375) GÜNEY AZERBAYCAN, İNSAN HAKLARI RAPORU
Yayin Tarihi 23 Nisan, 2009
Kategori AZERBAYCAN SAYFASI, KATEGORİLENMEMİŞ
İran’daki Azerbaycanlılar: İnsan Hakları Durumunun İncelemesi – 1387 Güneş Yılının (2008-2009) Raporu*
Azerbaycanlılar, İran nüfusunun yaklaşık üçte birini oluşturmalarına rağmen en temel insani haklarından mahrumdurlar. Anayasada çeşitli etnik grupların anadilde eğitim başta olmak üzere temel haklarının koruma altına alınmasına rağmen İran devleti ülkedeki Fars olmayan miletlerin kültürel ve dil haklarını yok saymaktadır. Bu tutumun bir sonucu olarak Azerbaycan eyaletleri kültürel ve ekonomik olarak azgelişmiştirler. Ülkenin en önemli tarım merkezlerinin Azerbaycan bölgesinde olmasına rağmen, devlet desteğinin yetersizliği ve yatırımların sınırlandırılması kalkınmayı engellemektedir. Öte yandan Azerbaycanlıların, Azerbaycan Türkçesinde basın-yayın dahil olmak üzere kültürel faaliyetlerine büyük engeller getirilmektedir. Geçtiğimiz yıllarda Azerbaycan Türkçesinde yayınlanan dergilerin birçoğu kapatılmıştır. Güvenlik ve yargı birimlerinin giderek artan baskısıyla karşı karşıya olan Azerbaycanlı aktivistler keyfi olarak tutuklanmakta, bu süre boyunca avukatları ve aileleriyle görüştürülmemektedirler. Gözaltı sürecinde güvenlik memurları tutuklulara işkence ve kötü muamele uygulayarak onları asılsız suçlamaları kabul etmeye zorlamakta ve bu itiraflar sonucunda aktivistlere ağır cezalar verilmektedir.
Azerbaycanlı Aktivistlerin Şüpheli Ölümleri:
Son yıllarda İran devlet güvenlik güçleri bir çok Azerbaycanlı aktivisti hiçbir uyarı yapmadan tutuklamıştır. Aileleri, aktivistlerin gözaltına alınma nedeni ve tutuldukları yer konusunda bilgilendirilmemekte, ya da ancak haftalar geçtikten sonra bilgi verilmektedir. İran hapishanelerindeki siyasi tutukluların büyük çoğunluğu işkenceye maruz kalmakta ve bu işkenceler sonucunda gözaltında hayatını kaybedenler olmaktadır.
11 Haziran 2008 tarihinde, iki hafta önce bir gösteri sonrası gözaltına alınmış olan 26 yaşındaki Azerbaycanlı aktivist Ferhad Mohseni’nin cesedi Tebriz Parkındaki göl kenarında bulunmuştur. Yetkililer ailenin otopsi talebini reddetmiş ve cenaze hemen defnedilmiştir.
Azerbaycanlı yazar ve kültürel aktivist Gulamrıza Emani, 24 Ekim 2008 tarihinde iki kardeşiyle birlikte bir trafik kazasında hayatını kaybetmiştir. Birçok Azerbaycanlı aktivist, İran devlet yetkililerinin bu kazanın sorumlusu olduklarına inanmaktadır. Emani ilk olarak 2000 yılında tutuklanmış, üç yıl hapis cezasını çektikten sonra serbest bırakılmıştı. 2006 yılının Mayıs ayında, devlet tarafından yönetilen “İran” gazetesi Azerbaycan Türklerini hamamböceklerine benzeten ve onların neslini tüketme yollarını karikatürlerle anlatan bir yazı yayınlamış, bunun sonucunda Azerbaycanlıların yaşadığı birçok şehirde geniş protesto gösterileri düzenlenmiştir. Emani bu protesto gösterilerine katılmış ve üç ay boyunca Tebriz şehrinin İstihbarat Teşkilatı merkezinde ve Tahran’daki Evin Hapishanesinde gözaltında tutulmuştu. Şehnaz Gulami ve Muhammed Rıza Levayi dahil birçok Azerbaycanlı gazeteci, Emani’nin ölümünü araştırmak için bir komite kurulması çağrısında bulunmuş, ancak bu çağrı gazetecilerin de gözaltına alınmasıyla sonuçlanmıştır.
Tahran Recayi Üniversitesi öğretim üyesi Mühendis Abdullah Abbasi Cavan ve yeğeni Hüseyin Hüseyni, 13 Kasım 2008 tarihinde Azerbaycanlı meşrutiyet dönemi kahramanı Settar Han’ı anma merasiminde gözaltına alınmıştırlar. Yetkililer gözaltına alınanların ailelerine yaklaşık 40 gün boyunca hiçbir bilgi vermemiş ve aktivistler daha sonra teminat karşılığında geçici olarak serbest bırakılmışlardır.
Azerbaycanlı kültürel aktivist Vedud Esedi 22 Temmuz 2008 tarihinde Reşt şehrinin güvenlik güçleri tarafından gözaltına alınmıştır. Yetkililer ailesine, Esedi’nin gözaltına alınma sebebi ve tutulduğu yerle ilgili bilgi vermekten kaçınmışlardır.
Azerbaycanlı Aktivistlere Ağır ve Adaletsiz Hükümler Verilmektedir:
İran mahkeme yetkilileri Azerbaycanlı aktivistleri yıldırmak için son derece ağır hükümler çıkarmakta ve bu hükümler kimi zaman ülkenin kendi kanunlarıyla bile çelişmektedir. Aktivistler çoğunlukla “rejim aleyhine propaganda yapmak”, “genel düzeni ihlal etmek” ve “milli güvenlik aleyhine faaliyet etmek” gibi suçlamalarla yargılanmakta, ancak verilen cezalar orantısız ve çoğu zaman tamamen ilgisiz olmaktadır. Sonuç olarak, yargılanma biçimleri ve verilen cezalar adaletsizcedir.
İran’da önde gelen Azerbaycanlı aktivistlerden Abbas Lisani (Leysanlı), devlet gazetesinin hakaret içerikli karikatürüne karşı protesto gösterilerine ve Azerbaycanlıların diğer kültürel törenlerine aktif katılımı, Azerbaycan Türkçesinde takvim yayınlaması ve Türkçe şiirler seslendirmesi nedeniyle defalarca tutuklanmıştır. Abbas Lisani, bu faaliyetleri nedeniyle 8 ayı sürgünde geçen 30 ay hapis cezasına çarptırılmıştır. Güvenlik güçlerinin diğer aktivistlere, özellikle de halen gözaltında tutulan Ramin Sadıki’ye, Abbas Lisani ve ailesine karşı asılsız suçlamaları kabul etmeleri için işkence ettiği bildirilmektedir.
Erdebil şehrindeki Azerbaycanlı kültürel aktivistler Behruz Alizade, Vedud Saadeti, gazeteci Rehim Gulami, Hüseyin Hüseyni ve Erdeşir Kerimi, 2 Şubat 2009 tarihinde beş yıl sürgünde hapis cezasına çarptırılmışlardır. Bu aktivistlerin suç dosyasında “Çanlıbel” adlı yasadışı bir topluluktan söz edilmiş, ancak daha sonra çeşitli kaynaklar tarafından İran’da böyle bir topluluğun olmadığı, Çanlıbel’in Abbas Lisani’nin Erdebil’deki dükkanının adı olduğu belirtilmiştir.
Azerbaycanlı insan hakları savunucusu ve gazeteci Said Metinpur, 278 gün boyunca, Türkiye’deki bir insan hakları konferansına katılımı nedeniyle gözaltında tutulmuştur. Bu süreçte avukatıyla ve ailesiyle görüşmesine izin verilmeyen Metinpur, daha sonra tam 650 bin dolarlık teminat karşılığında geçici olarak serbest bırakılmış ve mahkeme tarafından sekiz yıl hapis cezasına çarptırılmıştır. Metinpur, birçok gazeteci ve insan hakları savunucusuna karşı da yöneltilen “İran’a karşı olan ülkelerle işbirliği yapmak” suçlamasıyla yargılanmıştır.
Azerbaycanlı öğrenci aktivistler Seccad Radmehr, Feraz Zehtab, Aydın Haceyi, Emir Merdani, İhsan Necefi ve İsfahan Malik Eşter Üniversitesi öğrencisi Mecid Makuyi “ülke güvenliği aleyhine faaliyet eden yasadığı topluluklar kurmak veya üye olmak” suçlamasıyla mahkemeye çıkarılmışlardır. Bu aktivistlerin tamamı, Azerbaycan öğrenci hareketiyle ilgili bir webblog’un (internet günlüğü) yazarlarıydılar. Öğrenciler, çıkarıldıkları mahkemede birer yıl hapis ve iki yıl şartlı hapis cezalarına çarptırılmışlardır.
Gözaltında İşkence ve Kötü Muamele:
Azerbaycanlı aktivistler, anayasadada güvence altına alındığı gibi, tutuklanma ve baskı görme tehlikesi olmadan şiddet içermeyen kültürel faaliyetlere katılma haklarını talep etmektedirler. Ancak devlet yetkilileri bu haklara saygı göstermeyi reddetmekte ve insanları keyfi gözaltılar ve işkenceler ile tehdit etmektedir. Gözaltına alınan aktivistlerin neredeyse tamamı psikolojik ve fiziksel işkencelere maruz kalmakta ve bu işkenceler altında asılsız suçlamaları itiraf etmeye zorlanmaktadırlar. Bu asılsız itiraflar aktivistlere karşı verilecek ağır hükümler için bahane olarak kullanılmaktadır.
Azerbaycanlı aktivistler Leyla Haydari, Behruz Seferi, avukat Salih Kamrani, Ali Rıza Metinpur, Said Metinpur, Jelil Ganilu ve mühendis Abdullah Abbasi Javan, Tahran’ın Evin hapishanesinin istihbarat teşkilatı kontrolünde bulunan 209. bölümünde aylarca gözaltında tutulmuşlardır. Bu aktivistler İran devlet televizyon kanalından Amerika Birleşik Devletlerine casusluk yaptıklarına dair asılsız itiraflar vermeleri için şiddetli işkenceler görmüşlerdir. Güvenlik güçlerinin, tutuklular üzerindeki psikolojik baskıyı arttırmak amacıyla yemeklerine çeşitli kimyasal maddeler yerleştirdiği bildirilmiştir.
İnsan hakları savunucusu avukat Hamid Valayi, istihbarat bakanlığının tecrithanesinde gözaltında tutulurken elektrik şoku ve tek ayağından tavana asılmak dahil olmak üzere şiddetli işkencelere maruz kalmıştır. Bu işkenceler sonucunda dört dişi ve sağ bacağının kemikleri kırılmış, kafatasında ise hasar meydana gelmiştir.
Öğrenci aktivistler Seccad Radmehr, Feraz Zehtab, Aydın Haceyi, Emir Merdani, İhsan Necefi ve Mecid Makuyi üç ay boyunca gözaltında tutulmuş, bu süre boyunca elektrik şoku verilerek ve vücutlarında sigara söndürülerek işkence gördükleri bildirilmiştir.
Başka bir öğrenci aktivist olan Hadi Hamidi Şafik 17 aylık tutukluluk döneminde işkenceye maruz kalmış, bu işkenceler sonucunda parmakları kırılmış ancak tıbbi yardım görmesi engellenmiştir.
Kültürel aktivist Hasan Asadi, sorgulamalar sırasında gördüğü işkenceler sonucunda birkaç kez komaya girmiş ve sağlık durumu, acilen hastaneye kaldırılmasını gerektirecek ölçüde kötüleşmiştir. Hapishanede Asadi’nin el tırnaklarının çekildiği ve parmaklarının kırıldığı rapor edilmiştir.
Uzun Süreli ve Keyfi Gözaltılar:
Azerbaycanlı aktivistler keyfi olarak gözaltına alınmakta ve buna dair hiçbir uyarı yapılmamaktadır. İran kanunlarına göre gözaltı süresinin en fazla iki gün olmasına rağmen, aktivistler aylar boyunca suçlamaları belirtilmeden gözaltında tutulmaktadırlar. Son yıllarda gerçekleşen bazı gözaltı vakaları şunlardır:
Mühendis Abdullah Abbasi Cavan 13 Kasım 2008 tarihinde Azerbaycanlıların tarihi kahramanı Settar Han’ı mezarı başında anma merasimine katılırken gözaltına alınmış ve Tahran’ın Evin Hapishanesinde tam 131 gün boyunca gözaltında tutulmuştur. Bu aktivist daha sonra teminat karşılığında serbest bırakılmış, ancak gözaltı sebebi resmi olarak açıklanmamıştır.
Azerbaycanlı kültürel aktivistler Ali Rıza Serrafi, Hasan Raşidi, Said Muğanlı ve Mehdi Naimi diğer 15 aktivistle beraber 10 Eylül 2008 tarihinde Tahran’da bir iftar yemeğinde gözaltına alınmış, suçlamaları belirtilmeden ve avukatlarıyla görüştürülmeden geçen 57 günlük gözaltından sonra teminat karşılığında serbest bırakılmışlardır.
Azerbaycanlı insan hakları savunucusu avukat Salih Kamrani, “İslam Cumhuriyeti aleyhine propaganda” suçlamasıyla yargılandığı mahkemede beş yıl ertelenmiş hapis cezasına çarptırılmıştır. Kamrani 2007 yılının Ağustos ayında gözaltına alınarak aylar boyunca bir hücrede tutulmuş, aynı yılın Aralık ayında yaklaşık 190 bin dolar teminat karşılığında serbest bırakılmıştır.
İran Yargı Sisteminin Azerbaycanlı Aktivistlerin Davalarına Karşı Kanunsuz Tavrı:
Azerbaycanlı aktivistlerin mahkemeleri kapalı olarak görülmekte ve avukatların katılımına nadiren izin verilmektedir. Yetkililer avukatları Azerbaycanlı aktivistleri savunmamaları konusunda uyararak geri çekilmeye zorlamaktadırlar. Gözaltına alınanların aileleri, aktivistleri görememekte ve basın yayın kuruluşlarına, özellikle de yabancı gazetecilere bilgi vermemeleri konusunda tehdit edilmektedirler.
Azerbaycanlı öğrenci aktivist Esger Ekberzade 10 Aralık 2008 tarihinde “milli güvenlik aleyhine faaliyetlere katılmak” suçlamasıyla Erdebil şehrinin İnkılap Mahkemesinde yargılanarak beş yıl sürgünde hapis cezasına çarptırılmıştır. Ekberzade, mahkemede kendini savunmasına izin verilmediği ve istihbarat teşkilatının suçlamalarını kabul edip etmediğinin sorulmadığını belirtmiştir. Avukat katılımının olmadığı mahkeme celsesi sadece 10 dakika sürmüştür.
Azerbaycanlı Dini Azınlıkların Durumu:
İran’ın resmi dini Şii İslamdır ve ülkede dini azınlıkların çeşitli yönlerden ayrımcılığa uğradıkları bildirilmektedir. Hem etnik hem de dini olarak azınlık sayılan topluluklar ise iki kat baskıya maruz kalmaktadırlar. Azerbaycanlıların çoğunluğu, tıpkı Farslar gibi Şii Müslümandırlar, ancak İran Azerbaycanlılarında “Küresünni” olarak adlandırılan Sünni Müslümanlar ve Ehl-i Hakk olarak da bilinen Aleviler de bulunmaktadır. İran güvenlik güçleri dini azınlıkların köylerine sık sık baskınlar yapmakta, köylülere ateş açmakta ve kendini savunmaya çalışanları tutuklamaktadırlar.
Batı Azerbaycan eyaletinin Urmiye Hapishanesinde tutuklu bulunan 27 yaşındaki Alevi inançlı Mehdi Kasımzade 28 Şubat 2009 sabahı idam edilmiştir. Mehdi Kasımzade, Sehend Ali Muhammedi, Bahşali Muhammedi, İbadullah Kasımzade ve Yunis Agayan, 2004 yılının yaz aylarında Miyandoab şehrinin Alevi Üçtepe köyünde güvenlik güçleri ve köylüler arasında çıkan çatışmada tutuklanmış ve idam cezasına çarptırılmışlardır. Alevi mahpuslar “Allah’a karşı çıkmak ve kafirliği yaymak”, “silah taşımak ve kullanmak” ve “dini lidere saygısızlk etmek” suçlamalarıyla yargılanmıştırlar. Temyiz Mahkemesi Sehend Ali Muhammedi, Bahşali Muhammedi ve İbadullah Kasımzade’nin idam cezalarını kaldırarak 13 yıl sürgünde hapis cezasına çevirmiş, ancak Mehdi Kasımzade ve Yunis Agayan’ın idam hükümleri geçerliliğini korumuştur.
Mehdi Kasımzade’nin idam hükmünün infaz edilmesinden sonra insan hakları savunucuları diğer mahpus Yunis Agayan’ın (26) her an idam edilebileceğine dair uyarıda bulunmuşlardır.
14 Ocak 2009 tarihinde İran polisi, Urmiye şehrinin Sünni inançlı Kızıl Heneye (Hanegah-i Sorh) köyünün sakinlerine ateş açmıştır. Kızıl Heneye’deki Sünni Azerbaycanlı köylüler, yeraltı su kaynaklarının yönünün sanayide kullanılmak üzere değiştirilmesini protesto etmek için Urmiye-Salmas yolunu kapatmış, bu protesto polisin silahsız köylülere ateş açması ve göz yaşartıcı gazla saldırmasıyla sonuçlanmıştır. Aralarında yaralıların da bulunduğu 30 kişiden çok köylü gözaltına alınmış ve yaralılar ancak 5 saat geçtikten sonra aşırı kan kaybı nedeniyle hastaneye kaldırılmışlardır. “Devlet görevlilerine karşı isyan etmek” ve “Umumi düzeni ihlal etmek” ile suçlanan köylüler 10 gün boyunca sorgulanmış ve işkence gördükleri bildirilmiştir.
Süleyman İbrahimi, Muhammed Samedzade, Murtaza Caferi, Allahverdi Aslani, Muhammed Manafzade, Eyyüb Azizpur, Ekber Rüstemi, Mirac Alipur, Said Caferpur, Mecid Gulizade ve Ziyad Caferpur adlı köylüler 74 kırbaç, iki yıl hapis ve Minab şehrine (İran’ın güneyi) sürgün cezalarına çarptırılmışlardır. Diğer tutuklular Barzad Nezami Afşar, Megdad Nezami Afşar ve Muhammed Eşrefi 6 ay hapis cezasına, Behruz Mecidi ise 74 kırbaç ve bir yıl sürgünde hapis cezalarına çarptırılmışlardır.
Azerbaycanlı Aktivistlerin Yüksek Lisans Eğitimi Görmeleri Engellenmektedir:
Azerbaycanlı öğrenci aktivistlerin, 4 yıllık lisans eğitimlerini gördükten sonra yüksek lisans eğitim programlarına katılımları engellenmekte, bazı aktivistler ise üniversitelerden uzaklaştırılmakta veya ihraç edilmektedirler. Samed Paşayi, Nadir Mehdi Karabağ, Mehdi Hacmuhammedi ve Yaşar Keremi, öğrenim hayatına devam etmekten men edilen aktivistlerden bazılarıdırlar.
Azerbaycan Türkçesinin Kullanımına Kısıtlamalar Getirilmektedir:
Anayasada Farsça dışındaki yerel dillerde eğitim ve basın yayın faaliyetlerine izin verilmiş olmasına rağmen, Azerbaycan Türkçesinde eğitim talepleri İran devleti tarafından sürekli reddedilmektedir. Bu anayasal hak talepleri devlet tarafından şiddetle bastırılmaktadır.
Azerbaycanlıların çoğunlukta olduğu şehirlerde bile devlet yetkilileri mağaza ve dükkanlara Azerbaycan Türkçesinde isimlerin verilmesini engellemektedir. Güvenlik görevlileri bu dükkan ve mağazaların sahiplerini Farsça bir isim seçmeleri konusunda uyarmakta, zaman zaman isim tabelalarına zarar vermektedir.
Bu baskılar, geçen yıl Azerbaycanlı Meclis üyelerinin bu kanuna karşı çıkması ve İran İktisat Bakanlığının Türkçe isimlere izin vereceğini duyurmasına rağmen devam etmektedir.
Okuma Yazma Oranlarının Düşüklüğü:
İran Devlet İstatistiklerine göre okuma yazma oranlarının en düşük olduğu bölgeler Fars olmayan etnik toplulukların yoğun olduğu eyaletlerden oluşmaktadır.
Azerbaycan bölgesi, Beluçistan ve Kürdistan eyaletlerinden sonra okuma-yazma oranlarının en düşük olduğu bölgedir.
Resmi Basın Yayın Organlarının Azerbaycanlılara Karşı Tavrı:
İslam Devriminin birkaç yıl öncesinden beri resmi basın yayın organlarının Fars olmayan topluluklara karşı sergilediği saldırgan tavır, bugün hala devam etmektedir.
12 Mayıs 2006 tarihinde resmi “İran” gazetesinin haftasonu (Cuma) ekinde, Azerbaycan Türklerini hamamböcekleri olarak gösteren ve onların soyunu tüketme yollarını karikatürlerle gösteren bir yazı yayınlandı.
Yine devlet tarafından yönetilen Şark gazetesinde ise, Azerbaycanlıların 1906-1914 yıllarındaki meşrutiyet dönemi kahramanı Settar Han’ı bir “eşkiya” olarak nitelendiren bir makale yayınlanmıştır.
Azerbaycan Türkçesinde Yayın Engellenmektedir:
Azerbaycanlıların İran nüfusunun yaklaşık üçte birini oluşturmalarına rağmen, gün boyu Azerbaycan Türkçesinde yayın yapan hiçbir Televizyon Kanalı yoktur.
Azerbaycan Türkçesindeki Dergiler Kapatılmaktadır:
Geçtiğimiz yıllarda Azerbaycan Türklerinin edebiyat ve tarihine yer veren birçok dergi, devlet yetkilileri tarafından kapatılmıştır.
Anadilinin önemi ve kadın hakları dahil birçok konuda yazıların yayınlandığı, Farsça ve Azerbaycan Türkçesi olmak üzere iki dilde yayın yapan aylık “Dilmac” dergisi, 2007 yılının Eylül ayında kapatılmıştır. 1998 yılından itibaren Azerbaycan Türkçesi ve Farsça olarak yayınlanan ve Azerbaycanlıların sorunlarına yer veren “Sedaye Urmiye” (Farsça: Urmiye’nin Sesi) dergisi de aynı yılın yaz aylarında kapatılmıştır. “Navid Azerbaycan”, “Şems-i Tebriz”, “Vervay” ve “Azerabadegan”, geçtiğimiz yıllarda yayını durdurulan dergilerden bazılarıdır.
Öte yandan Azerbaycanlı üniversite öğrencilerinin yayınladığı öğrenci dergileri devlet yetkililerinin baskılarına maruz kalarak kapatılmaktadır. Bulud, Ulus, Nesim, Araz, Özlük, Uyanış, Settar Han, Kimlik, Yoldaş, Güneş, Yaprak, Telenger, Yeşil Yol, Anayurd, Açık Söz, Sayan, Işıl Ay ve Heleç, kapatılan öğrenci dergileridir.
Azerbaycanlıların Kültür ve Sanat Aktivitelerine Karşı Yasaklamalar Getirilmektedir:
Azerbaycanlı sanatçılar İran devlet yetkililerinin kültürel aktivitelere getirdikleri yasaklamalarla karşı karşıyadırlar. Tebriz şehrinde Azerbaycanlı müzisyen Hasan Demirçi’nin müdürü olduğu Azerbaycan Müzik Okulu, 11 Mart 2009’da güvenlik memurları tarafından kapatılmıştır. Azerbaycan müzik okulu daha önce 2007 yazında da kapatılmış, ancak adalet divanının kararıyla tekrar açılmıştı. Doğu Azerbaycan eyaletinin Miyane şehrinde, Azerbaycan müzik albümleri ve kitaplarının satıldığı ‘El Sesi’ * mağazası ise 2007 yılının yazında kapatılmış, yetkililer bu kararın mağazanın Türkçe isminden kaynaklandığını belirtmişlerdir.
Azerbaycan Türkçesinde Kitap Yayınlarına Yasaklamalar Getirilmektedir:
İran devleti genel olarak Azerbaycan Türkçesinde yazılan veya Azerbaycan tarihi, kültürü ve Azerbaycanlıların sorunlarıyla ilgili olan kitapların yayınlanmasına izin vermemektedir. Nadiren bu tür kitapların yayınlanması için izin alınsa da, kitabın diğer baskılarının yayınlanması engellenmektedir.
İnternet Siteleri ve Blogların Sansürlenmesi:
İran devleti, tıpkı Çin örneğinde olduğu gibi, halkı devlet tarafından onaylanmayan haber ve yazıları okumaktan alıkoymak amacıyla internet siteleri ve blogları(web günlüğü) sansürlemektedir. İran’da birçok insan hakları sitesine erişim engellenmiştir ve Azerbaycanlıların sorunlarını anlatan internet siteleri ve bloglar İran’da sansürlenmektedir.
Azerbaycanlıların Tarihi Alanları Devlet Tarafından Hedef Haline Getirilmektedir:
Azerbaycanlılar için son derece önemli olan tarihi alanların kaderi İran devletinin şehir planlamasının ellerindedir. Bu alanların birçoğu yüksek binalar arasında kaybolmuştur. Azerbaycanlıların tarihi alanları korunmamakta ve çevrelerinde yapılan inşaat çalışmaları bu alanlarda kalıcı hasarlar meydana getirmektedir.
Ortadoğunun en meşhur alışveriş alanlarından biri olan Doğu Azerbaycan eyaletindeki Tebriz Pazarının yakınında yapılan inşaat, bu alanın tarihi çehresini tamamen değiştirmiştir.Tebriz şehrinin tarihi ‘Erk Kalesi’ de yakınında yapılan inşaatın tehditi altındadır. Bu inşaatların neredeyse tümü devlet tarafından kontrol edilmekte ve tepkilere rağmen çalışmalar durdurulmamaktadır.
Azerbaycanlı Aktivistlerin Siyasi Parti Kurmaları Engellenmektedir:
Azerbaycanlı aktivistlerin, siyasi kuruluşlar ya da partiler oluşturarak demokratik haklarını kullanmaları engellenmektedir. Bu tip kuruluşlar devlet tarafından kapatılmakta ve üyeleri tutuklanarak ağır cezalara çarptırılmaktadırlar.
Bölgede Yatırımlar Kısıtlanmaktadır:
Devlet yatırımları, İran ekonomisinin %90’ınını oluştursa da bu yatırımlar ülke genelinde son derece adaletsizce dağılmıştır. En büyük yatırımlar ülkenin merkezi eyaletlerine yönelirken, Fars olmayan etnik toplulukların yoğunlukta bulunduğu bölgeler bu yatırımlardan mahrumdurlar.
Özellikle İran-Irak savaşından sonra Azerbaycan eyaletlerinin ekonomik kalkınması, İran’ın merkezi eyaletlerine yoğunlaşan devlet tarafından ihmal edilmiştir. Devlet, Azerbaycan bölgesine yönelmek isteyen özel yatırımcılardan ağır vergiler isteyerek bölge kalkınmasına engel olmaktadır.
Tebriz Azerbaycan <[email protected]>
Notlar:
* Güneş Takviminin kullanıldığı İran’da 20-21 Mart (Nevruz), yılın ilk günüdür. 20 Mart 2009 tarihi itibariyle İran’da 1387 yılı bitmiş, 1388 yılı başlamıştır.
* El, Azerbaycan Türkçesinde yurt anlamına gelmekte, Türkiye Türkçesindeki il sözcüğüne benzemektedir.
Yorumlar
“375) GÜNEY AZERBAYCAN, İNSAN HAKLARI RAPORU” yazisina 3 Yorum yapilmis
Yorum yap
[…] http://www.yenidenergenekon.com/375-guney-azerbaycan-insan-haklari-raporu; http://www.savalansesi.com/2008/06/1387.html […]
[…] http://www.yenidenergenekon.com/375-guney-azerbaycan-insan-haklari-raporu; http://www.savalansesi.com/2008/06/1387.html […]
[…] http://www.yenidenergenekon.com/375-guney-azerbaycan-insan-haklari-raporu; http://www.savalansesi.com/2008/06/1387.html […]