364) HAKAS TÜRKLERİ’NİN “HAN MİRGEN DESTANI”

Yayin Tarihi 16 Ocak, 2009 
Kategori TÜRK DÜNYASI, TÜRK VE DÜNYA DESTANLARI

“HAN MİRGEN DESTANI” BASILDI

image00137.jpg

Uluslararası TÜRKSOY Teşkilatı toplam 5.114 dizeden oluşan Hakas Türklerinin “Han Mirgen” Alplık Destanı kitabını 2008 yılının sonunda gün ışığına çıkardı. TÜRKSOY toplam 5114 dizeden oluşan Hakas Türklerinin “Han Mirgen” Alplık Destanı kitabını 2008 yılının sonunda gün ışığına çıkardı. Bu destanın Türkçeye aktarımı dünya dillerine tercüme açısından bir ilktir.

TÜRKSOY’un insanlığın ortak Türk kültür mirasının araştırılması, korunması ve tanıtılmasına ilişkin kültür siyaseti bağlamında atılan başka somut bir adım niteliğini taşıyan “Han Mirgen” kitabı, kuşkusuz, Türklük bilimcileri, halkbilimci, dilbilimciler vd. için yeni bir inceleme kaynağını olarak hizmet edecektir. Bu amaçla Türkçeye aktarım metninin yanı sıra bu eserde Latince olarak destanın Hakasça metnine, yapıtla ilgili kısa Hakasça-Türkçe Sözlük, destan kahramanlarının ad dizini, Türkçe ve İngilizce hazırlanan özetlerle “Han Mirgen” alplık masalının sosyo-kültürel, tarihsel ve içeriksel çözümleme yazısına yer verilmiştir.

Sözlü halk kültürü eseri olan “Han Mirgen” destanının Türkçe olarak yayınlanması tanınmış Hakas destan anlatıcısı Anna V. Kurbijekova (1913-1990)’nın anısına ve Uluslar arası TÜRKSOY Teşkilatının kuruluşunun 15. Yıldönümüne ithaf edilmiştir.

Söz konusu destanın tanıtımının TÜRKSOY Genel Müdürü Düsen Kaseinov’un şuanda planlanmakta olan Hakas Cumhuriyeti ziyareti esnasında gerçekleştirilmesi için hazırlıklar yapılmaktadır. Bununla birlikte belirtmek gerekir ki, bu tür uygulama TÜRKSOY tarihinde de bir ilk olacağı gibi gelecekte gelenekselleşecektir.

Timur B. Davletov www.turksoy.org.tr

Paylaş:

Yorumlar

“364) HAKAS TÜRKLERİ’NİN “HAN MİRGEN DESTANI”” yazisina 5 Yorum yapilmis

  1. ahmet gulec yorum tarihi 19 Ocak, 2009 09:08

    Bu buyuk eseri bizlere sunduğunuz için sonsuz teşekkürler.Gayretlerinizin artarak devamını diler;selam ve hormetler sunarım.
    Ahmet Gulec Emekli Ing.Ogr.Ank.

  2. Ertuğrul Kapusuzoğlu yorum tarihi 19 Ocak, 2009 10:29

    Muhteşem Manas’a bir rakip mi.
    Bu ne güzel rekabet.
    Bu ne güzel haber.
    Sayın Karahan’a minnetimiz gün geçtikçe çoğalıyor.
    İlk fırsatta edineceğim.

  3. feyza aldemir yorum tarihi 15 Mart, 2010 19:49

    şu sorunun cevabını biliyor musunuz acaba:
    Hakas Türkleri’nin genellikle cenazelerde söylediği, ciğere hava çekip yorumlanan eserlerin adı nedir?

  4. ayse yorum tarihi 15 Mart, 2010 23:05

    Lütfen bu cevabi banada yazin.
    Hakas Türkleri’nin genellikle cenazelerde söylediği, ciğere hava çekip yorumlanan eserlerin adı nedir?
    Selamlar….

  5. Yılmaz Karahan yorum tarihi 16 Mart, 2010 00:19

    HAKAS TÜRKLERİ’NİN CENAZE TÖRENİ: KİREK DUASI
    Hakaslar ölülerini tarlalardan uzak olan tepelere gömerler. Çukuru derin kazmazlar. Kabirin kazılma işine defin gününün sabahı başlanır. Mezarın etrafına parmaklık veya duvar konulmaz, aksi halde ölünün ruhunun her yıl haraç ödemek zorunda kalacağına ve dua ve yemek almaya çıkamayacağına inanılır. Cenaze evden gün batıya döndüğünde çıkarılırdı. XIX. yüzyılın başında Hakaslar çadırlarda yaşadıklarından bunun için çadırın duvarı yıkılırdı. XIX. yüzyılın sonunda ise kerpiç evlere geçildiğinden cenaze ayakları önde olacak şekilde evden çıkarılırdı. Cenaze evinin önünde huraylaası töreni yapılırdı. Bu törenle ölünün bir başkasının ruhunu da “özellikle çocukların” yanında götürmesine engel olunduğuna inanılırdı. Bu törende dul bir kadın siyah ineğin sütünü ağaç kaba döküp beyaz bezle örterek Huray! Huray! diyerek cesedin etrafında üç kez dolanırdı. Daha sonra ise süt, ölenin yakınlarına içirilirdi. Mezara toprak doldurulmaya başlandığında kadınlar evlerine dönerlerdi. Hakasların bazı boyları ise yalnızca kamlara uygulanmak üzere ayrı bir yöntem uygularlardı. Taysa bölgesinde yapılan bu adete göre ağaçların üzerine tastab denilen bir raf yapılır tabutun üstüne veya içine kayın ağacının kabuğuna sarılmış ceset konurdu. Buna yükseğe çıkma parhan derlerdi. Hakaslar ölülerinin arkasından yılda altı kez yemek verirlerdi ve KİREK dedikleri duaları okurlardı. Ölenlerin ardından üçüncü, yedinci, yirminci, kırkıncı günleri ile yarı yıl ve birinci yılında yemek verir, dua okurlardı. Kirek günlerinin tespitinde Hakaslar kutsal saydıkları Flaman kuşunun eşi öldüğünde eşine bu günlerde geri geldiğine inanarak tespit etmişlerdir. Bir yıl dolduğunda kirek bitiyordu. Seneyi devriyesinden bir gün önce tüm akrabalar ölenin evinde toplanır ve ölen için yemek yaparlardı. Sabah ise hepsi mezara gidip ateş yakarak mezarın çevresinde büyülü dolanma -ibirig- yaparlardı. Dul kadın veya erkek yanan sopayla mezara vurur ve bu işlemden sonra ölünün bir daha yemek istemeyeceğine inanırlardı. Kirek günlerinde evdeki dua bittiğinde kara ruhu evden kovmak gerekirdi. Aksi halde kara ruh evde olanlara mutsuzluk getirirdi. Bunun için bir at kafatası, dört at bacağı, dokuz adet kuşburnu dalı, dokuz parça kuşüzümü ağacı dalı, dokuz siyah taş, üç akdiken dalı ve orak demiri hazırlanırdı. Akşam kapıya siyah at bağlanırdı. Hazırlanan karışım yakılır ve şaman kara ruhu aramaya başlardı. Kirek’e katılanlar ateşin etrafında yavaş yavaş dönmeye başlarlardı. Ateş onları haras’dan koruyordu. Şaman kara ruhu bulduğunda ölenin sesini çıkararak yalvarmaya başlardı. Şaman kara ruhu kara ata bindirerek köyden kovarlardı.

Yorum yap