699) Kerkük’ün Türk Kimliği Neden Yok Edilmeye Çalışılıyor?
Yayin Tarihi 22 Nisan, 2014
Kategori KATEGORİLENMEMİŞ
KERKÜK’ÜN TÜRK KİMLİĞİ NEDEN YOK EDİLMEYE ÇALIŞILIYOR?
Türkmenler, Irak’ta üçüncü büyük etnik grubu oluşturmaktadır. Kökeni Orta Asya’ya dayanan bu toplumun Irak’a yerleştiği tarihin üzerinden bin yıl geçmiştir. Halen Irak’ın kuzey ve orta bölgelerinde oturan Türkmenlerin yoğunlaştıkları yerler ise, Musul, Erbil, Kerkük, Selahaddin, Diyala, Bağdat ve Vasıt vilayetleridir. Nüfusları 3 milyonu aşmaktadır.
Türkmenler, en eğitimli, kültürel düzeyi en yüksek ve en şehirli olan unsurdur. Buna rağmen önce “Araplaştırılma”, şimdilerde de “Kürtleştirme” politikaları ile Türkmen varlığı ortadan kaldırılmaya ve Kerkük’ün kimliği yok edilmeye çalışılmaktadır. Türkmenler, bir boyutu ile “katliamlara”, bir boyutu ile de “etnik temizlik hareketlerine”varacak düzeyde insan hakları ihlalleri ile karşı karşıya kalmışlardır. Dünya bütün bunlara kulaklarını tıkamış, gözlerini kapatmıştır.
15 Ekim 1927 tarihinde Türkmen şehri Kerkük yakınlarında ve şehre 15 kilometre uzaklıktaki Baba Gürgür bölgesinde zengin petrol yatakları bulundu, sondaj yapılarak adeta bir “ırmak” gibi petrol çıkarılmıştı. Kerkük petrol rafinerisi de aynı bölgede kuruldu. Ama maalesef fışkıran bu petrol Türkmenler için sonun başlangıcı oldu. Bu şehre bir göç hareketini başlatmış oldu. Devrik Saddam döneminde ise bu bölgede sistemli bir asimile hareketi başlatıldı. Şehre Irak’ın güney bölgelerinden yüz binlerce Arap getirtilip Kerkük’e iskân ettirildi, bunlara arsa, maddi destek ve iş imkanı sağlandı, Kerkük’ün civar semtlerinde Arap mahalleleri inşa edilerek bu aileler oralara yerleştirildi. Bunun karşılığında Türkmenlere çeşitli baskılar uygulandı ve on binlerce Türkmen zorunlu göçe tabi tutuldu.
ABD’nin 2003 yılında Irak’ı işgal etmesi ile 10 Nisan 2003 tarihinde Irak askerlerinin Kerkük’ü boşaltıp güneye doğru çekilmeleri üzerine Kürt peşmergeleri Kerkük’e saldırdılar. Türkmen şehrine girmekle kalmadılar, şehirdeki resmi daire binalarını, hastane, işyeri, evleri, özel araçları yağma ve talan ettiler. İlk yağmalanan yerlerin Tapu Ve Nüfus Dairelerinin olması, Kürtlerin maksadının Kerkük’teki Türkmen nüfus kayıtlarını yok etmekti.
ABD’nin 2003 tarihinde Irak’ı işgal etmesinin hemen sonrasında ise, sistemli, planlı ve programlı bir şekilde şehri Kürtleştirmek amacıyla yüz binlerce Kürt Kerkük’e yerleştirildi. Irak işgal altında ve Kürtler işgalcilerle işbirliği içindeydi, devlet ve kanun yoktu. Kürtler bu durumu fırsat bilerek Kerkük’ü işgal ederler. Çeşitli vaatlerle Kerkük’e getirilen Kürtlerin Türkmen şehri Erbil ve Süleymaniye şehri yolu üzerinde oluşturulan çadır kentlerle Kerkük’ün demografik yapısının nasıl değiştirilmeye çalışıldığına en can alıcı örneklerinden bir tanesidir. Kerkük’te 2003’ten beri değişen sadece nüfusu dağılımı olmadı. Aynı zamanda kentin yönetimi de siyasi olarak da büyük ölçüde Kürtlerin kontrolüne geçti. Bu işgal ve tecavüzler tüm dünyanın gözü önünde cereyan etti ve hala Kerkük’e Kürt göçü teşvik edilmektedir.
Daha sonra bu çadır kentlerin yerine konutlar yapılarak yeni Kürt mahalleleri oluşturuldu, yani dün çadırlarıyla gelen Kürtler hem iş hem de konut sahibi oldular. Bu İthal Kürtlere maddi destek ve iş imkanları sağlandı, Kerkük’e yerleştikleri için de Kürt partilerinden ve devletin imkanları da kullanılarak “göçmen adıyla” maaş bağlandı. Kürtler böyle bir imkanı cennette bile bulamazlardı. Kerkük’ün civar semtlerine onlarca yeni Kürt mahalleleri inşa edildi ve bu aileler oralara yerleştirildi. Bu getirilen Kürtlere sahte “Kerkük” nüfus Kağıdı ve gıda karnesi verildi. Aslında, bu göçler bir anlamda teşvik edildi. Kürtler boş buldukları arsalarda ev yapmaları için o kadar düzensiz ve acele gerçekleştirilmeye çalışıldı ki, bu kadar göçü kaldıramayan Kerkük’te diktatör Saddam Hüseyin döneminde, Araplar ve Kerkük petrol şirketi çalışanları için yapılan konutlara, askeri garnizonlara, devlet dairelerine ve hatta Kerkük Olimpiyat Stadyumu’nun soyunma odalarına bile Kürtler yerleştirildi.
Kerkük’e Yerleştirilen İthal Kürtler
İstihbarat Kerkük Raporu da Kerkük’ün demografik yapısının nasıl değiştirildiğini, bu konuda bugüne kadar yapılanları açıkça ifade ediyor.
Kürtlerin yoğun yaşadığı kentlerden, Türkiye, İran ve Suriye’den 700 bin Kürt, 20 bin Dolar para, aylık maaş ve arazi vaadi ile Kerkük’e getirildi. Kerkük’le ilgisi olmayanlar buraya taşındı. Onlara ev, arazi, çadır verildi. Yerleşmeleri teşvik edildi. Bu evler ve araziler devlete ve Türkmenlere aitti. Kürtler bu evleri, konutları ve arazileri gasp ettiler. İstila ettikleri ve buldukları bütün boş arazilere ev ve konut yaptılar.
Irak’ın işgali öncesinde Kerkük’ün nüfusu 830 bindi. Kerkük’te 2004 yılında 369 bin olan toplam seçmen sayısı 2014 yılı itibarıyla 841.297 bine yükselmiştir, 841.297 bin rakamı sadece seçmen sayısıdır. Bu bilgiler Irak Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu tarafından yayınlanan bilgilerdir. Nüfusuna güvenenler neden Kerkük’ün Tapu ve nüfus kayıtlarını yaktılar, yağmalayıp talan ettiler?
2004’te Kerkük’te seçmen sayısı 369 bin iken 2014’te ise 841.297 bin olmuştur yani artış yüzde yüzün üzerinde. Saddam döneminin Irak’ında ve BM kaynaklarına göre, Saddam Hüseyin döneminde Kerkük’ten göçe zorlanan Türkmen, Kürt, Arap ve Keldo-Asuri’nin toplam sayısı ise 11 bin 800 civarında… Saddam’ın devrilmesinden sonra Kerkük’e 700 bin Kürt ithal edilmiş durumda. 12 sene önce Kerkük’ün nüfus sayısı 830 bin iken bugün ise 1.5 milyonu aşmıştır. Bu da gösteriyor ki Kerkük’ün nüfus yapısı kökten değiştiriliyor.
Kerkük’le ilgisi olmayan bu insanları Kerkük’e yerleştiren, finansını sağlayan ve maaşa bağlayan kimlerdir ve hedefleri nedir? Petrol zengini Türkmen şehri Kerkük’ü de içine alacak sözde bir Kürt devleti kurmak olmasın!
Bugün Türkmenler kendi ata yurtlarında ancak dillerinden, kültürlerinden hatta evlatlarının canlarından feragat etme şartlarıyla Kerkük´te kalabilme hakkına sahip olmuşlardır. Kürt gruplarının, tek ortak nihai hedefi Türkmenleri Iraktan çıkarmak ve bölgede bulunan zengin petrol yataklarına hâkim olma hesabıdır. Kerkük’ün Kürtleştirilmesi ise bu adımların en önemlisidir. Kerkük’ün Kürtleştirilmesinin kabul edilmesi halinde Kürt grupların “büyük Kürdistan”ının dört yöne (Irak, Türkiye, İran ve Suriye) genişlemesinin önündeki en zorlu engel ortadan kalkmış olacaktır.Bu ithal Kürtler Kerkük’ü, Leylan kasabası, Süleymaniye ve Erbil şehirlerine bağlayan kuzey güzergahındaki yollar üzerinde bulunan Rahimova, İskan ve Şorca mahallelerinde yapılmış veya yapımı başlayan konutlara yerleştirildi. Kerkük’ün Türkmenlerin yoğun yaşadığı Musalla mahallesi ve Türkmenlere ait Musalla mezarlığı etrafındaki Türkmen ve devlet arazilerine, Tören Alanı ( Sahat El-İhtifalat) etrafındaki arazilere, petrol yataklarını ele geçirmek için Kerkük’ün zengin petrol yatakları ve rafinerisi etrafındaki arazilere, Erbil şehri yolu üzerinde bulunan petrol kuyuları yakınındaki zengin petrol yatağı arazilere konutlar yaparak yerleştiler. Saddam döneminden kalma Kerkük’teki askeri garnizon (Feylak) içinde bulunan lojmanlara ve yapılan evlere de ithal Kürt aileleri yerleştirildi. Ayrıca Kerkük’ün girişinde hem Süleymaniye hem de Erbil’in kontrol noktalarını geçtikten sonra yolun iki tarafında iki katlı toplu konutlar yapıldı. Bu konutlar, Kerkük’e ithal edilen, çadır, stadyum, devlet binaları, askeri garnizonlar, evsiz, barksız on binlerce Kürt’e verildi. Kerkük’te dış mahalleler oluşturuldu, On binlerce Kürt’ün Kerkük’ün etrafını çevirmiş durumda. Kerkük’ün etrafına Kürt Güvenlik Hattı oluşturuldu.
Abu Garip hapishanedeki işkence skandalını dünyaya duyuran Pulitzer ödüllü Amerikalı gazeteci yazar Seymour Hersh; “Kerkük’ün demografisini değiştirmek için kente her gün 50 Kürt aile gönderiliyor. Bağımsızlık ve petrol istiyorlar.” dedi.
Irak’ın Geleceğinde Pazarlık Konusu Kozu: Kerkük
9 Şubat 2005 tarihli Amerikan’ın önde gelen gazetelerden The New York Times’ta yayınlanan makalede Sandra Mackey şöyle diyor: Kerkük Irak’ın bilinen petrol kaynaklarının %40’ını oluşturan petrol kuyuları açısından anahtar konumunda. Bu kuyular en kötü ihtimalle Irak’ın geleceğine dair pazarlıklarda önemli bir koz olacak. En iyi ihtimalle de müstakbel bir Kürt devletinin ekonomik temelini teşkil edecek.” Gerçekten Kerkük’te olanları sadece Ankara değil, Tahran ve Şam da dikkatle izlemektedir. Halen Irak’ta devam eden iç savaşın dışında kalan Kürt bölgelerinde başlayabilecek çatışmalar, Kerkük petrollerinin paylaşımından kaynaklanacaktır. Çünkü Kerkük’e yönelik Kürt nüfus kaydırması, seçimlerden sonra da devam etti. “Kendilerine ait olmayan yerleri parselleyip, el koyarak oralarda binalar yapıyorlar. Hatta devlet dairelerini bile Parsellediler. Şimdiye kadar 500 bin kişi geldi.” diyor.
9 Aralık 2007 tarihinde araştırmacı gazeteci Stephen Farrell’in The Newyork Times’te Türkmen şehri Kerkük’ün Demografik yapısının değiştirilmesini “ Kerkük Petrol Mücadelesinde Kullanılan Piyon Kürtler” başlığıyla her şeyi gözler önüne seriyor.
Irak’ın petrol yönünden en zengin rezervlerinin yanı başındaki bu varoşlarda, kurak futbol sahasının tam girişinde idrar deresi akıyor.
Stadyumda kalan 2,200 Kürt, stadyumdaki boşlukları, stantları ve otoparkları briket gecekondulardan mürekkep bir mülteci şehrine dönüştürmüş; stadyumda bu Kürtlerden başka kimse yok.
Bu evsiz Kürtler (Gerçekten Kerküklü iseler yaşadıkları evleri, tapuları, okudukları okulları, yakınları ve akrabaları nerededir?) futbol için değil siyaset için orada bulunuyor. Petrolün bol olduğu kuzeydeki Tamim Eyaleti’nin ve başkenti Kerkük’ün, Kürt Bölgesel Yönetimi idaresine mi gireceğini yoksa Bağdat yönetiminde mi kalacağını belirleyecek referandumda oynaması gereken gönülsüz oyuncular onlar.
Bu durumdan şikayetçi olan 67 yaşındaki taksi şoförü Hacı Velid Muhammed 2003 işgalinden sonra, Kürt yetkililerinin Çamçamal yakınlarında yaşayan bir grup Kürt’e dediği, “orada bir çadıra dahi sahip olsanız, oraya gitmek zorundasınız” şeklindeki cümleyi aktarıyor.
Reddetmesi durumunda ne olacağını kendine sorduğumuzda, şöyle diyor Muhammed: Allah şahit, yemeğimizi keserler aylığımızı ödemezlerdi, bize hiçbir şey vermez geri dönmeye mecbur bırakırlardı.
Saddam Hüseyin yönetiminde Hava Kuvvetleri Tuğgenerali Vafak Aziz El Ubeydi, kendinin ve tüm komşularının bölgeyi terk ettiğini, eski mallarını kontrol etmek için zaman zaman buraya döndüğünü ifade ediyor: “Araplara karşı saldırgan bir tavır takınan peşmergelerin nefretinden korunabilmek için, binlerce Arabın yaptığı gibi ben de evimi terk ettim. 20 gün sonra Kerkük’e döndüğümde evimin sahiplenildiğini ve eşyalarımın çalındığını gördüm, ayrıca eve Kürtçe bir de yazı bırakılmıştı. Daha sonra Kürt üniformaları giyen kişiler bana gelerek ‘Canını seviyorsan evi hemen terk et’ dedi ve evimi terk etmek zorunda kaldım.”
13 Şubat 2008 tarihli Türkiye gazetesinde yayınlanan “Kerkük’te istila artarak devam ediyor” yazıda: “Yasadışı yollara başvuran Kürtler Kerkük’e akın etmeye devam ediyor. Kürtlerin Kerkük’teki stadyum ve mezarlıkların etrafını tamamen doldurduğu, çevre ilçelerdeki arazilere de el koydukları gözleniyor. Arsa ve araziler ise iş makineleriyle yıkılırken, yerlerine Kürt yerleşimciler getiriliyor.”
ABD’de yayımlanan The New York Times gazetesinin 29 Mayıs 2009 tarihli sayısında, Timothy Williams/Suadad Al-Salhy imzalarıyla ve ”Irak Petrolünün Paylaşılması Husumeti Artırabilir” başlığı altında yer alan Kerkük çıkışlı gazete yazısı şöyledir:
“Petrol kenti Kerkük’e yerleşen ve ev kurmak için geniş araziler üzerinde hak iddia eden binlerce Kürt, Kerkük üzerinde hak iddialarını güçlendirmek için kurduğu evlerden bir kısmı, dumanların yükseldiği doğal gaz tesislerine sadece yarım mil uzaklıkta. En kötüsü de bölge güvenliğinin peşmergelere devredilmesinin ardından beklenen etnik savaşın çıkması olur.”
Kerkük Olmadan Asla!
Petrol zengini Türkmen şehri Kerkük olmadan Kürt devleti kurmak fikri bir anlam ifade etmiyor. Kuracakları devleti yaşatabilmek için bölgenin kalbi tüm hayat damarlarına mutlaka sahip olmak gerekiyor. Bunun bilincinde olan Kürtler, Kerkük’ü ele geçirmek, Kerkük’ü Kürtleştirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Kerkük konusunda planlarını uygulayabilmek için bölgenin ezici bir çoğunlukla hakim unsuru olan Türkmenleri etkisiz hale getirmek gerekliliğinin farkındalar.
Kürtlerin, Kerkük ile ilgili Türkmenlere yönelik izledikleri politikanın argümanları, Irak hükümetlerinin geçmişte uyguladıklarının adeta tıpatıp benzerleri. Saddam Hüseyin sonrasında Kerkük’ü hedef alan Kürtlerin hareketlerinin temel hedefi, şehirdeki demografik yapıyı değiştirmekti. Kürt grupları Kerkük’teki emellerine ulaşabilmek için sözde Kerkük’ten göç ettirildiklerini ileri sürdükleri kişileri, bu kente yerleştirebilmek için binlerce sahte belge hazırladıkları bilinmektedir. Bunun haricinde Irak’ın işgalinden sonra kullanılan Kürtleştirme argümanlarından biri de, Kerkük’teki demografik yapıyı değiştirme amacıyla diğer Kürt yerleşim birimlerinde doğan çocukların Kerkük’te kayıt edilmelerini sağlamak ve bu konuda özendirici maddi teşvikler vermek olmuştur.
Günümüzde Kerkük’te Kürt aileleri ve Arap aşiretleri de mevcuttur. Türk boylarına nazaran bunların hiçbirisinin tarihi daha eskiye dayanmaz.
Arapların Kerkük’e yerleşmeleri ise genelde 20. yüzyılın başlarında başlamıştır. Naimi aşireti Sultan Abdülhamid’in son yıllarında, Hadidiler 1915 yılında, Cubur ve Ubeydi aşiretleri 1936 yılında, Hamdaniler 1950 yıllarında Kekkük’e yerleşmişlerdir. 1936 yılında Irak’ta Başbakan olan Yasin Al-Haşimi bazı Arap aşiretlerini Kerkük’e yerleştirmiştir.
Türkmen şehri olan Kerkük’te 50’li yılların sonlarında ve 60’lı yılların başlarında Kürt göçü dalgası Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgelerden Cebbari, Zengene, Berzenci, Caf, Tilşani, Talabani, Şuvan ve benzeri Kürt aşiretlerinin kente göçmesi şeklinde gerçekleşti. Kürtlerin kente akın etmesi kentte yeni mahallelerin ortaya çıkmasına yol açtı. Bu arada İmam Kasım, Rahimava ve Şorca gibi geleneksel Kürt mahalleleri de genişledi, ki 1947 yılında ne şimdiki Kürt mahalleleri olan Şorca, Rahimava, İskan, Azadi mahalleleri vardı, ne de sonradan Baas partisi döneminde asimilasyon politikası doğrultusunda Araplar için inşa edilen mahalleler vardı. 1947 yılında bir adet Kürt ya da Arap mahallesi olsa idi, bu durum resmi belgede yerini almış olurdu. Buna bağlı olarak Kürtler hissedilir bir şekilde kentin başka mahallelerine de sızmaya başladılar.
Irak Devletinin resmi belgelerinde bulunan en eski nüfus sayımı olan 1947 nüfus sayımı için yayınlanan resmi kitapçıklarda Kerkük şehrinin o zamanki mahalleleri ve her mahalledeki aile sayısı beyan edilmiştir. Bu mahallelerin isimleri kitapçığın ikinci cildinin 101. Sayfasında şöyle beyan edilmiştir: (1) Sarıkahya, (2) Şaturlu, (3) Begler, (4) İmam Kasım, (5) Bulak, (6) Ahi Hüseyin, (7) Meydan, (8) Ağalık, (9) Hamam Müslim, (10) Hamam Mesihi. Bu resmi belgeye göre Kerkük şehri 1947 yılında isimleri belirtilen 10 adet mahalleden oluşmaktadır. Kürt ve Türkmenlerden oluşan ‘’İmam Kasım’’ mahallesi yer almakta ve Şorca mahallesi de geçen yüz yılın kırkları ve ellilerinde yoktur. Kerkük’te sonradan ihdas edilen ‘’iskan’’ ile ‘’Rahimava’’ Kürt mahalleleri bu listede yer almamıştır.
Listedeki kalan 9 mahallenin hepsi ki bunlar yüz yıllardan beri yerleşim bölgeleridir, Türkmenlerin oturduğu bölgelerdir. Bu bölgelerdeki tüm konutlar, tesisler, mağaza ve dükkânlar, hanlar, hamamlar, kahvehaneler ve camiler de Türkmenlerin mülkiyetinde olduğu yapılardır. Bunun yanında Begler, Sarıkahya ve Şaturlu mahallelerinde belirli sayıda Ermeni ve Süryani aileler de oturuyordu.
1947 yılında Mesud Barzani’nin babası Molla Mustafa Barzani Irak ve İran‘ı karıştırdı sonrada Sovyetler Birliği’ne Kaçtı. 20 Temmuz 1958 de Cumhuriyetin ilanından bir hafta sonra genel af ilan edildi. Krallık döneminde gıyabında idam kararı verilen ve Sovyetler Birliğine kaçan Molla Mustafa Barzani, general Abdulkerim Kasım tarafından affedildi. Barzani’nin 11 sene sonra Irak’a dönüşü Kürtleri büyük ölçüde cesaretlendirdi. Kürtler, petrol yatakları ile zengin Kerkük’ü kendi bölgeleri arasına katmayı planlamaya başladılar. Hayallerinde düşledikleri devlete ekonomik kaynak sağlamak için, zengin Baba Gürgür petrol yataklarının yer aldığı Kerkük’ü hedef seçtiler. Ancak bu planın karşısında büyük bir engel vardı. Bu da Kerkük’ün tamamiyle Türk şehri olması idi. O tarihlerde Kerkük’te çok az sayıda Kürt nüfusu vardı.( Zubaida Umar, “The Forgotton Minority The Turkman’s Of Iraq”, “Afkar inquiry”;4/2, February 1987, s.37,43)
Yıllardır Türkmen şehri Kerkük baba Barzani, Mesud Barzani ve Celal Talabani tarafından Kürtlere hedef gösterildi, Kürt ırkçılığı ve milliyetçiliğini tetiklemek için hep Kerkük koz olarak kullanıldı. Kürt halkını kışkırttıkları ve saldırganlaştırdıkları açıktır. Hedef açık ve nettir, petrol ve bağımsız bir Kürt devleti kurmak.
Haklı olarak insanın aklına şu soru geliyor: Bir millet, bir şehrin tarihine, eserine, mimarisine ve kültürüne hiç katkısı olmamışsa, o şehri sahiplenebilir mi, yoksa bir insan kendi evini yağmalamaya, talan etmeye yada yakmaya hiç kıyabilir mi?
Kürtler Türkmen şehri Kerkük’ün kendilerine ait olduğunu iddia ediyorlar. Şayet Kürtler, Kerkük’ün yerel halkı iseler tarih, medeniyet ve kültür mirasları nerede? Hiç yok. Ellerinde bu asılsız iddiayı doğrulayacak belge, Kerkük’te yaşadıklarına dair tapuları olmadığı için kentin Türk kimliğini yok etmek gayesiyle nüfus ve tapu kayıtlarını imhaya kalkıştılar. Şayet Kerkük tarihi olarak Kürtlere ait ise, o zaman Kürtler neden Kerkük’ü sürekli yağmalayıp, yıkıp, talan ediyor ve Kerkük’le ilgisi olmayan 700 bin ithal Kürt’ü Kerkük’e yerleştiriyor?
Türkmen şehri Kerkük tarihi, mimarisi, sanatı, folkloru, müziği, edebiyatı, şiiri ve Türk kültürünün en canlı örnekleriyle tüm dünyanın gözü önünde dimdik durmaktadır.
Irak’ta 30 Nisan 2014’te gerçekleşecek genel seçimler Türkmenler için kritik öneme sahiptir ve Kerkük’te odak noktası olduğunu görmekteyiz. Hakkımızı istiyorsak milletimiz kararlılıkla 30 Nisan’da sandık başına gitmeli ve oylarını kullanmalıdır. Sandıkta ne kadar çok olursak parlamentoda sesimiz o kadar çok çıkar
Ali Kerküklü
KAYNAKLAR:
1-Habib Hürmüzlü, ORSAM Danışmanı, Irak’ta Nüfus Sayımı ve Kerkük Şehrine Etkileri,
2-Mahir Nakip, Kerkük’ün Kimliği, Bilgi Yayınevi, Ankara, 2007.
3-Nefi Demirci, Kerkük, Sönmeyen Ateş Dinmeyen Hasret, Ural Yayınları, İstanbul, 2011.
4-Hasan, Mazin. Irak’ın Gizlenen Gerçeği: Türkmenler Avrasya Stratejik Araştırma Merkezi Yayınları, ASAM Yayınları:57, Ortadoğu Araştırma Dizisi:4, Ankara 2003.
Kerkük Olimpiyat Stadyumunda İşgalci Kürtler:
Yorumlar
Yorum yap