580) YAŞASIN YENİ ANAYASA
Yayin Tarihi 4 Kasım, 2011
Kategori KATEGORİLENMEMİŞ
YAŞASIN YENİ ANAYASA
Ne zamandır konuşmayı/yazmayı isteyip de üst üste gelen felaketlerden dolayı konuşmadığım/yazamadığım Milletimiz için hayati öneme sahip “yeni anayasa” konusunu nihayet yazabileceğim.
Anayasa, bir devletin kuruluş ve işleyiş esaslarını belirleyen temel yasadır.
Devlet, sınırları belli bir toprak üzerinde yaşayanların siyasi örgütüdür ve amacı da sınırları içinde yaşayanları bir düzen içinde mutlu, huzurlu, özgür yaşatmaktır. Yönetim ve egemenlik anlayışına göre de çeşitlendirilir.
Bu kavramlar başka şekillerde de ifade edilebilinmekte / edilmektedir. Ancak ben yazımda herkesin bildiği/bildiğini sandığım bu tanımları / nitelemeleri kullanmayı tercih ettim.
Bugün TBMM Başkanı, mecliste gurubu olan partilerin yeni, sivil ve demokratik bir anayasa yapma sürecinin bayramdan sonra başlatılması konusunda uzlaştığını açıkladı.
Yani TBMM Başkanı bize, milletten % 86 civarında oy almış siyasi partilerin “2709 no, 7.11.1982 tarihinde halk oylaması sonucu % 91.17 EVET oyu ile kabul edilmiş, 1982 Asker Anayasasını, çağdışı olduğu için değiştireceğiz” dediklerini duyurdu.
İşte TBMM Başkanı milletimize bu müjdeyi (!) vermekle, kendine göre hem milletimizi sevindirmiş oldu, hem de şu anda okumakta olduğunuz yazımızı kaleme alma sebebini oluşturdu.
Esasa girmeden, ilk önce değiştirilmesine/yeniden yazılmasına karar verilen yürürlükteki anayasaya, 1982 Anayasası demenin ne kadar doğru olduğuna karar vermeliyiz.
177 esas, 19 geçici maddeden oluşan 1982 Anayasasının, yapılan 17 değişiklikle 121 maddesi değiştirilmiştir. Çağdaş, demokratik bir anayasaya kavuşmak için, 17 kez tadilat/tamirat yoluyla, 2/3’ü değiştirilmiş, bazı maddeleri tamamen kaldırılmış olan ve halen yürürlükte anayasaya, artık 1982 Anayasası demek doğru değildir. Çağdaş AB normlarını getireceğiz diye 2/3’ünü değiştirilen bir anayasaya “Çağdışı olduğu için yeniliyoruz” demek ne kadar doğrudur siz karar verin.
Yapılan bütün yenilemelere rağmen, yürürlükteki anayasaya “Çağdışı” mı diyorsunuz?
O zaman, defalarca “çağdaşlaştırıyoruz” diye, 121 maddesini yenilerken, bize söylediğiniz gerekçelerin hepsi yalan mıydı?
Daha dün, “Anayasayı çağdaş normlara kavuşturuyor / demokratikleştiriyoruz” diye, bizi referandum sandığına götürmediniz mi? Yoksa o günlerde de meydanlarda bize yalan mı söylemiştiniz?
Türkiye’de akıl tutulması yaşandığı veya akıl tatile çıktığı için, bu gibi sorular sorulmuyor, sorulsa da cevap verilmiyor.
Her şeye rağmen TBMM’deki siyasi partiler, dolmakalemler, entelektüeller, sarosçular, cemaatler kısaca “BEN VE MİLLET HARİÇ”, hemen herkes “yeni, sivil, demokratik ve çağdaş anayasa yapmak” konusunda fikir birliğine varmış görünüyor. Ve bunu müjdeleyen TBMM Başkanı’nı da sevinçle alkışlıyor. Allah’ım sen benim aklımı koru!
Aşağıda anlatacağım sebeplerden dolayı, pek de hayırlı olmayacağını bilmeme rağmen “Hayırlı olsun” diyeceğim. Diyelim demesine de, hayırlı olmasını sağlamak için katkı sağlamaya çalışmaktan da geri durmayalım. Kaygılarımızı söyleyelim, kafamızdaki sorularımızı soralım ve cevaplarını isteyelim. Bizlere cevap verilmese de, en azından tarihe kayıt düşmüş olalım.
Dilerim kaygılarımızı gideren ve sorularımıza bizi rahatlatan cevaplar veren bir yetkili bulunur.
İşte kaygılarımız ve sorularımız:
TBMM, kısmen veya sıfırdan, yeni bir anayasa yapabilir mi? Sorusunu sorarak konuyu açalım.
Bu konuda iki farklı görüş bulunmaktadır. Kimine göre yeni bir anayasa yapılabilir. Kimine göre de bu çok ağır bir anayasal suçtur!
Bu suçtur diyenler, gerekçe olarak Anayasanın 4. Maddesini göstermektedirler. “Madde 4: Anayasanın 1. maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile Cumhuriyetin nitelikleri ve 3. maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.”
Bu maddeyi öne sürerek “Yeni bir anayasa yapmaya kalkmak suçtur!” diyenlere şu soru sorulur: 1982 Anayasası, üçü halk oylamasıyla olmak üzere TBMM tarafından, 17 kez değiştirildi, 121 madde yeniden yazıldı. Peki, bu nasıl yapıldı? Bir anayasal suç, nasıl olurda 17 kez işlenir ve herhangi bir işlem yapılmaz / ceza verilmez?
O halde yasama organının, anayasayı yenilemesi, tadilat / tamirat yapması suç sayılmamaktadır.
Anayasa, “Devlet ile milletin yaptığı bir sözleşme” olduğuna göre, milleti temsil eden TBMM, yeni bir anayasa yapabilir ve ben de bu görüşe katılmaktayım.
TBMM DÜN OLDUĞU GİBİ, BUGÜN DE ANAYASAYI DEĞİŞTİREBİLİR VEYA SIFIRDAN YAZABİLİR/YAZACAKTIR DA…
Ancak yeni anayasa, “tamam, haydi yazmaya başlayalım” demekle olmaz/yazılmaz/yazılamaz!
· Devlet ile kısmen veya tamamen sözleşme yenilemek gerekli mi/gereksiz mi?
· Yeni bir anayasaya ihtiyacı var mı?
· Varsa bu ihtiyaç nereden/nelerden kaynaklanmaktadır?
· Mevcut Anayasa, değişiklikler yapılarak devam ettirilebilir mi?
· Millet mutlaka yeni bir anayasa istemekte midir?
Toplumsal mutabakatın sağlanması bakımından problemli olan bu soruları cevaplamadan yeni bir anayasa yapılamaz/yapılmamalıdır. Zira aksi halde felaket olur.
Diyelim ki toplumsal bir anlaşma sağlandı ve bu sorulara olumlu cevap verildi. Peki, bu yeterli olur mu? Hayır! Bu sorularda da sağlanacak mutabakat, yeni anayasa yazma konusunda yeterli olmaz.
Çünkü, “Yeni bir anayasa yapmak” demek;
1. Devleti kuruluş esaslarını yeniden belirleyerek, onu tekrar kurmak demektir.
2. Devletin egemenlik ve yurttaşlık anlayışını yeniden belirlemek demektir.
3. Devletin işleyiş esaslarını yeniden düzenlemek demektir.
4. Devletin bütün yasalarına temel olacak “ Ruhu” yeniden belirlemek gerekecektir. (Bugünkü anayasanın giriş kısmındadır.)
5. Devletin ve vatandaşın birbirine karşı hak ve ödevlerini yeniden belirlemek demektir.
6- Anayasanın, “Başlangıç kısmı/genel hükümleri/yargı ve yürütme ile ilgili, 20-25 başlıkta anlaşmazlık çıkacağını/uzlaşmazlık olacağını, hatta kavga çıkacağını peşinen kabullenmek demektir.
Bütün bunlardan daha da önemlisi;
“Anayasanın ruhu dediğimiz başlangıç kısmında ifade edilen “Milli, Laik, bölünme kabul etmez merkezi Cumhuriyet” ilkeleri ile Cumhuriyetin değiştirilmesi teklif edilemeyecek niteliklerini, kısmen veya tamamen değiştirelim.” denileceğini bilmek demektir.
Değiştirmeyi/yeniden yazmayı düşündüğümüz yürürlükteki anayasamıza göre, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin temel nitelikleri, vazgeçilmez ilkeleri;
· Milli olması
· Demokratik olması
· Laik olması
· Hukuk üstünlüğü prensibine bağlı, sosyal devlet olması
· Devletin adının “Türkiye”, yönetim şekli ve biçiminin “Merkezi/Üniter bir Cumhuriyet” olması
· Devlete vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin“Türk” olması/kabul edilmesi, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin temel nitelikleri ve vazgeçilmez ilkeleri olarak kabul edilmektedir.
Bana göre, TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun cevaplaması en zor soru;
YENİ ANAYASAYI YAPARKEN BU İLKELER KORUNACAK MI? YOKSA DEĞİŞTİRİLECEK Mİ? İŞTE KIYAMETİN KAPACAĞI/KOPARILACAĞI KONU DA BU SORUNUN CEVABINDAN KAYNAKLANACAKTIR!
TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu;
· Ya bütün bu konularda uzlaşacak ve Türkiye Cumhuriyeti DEĞİŞTİRİLİP/DÖNÜŞTÜRÜLECEK
· Ya da devletin yeniden yapılandırılması sürecinde, devletin ve vatandaşlığının tanımı, Cumhuriyetin temel niteliklerinin ne/neler olacağı konusunda anlaşma/uzlaşma sağlayamayıp, masayı devireceklerdir.
Bu soru ve sorulara herkesin kabul edeceği bir cevap bulmanın, nerdeyse imkânsız olduğunu düşünüyorum/biliyorum.
Bana göre TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu kesinlikle UZLAŞAMAYACAKTIR.
Uzlaşma masası büyük ihtimalle BDP ve MHP tarafından dağıtılacaktır.
Çünkü MHP’nin diğer partilerle, BDP’ nin de, MHP ile asla uzlaşamayacağı “OLAMAZSA OLMAZLARI” vardır. Her iki parti de “olmazsa olmazlarını” açıklamış, istekleri kabul edilmezse masadan kalkacaklarını kamuoyuna ilan etmişlerdir. Her ne kadar MHP Genel başkan yardımcılarının biri masaya “ ön şartsız oturacağız” derken, diğeri “kırmızı çizgilerimiz var!“ diye açıklamada bulunarak garip bir durum sergilemişlerse de, MHP kırmızı çizgilerinden/çizgilerimizden hiçbir şartta geri adım atamaz/atmaz!( Aksini düşünmek bile istemem/istemezsiniz.)
· Türkiye Devleti mi? Yoksa Türk Devleti mi?
· Devlete vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkese Türk mü denir? Yoksa Türkiye Vatandaşı mı denir?
· Tek devlet mi olacağız, yoksa özerk bölgeleri olan bir federasyon mu?
Bu ve bu bağlamdaki sorulara bugünkünden farklı bir cevabı MHP’nin kabul etmesi imkânsızdır.
Düşünmeyi bile istemediğim ihtimal, “MHP’ye rağmen, MHP’nin kırmızı çizgilerinin aşılmasıdır.”
İşte o zaman, kıyamet kopacak, Allah(cc) korusun belki de bölünmemize yol açacak, kanlı bir iç savaşa sürüklenmemiz kaçınılmaz olacaktır.
Bu durumda Uzlaşma Komisyonu’nun önünde zayıf bir ihtimal de olsa, AKP ile CHP’nin uzlaşması veya MHP’nin ön şartlarının kabul edilerek, AKP ile MHP’nin yeni bir anayasa yapmasından başka seçenek kalmamaktadır.
Bu seçenekler de olmaz, partiler masadan kalkarsa, yeni anayasa için, 2013 yerel ya da 2015 Genel seçimlerini beklemek gerekecektir ki, büyük ihtimale öyle de olacağı görülmektedir.
Ancak bu kez, beklentileri olan BDP/PKK kendilerine verilen sözlerin tutulmadığını, aldatıldıklarını öne sürerek bu Cennet Vatanımı cehenneme çevireceklerdir.
Sonuç:
Görüyoruz ki yapay olarak Milletimize dayatılan yeni, sivil ve demokratik anayasa yapmak fikri/eylemi her durumda felakete/yıkıma/bölünmeye, ortam/sebep hazırlamaktadır.
Bugün yaşadıklarımız, yapılan/yapılmak istenenler ve yeni, sivil ve demokratik anayasa yapmak fikri, Küresel gücün revize ederek 1980’de uygulamaya koyduğu planının, sondan bir önceki aşamasıdır.
Üzülerek görmekteyiz ki, siyasi partilerimiz/medyamız/aydınlarımız/ çoğunluğumuz, bilerek veya bilmeyerek, Milletimiz/Devletimiz için yıkıma yol açacak, bu “Küresel Plana” alet olmaktayız.
Eğer, bütün bu kaygılarıma/sorularım ve cevaplarıma, kısaca her şeye rağmen/ne olursa olsun, mutlaka yeni, sivil, çağdaş ve demokratik bir anayasa yapmaya EVET diyorsanız, buyurun yeni bir ANAYASA yapalım.
Yok, cevabımız HAYIR ise; İşte o zaman, var gücünüz/gücümüz ile muhtemelen 2013 yılında önümüze konacak sandıktan, bu kez HAYIR oyu çıkması için şimdiden kolları sıvamalıyız.
Sonraki yazımda KIYAMET KOPARACAK BAŞLİKLARI, sebepleriyle yazacağım.
Kalın sağlıkla.31.10.2011
Gültekin Öztürk
Yorumlar
Yorum yap