657) HİCAZ DEMİRYOLUNA YAPILAN SABOTAJLAR
Yayin Tarihi 16 Şubat, 2013
Kategori TÜRK DÜNYASI
Hicaz Demiryolu için yüzlerce şehit vermiştik
Hicaz Demiryolu ve tesisleri ardı arkası kesilmeyen sabotajlara ve saldırılara maruz kaldı. 1917’den itibaren şiddeti daha da artan saldırılılar çok sayıda Osmanlı askerinin şahadetine ve yaralanmasına sebep olurken, büyük maddi hasar meydana getirdi.
İnşasına Sultan II. Abdülhamit’in emriyle başlanan Hicaz Demiryolu, başarılı bir mali yönetim ve propaganda ile sekiz yıl gibi kısa bir sürede bitirilerek, 27 Ağustos 1908’de Medine’ye ulaştı. Osmanlı İmparatorluğu ve bölge için büyük faydalar sağlayan bu demiryolu, inşaat sırasında ve sonrasında sürekli saldırı ve sabotajlara maruz kaldı. Tren yolu hattına yapılan bu saldırı ve sabotajlar sonucu birçok Osmanlı askeri şehit oldu. Osmanlı İmparatorluğu, hattaki ulaşımın kesintiye uğramaması için büyük mücadele verdi. Özellikle I. Dünya Savaşı’nda Mekke Emiri Şerif Hüseyin’in başlattığı isyanla artan saldırılar Medine’nin düşüşüne kadar devam etti.
Şerif Hüseyin, bu isyan öncesinde de Hicaz Demiryolu’na ve hattın Mekke-Medine, Mekke-Cidde kısımlarının yapımına şiddetle muhalefet etti. Çünkü başta kendisi olmak üzere bedevi şeyhler, demiryolu vasıtasıyla Osmanlı askeri ve siyasi otoritesinin Hicaz’da artacağını, kendi nüfuzlarının ise azalacağını öngörmekteydiler. Bu sebeple Şerif Hüseyin liderliğinde örgütlenen şeyhler, inşaatın Medine’ye ulaşacağı yıl olan 1908 yılında demiryolu ve telgraf tellerine yönelik yüzden fazla saldırı gerçekleştirdiler. Osmanlı yönetimi, bu saldırıları durdurmaya ve hattı korumaya yönelik tedbirleri arttırdı ise de şiddetli çarpışmaların ve asker kayıplarının önüne geçemedi. Ardı ardına patlak veren Trablusgarp ve Balkan Savaşları nedeniyle Hicaz Bölgesi’nde sorunların büyümesini istemeyen Osmanlı yönetimi Şerif Hüseyin’e yeni imtiyazlar tanıyarak Mekke-Medine, Mekke-Cidde hatlarının yapımını projeden çıkarmak zorunda kaldı.
1914’te Birinci Dünya Savaşı başlayınca Hicaz Demiryolu’nun yönetim ve işletimi Harbiye Nezareti yani savaş Bakanlığı’na devredildi. 1916 yılına kadar Osmanlı İmparatorluğu’na sadık bir dost gibi görünmeye çalışan Mekke Emiri Şerif Hüseyin, 1915 Temmuzu’nda İngilizlerle temasa geçmiş, onlarla işbirliği karşılığında bağımsız bir Arap Devleti için pazarlığa girişmişti. Onun krallık ihtirasından faydalanan İngilizler, başlatacağı bir isyanla kendisine her türlü desteği vermeyi ve bağımsızlığı vaat etmişlerdi.
Böylece Mc. Mahon vasıtasıyla İngilizlerle anlaşmaya varan Şerif Hüseyin, 27 Haziran 1916’da yayınladığı beyanname ile isyan bayrağını çekmişti. Savaşın başından itibaren Hicaz Cephesi’nde ve Medine’de bulunan, Feridun Kandemir, “Medine Müdafaası Peygamberimizin Gölgesinde Son Türkler” adlı eserinde bu isyan hakkında: “ Lakin bu isyanın sebebi neydi? Araplar İstiklal mi istiyorlardı? Hayır, Araplar bütün bu harp boyunca Türklerle omuz omuza Çanakkale’den itibaren her cephede savaştılar. Hatta İstiklal Savaşı’mızda Aydın Cephesi’nde, Mehmetçiklerle yan yana Yunanlılarla boğuşarak, canlarını veren Araplar vardı. Ve ilk Cihan Harbi’nde, Araplarla meskun hiçbir yerde, ne Irak, ne Suriye, ne Lübnan, ne Yemen, ne Filistin’de Türklere isyan eden tek bir Arap görülmedi. İsyan eden, sadece Mekke Emiri Şerif Hüseyin’di…
Şerif Hüseyin’in bu isyanda kullandığı Araplar da, Hicaz çöllerinde öteden beri göçebe hayatı yaşayan ve talan ile geçinen son derece cahil, dünyadan habersiz fakir fukara bedeviler, yani Urbanlardı. Mekke, Taif, Cidde gibi şehir ve kasabalardaki Araplar isyana katılmadıkları gibi Şerif Hüseyin de zaten bunlardan asker almak teşebbüsünde bulunmamıştı. Urban ve Şeyhleri fakirlikleri dolayısıyla paradan başka birşey bilmezlerdi. Şerif Hüseyin gibi İngilizler de bunu bildikleri için, para gücüyle ancak bunlardan faydalanmışlardı. Ve İsyanı sonuna kadar bunlarla yürütmüşlerdi.”Diyerek, tarihi “Arap İhaneti” yalanını tüm çıplaklığıyla ortaya dökerken, Hicaz Demiryolu boyunca Osmanlı askerinin kanını akıtanları da teşhir etmekteydi.
Neticede bu isyan, Hicaz’daki Osmanlı ordularının sevk ve idaresine, Hicaz Demiryolu ulaşımına büyük ölçüde zarar verdi. Şerifin isyanıyla yeni bir cephe daha açılmış ve demiryolunun güvenliğinin sağlanması sorunu ortaya çıkmıştı. Artık hedef haline gelen hat Medine, Filistin ve Sina cephelerinin de takviyesi için korunmalı ve sevkiyata açık tutulmalıydı. Hattın korunması için demiryolu boyunca 25.000 asker konuşlandırıldı. Stratejik noktalara makineli tüfekler ve toplar yerleştirilerek süvari birliklerince devriye görevi yapıldı.
Hicaz Demiryolu hattına Şerif Hüseyin’in bedevileri tarafından gerçekleştirilen sabotaj ve saldırılar İngilizler tarafından organize edilmiş ve bu iş için Arabistanlı Lawrence ile birlikte iki İngiliz subayı daha gönderilmişti. İngilizlerin asıl hedefinin demiryolu olduğunu Lawrence: “Bizim gayemiz, Medine ve Hicaz Demiryolu’ndaki düşman kuvvetlerini yok etmek değildi. Biz aksine istiyorduk ki, Medine’deki ve Sina Cephesi’nden uzak diğer yerlerdeki Türk kuvvetleri bulundukları yerde mümkün olduğu kadar kuvvetli kalsınlar. Böyle olması bizim çıkarımız gereği idi. ..Ancak bu suretle Sina Cephesi’ne Türk nakliyatı zayıflamış oldurdu…Medine’nin zaptı, bizim için faydasızdı. Onlar mukaddes şehri savunmakta idiler. Mukaddes şehri savunmak için Hicaz demiryolu savunuyor ve demiryolu işliyordu. Medine düşerse artık bu demiryolunu savunmaya hacet kalmaz, boşaltılır ve hattın bütün gücü Sina Cephesi’ne tahsis edilirdi.
Bizim hedefimiz, düşman kuvveti değil, düşman kuvvetini besleyen raylar ve lokomotiflerdi. Vasıtamız da savaşmak değil, dinamitti. Bir köprünün az veya çok uzunlukta bir demiryolu parçasının, bir lokomotifin tahribi birçok Türk askerinin öldürülmesinden daha faydalıydı. Esasen eldeki imkânlar da düşman kuvvetini imha etmeye elverişli değildi. Bedeviler, tahkim edilmiş kuvvetli mevzilere saldırmazlardı Zayiata da katlanamazlar, ölmek pek istemezlerdi. Onlar karakterleri bakımından canlarını pek severler. Böyle insanlarla hiçbir yerde saldırarak muharebe edilmez… Biz, bizim için taarruz etmek kolay olan demiryoluna saldıracaktık.” Sözleriyle anlatmıştı.
İşte bu taktikle Hicaz Demiryolu ve tesisleri ardı arkası kesilmeyen sabotajlara ve saldırılara maruz kaldı. 1917’den itibaren şiddeti daha da artan saldırılılar çok sayıda Osmanlı askerinin şahadetine ve yaralanmasına sebep olurken, büyük maddi hasar meydana getirdi.
Hattın işlemez duruma gelmesinden korkan Medine Müdafii Fahreddin Paşa, bugün Topkapı Sarayı Müzesi’nde sergilenen Mukaddes Emanetlerden, başta Hz. Osman’a ait el yazması bir Kur’an-ı Kerimle, Medine’deki Sultan Mahmut Kütüphanesi’ni, tarihi eser kıymetindeki diğer Kur’an, cüz, altın, gümüş, pırlanta, zümrüt ve yakut gibi değerli taşlarla süslü birçok eşyayı 14 Mayıs 1917’de Medine’den muhafızlarla İstanbul’a göndermeyi başardı.
Temmuz- ağustos 1918 tarihinden itibaren başta Lawrence olmak üzere İngiliz subaylarının yönlendirdiği bedevilerin saldırıları sonucunda Medine-Şam arasındaki nakliyat artık güçleşti. 30 Ekim 1918’de Osmanlı İmparatorluğu Mondros Mütarekesi’ni imzalayınca Hicaz Demiryolu ile bağlantı koptu. Nihayet 10 Ocak 1919’a kadar direnen Medine’nin de teslim olmasıyla Hicaz Demiryolu üzerindeki Osmanlı hâkimiyeti de fiilen sona ermiş oldu.
Emre Gül / Dünya Bülteni
Kaynaklar:
Ufuk Gülsoy, Hicaz Demiryolu, İstanbul, 1994.
Feridun Kandemir, Medine Müdafaası, İstanbul, 2007.
İstanbul’dan Medine’ye Bir Tarih Belgeseli Hicaz Demiryolu Fotoğraf Albümü, İstanbul 1999.
“Hamidiyye Hicaz Demiryolu’na hizmet eden hamiyetmendane mahsus madalya”
“Mü’minlerin Emiri Gâzi Sultan İkinci Abdülhamit Han efendimizin büyük yardımlarıyla yapılan ‘HAYRÂT’tır.”
Yorumlar
“657) HİCAZ DEMİRYOLUNA YAPILAN SABOTAJLAR” yazisina 1 Yorum yapilmis
Yorum yap
TÜRKLÜĞÜN BAŞINA GELENLERE CANLI ŞAHİT OLUYORUZ;
DÜN DÜŞMAN,TOPRAĞIMIZDA İSYAN ÇIKARIYORDU,
AYNI DÜŞMAN,BU GÜN,TOPRAĞIMIZI ALIYOR,TV KANALLARINA SAHİP OLUYOR ve İKTİDARA HÜKMEDİYOR!KİMLİĞİMİZE EL ATIYOR!
-ULU ALLAHIM!
BU GÜZEL MİLLET UYANSIN ARTIK!
………