671) İKİNCİ MURAD’IN TÜRKÇÜLÜĞÜ
Yayin Tarihi 18 Temmuz, 2013
Kategori TÜRK DÜNYASI
İkinci Murad’ın Türkçülüğü
———————————————————————————
Fatih’in İstanbul fethinden iki yıl evvel 47-48 yaşlarında vefat etmiş olan kıymetli babası İkinci Murad, Osmanlı tarihi kadar Türkçülük tarihi bakımından da çok mühim bir şahsiyettir. Tercüme ve telif suretiyle bir çok Türkçe eserler yazdırmış, Türk alimleriyle şairlerini mütemadiyen himaye etmiş ve bu suretle bazı müsteşriklerin “İlk Türk romantizmi” dedikleri milli kültür hareketine ön-ayak olmuştur.
O devirde İkinci Murad’ın emriyle yazılmış en mühim Türkçe eserler içinde: Yazıcıoğlu Ali Efendi’nin Oğuz-Türk geleneklerini de ihtiva eden Tevarh-i al-i Selçuk’u, Molla Arif Ali’nin onbirinci yüzyılda Anadolu’nun fethiyle Türkiye Devleti’nin kuruluşu hakkındaki Danişmendname’si, Şeyhi’nin Hüsrev ve Şirin’i ve Mercimek Ahmet’in Kabusname’si gibi Türk dilinin tarihi bakımdan çok kıymetli kaynaklar vardır. Bilhassa Osmanlılar’dan önceki Danişmendi ve Selçuki devirlerini unutturmamak için tarihlerini yazdırması, Sultan Murad’ta milliyet şuurunun ne kadar kuvvetli olduğunu gösteren deliller demektir. Çünkü ondan sonra o devirler tamamiyle unutulmuştur! Bu gibi eserlerin en mühimlerinden biri de Yazıcıoğlu Mehmet Efendi’nin dini edebiyatımızda bir abide sayılan Muhammediyye’sidir. O devirlere ait daha birçok eserler sayılabilir.
İkinci Murad açık Türkçe taraftarıdır. Kendisinin emriyle Kabusname’yi Acemceden tercüme eden Mercimek Ahmed, daha evvel bir başkasının yaptığı ağdalı bir tercümeden padişahın hiç memnun olmadığı ve bir gün Gelibolu’da huzuruna çıktığı zaman:
–Bir kişi Türki’ye (Türkçeye) tercüme etmiş, veli ruşen (lakin parlak) değil.
Dediğini ve ondan sonra da:
–Bir kişi olsa ki bu kitabı açuk tercüme etse!
Dediği için kendisinin açık Türkçe ile yeni bir tercüme yaptığı anlaşılır.
Bazı Osmanlı madeni paralarına ilk defa olarak Oğuz Türkleri’nin Kayı Boyu’na ait damgayı vurduran da İkinci Murad’tır. Zaten Osmanlı soyunun ilk defa olarak Kayı Han nesline bağlanması da bu devre tesadüf eder. Hatta daha sonra Osmanlı şehzadelerine “Oğuz” ve “Korkud” gibi Türk tarihi ile mitolojisine ait isimler takılması da İkinci Murad’ın açmış olduğu Türklük ve Türkçülük çığırının bir devamı gibi gösterilir.
Müşteşrik P.Wittek’in fikrine göre İkinci Murad bu milliyet fikrini gençliğinde valilikle bulunduğu Amasya muhitinden almıştır. Danişmendiler devrinden beri eski Türk geleneklerini koruyan bu bölge, Yıldırım Beyazid’ın Ankara felaketinden sonra ilk önce Çelebi Sultan Mehmed’e verdiği milliyet ruhuyla Osmanlı Devleti’nin toparlanmasında en mühim amil olmuş, ondan sonra da oğlu İkinci Murad’a böyle bir Türkçülük akımı açtıracak kadar kuvvetli bir milli anlayışı telkin etmiştir.
Herhalde İkinci Murad Türk Milliyetçiliği tarihinde çok mühüm ve parlak bir yer sahibidir. Osmanlı padişahları içinde ilk şair de odur.
HAZIRLAYAN: YILMAZ KARAHAN
(Tarihi hakikatler-2. cilt-Sayfa:43-44-İsmail Hami Danışmend)
İLGİLİ YAZI:http://www.yenidenergenekon.com/197-sultan-ll-muradi-hatirlamak/
Yorumlar
“671) İKİNCİ MURAD’IN TÜRKÇÜLÜĞÜ” yazisina 2 Yorum yapilmis
Yorum yap
II. Murad’ın derdi ne Türkçülüktü ne de İlim, onun derdi Osmanlı ailesinin hükümdarlık hakkı olduğu fikrini kaynaklar üzerinden ispatlamak ve geleceğe bırakmaktı. Tıpkı Kayı boyu olmadıkları gibi. Çünkü diğer Türk beyliklerin topraklarında gözleri vardı. Netice’de, diğer Türk beyliklerini ortadan kaldırıp Bizans gibi bir imparatorluk olma hayali mevcuttu. İlk dalgayı Timur durdurdu ve o dönemden itibaren Osmanlı ailesinin böyle bir hakkı olmadığı defalarca yüzlerine vuruldu. İşte bu eziklikle kendilerini diğer beylerden üstün kılmak için çok sayıda eser üzerinde çalışılmış ve bazıları kasıtlı olarak değiştirilmiştir. Yazıcıoğlu Ali buna iyi bir örnektir. Hem gençliğinde hem de daha sonra Amasya’da bulunmasından dolayı Karakoyunlu’lardan Osmanlıların muhtemelen artık hatırlamadıkları eski Türk törelerini öğrenmiş olmalı. Karakoyunlular Cengiz Han yasalarını uygulayan alevi bir beylikti. II. Murad’ın Karakoyunlu Cihan Şah’la dost oldukları Şükrullâh’ın Behçet’üt Tevarih’inden anlaşılmaktadır. II. Murad, Timur’dan sonra Osmanlı hanedanının yeniden toparlanmasını sağlamıştır ve bunu yaparken işine yarayacak her şeyden faydalanmasını bilmiştir ama gayesi 1789’dan sonra literatüre giren milliyetçilik değil sadece çıkar’dı. Aksi halde, diğer Türk beyliklerine oynadıkları Bizans oyunlarını açıklamakta sıkıntı yaşarsınız. Eğer gerçek bir Türkçü’den bahsedeceksek Türk adını herkese öğreten Göktürklere ve anıtlarda kendi soy ve kültürünü korumaktan bahseden Bilge Kağan’a kulak vermek gerekir. Ondan Atatürk’e kadar arada birde Karamanoğlu Mehmet bey’i anmadan edemeyiz. Diğer Türk cumhuriyetleri de Türkçülük diye bir şey biliyorsa bunu Atatürk’e borçluyuz. Özelikle Anadolu beyliklerinden kalan Türk ailelerinin Osmanlıyı göklere çıkarmaları kendi atalarına hakaret etmekten başka bir şey değildir. O gün başında bir Sırp/Hırvat komutanla gönderdiği bir devşirme orduyla gelip Anadolu’nun herhangi bir yerinde sözüm ona ayaklanma bastırıyorum diye karılarına kızlarına kadar acımadan telef eden yarı Bizans Osmanlıyı göklere çıkartmak ancak cühelanın işidir. Tarih bilimi açısında Türk kökenli en uzun ömürlü ama geriye Türklüğe ve insanlığa hayırlı hiçbir şey bırakmamış bir hanedan görürüz. Osmanlıdan 5 misli daha az yaşayıp Türk kültürüne ve insanlığın gelişimine hız katmış daha değerli Türk devletleri mevcuttur, Harzemşahlar gibi. Onlarca Türk Kağan’lık ve Han’lık içinde en uzun yaşamış ama hiç faydası olmamış bir imparatorluktur. XIX’ncu yüzyılda milliyetçilik akımı güçlenmeye başladığında Türklüğe ihtiyaç duyması ile yükselirken II. Murad’ın ihtiyaç duyması aslında birbirinden farksızdır. Fakat arada kalan devirlerde Türkler kademeli olarak zayıflatılıp dağıtılmış ve birbirine düşman edilmişti. Aklı kullanan son padişah Fatih olmuştur, diğerleri onun sağladığı silah teknolojisi dışında akılcı eğitim sistemini sürdürmemiş ruhbanlara sarılmayı marifet saymıştır. Engizisyon gibi bir gerçeğe rağmen Avrupa serpilip gelişen akılcılık yobazlığı ezip geçmiştir. Netice itibarı ile, II. Murad’ı, daha çok Türklüğü kullanan bir sultan olarak tarif etmek daha gerçekçidir fazlası değil. Cengiz Han dahi onlardan daha Türk’tür Moğol atalarına rağmen.
Tipik bir alevi yorumu