556) ATEBETÜ’L-HAKAYIK (HAKİKATLER EŞİĞİ)

Yayin Tarihi 19 Nisan, 2011 
Kategori KÜLTÜREL, TÜRK DÜNYASI

ATEBETÜ’L-HAKAYIK

(HAKİKATLER EŞİĞİ)

 

image00125.jpg

———————————————————————————

 

Yüknekli Edip Ahmed’in hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. XI. yüzyılın sonlarına doğru Yüknek’te doğmuştur; babasının adı Mah­mud Yüknekî’ dir. Anadan doğma kör olan Edip Ahmed devrinde “edipler edibi, fazıllar başı” diye meşhur olmuştur. Eserinden, iyi bir tahsil gördüğü, özellikle dinî ilimleri öğrendiği anlaşılmaktadır.

 

İslâmî devir Türk edebiyatının ilk şairlerinden olan Edip Ahmed Türkçe’yi bütün incelikleriyle kullanmakla birlikte, şairliğinden daha çok bir âlim olarak tanınmıştır. Şiirlerinde de his ve duygudan ziyade öğretici yönü ağır basmaktadır. Bazı söyleyişleri bir atasözü gibi dilden dile dolaşan Yüknekî’nin Türk halkı üzerinde uzun yıllar süren bir etkisi olmuş ve hakkında söylenen menkıbeler onun şöhretini, ölümünden sonra da asırlarca devam ettirmiştir.

 

Atebetü’l-Hakayık

 

XII. yüzyıl şairlerinden Edip Ahmet’in yazdığı 256 beyitlik bu kitap Karahanlı Türkçesi döneminin temel eserlerindendir. ‘Hakikatler Eşiği’ anlamına gelmektedir. Erdemli olmanın yollarını ve ilkelerini açıklamaktadır. Kaşgarlı Mahmut’un ünlü sözlüğünde kullandığı dille ve Kutadgu Bilig’de olduğu gibi faûlün – faûlün faûl aruz ölçüsüyle yazılmıştır. Türk kültürünün, edebiyatının en önemli eserlerinden biridir.

 

Örnek:

Doğru söz bal, yalan söz soğan gibidir;

Yalan söz hastalık, doğru söz şifa gibidir;

Doğru ol, doğruluk yap ve adın doğruya çıksın;

Eğriliği bırakıp, doğruluk giysini giy;

 

Atebetü’l-hakayık “Hakikatlerin eşiği” anlamına gelmektedir. Eser XII. yüzyılın başlarında Edip Ahmed b. Mahmud Yüknekî ta­rafından Yüknek’te yazılıp, Emir Muhammed Dâd Sipehsâlâr’a su­nulmuştur.Aruzun feûlün/feûlün/feûlün/feûl kalıbıyla yazılan eser 14 bölüm halinde düzenlenmiştir.

 

Baştaki münacaat, methiye ve kitabın yazılışının açıklandığı kısımlar kaside şeklinde, dokuz bölüm tutan asıl metin ise Türklerin millî nazım şekli olan dörtlüklerle yazılmıştır. Bu dörtlükler ise aab a şeklinde kafiyelenen mani tarzındadır.Bir takım ahlâkî öğütler vermek amacıyla yazılan Atebetü’l-hakayık”’ta bilginin faydası, bilgisizliğin zararı, dili tutmanın yarar­lan, cömertliğin iyiliği, cimriliğin kötülüğü, alçak gönüllü olmanın güzelliği, kibir ve ihtirasın çirkinliği gibi konular işlenmiştir.

 

Eser Hibetü ‘l-hakayık, Aybetü ‘l-hakayık adları ile de tanınmış­tır. Kutadgu Bilig’den sonra yazılmış olan Atebetü’l-hakayık ya­bancı dil unsurlarıyla fazlaca yüklü bir eserdir.

 

Eser, Kutadgu Bilig’den çok daha İslâmidir; önce Allaha, Peygambere ve dört halifeye övgü ile başlaması, onun İslâm geleneğine daha çok girdiğini gösterir. “Gerçeklerin Eşiği” anlamındaki bu eser gene tarihi kişiliği fazla bilinmeyen Muhammed Dad İspehsalar Bey’e takdim edilmiştir. Fazla orijinalitesi olmayan, o devirdeki inanç ve kültür ortamına uygun bilgileri manzum olarak söyleyen, bunları âyet ve hadislerle destekleyen bir kitaptır. Ancak eserin daha sonra çeşitli yerlerde ve çeşitli zamanlarda çoğaltılması ve düzenlenmesi, eğitim alanında önemli bir ihtiyacı karşıladığını göstermektedir.

 

Atebetü’l-Hakayık, halka verilen öğütlerdir. Ancak buna rağmen içindeki Arapca ve Farsça kelimelerin bir hayli arttığı görülmektedir. Cömertliği, tevazuyu, keremi övmesi; kibir ve harisliği yermesi o zamanki kültür ortamında bir gelenek olmuştu. Bu eser, eğitim tarihimiz bakımından şu noktalarda ilginçtir. Emir övülürken;

 

“O akıl, anlayış, şu’ur ve zekâ mekanı, bilgi ocağı ve fazilet kaynağıdır”

 

denmesi, o zaman beğenilen, takdir edilen ideal bir şahsiyet tipinden neler anlaşılması gerektiğini çok iyi göstermektedir. Aynı Kutadgu Bilig’de olduğu gibi, burada da bilgi ve dil konuları üzerinde en başta ve hassasiyetle durulmaktadır. Edip Ahmed’e göre de bilginin faydası veya bilgisizliğin zararı açıkça görülmektedir. Bilgi, mutluluk yoludur. Kemik için ilik ne ise, insan için de bilgi odur. Bilgisiz insan hiç bir şeydir, bir ölüdür. Bilgisize doğru söz ve öğüt tatsız, faydasız gelir. Yaradan Tanrı ancak bilgili olmakla bilinir; insanın kendisi de bilgi ile yükselir. Bilginin temeli olan akıl, insanın gerçek ziynetidir.

 

Atebetü’l-Hakayık’ta üzerinde durulan bir başka konu da, insanın diline sahip olmasıdır. Edeblerin başı, dili gözetmektir. Düşünerek konuşmalıdır, yoksa dil ve söz insanın başına bela olur. İnsana ne gelirse dili yüzünden gelir. Zaten Hz. Muhammed de “İnsanı ateşe atan dilidir” diyordu. Edip Ahmed de ok yarasının bir gün kapanabileceğini ama dil yarasının kapanamayacağına işaret ediyordu. O halde yalan söylememek, gevezelik etmemek ve doğru söylemek gerekir; çünkü doğru söz şifadır. İnsanın diline hakim olması, doğru ve güzel söz söyleyebilmesi için de, sadece maddî hayatı sürdürebilmek için gerekli bazı bilgilerin değil, son derece soyut bilgilerin de yaygın eğitim vasıtasıyla verilmesi gerekiyordu. Ancak manevî kültür bilgilerinin bu kadar çoğalması yaygın eğitimin gücünü zorluyor, örgün eğitimi zorunlu kılıyordu. (edebiyol.com)

 

Atebetü’l-Hakayık, Necip Asım (Yazıksız) tarafından Ayasofya Kütüphanesi’nde bulunarak 1906 yılında bilim âlemine tanıtılmıştır. Necip Asım, hem Uygur hem de Arap harfleriyle yazılmış olan bu nüshayı 1918’de İstanbul’da bastırmıştır. Daha sonra N. Asım yine Ayasofya Kütüphanesi’nde bulunan bir başka nüsha daha bulmuştur. Kitabın ayrıca İstanbul Topkapı Sarayı Kütüphane’sinde Arap harfleriyle yazılmış bir nüshası daha vardır. Reşid Rahmeti Arat, hem Uygur, hem Arap, yalnızca Uygur ve yalnızca Arap harfleriyle yazılmış olan söz konusu üç nüshayı karşılaştırarak 1951 yılında edisyon kritikli metin halinde TDK yayınları arasında çıkartmıştır (Edib Ahmed B. Mahmud Yükneki, Atebetü’l-Hakayık, Yay. Reşid Rahmeti Arat, İst. 1951). Bu kitapta eserin Türkçe çevirisinin yanı sıra Atebetü’l-Hakayık nüshalarını tanıtan ve eser üzerinde yapılmış araştırmaları içeren bir de önsöz bulunmaktadır. Atabetü’l-Hakayık Batılı araştırmacılar tarafından da incelenmiş olup eser üzerinde en ciddi çalışma Jean Deny tarafından yapılmıştır. Eserle, Polonyalı Kovalski de ilgilenmiştir. (edebiyatekibi.com)

 

 

Paylaş:

Yorumlar

“556) ATEBETÜ’L-HAKAYIK (HAKİKATLER EŞİĞİ)” yazisina 2 Yorum yapilmis

  1. ZÜHAL ASMA yorum tarihi 19 Nisan, 2011 12:17

    HAY ALLAH RAZI OLSUN SN.KHAN.TAMDA ZAMANINDA..İSTE!BU YAZILARI KİTELERE ULASTIRMAMIZ GEREKİR*BU BİLGİLER ONLARIN ISIGI OLMALI!********GÖREVİMİZ BU OLMALI ARTIK.ÖYLE YA!MADEMKİ,SÖZLERLE İNSANLARIN AC GÖZÜNÜ DOYURAMIYACAGIZ:(–OYSA ÖBÜR DÜNYADA HERKES ESİT DÜSÜNCESİNİ GÜDENLERİN-POLİTİKADADA–PARAYI DEGİL!İNSANLARA BU GÜZELLİKLERİ ASILAMASI GEREKİRDİ*
    EH!SİNDİ BUNLARI OKUYUAN FANATİKLERDEN BİRİ-HEMMEN BAYKAM GİBİ BENİDE BULDUGU YERDE BİR BICAK SOKUVERİR;(AH!BENİM CANIM ÜLKEM(*;(–AH!!GECMİSDEKİ DEGERLERİMİZ..KESKE ÖLÜMSÜZ OLSAYDINIZ..DÜNYA BERBAT..BELLİ..CÜNKÜ ONLARIN DİNİ GÖRÜSLERİDE YALANLAR ÜZERİNDE KURULMUS!AMA BİZ ÖYLEMİYİZ YA!?BİZ COOK YÜCE BİR MİLLETİZ*HERSEYİMİZLE!*DİNİMİZDEN TUTUN,ÖGRENDİKLERİMİZİN HEPSİ GÖRDÜGÜNÜZ GİBİ GECMİSİMİZE DAYANIYOR!–VE HERSEY SAYGI,SEVGİ,ÜZERİNE KURULMUSTU.ANANEMDEN VE ONUN HOCASI GÖNENLİ MEMED EFENDİDEN ÖGRENDİKLERİMİZİN ARTIK HİCBİR İSE YARAMADIGI BİR TÜRKİYEDE YASATIYORLAR BİZİ;(NE ACI DEGİLMİ?*********************(*

  2. kevser çetin yorum tarihi 8 Kasım, 2012 20:07

    çok teşekkürler.o kadar aradım sadece burada bulabildim elinize sağlık. 🙂

Yorum yap