57) Çin ve Tibet Kaynaklarına Göre Göktürk Mitleri

Yayin Tarihi 25 Ağustos, 2022 
Kategori TÜRK VE DÜNYA DESTANLARI

Çin ve Tibet Kaynaklarına Göre Göktürk Mitleri

Türk halklarının zengin bir mitolojiye ve çok sayıda efsaneyle destana sahip oldukları bilinmektedir. Ögel, Türk Mitolojisi adlı iki ciltlik eseriyle Türkiye’de bu alandaki ilk kapsamlı çalışmayı yapmış ve bu alanın önünü açmıştır. Bu bağlamda Türk halklarının mitolojisinde çok önemli bir yere sahip olan Göktürk mitolojisi de daha önce bazı araştırmalarda ele alınmış ve bu mitolojiye ait anlatıların yer aldığı Çince metinlerin çevirilerinin çoğu yayımlanmıştır.[1] Ancak bazı metinler Türkçeye tam çevrilmemiş ve özet şeklinde sunulmuştur. Tibetçe bir belgede yer alan üç Göktürk miti ise bugüne kadar Göktürk mitolojisi kapsamında incelenmemiştir. Bu çalışmada Göktürklere ait Çin ve Tibet kaynaklarında aktarılmış olan mitler incelenmiş, metinler arasında karşılaştırmalar yapılmış ve bugüne kadar Türkçeye tam çevirisi yapılmamış bazı metinler üzerinde ayrıntılı bir şekilde çalışılmıştır. Bahsi geçen Çince ve Tibetçe metinler, çalışmanın sonunda ek olarak okuyuculara sunulmuştur.

  1. Çin Kaynaklarına Göre Göktürk Mitleri

Göktürklere ait mitlere bakıldığı zaman, bunlardan iki tanesinin köken miti olduğu görülmektedir.[2] Göktürklerin kendi tarihlerini anlattıkları yazıtlarda, köken miti şaşırtıcı bir biçimde yalnızca bir satırda anlatılmıştır. Köl Tigin Yazıtı’nın Doğu Yüzü’nün 1. satırına göre üstte mavi gök, altta yağız yer kılındığında (yaratıldığında) ikisinin arasında insanoğulları kılınmıştır (yaratılmıştır). İnsanoğullarının üzerine de Bumın Ḳaġan ile İştemi Ḳaġan (hükümdar olarak) oturmuşlardır. Aynı bilgi Bilge Kağan Yazıtı’nda Doğu Yüzü’nün 2. satırında da verilmiştir; ancak satır zarar gördüğünden dolayı cümle okunamaz durumdadır.[3] Göktürkler hakkında bilgi veren Çin kaynakları ise beş farklı Göktürk mitini ayrıntılı bir biçimde aktarmışlardır.

a) Kurttan Türeyiş Miti

Göktürklerin Doğu Türkistan ve Güney Altaylar sahasında neredeyse bütünüyle imha edildikten sonra mucizevî bir şekilde kurttan türediklerini anlatan Göktürk köken miti, Göktürkler hakkında bilgi veren Çin kaynaklarından ZS’daki, SS’daki, BS’daki ve TD’deki Türk Bölümleri ile CFYG’de bulunmaktadır.[4] Aslında metinler karşılaştırıldığında bu mitin iki ana varyasyonu olduğu, bunların ZS’da ve SS’da kayıtlı oldukları, diğer kaynakların (BS, TD ve CFYG) ise bu iki ana varyasyonu kopyaladıkları, birbirleriyle bütünleştirdikleri ve bazı yerlerde özetledikleri görülmektedir.[5] Bütün kaynaklar karşılaştırıldığında, Göktürklerin kurttan türeyiş mitinin ortak anlatısı şu şekildedir:

Ataları Batı Denizi’nin (Xihai 西海) [6] üstünde (kuzeyinde) ya da sağında (batısında) oturan, Hunların (Xiongnu 匈奴) farklı bir soyu (biezhong 別種) olup farklı/bağımsız bir bölük (buluo 部落) hâline gelen Türklerin (Tujue 突厥, Göktürkler) soyadları (xing 姓) Ashina’dır 阿史那. [7] Türklerin ataları orada yaşarlarken komşu bir ülkenin saldırısına uğrayıp yenilirler; düşmanlar bütün aileleri, erkek-kadın demeden küçük-büyük herkesi öldürürler.[8] Geriye bir tek yalnızca on yaşında olan bir oğlan çocuğu kalır, askerler onun küçük olduğunu görüp öldürmeye kıyamazlar, böylece ayaklarını ve kollarını kesip onu otlarla kaplı bir bataklığın (caoze 草 澤) ortasında terk ederler.[9] Bataklıkta bir dişi kurt (pinlang 牝狼) vardır ve çocuğa her seferinde et getirip besler; çocuk müteakiben et yiyerek hayatta kalır ve büyür, kurtla birlikte olur, sonra kurt gebe kalır.[10] Komşu ülkenin hükümdarı bu çocuğun hâlâ yaşadığını duyunca, öldürülmesi için yeniden adamlarını gönderir ve onlara çocuğu öldürmelerini buyurur.[11] Gelen kişiler kurdun çocuğun yanında olduğunu görürler, kurdu da öldürmek isterler, ancak kurt sanki tanrısal (shen 神) bir yardım almış gibi olur, denizin doğusunda Koçu Ülkesi’nin (Gaochangguo 高昌國, Turfan)[12] kuzeyindeki ya da kuzeybatısındaki bir dağa kaçar.[13] Dağda bir mağara (xue 穴) vardır, mağaranın içinde otlarla kaplı bir ova (pingrang maocao 平壤 茂草) bulunmaktadır, çapı yüzlerce li 里 (1 li ≅ 0,5 kilometre) olup dört tarafı hep dağdır.[14] Kurt burada saklanıp sonra on oğul doğurur.[15] On oğul büyüyünce dışarı çıkıp eş alıp onları gebe bırakırlar; sonra hepsinden bir soy olur. Ashina birisinin soyadı (xing) olup en değerli olandır; sonra Ashina uzun süreliğine hükümdar olur.[16] Böylece Türkler otağlarının (ya 牙) kapısına kurt başlı tuğ (langtou du 狼 頭纛) dikerler ve soylarını unutmadıklarını gösterirler.[17] Soyları çoğalır, sonunda yüzlerce aile olurlar.[18] Birkaç nesil sonra bütün bölükler ve herkes, Axian Şad’ın (Axian She 阿賢設) [19] önderliğinde mağaradan çıkarlar, Rurulara (茹茹 / 蠕蠕) [20] bağlanırlar.[21] Uluġ Yabġu (Da Yehu 大葉護, Büyük Yabgu) döneminde soyları daha da güçlenirler.[22] Altay Dağları’nın (Jinshan 金山) güney yamacında yerleşirler ve Rurular için demircilik yaparlar. Altayların biçimi demir tolgaya benzer, onların dilinde demir tolgaya (doumou 兜鍪) Türk (Tujue 突厥) denilir, sonra bu yüzden bu adı benimserler.[23] Metinlerde buradan itibaren Göktürklerin bilinen tarihleri anlatılmaya başlanır.

b) Sibirya’da Türeyiş Miti

Göktürklerin yukarıda incelenen kurttan türeme mitinin yanı sıra, Güney Sibirya’da geçen bir başka köken miti daha bulunmaktadır. Bu mit esasen ZS’da bulunmaktaysa da SS’da yer almamaktadır. BS, TD ve CFYG ise ZS’daki metni hemen hemen aynı biçimde alarak kopyalamışlardır; yalnızca TD’de birkaç cümle eksiktir.[24] Metinler karşılaştırıldığında, Göktürklerin Güney Sibirya’da geçen bu türeyiş mitinin ortak anlatısı şu şekildedir:

Başka bir söylentiye göre Türklerin ataları, *Saka Ülkesi’nden (Suoguo 索 國) çıkmışlardır ve Hunların kuzeyindelerdir.[25] Bölük beyinin (buluo daren 部落大人) adı Abangbu’dur 阿謗步, on yedi kardeşin[26] en büyüğüdür. Kardeşlerden birisinin adı Yizhi Nishidu’dur 伊質泥師都 ve kurttan doğmadır. Abangbu’nun kişiliği aptalca (yuchi 愚癡) olduğu için, devleti sonradan yıkılır.[27] Nishidu farklıdır ve olağanüstü güçlerden etkilenmiştir, yetenek olarak rüzgâr ve yağmur getirebiliyordur.[28] Söylenceye göre iki kadınla evlenir, birisi Yaz Tanrısı’nın (Xiashen 夏神), diğeri Kış Tanrısı’nın (Dongshen 冬神) kızıdır. Kızlardan birisi gebe kalır ve dört oğul doğurur. Bunlardan birisi ak bir kuğuya (baihong 白鴻) [29] dönüşür. Oğullardan birisinin Abakan Irmağı (Afushui 阿輔水) [30] ile Kem Irmağı (Jianshui 劍水) [31] arasında bir ülkesi vardır, unvanı (hao 號) Kırgız (Qigu 契骨) [32] olur. Birisinin ülkesi Yenisey Irmağı’nda (Chuzheshui 處折水) [33] iken, birisi de Batı Sayan Dağı’nda (Basichuzheshishan 跋斯處折施山) [34] oturmaktadır ve oğulların en büyüğüdür.[35] Dağın tepesinde Abangbu’nun soyundan gelen başkaları da vardır ve burada çok soğuğa maruz kalmaktadırlar; ayrıca çiy olduğu için yerler ıslaktır.[36] Büyük oğul, ateş yakıp götürerek onları ısıtmakta ve hepsine yardım etmektedir.[37] Sonra herkes itibarlı büyük oğlu başa geçirir, unvanı (hao) Türk olur, bu aynı zamanda Neduliu Şad’dır (Neduliu She 訥都六設).[38] Neduliu’nun on eşi vardır; doğurdukları oğulların hepsi annelerinin soyadlarını (xing) alırlar, Ashina küçük eşinden[39] olan oğludur, unvanı (hao) Axian Şad olur.[40] Neduliu ölünce on anne çocukları arasından birisini seçeceklerdir, böylece büyük bir ağacın altında toplanırlar ve ortak bir karar alırlar. Bu karara göre ağaç yönünde yukarı doğru zıplanacaktır, en yükseğe zıplamayı başaran kişi de aralarından sıyrılacaktır.[41] Ashina’nın oğlu yaşça en küçüktür ama en yükseğe zıplar, bütün oğullar itibar göstererek onu başlarına geçirirler, unvanı (hao) Axian Şad olur.[42] Bu söylence her ne kadar farklıysa da, kurt soyundan gelme konusunda benzemektedir.[43]

c) Yama’nın Miti

Çin kaynaklarında yukarıda incelediğimiz iki mitin dışında, YYZZ’da ve ondan kopyalamış olan TPGJ’de kayıtlı bir mit daha vardır.[44] Bu mite göre, Türklerin (Göktürkler) atasının Yama (Shemo 射摩) [45] adını taşıdığı söylenir; Şar Gölü’nün (Shelihai 舍利海) [46] bir tanrısı (shen 神) vardır ve bu göl, Ashide Mağarası’nın (Ashideku 阿史德窟) [47] batısında bulunmaktadır.[48] Yama’nın tanrısal güçleri (shenyi 神異) vardır.[49] Göl Tanrıçası ya da Göl Tanrısı’nın kızı (Haishennü 海神女) [50] her gün batımında ak bir geyiğe (bailu 白鹿) binerek Yama’yı karşılar, onunla birlikte göle girer ve ertesi gün onu çıkarıp uğurlar; bu durum on yıllarca sürer.[51] Daha sonra bölüğün (buluo 部落) büyük av zamanı yaklaştığında Göl Tanrıçası/Göl Tanrısı’nın kızı [52], bir gece yarısı Yama’ya ertesi gün av sırasında Yama’nın atalarının doğduğu mağaradan altın boynuzlu ak bir geyiğin (jinjiao bailu 金角白鹿) çıkacağını söyler. Göl Tanrıçası/Göl Tanrısı’nın kızı, Yama’ya bu geyiği ok ile vurursa ilişkilerinin süreceğini ve tam anlamıyla birlikte olabileceklerini, vuramazsa sonsuza dek ayrılacaklarını bildirir. Ertesi gün (Yama kuşatmaya katılır), söylendiği gibi (atalarının) doğduğu mağaranın ağzında altın boynuzlu ak bir geyik belirir. Yama adamlarını kuşatmayı sıkılaştırmaya sevkeder, ancak (geyik) sıçrayıp kuşatmadan çıkacağı sırada, (askerlerinden birisi) boş bulunup (hayvanı) öldürür. Yama bu duruma çok öfkelenir ve elini kaldırdığı gibi A’er Beyi’nin (A’er Shouling 呵唲 首領) [53] başını keser, ardından da “Bundan sonra Teŋri’ye insan kurban etmek (ren ji Tian 人祭天) zorundayız!” diye yemin eder.[54] Bu kurbanları çoğunlukla A’er Bölüğü’nden (A’er Buluo 呵唲部落) [55] seçer, sonra bu bölüğün çocuklarını ve torunlarını yani soyunu öldürerek Teŋri’ye kurban eder. Günümüze dek[56] Türkler bu geleneğe uygun olarak bir tuğa (du 纛) [57] insan kurban etmektedirler ve her zaman A’er Bölüğü’nden insan seçip kullanmaktadırlar.[58] Yama, A’er’ın (A’er Beyi’nin) başını kestiği (günün) akşamına gelindiğinde (Göl Tanrıçası’nın/Göl Tanrısı’nın kızının yanına) geri döner, ancak Göl Tanrıçası/Göl Tanrısı’nın kızı Yama’ya şikâyette bulunur ya da Yama’yı tutar[59] ve “Sen kendi ellerinle birisini öldürmüşsün, çok pis kan kokuyorsun, artık kaderimiz ortak olamaz” diyerek ilişkilerini bitirir.[60]

ç. Türk Başbuğu Miti

Çin kaynaklarında aktarılan bir diğer Göktürk miti, yine TPGJ’de bulunmaktadır. [61] Bu eserde Türk Başbuğu (Tujue Shouling 突厥首領) [62] başlığıyla yer alan bu mite göre Sui Hanedanı’nın Kaihuang 開皇 Saltanat Dönemi’nin (20 Şubat 581- 7 Şubat 601) başlarında, Türk Apa (Tujue Abo 突厥阿波; Apa Ḳaġan)[63] ayaklanmadan önce, başbuğlarının (shouling)[64] onlarca atlısı vardır. Bir tavşanın (tu 兎) peşinden dağa çıkarlar. Dağın başında bir geyik (lu鹿) vardır. Geyik onlara “Güneydeki ermişlerin ülkesine (nanfang shengren zhi guo南方聖人之國) saldırmaktan vazgeçin. Yoksa ülkeniz yok olacak!” der. Kısa süre sonra da ülkelerinde karışıklık çıkar.

d) An Lushan’ın Doğumu Miti

Çin kaynaklarında bulunan son Göktürk miti ise An Lushan’ın 安祿山 ALSSJ’deki ve XTS’daki biyografilerinde yer almaktadır. [65] Bu biyografilerde An Lushan’ın adı, kökenleri ve Ashide boyundan olan annesinin bir kam (şaman) olduğu[66] anlatıldıktan sonra, onun doğaüstü doğumu aktarılır. Bu anlatıya göre, An Lushan’ın annesinin oğlu yoktur ve bir oğlu olması için Yaluoshan’a 軋犖山[67] dua eder ki bu, yabancıların Savaş Tanrısı’dır (Zhanshen 戰神). Anlatının bundan sonraki gidişatı iki metin arasında farklar içerdiği için bu iki anlatıyı ayrı vermeyi uygun görüyoruz:

ALSSJ’ye göre: (An Lushan) Tanrı’nın vesilesiyle doğar. O gece yanı başlarında kızıl ışıklar çakar, dört (bir yandaki) vahşi hayvanlar ulur, gökyüzüne bakanlar (wang qi 望氣) [68] felaket yıldızının onun otağının (üstünde) parladığını görürler. Bu sırada Han Dükü Zhang (Zhang Han Gong 張韓公) adamlarını gönderip, onun otağını aratır (fakat adamlar An Lushan’ı) bulamazlar. (Bunun üzerine adamlar) genç yaşlı (herkesi) öldürürler, (ancak) halk (An) Lushan’ı gizlediği (için öldürülmekten) kurtulur. Garip alametlerin, tuhaflıkların haddi hesabı yoktur. Annesi onun tanrısal olduğuna inanır ve ardından (çocuğa) Yaluoshan adını verir. Türkler savaşa ve Savaş Tanrısı’na Yaluoshan derler. [69]

XTS’ya göre: (An Lushan’ın annesi) kısa bir süre sonra gebe kalır. Doğumda bir ışık huzmesi otağa girerek içeriyi aydınlatır ve tüm yabani hayvanlar ulur. Gökyüzüne bakanlar bunun uğurlu bir alamet olduğunu söylerler. Fanyang Askerî Valisi (Fanyang Jiedushi 范陽節度使) Zhang Renyuan 張仁愿, otağın inceletilmesi için adam gönderir ve hepsinin öldürülmesini ister, ancak (anneyle bebeği) saklanarak kurtulurlar. Anne, tanrının yardım ettiğine inanır ve ardından (çocuğa) Yaluoshan adını verir.

  1. Tibetçe Bir Belgede Yer Alan Göktürk Mitleri

Göktürk mitolojisi kapsamında Çin kaynaklarında aktarılan bu beş Göktürk mitinin dışında, bugüne kadar Göktürk mitolojisini inceleyen araştırmacıların dikkatini pek fazla çekmemiş olan üç mit daha vardır. Bu üç mit, Tibetçe bir elyazması belgede aktarılmıştır. Pelliot tarafından 1908 yılında Dunhuang’da 敦煌 bulunan bu elyazması belge, Paris’teki Bibliothèque nationale de France’da Pelliot tibétain koleksiyonunda bulunmaktadır ve koleksiyonda P.T. 1283 numarasıyla kaydedilmiştir. Belgenin bir yüzü Çince iken, diğer yüzünde Tibetçe iki ayrı metin bulunmaktadır. Bu metinlerden ikincisi Byang phyogs na rgyal po du bzhugs pa’i rabs gyi yi geo başlığına sahiptir. Başlığı Kuzeyde Yanyana Kaç Tane Hükümdarın Yaşadığıyla İlgili Metin ya da Kuzeyde Yaşayan Hükümdarların Durumuyla İlgili Metin şeklinde çevrilebilecek olan bu metin, yukarıda sözünü ettiğimiz üç Göktürk mitini barındırmaktadır. Mitlerden iki tanesi tam şekliyle bugüne ulaşmışsa da metnin üçüncü mitini barındıran yeri zaman içerisinde zarar gördüğü için, mitin yalnızca bir kısmı günümüze kadar gelebilmiştir.[70]

Bu belgede kayıtlı Göktürk mitlerinden BPN 68.-77. satırlarda yer alan ilk mite göre, Basmılların ülkesini geçtikten sonra yaşayan bazı boyların da ötesinde, kumlu bir çöle sahip büyük bir sıradağın[71] ardında göğün hükümdarının (gnam gyi rgyal)[72] iki boyu yaşamaktadır. Göktürklerin (’Bug chor)[73] hükümdarı Yama Ḳaġan’ın (Zha ma Kha gan) yöneticiliğinin barışçıl olduğu dönemde bu hükümdar, sözü geçen dağlık bölgeye doğru bir ordu gönderir. Ancak ordu bu dağları aşamaz ve ordudan iki asker, yollarını şaşırıp kaybolurlar. Dişi bir devenin izine rastlayan iki asker, saf bir su kaynağına giden izleri takip ederler ve bir dişi deve sürüsü yakınlarında temiz (arı) bir kadınla[74] karşılaşırlar. Türkçe konuşan kadın onlara yol gösterir ve askerler saklanmak üzere bu kadını takip ederler. O sırada av hayvanlarını kovalayan bir köpek sürüsü geri gelir ve kokularından askerleri bulur; askerler de köpeklerin önünde yere kapanırlar.[75] Bunun üzerine köpekler, askerlerin çölü geçebilmeleri için ihtiyaçları olan şeyleri ve suyu on dişi deveye yükleyip onları ülkelerine geri gönderir. Böylece iki asker Türk ülkesine geri dönmeyi başarırlar.[76]

P.T. 1283 numaralı Tibetçe belgede BPN 77.-84. satırlarda kayıtlı ikinci Göktürk mitine göre, ilk köpek gökten iner. Bu köpekten, birisi kızıl ve diğeri kara renkli olmak üzere iki köpek ortaya çıkar.[77] İki kurt eş olarak dişi bir kurtla çiftleşse de bu dişi kurt kısırdır ve yavrulayamamaktadır. Bu yüzden kızıl ve kara kurtlar, bir Türk evinden genç bir kızı kaçırır ve onunla birlikte olur. [78] Birleşmenin sonucunda doğan erkek yavrular köpek olarak doğarken, kız yavrular insan olarak doğarlar ve temiz (arı) kadınlar olarak gözükürler. Kızıl köpeğin boyuna “Kızıl Burunlular” anlamında *Ḳızıl Küşü (Ge zir Gu shu) [79] adı verilirken, kara köpeğin boyuna “Kara Burunlular” anlamında *Ḳara Küşü (Ga ra Gu shu) [80] adı verilir. Köpekler de kadınlar da Türkçe konuşmaktadırlar; zenginliklerini ve sığır gibi yiyeceklerini kadınlar bir araya getirerek kullanmaktadırlar. Bu boyların arasında erkeklerin bulunduğuna ilişkin bugüne kadar kimse herhangi bir şey duymamıştır.[81]

İncelediğimiz Tibetçe belgede yer alan üçüncü Göktürk miti ise, belge yıpranmış olduğu için tam şekliyle günümüze kadar ulaşamamıştır. Belgede BPN 94.-108. satırlarda kayıtlı olan bu mite göre, kuzey bölgelerinde bir grup “vahşi Türk”[82] yaşamaktadır. Bu “vahşilerden” birisinin bacağı kırılır ve yürüyemediği için arkadaşları onun bacağının önünde bir at öldürürler. Ardından bu kişiler, çok sayıda odun toplarlar ve bacağı kırık arkadaşlarına bir çakmak taşı verip onu orada terk ederler. Kısa bir süre sonra, çok yorgun düşmüş bir kaplan gelerek kırık bacağa yaklaşır. Kaplanın arkasından bir hayvan gelmektedir; bu hayvanın bedeni bir sıçandan[83] daha büyüktür, kürkü demir bir alete sahiptir, boynu ile sağ ve sol yanlarında başparmak büyüklüğünde beyaz bir benek vardır.[84] Bacağı kırık olan adam, bu hayvanın beyaz benekli yanına doğru bir ok atıp onu öldürür. Hayvanın bedeni bir domuz gibi kamburdur; kürkü demir bir alet gibi sert ve dikenli olup, burnundan kuyruğunun ucuna kadar gitmektedir, bir kılıç gibi de sivri bir uca sahiptir. Hayvana Türkçede Kog nyo yog denilmektedir. [85] Metnin bundan sonra kalan kısmı ise zarar gördüğü için, mitin kalan kısmının tam olarak nasıl olduğu bilinmemektedir.[86]

Sonuç

Göktürk mitolojisini incelediğimiz bu çalışmamızda, Göktürk mitlerinin anlatıldığı Çin kaynaklarındaki kayıtların karşılaştırmasını yaparak, bu beş mitin ortak mit metinlerini oluşturduk. Böylece, metinler arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları göstermiş olduk. Yama’yla ilgili Göktürk mitini de Türkçeye ilk kez tam şekliyle çevirip inceledik. P.T. 1283 numaralı Tibetçe bir belgede yer alan üç farklı Göktürk mitini ise yine Göktürk mitolojisi kapsamında inceledik. Bugüne kadar Göktürk mitlerini incelemiş olan çalışmaları gözden geçirerek, çeviri ve yorum farklarını okuyucular için bir araya getirdik. Mitlerde geçen kişi adları, unvanlar, topluluk adları ve yer adları gibi unsurları ayrıntılı bir şekilde inceledik, bu konularda daha önce yapılmış çalışmalara yer verdik ve kendimiz de bazı önerilerde bulunduk. Çin ve Tibet kaynaklarında kayıtlı olan Göktürk mitlerini incelediğimiz bu çalışmamızla birlikte, Göktürk mitolojisinin daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunmuş olduk.

Hayrettin İhsan Erkoç

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü

NOT: Ekler, kaynaklar ve dip notlar için;

https://belleten.gov.tr/tam-metin/329/tur

sayfasına bakılmalıdır.

Göktürk Bayrağı - Göktürk Devleti Bayrağı - Göktürk Kağanlığı Bayrağı - ORJİNAL

Paylaş:

Yorumlar

Yorum yap