615) “ERGENEKON DAVASI” İLE İLGİLİ ÜÇ YAZI
Yayin Tarihi 25 Mayıs, 2012
Kategori KATEGORİLENMEMİŞ
Sayın Mustafa Mutlu, Vatan Gazetesindeki köşesinde 21-22-24 Mayıs 2012 tarihlerinde “Ergenekon Davası” ile ilgili üç yazı yayınlamıştır:
Tuncay Güney neden unutuldu?
Eski bakanlardan ve Meclis Susurluk Araştırma Komisyonu üyelerinden Fikri Sağlar ile gazeteci Emin Özgönül’ün birlikte yazdıkları bu kitap yıllar önce yayınlanmış ve ben de ilk olarak o günlerde okumuştum.
Ama yazarlar aradan geçen yıllarda boş durmadı; neredeyse kitabı, her baskısında güncel bilgilerle geliştirmeye devam etti.
Geçen ay çıkan yirminci baskı; güncelleştirilmiş bilgiler açısından çok önemli…
Bu yüzden; hem unuttuklarımı anımsamak, hem de yeni bilgilere ulaşmak için tekrar okudum.
Bir araştırma kitabını yeniden okumak gerçekten zor iş…
Ama kitap öylesine akıcı bir dille ve aksiyon romanı tadında kaleme alınmış ki o zorluk, önemli ölçüde hafifliyor.
***
Kitabı yeniden okurken; Tuncay Güney’le ilgili bölümlere gelince gülümsedim…
Hatırlarsınız; meşhur Ergenekon Soruşturması, Ümraniye’de bulunan bombalarla ve gazeteciliği kullanıp ajanlık yapan, sonra da Kanada’ya sığınıp kendini haham ilan eden ilginç vatandaşın polise verdiği ifadelerle hayatımıza girdi…
Tuncay Güney’in evinde bulunan çuval dolusu belgeler ve verdiği ifade yüzünden yüzlerce kişi tutuklandı.
Hatta kendisini sorgulayan Adil Serdar Saçan isimli polis şefi bile cezaevine girdi.
Ama…
Ne hikmetse…
Nasıl olduysa…
Ve kim ya da kimler koruduysa; bu arkadaş salıverildi ve yurt dışına gitmesine izin verildi…
Yani; adımın biri çıkıyor; akıl almaz iddialarda bulunuyor, en kirli ilişkilere tanıklık ettiğini söylüyor ama “temiz” bulunup postalanıyor…
Doğrusu bu saçmalığın gerekçesini hiçbir zaman anlamadım ve galiba da anlayamayacağım!
Hep söyledim; Ergenekon Soruşturması’nda eğer akla kara karıştırılmasaydı, sadece muhalif oldukları için susturulması istenenler, ellerini kana ve kire bulaşmışların yanına konmasaydı; gerçek bir “derin devlet soruşturması” olabilirdi…
Ama herkes ve tüm olaylar aynı çuvala konulunca, ne yazık ki soruşturma ve ardından açılan dava inandırıcılığını kaybetti.
***
Fikri Sağlar; Türkiye’deki derin devlet yapılanmalarını araştırmaya hayatını adayan, hatta siyasetten biraz da bu yüzden çekilmek zorunda kalan önemli bir isim… Emin Özgönül de güvenilirliğiyle bilinen bir meslektaşım…
Yazdıkları her satır belgeli.
Çok merak ediyorum; Ergenekon Davası hâkimleri ve savcıları, acaba bu kitabı okudular mı?
Eğer okumadılarsa; yani Susurluk’u bilmiyorlarsa, gerçekten bu davanın altından kalkabilmeleri çok zor…
***
Ve aynı soruyu yineleyerek noktayı koyayım:
Ergenekon’u Tuncay Güney denilen “enteresan kişi” icat etti…
İyi de… Neden serbest bırakıldı, bugün neden yok?
KOD ADI SUSURLUK****
Türü: Araştırma
Yazarları: Fikri Sağlar-Emin Özgönül
Yayınevi: Arkadaş Yayınevi
Baskı tarihi:
20. Baskı, Nisan 2012
Sayfa sayısı: 519
Fiyatı: 19.5 lira
İnternet (İdefix) fiyatı:
16.58 lira.
Kişisel not: Fikri Sağlar’la ‘Merhaba’mız var, Emin Bey’le tanışmadık.
21 Mayıs 2012
Mustafa Mutlu – [email protected]
http://haber.gazetevatan.com/Haber/451883/1/Gundem
‘Ergenekon bir ‘oyun’dur ve herkes üstüne düşeni yapar!’
TUNCAY GÜNEY’DEN MEKTUP VAR:
Dünkü yazımda meşhur Ergenekon Soruşturması‘nı başlatan ifadeleri veren ve “sahte haham” olarak bilinen Tuncay Güney‘le ilgili birkaç soru sormuştum. Demiştim ki:
“Ergenekon, bir süre önce Kanada’ya sığınıp kendisini haham ilan eden bu ilginç vatandaşın polise verdiği ifadelerle hayatımıza girdi.
Tuncay Güney’in evinde bulunan çuval dolusu belgeler ve verdiği ifade yüzünden yüzlerce kişi tutuklandı.
Hatta kendisini sorgulayan Adil Serdar Saçan isimli polis şefi bile cezaevine girdi.
Ama ne hikmetse, nasıl olduysa ve kim ya da kimler koruduysa; bu arkadaş salıverildi ve yurt dışına gitmesine izin verildi.
Yani; adamın biri çıkıyor, akıl almaz iddialarda bulunuyor, en kirli ilişkilere tanıklık ettiğini söylüyor ama “temiz” bulunup, postalanıyor…
Doğrusu bu saçmalığın gerekçesini hiçbir zaman anlamadım ve galiba da anlayamayacağım! Sahi; Tuncay Güney denilen “enteresan kişi” neden serbest bırakıldı, bugün neden yok?”
***
Ne yalan söyleyeyim; bu yazıyı Tuncay Güney‘in okumasını ve yanıt yazmasını beklemiyordum.
Dün sabah erken saatlerde kendisinden bir e-posta aldım.
Sözüm ona beni “düzeltiyor” ama aslında bu e-postayla, yazdıklarımdan çok daha karanlık ilişkilerin içinde olduğunu itiraf ediyor!
İşte o e-posta:
***
“Saygıdeğer Mustafa Mutlu
‘Tuncay Güney Neden Unutuldu?’ başlıklı yazınızı okudum.
Taraflı yaklaşımınız yanlış… Yazınızdaki yanlışları düzeltmek isterim.
Gazeteciliği kullanıp ajanlık yapmadım.
Türkiye’deki yetkimi ve yetkimden doğan yeteneğimi kullandım.
2001 yılında Türkiye’nin büyük bir köy-feodal yapı ile yönetildiğini saptadım ve Amerika’ya geldim.
ABD’ye gelirken de uluslararası yetki ve ilişkimi kullandım.
Kanada’da kendimi haham ilan etmedim. 2003 yılında dini eğitim aldım, New York’ta ve haham değil, Rabayli oldum. Görevimi de 32. Gün’e telefonla katıldığım bir programda açıkladım.
Evimde bulunan çuval dolusu belgeler, altı çuvaldı.
İsteseydik 20 çuval bulundururdum.
Unutmayın ben Başbakanlık Devlet Arşivleri’nde görevliydim. O kimliğim de basına verilmişti.
Belgeler ise devletin Türk istihbarat birimlerine ait.
Adil Serdar Saçan işkence yapmasaydı, Amerika’ya kaçmazdım. Ruhum karardı.
Ayrıca “adamın biri” dediğiniz benim görev dosyamı, yaptığım işleri yetkili makamlardan isteyiniz.
İran-Irak-Suriye-Lübnan’da birçok üst düzey yetkili ile görüştüm.
Hangi yetki ile dersiniz?
Basın mı?
Türkiye’de bulunduğum süre içerisinde istediğim basın kuruluşunda çalıştım. Sabah, Milliyet, Akşam gibi…
Solcudan sağcıya, mafyadan PKK’lıya, Manukyan Hanım’dan bakanlara kadar birçok kimse ile teşrik-i mesaim olmuştur.
Türkiye dışını anlatmadım.
Ergenekon mu?
Bu bir oyun ve oyunda herkes üstüne düşeni yapar. Kemalizm iflas etmiştir. Ekonomi ve siyasi hayatımızı yönlendiren global patronlar ‘başkanlık sistemi’ istiyor. Rejim değişiyor. Kürtler haklarını alacak.
Özal’a Amerika, “Türkiye’yi ya büyüt ya küçültelim” dedi.
Türkiye büyüyemedi, küçülecek.
Özal’a, “Büyük Ortadoğu Devleti olsun” demişlerdi; olmadı.
BOP dayandı kapımıza…
Yazınızdaki yanlış cümlelerinizi düzeltmek çok üzücü…
Hakkımda hiçbir şey bilmeden dedikodu ile yazıyorsunuz.
Unutmayın ki; benim dosyam devlet sırrı kapsamında… Oysa ben TRT’ye çıktığımda, ‘Devlet sırrından çıkarın’ demiştim. Tekrar izleyin TRT röportajımı lütfen. Siz ise küçültücü cümleler kullanıyorsunuz… Oysa ben bir görev adamıyım ve halen işimi yapıyorum.
Bu yazımı köşenizde düzelterek yayınlarsanız sevinirim.
Tekrar hakkımda bir şey yazmak isterseniz. Telefon açabilirsiniz. Telefonum: (…. …. …. ….)
Saygı ve dostça…
Daniel Tuncay Güney”
***
Dün Türkiye saatiyle 06.40‘ta [email protected] adresinden gelen bu e-posta‘yı saklayacağım…
Gördüğünüz gibi Tuncay Güney sözüm ona beni yalanlamak için gönderdiği bu mektubuyla, içinde bulunduğu kirli ve karanlık çevrenin benim yazdığımdan çok daha büyük ve vahim olduğunu haykırıyor.
Görevinin ne olduğunu ve kimler tarafından görevlendirildiği belirtmiyor ama görevinin sürdüğünü söylüyor!
Önce gazeteciliği kullanıp ajanlık yapmadığını iddia ediyor; ne ilginçtir ki sonra da çuvallardan, Türk istihbaratına ait gizli belgelerden, özel görevlerden söz ediyor.
Yüzlerce aydının bir “çuval”a doldurulduğu Ergenekon için, “Bu bir ‘oyun’dur ve herkes üstüne düşeni yapar” diyebiliyor…
Verdiği ifadelerle o insanların yıllardır cezaevinde çürümesine ve ailelerinin perişan olmasına aldırmıyor… Yurt dışında sefasını sürüyor.
Her satırı, her sözcüğü o dünyadaki pisliği anlatıyor ama o, “kendisini küçültücü ifadelerimden” şikâyetçi olabiliyor!
***
Sözde Ergenekon Terör Örgütü Davası‘nın sayın hâkimleri ve savcıları:
Bu davanın kilit ismi Tuncay Güney‘dir.
Ve Tuncay Güney; aynen mektubunda anlattığı gibi bir adamdır!
Kısacası; onsuz bir dava eksiktir ve anlamsızdır.
22 Mayıs 2012
Mustafa Mutlu – [email protected]
http://haber.gazetevatan.com/Haber/452139/1/Gundem
Adil Serdar Saçan: Tuncay Güney, ajan ve provokatördür!
Her şey, pazartesi günkü yazımla başladı. Ergenekon Soruşturması’nı başlatan ifadeleri veren ve “haham” olarak bilinen Tuncay Güney’le ilgili birkaç soru sordum o yazımda…
Yüzlerce kişinin onun verdiği ifadeler ve evinde bulunan çuval dolusu belgeler yüzünden tutuklandığını…
Hatta kendisini sorgulayan Adil Serdar Saçan isimli polis şefinin bile cezaevine girdiğini…
Ama ne hikmetse, bu arkadaşın yurt dışına gitmesine göz yumulduğunu belirttim.
Yazıyı da, “Sahi; Tuncay Güney denilen “enteresan kişi” neden serbest bırakıldı, bugün neden yok?” diye bitirdim.
Tuncay Güney, hemen ertesi sabah Kanada’dan yanıt verdi bu yazıya:
“Türkiye’deki yetkimi ve yetkimden doğan yeteneğimi kullandım.
ABD’ye gelirken de uluslararası yetki ve ilişkimi kullandım.
Evimde bulunan çuval dolusu belgeler, altı çuvaldı. İsteseydik 20 çuval bulundururdum. Belgeler devletin Türk istihbarat birimlerine ait. Adil Serdar Saçan işkence yapmasaydı, Amerika’ya kaçmazdım. Ruhum karardı. Ergenekon bir oyun ve oyunda herkes üstüne düşeni yapar. Kemalizm iflas etmiştir. Ekonomi ve siyasi hayatımızı yönlendiren global patronlar ‘başkanlık sistemi’ istiyor. Rejim değişiyor. Kürtler haklarını alacak.”
***
Bu çok ilginç sözlerden “Sözde Ergenekon Terör Örgütü Davası”nı gören mahkemenin Tuncay Güney hakkında yakalama emri çıkarmasını bekliyordum ki; yanıt, Tuncay Güney’in kendisine işkence yaptığını öne sürdüğü eski polis şefi Av. Adil Serdar Saçan’dan geldi.
Yanıt hakkına duyduğum saygı gereği bugün de Adil Serdar Saçan’ın mektubunu yayınlıyorum:
***
“Sayın Mustafa Mutlu,
İki gündür köşenizde ismim geçtiğinden hakkımdaki iddialara yanıt vermek istiyorum. Yayınlarsanız sevinirim.
Tuncay Güney denilen şahsın yazınıza verdiği yanıtı okudum, ‘Adil Serdar Saçan işkence yapmasaydı Amerika’ya kaçmazdım’ diyor.
Bu işkence iddiaları nedeniyle hakkında, ‘hakaret ve kamu görevlisine iftira’ suçlarından dava açtım. Dava halen Bakırköy 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülmekte ve Tuncay Güney denilen haham Türkiye’de yalnızca bu dosyadan aranmaktadır.
Eğer kendisine işkence yapıldığını iddia ediyorsa sanık olduğu bu davaya katılmalıdır.
Yine, bendeniz hakkında bugüne kadar Tuncay Güney’e işkence yaptığım yönünde ne bir dava açılmış ne de bir hüküm verilmiştir.
Bu şahıs işkence gördüğü hususunda suç duyurusunda da bulunmamıştır.
Ergenekon soruşturmasından tutuklanıp 16 ay cezaevinde yattım. Gerekçe, Tuncay Güney’in iddialarına ilişkin dosyayı kapatmamdır. Oysa Tuncay Güney’in bu güne kadar ifadesini alan, ev ve işyerindeki belgelere el koyup adliyeye intikal ettiren tek kişi de benim.
Bu konuyu ispatladığım için tahliye edildim.
Yoksa Tuncay Güney’e işkence yaptığım için tutuklanmadım.
Bu şahıs, 2001 yılında gözaltına alındıktan 4 ay sonra ‘oto kaçakçılığı ve resmi evrakta sahtecilik’ suçlarından İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı için yurt dışına kaçmıştır. Size attığı mailde hakkımda terbiyesiz ve seviyesiz iddialarını sürdürmekte ve açtığım davaya rağmen hukuk bu gibi adamları yargılamakta aciz kalmaktadır.
2001 yılında evinde ve işyerinde yapılan aramalarda ele geçirilen belge ve dokümanlar şahsın açıkça ajan ve provokatör olduğunu göstermektedir.
Yazılarınızdaki teşhisler doğrudur.
Saygılarımla,
Av. Dr. Adil Serdar Saçan”
***
Tuncay Güney; Adil Serdar Saçan’ın dile getirdiği bir ajan provokatör mü?
Kendisi bugüne kadar, “Hayır, değilim” demedi…
Aksine sürekli olarak kaynağı meçhul yetkilerden ve ilişkilerden söz edip durdu.
Yineliyorum:
Tuncay Güney’in olmadığı bir
Ergenekon Davası, eksiktir!
24 Mayıs 2012
Mustafa Mutlu – [email protected]
http://haber.gazetevatan.com/Haber/452683/1/Gundem
Yorumlar
Yorum yap