384) Sibirya Şamanlarının 3.000 Yıllık Beyin Ameliyatları

Yayin Tarihi 31 Ağustos, 2019 
Kategori KÜLTÜREL, TÜRK DÜNYASI

Sibirya Şamanlarının 3.000 Yıllık Beyin Ameliyatları

Dr Slepçenko, Çalışma kenevir, sihirli mantar ve kendinden geçirici dansın (trans halinde oynanan oyun) eski zamanlarda anestezik olarak kullanılmış olduğunu ileri sürdü.

Arkeologlar bu antik kafatasındaki izlerin dini ayinler yüzünden değil cerrahi bir müdaheleden kaynaklandığı konusunda eminler. Fotoğraf: Sergey Slepçenko

Bronz Çağı hekimlerinin Sibirya’da baş delgi ameliyatlarını nasıl gerçekleştirmiş oldukları hakkındaki araştırma Krasnoyarsk bölgesindeki Kansk’ın güneydoğusundaki Anzhevsky arkeoloji bölgesindeki Nefteprovod II mezarlığında geçen yıl bulunan erkek kafatasına bakılarak gerçekleştirildi.

Arkeologlar, 30 ve 40 yaşları arasında ölmüş olan bir hastanın kafatasındaki izleri dini törenler sırasında değil tıbbi müdahale sırasında edindiği konusunda hemfikir.

Kalıntıları bükülmüş bir bıçakla gömülen bu adamın ameliyattan sonra bir süre yaşadığına inanılıyor. Kafatasının sol kemiğinde kemiğin iyileştiğine dair belirgin izlere sahip olan bir deliğin yanında bir de kemik katmanlarında iltihaplanma belirtileri tespit edildi.

Kafatası sahibinin ölümüne ameliyat sonrası iltihaplanmanın sebep olduğu konusunda kuşkulanılıyor. Ama bu adamın kafatası Sibirya’daki baş delgi işleminin bilinen en eski örneğini teşkil ediyor değil. Mesela Cilalı Taş devrine dayananları var.

Fotoğraflar: Sergey Slepçenko

Fotoğraflar: Anton Vibornov, The Siberan Times

Eski cerrah ve şimdilerde Arkeoloji ve Etnografı Enstitüsünde araştırmacı olan Dr Sergey Slepçenko ‘’Başarılı bir ameliyatın sırrı hastanın cerraha güveninin tam olması ve cerrahın böyle bir ameliyatı gerçekleştirebilecek gerekli becerilere ve bilgiye sahip olduğuna dair kararlılığıdır. Cerrah muhtemelen hastanın sol tarafında onun yüz hizasında duruyordu. Ya da cerrah hastanın başını sol koluyla ya da dizlerinin arasında sağ eliyle ameliyat etmiş olabilir. Çalışma arkadaşlarımızla yaptığımız çıkarımlar cerrahın deriyi keserken birinin de yardımcı olarak yaranın çevresinden deriyi tutarak gerdirdiğini ve araç gereçleri cerraha uzattığını gösteriyor. Uzmanlar kemiğe doğru deri ve dokular boyunca geniş bir kesiğin gerçekleştirildiğine inanıyorlar. Bu kesik açma yöntemi bu Sibiryalının söz konusu ameliyatından 600 yıl sonra Hipokrat’ın eserinde açıklanmıştır. ’’ açıklamalarında bulundu.

Slepçenko ve çalışma arkadaşları yerliler tarafından bilinç kaybı amacıyla kullanılan bitkileri teşhis etti. Mesela, bazı etnik topluluklar ardıç ve kekiği Şamanların uygulamalarında kullanırlardı, Nivkiler biberiye çubuklarını ve yapraklarını yakarlardı, kuzey yerlileri güçlü bir halüsinojen olan sinek mantarını kullanırlardı. Tabii bunlar içinde en öne çıkanı kenevirdi.

Fakat mantar tüketiminin ve trans dansı gibi Şaman uygulamalarının amacı hastanın bilincini kaybetmesini sağlayarak acıyı ameliyat gerçekleştirmeyi mümkün kılacak boyutta azaltmaktı.

Fotoğraflar: Sergey Slepçenko

Fotğraf: Anton Vibornov

Slepçenko ‘’Deri ve aponöroz (ak örtü) derinin hemen altındaki kemik üzerinden sıyırılmış. Daha sonra kemik kazıma aşamasına geçilmiş. İyileşme sonrasında kemikte kalan değişimler ameliyatın tam olarak hangi alet ile yapıldığını ve aletin nasıl yapılmış olduğunu anlamamızı engelliyor. Bu ameliyatın özel bir alet kullanılarak gerçekleştirilmiş olduğunu kesin olarak belirtemeyiz. Ama o dönemde Sibirya’da birtakım tıbbi alet edevatlar varmış ve otopsi için yaygın bir biçimde kullanılmaktaymış. İşbu aletler baş delgi işlemi için kullanılmış olabilir.Deliğin şekline bakarak kullanılan aletin bir bıçaktan ziyade bir kazıma aleti olduğunu ileri sürmekteyim. Kazıma işlemine dura mater (beyin dokusunu ve omuriliği çevreleyen dokunun en kalın ve en dıştaki katmanı) görününceye kadar devam edilmiş ki bu durum oyulan bölgenin genişletilebileceği fakat derinleştirilemeyeceği anlamına geliyor. Eski çağlarda gerçekleştirilen baş delgi işlemlerinden sağ çıkanların sayıca çok olması işlemlerin çoğunlukla ekstradüral (dura materin üstünde, bu tür işlemlerde dura matere inilmemiştir) olduğu gerçeğiyle açıklanabilir. Dura matere müdahale durumunda beyin ve omurilik zarları arasında kanama olur ve bu intrakraniyal hematom oluşumuna yol açar. Dura matere müdahale edilmemiş olması bu hasta dahil ameliyatı geçiren kişilerde işlemden sonra iyileşmeye dair güçlü belirtilerin oluşmasına sebebiyet vermiştir. Açıklık ameliyat bittikten sonra deri parçasıyla kapatılmış. Kan pıhtılaşıp diploe noktasında (diploe: kafatasındaki sert kemiğin iç ve dış katmanlarını birbirinden ayıran süngerimsi kemik) oluşabilecek olası bir kanamayı engellediği için dura mater ve aponörozun iç yüzeyi arasındaki bölgeye dolmuş. Dura matere dokunulmaması çok önemlidir çünkü dokunulduğu takdirde hemen alt katmanlarında bulunan sagittal venöz sinüste zedelenmeler ortaya çıkabilir. Kanamanın şiddetini ve ağrıyı azaltmak için işlem yetenekli bir cerrah tarafından olabildiğinde hızlı bir şekilde gerçekleştirilmek zorundaydı.  Baş delgi işleminin en olası ve en tehlikeli güçlükleri arasında kanama vardır ki bu cilde kesik atıldıktan hemen sonra gerçekleşir. Kemiğin kazınmasının bir sonucu olarak kan damarlarından kanama baş gösterir ve onu diploe kemiğini kanaması takip eder. Söz konusu baş delgi işlemi ardından kanamayı nasıl durdurduklarını bilmiyoruz. ” cümleleriyle açıklamalarına devam etti. Bu konuya ilişkin bir kayıt yok fakat uzmanlar kanamayı durdurmak için bitkilerin kullanıldığını ya da kızgın metallerin yaranın üzerine basıldığını tahmin ediyor.

Enfeksiyon oluşması ihtimalini azaltabilmek için yaranın sıkı sıkıya kapatılmamış olması gerekiyordu. Yaraya dikiş ya da bandajlarla müdahale edilip edilmediği ve nasıl temizlendiği bilinmiyor. Fakat bazı etnografik bulgular şu aşağıdaki bazı basit araçların işlem sırasında kullanılmış olduğu hakkında kanıtlar sunuyor.

Eski çağlarda ameliyatlarda kullanıldığına inanılan Minusinski tarih müzesinde sergilenmekte olan gümüş Tagar bıçaklarının bazıları. Fotoğraf: Tatyana Çikişeva

Karasuk kültürü Aral denizinden kuzeydeki Yenisey’e ve güneydeki Altay dağlarıyla Tiyen Şen’e uzanan milattan önce yaklaşık 1500 ile 800 yılları arasında var olmuş bir Tunç Çağı topluluğudur. Karasuklar büyük ölçüde metal işçiliğiyle uğraşmış çiftçilerdi. Atları binek araç olarak ilk kullanan topluluk oldukları düşünülmektedir. Bilim adamları ameliyatı geçirmiş hastanın benzer yaşam tarzına sahip bilinmeyen bir topluluktan geldiğine inanıyorlar.

Kafataslarının bulunduğu mezar antik zamanlarda soyguna uğramış. Mezarda bulunanlar kafatası değil ama üst kol ve kaburgalara ait tübüler kemiklerin ek parçalarıydı.

Aleksey Krivoşapkin’in eski çağ yöntemlerini taklit ederek üzerinde işlem gerçekleştirdiği kafatası. (üstteki modern, alttaki eski çağdan kalan kafatasıdır) Fotoğraflar: Aleksey Krivoşapkin

Geleneksel bir Karasuk tarzı bıçak mezarda bulundu ama bunun ameliyat sırasında kullanılan araçlardan biri olduğuna dair bir iddia yok. Mezarda ayrıca iki tane taştan ok başları vardı.

Kaynak: Anna Liesowska, Reconstructing brain surgery as it was conducted around 3,000 years ago, Siberian Times

Çeviri: Melike Sönmez

https://bilimdili.com/arkeotarih/arkeoloji/sibirya-samanlarinin-3-000-yillik-beyin-ameliyatlari/

Paylaş:

Yorumlar

Yorum yap