598) ll. ABDÜLHAMİD’İN HATIRALARINDA ATATÜRK

Yayin Tarihi 16 Şubat, 2012 
Kategori KATEGORİLENMEMİŞ

 

II. Abdülhamit”in Hatıralarında Atatürk 

image00122.jpg

II. Abdülhamit”in imparatorluğu yönettiği 33 yıllık dönem (31.8.1876-27.4.1909) Osmanlı tarihinin en fazla tartışılan dönemlerindendir. Bu dönemi tartışılır kılan ise Tanzimat”la başlatılan sürecin ortaya çıkardığı kargaşa ve çöküşün durdurulmasına yönelik II. Abdülhamit”in uyguladığı politikalardır. 

Abdülhamit”in uyguladığı politikalar bu güne kadar bazılarınca eleştirilirken bazılarınca da savunulmuştur. Ancak eleştiren ve savunanların birçoğu bugünkü bulundukları konumlarıyla itibariyle değerlendirilecek olursa bir tezat içinde oldukları görülecektir. 

Bu durumun nedenlerini anlayabilmemiz ise o dönemlerde temelleri atılan oluşumların ve bunların bağlantılarının anlaşılabilmesiyle mümkün olabilecektir. Bu yüzden o yıllara ait olayların ve içinde bulunulan şartların iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. 

Günümüze kadar söz konusu döneme ait bilgi veren birçok eser ortaya konmuştur. Bunlardan bir tanesi de İsmet Bozdağ tarafından 1975 yılında yayınlanan “Abdülhamid”in Hatıra Defteri”dir. II. Abdülhamit tarafından 1917 yılında yazıldığı belirtilen hatıraların bir bölümü ilk defa 1944 yılında İsmet Bozdağ”ın eline geçmiştir. Ancak Bozdağ hatıraların asıllarına uzun araştırmalar sonucunda 1974 yılında Almanya”da ulaşabilmiştir. Abdülhamit”in bizzat kendisi bu hatıralarını basılmak üzere Almanya”da sahibine daha önce madalya da verdiği bir yayınevine gönderdiği iddia edilmektedir. 

Her ne kadar bu hatıralar bazılarınca şüpheli görülse de verdiği bilgilerin birçoğunun dönemin diğer kaynaklarında bulunan bilgilere paralel olduğu ortadadır. Hatıralarda dönemi anlayabilmemiz açısından önemli bilgiler bulunmaktadır. 

Abdülhamit”in tahta çıktığı yıllar imparatorluğun en çalkantılı yıllarıdır. Amcası Abdülaziz tahtan indirilerek öldürülmüş yerine daha sonra Abdülhamit”in kardeşi V. Murat tahta çıkmıştı. V.Murat”ta üç aylık bir süre sonunda tahtan indirilmişti. Abdülhamit söz konusu hatıralarında, amcası Abdülaziz”in İttihatçıların önde gelenlerinden Hüseyin Avni Paşa ve Mithat Paşa tarafından organize edilen bir ekip tarafından öldürülerek yerine aynı zamanda mason olan V.Murat”ı tahta çıkardıklarından bahsetmektedir. Bu yüzden kardeşi Murat”ı hiç sevmediğini hatıralarının birçok bölümünde belirtmektedir. 

Ayrıca İttihatçıların, Selanik ve Manastır grubu olarak ikiye ayrıldığını, bunların hepsinin mason olduğunu, Manastır grubunun İngilizlerle, Selanik grubunun da Almanlarla işbirliği yaptıklarını yine bu hatıralardan öğrenmekteyiz. 

Abdülhamit, 31 Mart olaylarını gerçekleştirenlerin kendisiyle bir alakasının bulunmadığını, aslında bu olayları çıkaranlarında aynı odaklardan beslendiklerini yine “İslamcılık” olarak ortaya çıkan oluşumun amaçlarının da imparatorluk üzerindeki yabancıların emellerini gerçekleştirmek olduğunu bu hatıralarında belirtmiştir. Özellikle “İslamcılık” akımının temellerini atan Cemalettin Afgani”yi mason ve İngilizlerle işbirliği içinde olan bir soytarı, “İttihadı Muhammedi” cemiyetini kuran Derviş Vahdeti ise Kıbrıslı bir serseri olarak nitelemektedir.. 

II. Abdülhamit hatıralarında, asıl ilgi çekici bölüm ise Mustafa Kemal Atatürk”ten de bahsetmesidir. Çanakkale savaşının yaşandığı yıl Selanik”te sürgünde bulunan Abdülhamit, savaşla ilgili haberleri gazetelerden öğrenmeye, bazen bu haberleri doğrulatmak amacıyla saraydan aracılar vasıtasıyla haber almaya çalıştığını belirttikten sonra devamında aynen şunları söylemektedir. (s.168-169) 

“İşte bu sırada rabbime şükürler olsun ki, ummaya bile cesaret edemediğim zafer haberi ulaştı. Düşman tasını tarağını toplamış askerlerinin yarısını denize, yarısını gemilerine dökerek Çanakkale önünden çekilip gitmişti. Bu büyük zaferi, Mustafa Kemal Bey adında bir miralay (albay) kazanmış. Allah, devletime hizmeti geçenlerden razı olsun. 

Uzun bir müddet sonra oğlum Abit Efendi, benimle konuşurken bu Mustafa Kemal Bey”le tanıştığını söyledi. Sonradan Paşa olmuş…Hem de burada Beylerbeyi sarayında tanışmışlar! Teaccup ettim(Şaştım). Burada ne arıyormuş dedim. Yüzbaşı Salih Bey (Bozok) arkadaşı cevabını verdi. Ara sıra arkadaşını görmeye geliyormuş. Abit Efendi ile bu münasebetle dost olmuşlar. Hatta Mustafa Kemal Paşa, kendisine iki ceylan yavrusu hediye etmiş. 

Bundan memnun oldum. Devletimin yüzünü ağartmış bir Paşa”nın Abit Efendi”ye yakınlık göstermesi bir şahsiyeti olduğunu anlatıyordu. Oğluma münasip bir mukabelede bulunmasını hatırlattım. Biraz vakti halim olsa “Bir altın saat” diyecektim ama hem dedikodusundan çekindiğim hem oldukça müzayeka (geçim sıkıntısı) olduğum için bir şey söylemedim. 

-Bir daha arkadaşına gelecek olursa haber ver, bende göreyim demekle iktifa ettim.” 

Abdülhamit devamında Mustafa Kemal”i bir defa uzaktan gördüğünü ve sıradan askerlere benzemediğini, kendisine başarı için dua ettiğini belirtmektedir. 

İşte dün birilerinin “Kızıl Sultan” olarak adlandırdığı ve suikastler düzenlediği II. Abdülhamit, Mustafa Kemal Atatürk”ten bu şekilde bahsetmektedir. Abdülhamit”in “Kızıl Sultan” olarak sunulmasının arkasında Batı sömürgeciliğine karşı gösterdiği direnç bulunmaktadır. Direnç gösterdiği bu odaklar onu hep farklı göstermişlerdir. Bu yüzden en fazla haksızlığa uğramış tarihi şahsiyetlerdendir. Abdülhamit dönemini bizce doğru değerlendirenlerden biri olan Nihal Atsız “Gök Sultan” adlı makalesinde, Abdülhamit”e düşman olanların çoğunun mason ve liberal olduğunu belirttikten sonra şunları söylemektedir. 

“Toplumun en büyük haksızlığa uğramış tarihi şahsiyetlerinden biri II. Abdülhamid”dir. Kendisinden önceki devirlerin ağır yükünü omuzlarında taşıyan, en güvenebileceği adamların ihanetine uğrayan ve dağılmak üzere olan içi dışı düşman dolu bir imparatorluğu 33 yıl sırf zeka ve hamiyeti ile ayakta tutan bu büyük padişahı katil, kanlı, müstebit, kızıl sultan, cahil ve korkak olarak tanıtılmış, daima aleyhinde işlenen bu propagandanın tesiriyle de böyle tanınmış talihsiz bir insandır” 

Atatürk ve Abdülhamit; emperyalizmin karşısında direnç oluşturmuş iki büyük devlet adamıdır. Dün birileri “Düvel-i Muazzama” adına Abdülhamit”i karalarken, bugün de birileri “AB” ve “NATO” adına Mustafa Kemal Atatürk”ü karalamaktadır. 

Ne tarafta dururlarsa dursunlar onlar aslında tek taraftırlar!

Adnan YILDIZ

[email protected]

http://www.ordukentgazetesi.com/author_article_detail.php?id=972&uniq_id=1316341740

Paylaş:

Yorumlar

“598) ll. ABDÜLHAMİD’İN HATIRALARINDA ATATÜRK” yazisina 1 Yorum yapilmis

  1. Fethi Murat Doğan yorum tarihi 16 Şubat, 2012 15:20

    Yılmaz Bey, Adnan Yıldız Beyin bu çok birleştirici değerlendirmesine katılmamak mümkün değildir.
    Bu arada, bir iki noktaya da değinmek isterim. Bizde şüphesiz milli liberaller de vardır; ancak “liberal” diye ortalıkta dolaşanlar, dün de bugün de hep işbirlikçi liberaller olmuştur!
    İkincisi, Atatürk de Abdülhamit hakkında atıp tutan bir muharriri, “Şunu unutmayınız ki en hoşgörülü padişah, Abdülhamit’tir” diye uyarmıştır.
    “Sol” kesimden, Doğan Avcıoğlu, Mihri Belli ve Ecevit, Abdülhamit’e büyük saygı duyuyordu. Sayın Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu hocamız da aynı şekilde Abdülhamit Hana çok büyük saygı duyuyor. Abdülhamit hakkında “kızıl sultan” edebiyatı, emperyalizmin, özellikle de Filistin topraklarını Yahudilere vermediği için siyonizmin propagandasıdır. Ayrıca, Abdülhamit’in Çanakkale Savaşında oynadığı tayin edici rol de gözden kaçırılıyor. Bilindiği gibi, hükümet merkezinin 1915 yılında Konya’ya taşınmasına karşı çıkan ve “Ölürüm de burdan gitmem!” diye direnerek Çanakkale direnişini başlatan da Abdülhamit Handır.

Yorum yap