alır.

Eşek kuyuya düşse kurbağa aygır olur.

Korkmuş kişiye koyun başı çift, iki görünür.

Çift, iki kılıç bir kına sığmaz.

Kişi göğe tükürse, yüzüne düşer.

Çelik kılıç geri durmaz.

Düz giden geyiğin gözünden başka yarası yokdur.

Söğütlüğe kuş konar, doğru kişiye söz gelir.

Gözden ırak olan gönülden de ırak olur.

Aynaya pas düşdü.

Kulak işitse gönül bilir, göz görse sevinç gelir.

Kulunun düşman, itinin kurt olduğunu unutma.

Kurulmuş kiriş düğümlenmez, kement ile dağ egilmes.

Yaşlı kadın oyun bilmez yerim dar der.

Kuru ağaç egilmes, kurulmuş kiriş düğümlenmez.

Kuru kaşık ağıza faydasızdır, kuru söz kulağa lüzumsuzdur.

Kuş yavrusu süs için, it yavrusu okşamak için

Kuş kanadı ile, kişi atı ile varır, uçar.

Kuş tuzağa yem için yakalanır.

Kuşun kötüsü saksağan, ağacın kötüsü kuşburnu (yaban gülü), Yerin kötüsü bataklıklı olan yer, halkın kötüsü Barsgan’lılardır.

Devlet alâmeti bilgidir.

Kısmetliye çift yağar.

Kısmetsiz kişi kuyuya girse kum yağar.

Kuyuda su var ama itin burnu erişmez.

Dağın güneş görmeyen yamacında kar eksilmez, koyunda yağ eksilmez.

Zorbalık yurda girse, töre bacadan kaçar.

Küle üflemektense, köze üflemek yeğdir.

Gümüş güneş altına bırakılsa, altın ayağıyla gelir.

Güneşde gedik yokdur, beyde caymak yokdur.

Güneşe bakan göz kamaşır.

Kuma kumanın külüne dahi düşmandır.

Küskü (ateş kuskusu) uzun olursa el yanmaz.

Güzün gelişi yazdan bellidir.

M

Kedi yavrusu miyavlayarak doğar

Kedi asılı yağa (kavurmaya) erişemez, gevezenin malı kişiye yaramaz.

N

Nice eski giyim olsa yine de yağmurda işe yarar.

Ne kadar aptal olsa da eş iyidir, ne kadar eğri, uzun olsa da yol iyidir.

Bıçak ne kadar keskin olursa olsun, kendi sapını yontamaz.

O

Oğlak iliksiz, çocuk bilgisiz olur.

Çocuk bilgisiz olur.

Çocuk işi iş olmaz, oğlak boynuzu sap olmaz.

Oğlan su döker, büyüğün bir yanı kırılır.

Eskimiş, kullanılmayan yay kabından tozlu yay çıkar.

Ortak ortağından fazla almaz.

Çadıra kızıp, askerle konuşmaz.

Ateş demekle ağız yanmaz.

Ateş dumansız olmaz, genç kişi günahsız olmaz.

Ateş alev ile söndürülmez.

Ö

Zaman geçer kişi duymaz, insan oğlu ebedî kalmaz.

Zamanın yaşlandırdığı kişiye boya ayıp sayılmaz.

Öğünen kişi iç donunu pisletir.

Çok sevinen, pek pişman olur.

Öküz ayağı olmakdansa, buzağı başı olmak yeğdir.

Eceli gelen sıçan kedinin husyelerini kaşır.

Delikli inci yerde kalmaz.

Kışlığını kendi gözünle seç.

S

Saban zamanı sürtüşme olursa, harman zamanında dövüş olmaz.

Sözle, tatlı dille sürâhiye erişilir.

Tuzakdan korkmuş kuş kırk yıl çatal ağaç üstüne konmaz.

Çene keser, sakal okşar.

Çene okşar, sakal keser.

Tüccarın malı temiz olsa yolda kendisi yer.

Tüccarın malı temiz olsa yol üzerinde kendisi yer.

Sınamayan aldanır, sakınmayan yutulur.

Soğuşup vuruşulur, arada elbise yırtılır.

Söğütde tazelik, kayında sertlik vardır.

Lâfa dalan tutsak olur.

Su içirmeyene süt ver.

Suyu körmeyince etek toplama.

Eski mezarlıkta ev olmaz, gevşek topraklı yerde av olmaz.

Harman tepmek çayır kuşunun (serçe) işi değildir.

Süsegen öküze Tanrı boynuz vermez.

T

Çin hakanının ipeği çokdur ama denk getirmedikçe biçmez.

Dağ kement ile eğilmez, denizin önü kayıkla kesilmez.

Dağ dağa kavuşmaz, kişi kişiye kavuşur.

Cehennemin kapısını açan maldır.

Emir taşı yarar, taş başı yarar,

Taşı ısıramayanın öpmesi gerekir.

Farslı’ya dikkat et, dikeni kökünden sök.

Fars’sız Türk olmaz, başsız serpuş olmaz.

Baston ile kayılmaz, şahit sözüne inanılmaz.

Tay atlaşınca at dinlenir, oğul erginleşince babası dinlenir.

Tazının hızlı koşanını tilki sevmez.

Alacalı at yük taşıyamaz.

Kelin, börksüzün geleceği yer börkçüdür.

Deve büyük ise, tersi, dışkısı büyük olmaz.

Deveye binip koyun sürüsü içinde saklanılmaz.

Deve silkinse eşeğe yük çıkar.

Yük götüren deve, kaşığı da haydi haydi götürür.

Değirmende doğmuş sıçan gök gürlemesinden korkmaz.

Her kişi kendin gibi olmaz, yad kişi, hısımla müsâvî olmaz.

Çok söz anlaşılmaz, yalçın kaya yıkılmaz.

Uygun olmayan yerde değirmen yapan yararsız ark yapar.

Deşik, yarık, delik, suda su ile belli olur.

Tezek karda yatmaz, iyilik kötülüğe katılmaz.

Tatlı dil ile sofraya erişilir.

Dil ile bağlanan diş ile çözülemez.

Dikmeyince bitmez, dilemeyen bulamaz.

Tilki kendi inine karşı ürüse uyuz olur.

Kişi esen yaşasa şaşılacak çok şey görür.

Deriyi yüzüp kuyrukda bıçağı kırma.

Silâhını hazır eden at da bulur, silâhını unutsa tutsak olur.

Şaman tapınsa da Tanrı memnun olmaz.

Akşam üstü bulut kızarırsa kadın, erkek çocuk doğurmuş gibi olur, Tan vakti bulut kızarırsa eve düşman girmiş gibi olur.

Geceyle yola çıkan gündüzün sevinir, küçükken evlenen yaşlanınca sevinir.

Dumanı kaldıran islenir.

Dövüş olmayınca düzen düzülmez, tipi olmayınca hava açılmaz.

Yumuşak başlı kişi ile vuruş alçak kişi ile iddialaşma, direşme.

U

İşâret olsa yol şaşırılmaz, bilgi olsa söz uzamaz, yayılmaz,

Ulu kişiyi ululayan, devlet bulur.

Atın omuz başındaki yara oğula kalır.

Konuk gelirse devlet gelir.

Şevkat meleğine yakaranın çocuğu olur?

Susamışa serab bütün su görünür.

Kukumav kuşu kişiye karşı öterse o kişi ölür.

Ey Uygur, ağacı uzun kes, demiri kısa kes.

Ü

Gürültü kopsa hısım, akraba koşuşur, düşman gelse halk debreşir, yer yerinden oynar.

Y

Kötü dilli beyden yalnız dul kadın yeğdir.

Düşmanın hücum edip gitse bile atının fışkısı kalır.

Düşman küçümsenirse başa çıkar.

Yakandakini yalarken elindeki gider.

Bıksa bile yağ iyi, yaksa bile gün iyidir.

Kişi ebediyen diri kalmaz, mezara giren geri dönmez.

Kişi oğlu dertsiz olmaz.

Kişi oğlu yok olur, ölür, iyi ise adı kalır.

Kişi şişirilmiş tulum gibidir, ağzı açılınca söner.

Yalnız kaz ötmez.

Kürek kemiği karmaşık olursa, yurt da karışır.

Yaş ot yanmaz, elçi ölmez, öldürülmez.

Elin yağlı lokmasından, kendinin kanlı yumruğu yeğdir.

Yayanın atı çarık, gücü azıkdır.

Düzlükde kurt ulusa, evde itin bağrı sızlar.

Kırdaki sülünü ararken, evdeki tavuğu kaçırma.

Yazın katık yapan, kışın sevinir.

Şaşmaz ok olmaz, yanılmadık bilgin olmaz.

Şaşmaz ok yağmur, yanılmaz bilgin yankıdır.

Yerin baskısı dağ, milletin baskısı beğdir.

Ağaç ucuna yel deyer, değerli kişiye söz gelir.

Yılan kendi eğriliğini bilmez, deveye boynun eğri der.

Yılan, yılan sıçanından kaçar, nereye kaçsa yılan sıçanı karşısına dikilir, gelir.

Amber kabından amber gitse de koşusu kalır.

Uzak yerin haberini kervan getirir.

Kaybetdiği nesneyi anasının koynunda arar.

Ayak yorgandan dışarıya uzatılırsa üşür.

At başını dâimâ yularlayıp tedbîr al.

Yağın iyisi atın karnından çıkan yağdır.

Delik küçük olsa da tapayı (yamayı) büyük vur.

Yüz görümlülüğü çok olan gelin, güveyiyi yavaş, yumuşak bulur.

Kişide yüz güzelliği değil fazilet ara, dile.

NOTLAR

  1.  Ercan Alkaya, “Kırım Karay Türklerinin Türkiye Türkleriyle Ortak Olan Atasözleri”, Prof. Dr. Saim Sakaoğlu’na Armağan, Kömen-Sota Yay, Konya 2006, sayfa 449-461.
  2.  Kâsgarlı Mahmûd, Divânü Lugâti’t-Türk, Kabalcı Yay, Îstanbul 2005, sayfa 477.
  3.  Andız, dağlarda yetişen ve kökü atın karın ağrısına iyi gelen bir bitkidir.
  4.  Bu sav, bir yerde toplanan ve birisinin çıkması gereken iki başbuğ veya iki bey için söylenir.
  5. Ağaçların en kötüsüne ” اَزغاَن azgan ” denir; gül gibi sarı, beyaz çiçekleri olan bir ağaççıktır; küpe gibi kırmızı meyvaları olur; ….. İnsanların en kötüsü de Barsganlılardır; çünkü onların huyu kötüdür, pinti kişilerdir.
  6.  Maşatlık, müslüman olmıyanların mezarlığı.
  7.  TavgaçMaçin, yukarı (doğu) Çin.
  8.  Bu sözdeki “Tat” “Farslılar, Acemler” murad edilmiştir.
  9.  Türkler, sabahleyin bulutun kızarmasıni uğur saymazlar.
  10.  Kaşgârlı, “kadınlar bunu uğur sayarlar” diyerek eski inanışa da işaret etmiştir (bk. A. İnan “Umay ilahesi hakkında” Türkiyat II, 1926; Makaleler ve İncelemeler 1968 s.397-399).
  11.  Kerkes kuşu bir adamın yüzüne doğru ıslık çalarsa uğur sayılmaz; bu, ölüme işarettir.
  12.  Eski Türkler hayvanın kürek kemiğine bakarak fal açarlarmış. Kürek kemiğinde gördükleri şeylerden bir takım hükümler çıkarırlarmış.

Bazı ata sözlerinde “ñ” hecesi “nğ” hecesi yerine kullanılmıştır. ñ, hecesi eski yazımızda sağır kef diye adlandırılan ve genizden gelen harf  biçiminde yazılırdı.

http://tr.wikisource.org/wiki/Div%C3%A2n-%C4%B1_L%C3%BCgati’t-T%C3%BCrk_(se%C3%A7meler)

Paylaş:

Yorumlar

Yorum yap