358) DIŞARDAKİ TÜRKLER NEDEN VURDUM DUYMAZ?
Yayin Tarihi 26 Ocak, 2009
Kategori KATEGORİLENMEMİŞ
DIŞ ÜLKELERDEKİ TÜRK TOPLUMLARI
NEDEN VURDUM DUYMAZLIK İÇİNDELER?..
Sevgili okuyucular,
İnanın dış ülkelerdeki Türk toplumlarındaki şu vurdum duymazlık, adamsendecilik yüzünden isyan etmemek için kendimi zor tutuyorum. Dış ülkelerde dört milyondan fazla Türk yaşıyor. Üstelik yaşadıkları ülkelerin parlamentosunda seçilmiş siyasilerimiz de var. Kısaca siyasi bir güce de sahibiz. Ama bunu bir türlü kullanamıyoruz.
Nasıl bir hikmetse bir avuç Türkiye-Türk düşmanı güruh takımı, bu ülkelerin siyasilerini kendi amaçları, çıkarları doğrultusunda öyle güzel kullanıyorlar ki, kandırdıkları siyasilere, medyacılara-basıncılara bilinçsizce Türkiye’yi-Türkleri Ermeni, Pontus Rum, Süryani ve Kürt katliamı yapmakla suçlatıyor, parlamentolara, meydanlara-parklara, müzelere soykırım plaketi bile astırabiliyorlar !..
Bizimkilere dönüp baktığınızda; yaşadıkları ülkelerin siyasi partilerine üye olanların, destek ve oy verenlerin hatta bu siyasi partilerden seçilenlerin, bu güruh takımının Türkiye ve Türklük aleyhindeki sözlerine-açıklamalarına karşı tepkisiz kaldıklarını tam bir vurdum duymazlık içinde olduklarını görüyoruz. Bir yerde üzerlerine ölü toprağı serpilmiş gibi uyuyorlar, uyuşmuşluk içindeler.
Kimse uyanıpta ayağa kalkıp milletine-kendisine katil, katliamcı, soykırımcı diyenlere, plaket asanlara onurlu bir şekilde karşı çıkıp sert bir tepki göstermiyor. İşte beni ve benim gibi düşünenleri isyan ettiren durum da bu ama bu kadar da onursuzluğa pes doğrusu !..
Belki bilmeyenler vardır, üç-beş yıl önce 150 bin Türk’ün yaşadığı ve vatandaşı olduğu Avustralya’da İşçi Partisi’nin NSW eyalet hükümeti parlamentoda sözde Ermeni soykırımı tanıdı ve parlamentoya bununla ilgili bir de plaket astı. Daha sonra yine İşçi Partisinden federal Milletvekili olan bir gazeteci kadın, bu sözde Ermeni soykırımını parlamentoya getirip, tanınmasını sağlayacağını Ermeni seçmenlere vadetti.
Şimdi de Güney Avustralya eyaletinde yine İşçi Partili hükümetinin Çok kültürlülük bakanı Michael Atkinson, sözde Pontus Rum soykırımını tanıdıklarını beyan ederek Adelaide Çok kültürlülük Müzesine bu soykırımı tanıyan bir plaketi gösterişli bir etkinlikte astı.
Yıllar önce de G. Avustralya eyaletinde İşçi Partili olan zamanın Başbakanı, seçim propagandaları sırasında Kıbrıslı Rumlara arka çıkıp onlara K.K.T.C’nde kalan malları için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine baş vurmalarını, tazminat talep etmelerini ve mahkeme masrafları için de 25 biner dolarak yardım vereceğini vaat etmişti.
Ancak o zaman kurucusu ve başkanı olduğum gazeteciler cemiyetinin başkanı olarak şahsi gayretimle Başbakanı, Avustralyadaki toplumlar arasına nifak sokmakla itham ederek protesto ettim ve Rumlara vereceği parayı ve desteği durdurmuştum.
Burada ifade etmek istediğim ve şahsen üzüldüğüm bir başka nokta varki o da; Şu bazı siyasiler bilinçsiz bir şekilde ülkelerinin Türkiye ile olan dostluğuna ters düşen, üstelik iddiaların gerçek olup olmadığını araştırmadan bu gibi soykırım iddialarıyla Türkiyeyi-Türkleri nasıl suçlayabiliyorlar ?..
İşte burada dış ülkelerdeki Türk toplumlarına, siyasi hayata atılmış olanlara, aydınlara, gazetecilere ve sivil toplum örgütlerimize büyük görevler düşüyor. Bunları önlemek için gayretli çalışma ve siyasiler, medyacıları basıncıları uyarmaları gerekiyor. Çok yazık ki, bunu yapmaktan aciz kalıyorlar bir yerde deyim yerinde ise tam bir vurdumduymazlık içindeler.
Sevgili okuyucular,
Şimdi soralım;
Bütün bu olumsuzları yaşarken, gerçek dışı iftiralarla karşı karşıya yaşarken dış ülkelerde;
– Gazeteci, radyocu, televizyoncu, aydın, yurtsever olduklarını iddia edenler,
– Parlamentolarda, yerel yönetimlerde seçilmiş siyasiler,
– Yine bu ülkelerdeki üniversitelerde görevli akademisyenler,
– Türk toplumu adına faaliyet gösterdiklerini söyleyen kuruluşların-derneklerin yöneticileri var.
Peki bunlar neredeler, ne yapıyorlar ki, böyle milli-ulusal davalarda nasıl sessiz kalabiliyorlar?
İşte bunları; bir avuç güruh takımının Türkleri katil-soykırımcı göstermelerine, asılan plaketlere ve anavatanın milli-ulusal çıkarlarına ters düşen gelişmelere-faaliyetlere karşı her hangi bir atağa geçtiklerini göremiyoruz. Ama bir yerde laf sırası geldiğinde de yurtseverliği- milliyetçiliği, Atatürkçülüğü kimselere bırakmadıklarını da bilmem söylemeye gerek var mı..
Maalesef bu sözde yurtseverler-milliyetçiler, aydınlar, Atatürkçüler ortaya Milli-Ulusal bir dava çıktı mı Köstebek gibi yer altına çekiliyorlar. Resmi veya özel bir davet olduğunda da bir bakıyorsunuz herkes ortada. Davetlerde boy göstermesini, yiyip, içmesini, laf ebeliği yapmasını da çok iyi biliyorlar.
Öbür tarafa baktığımızda ise, adamların hiç durmadan çalıştıklarını, ülkelerinin ama yalan ama doğru ulusal davalarını savunmak için harıl harıl çalıştıklarını görüyoruz. Bunun bir örneğini de Selanik Valisi Panayotis Psomiadis’te görüyoruz. Bu vali sözde Pontus Rum soykırımını tanıyan G.Avustralya eyalet hükümetinin mensuplarına ve Çok kültürlülük Bakanı M.Atkinson’a hemen bir teşekkür mektubu yolluyor. Bunu yapan valinin o kadar işinin arasında bu mektubu yazmayı ihmal etmeyecek kadar da davasına bağlı olduğunu hayretle görüyoruz.
Peki bu vali mektubunda teşekkür ettikten sonra neler diyor biliyor musunuz;
“ Saygı değer Sn. Atkinson,
… Biz Pontuslu Rumlar, dünyanın her yerinde, Pontus Elenizminin trajik bir şekilde baba ocaklarından kökünün söküldüğünün ve Türkler tarafından yapılan – Ermeni soykırımından sonra en büyük soykırım olan – Pontus soykırımının tanınması için her kanaldan mücadele ediyoruz “ diyor.
Şimdi yine soruyorum; kökeni Türk ve biraz da milli onuru olan bir kimse-ler, nasıl oluyor da böyle çirkin iftiralar karşısında sessiz, tepkisiz kalabiliyor ? Ama kalıyor-lar işte !.. Bana göre tepki göstermek için insanlarda biraz milli onur da olması gerekiyor.
Bildiğim kadarıyla Güney Avustralya eyaletinde Pontuslu olduğunu iddia eden Rum sayısı parmakla gösterilecek kadar az. Buna mukabil Türk sayısı onlardan kat kat daha fazla. Üstelik çoğu okumuş, aydın kimseler. Ama bu eyaletteki Türklere, kuruluşlarımıza ne oldu da adı geçen bakana,
“ Dur bakalım bakan bey, böyle bir soykırım yok. Bunlar yalan söylüyor. Gerçeği ispatlanmayan sözde bir soykırım iddiasıyla Türkleri suçlayamaz ve bu plaketi asamazsınız “ diyemediler, etkinliği protesto edemediler !.. Ama elin oğlu hem de bir vali ta Yunanistan’dan- Selanik’ten oturup teşekkür mektubu yazıyor.
Sevgili okuyucular,
Dış ülkelerdeki Türkler yaşadıkları ülkelerin vatandaşı oldular-olabilirler. Vatandaş olurlarken, vatandaşı oldukları ülkelerin milli-ulusal çıkarlarını nasıl korumayı da görev olarak üstlendiler. Ama bu durum anavatanın milli-ulusal çıkarlarını korumaya, davalarını savunmaya mani değildir, mani de olamaz. Bu nedenle her Türk yaşadığı, vatandaşı olduğu ülkede anavatanının tüm çıkarlarını korumalı. Fanatik Ermenilerin, Rumların, Süryanilerin ve de PKK’lı Kürtlerin katliama-soykırımına uğradıkları şeklindeki yalanlarına ve bunları savunanlara karşı çıkmalılar. Bu yalanlara inanarak bir takım çıkar ve oy avcılığı için savunuculara da Amerikalıların Kızılderililere, Fransızların Cezayirlilere, Hitlerin Yahudilere, komünist Stalin’in Kırım ve diğer Türklere, Sırpların Bosnalı Müslümanlara-Türklere ve Rumların Kıbrıs ta Türklere yaptıkları katliamları-soykırımları hatırlatmalılar.
Aslında, Türkleri katliam-soykırım yapmakla suçlayan şu fanatik Ermeniler, Rumlar, Süryaniler ve PKK’lılar ve bunların destekçileri, Türkiye üzerinde bir takım sinsi amaçları olan küresel güçler tarafından piyon olarak olan kullanıldıklarının farkında bile değiller.
Hulusi ŞENEL
E.Posta- [email protected]
Yorumlar
“358) DIŞARDAKİ TÜRKLER NEDEN VURDUM DUYMAZ?” yazisina 9 Yorum yapilmis
Yorum yap
OKUL KİTAPLARINDA,ERMENİ TEHCİRİNİ,1915 OLAYLARI OLARAK NİTELENDİREN, ( GAYRİ) MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞININ BU İŞGÜZARLIĞINI DA KUTLAYALIM.(!). MİLLİ DUYGU VE DÜŞÜNCELERDEN YOKSUN KİMSELERDEN,MİLLİ DURUŞ VE TAVIR BEKLEMEK DE İŞGÜZARLIK DEĞİL MİDİR?
Acaba, bu yorumu(elestiriyi) yapan arkadas kendisi asal hakikatin farkinda midir ? Piyon olarak kendini disardaki T.C Vatandaslari mi yoksa icerdeki T.C Vatandaslarinin bircok kendin bilmez özenti ve disariya meyilli olanlar mi kullandiriyor..? Aradaki ciddi farki göremiyor, ya da gördüklerini de algilayamiyor ve de oturup, bilip bilmedigi yönde ve disarda olup biten sart ve kosullar dogrultusunda ne yapmalarini bekliyormus bu ve bunun gibi zihinler cok merak ediyorum ! Disarida ki Vatandaslarina, icerideki Vatandaslari ne kadar sahip cikmislardir ki acaba ? Hangi acimiza hangi cilemize paydas olmuslardir, kendilerinin var midir en ufak yasanmisligi bu konuyla alakali ? Disarida esen rüzgarin farkinda midir ki? Laf kalabaligi yerine, oturup herkes sapkasini önüne cikartip düsünsün derim ! Iceridekinin sahip cikamadigina, disardaki adam yerine mi konmus bugüne kadar da sahip cikmamis,ya da öncülük edebildilerde, oldu da bizler mi engeliz saniliyor. Farazilerle yürümüyor bu isler, ya da ben bildimcilikle de olamiyor ne yazik ki! Buyursunlar kendilerini söyle bir önden alalim derim, bizler kendilerinden cok daha duyarli olmakla birlikte, olmasini gerekeni hem dile getiriyor, hemde kendilerinden cok daha sahipleniyor,sahip de cikiyoruz müsterih olsunlar. Sadece bakarak degil, baktiginda da görüyorsa evladir…
Kusura bakmasinlar artik bu elestirim icin, ancak bu tarz yorumlarla isgüzar kimliklere had sinirini göstermek zorunda kaliyorum. Is güzarlik edeceklerine herkes oldugu yerde daha ciddi cözümlere yönelse daha akilci yürünür bu yollarda ama gönüllü ve de icten olunca… Hulusi bey ve benzerleri önden buyursunlar önce, ki daha inandirici ve de tatmin edici olur elestirileri. Ahkam olacaklarina yapici ve buluscu kimlikleriyle cözümcül olsunlar isterim. Bizlerinde sadece dogrularindan ziyade gercegin yolunu gösteren sasmaz kompasimiz var, ferah tutun kalbinizi iceride ki Vatandaslarimiz !
Ünlü Türk Halk deyimidir. Teşbihte hata aranmaz diyerek yazalım; “At sahibine göre kişner.”
…
Türkiye Cumhuriyeti, bütün kurumlarıyla bu ve benzeri heyezanlara en büyük tepkiyi gösterecek, sonra da dünyaya yayılmış soydaşlarından olayın takibini ve tepkisini bekleyecek.
Ve o kahralası cehalet.
Acaba, bir araştırma yapılabilse…
Şu Ermeni Soykırımı iftirası hakkında, yüzde kaç TC. vatandaşı ne kadar bilgilidir.
Balık baştan kokar.
SAYIN A.C:SİZ KENDİNİZİ ADAM YERİNE KOYMUYORSANIZ,BENİM SUÇUM NE? HEM NİYE SİZ İŞGÜZARLIK YAPIYORSUNUZ? NİYE ÜZERİNİZE ALINIYORSUNUZ.YARANIZMI VAR,GOCUNUYORSUNUZ?SİZ VE SİZİN GİBİLER ,GÖLGE ETMEYİN,BAŞKA BİR ŞEY İSTEMEYİZ….AVRUPA’DA MİTİNGLER YAPAN,SOKAKLARA DÖKÜLEN BİNLERCE,MİLYONLARCA SOYDAŞLARIMI TENZİH EDİYORUM.HER PLATFORMDA ÜZERİNE DÜŞENİ,KARINCA KARARINCA YAPAN KARDEŞLERİME DE SÖZÜMÜZ OLAMAZ.SÖZÜMÜZ KÜRESELLEŞENLERE……VURDUMDUYMAZLARA.
KÖTÜ SÖZ,SAHİBİNİ BAĞLAR.GÜNEŞ BALÇIKLA SIVANMAZ.SAYIN A. Ç.’YE SEVGİLER…
Almanya PKK ya destek vermek için Türkiye’ye silah ambargosu uygulamaya başladığında bir kaç gün içinde TSK’ya 20 milyon mark bağış gönderdik. Almanya’daki 2 milyon Türk öyle bir ayağa kalktı ki Almanya ambargoyu kaldırmak zorunda kaldı. 17 yıllık değişmez Dışişleri Bakanı Hans Dietrich Genchrer’i istifa ettirdik. Solingen ve Mölln’de Vatandaşlarımız Almanlar tarafından evlerinde yakılarak öldürüldüğünde Almanya’da yer yerinden oynattık. Almanlar’a devlet binalarında bayraklarını yarıya indirttik. (Oysa bizden önce bir çok SriLankalı vb de yine yakılarak öldürülmüştü ve değil ülke bayraklarının yarıya indirilmesi basında tek satır bile duyulmamıştı) Sonra bu cenazelerimiz Türkiye’ye Mercimek köyüne vardı. Türkiye’deki durum tam bir vurdumduymazlık örneği idi. Bizler Almanya’yı Türk bayraklarıyla donatmışken, mercimek köyünde ise sadece 1 (bir) adet Türk bayrağı vardı. O da bir odunun (bildiğimiz odun) ucuna bağlanmış idi. Yine de o kişiye sonsuz teşekkür ederim, hiç olmazsa vurdumduymaz devletin akıl edemediğini yapmış. Köy meydanında Çoban Sülo (başbakan)(çobanlarımız hakaret anlamında üzerlerine alınmasın lütfen) olayı kınamak bir yana, “tarihi dostumuz ve Silah arkadaşımız Almanya..” ..diye başlayan bir hamaset konuşması yaptı. Konuşması sık sık alkışlarla kesildi (ortada cenaze var!). Bu görüntüler karşısında yurtdışındaki bizler kahrolduk. Yurdışındaki vatandaşlarımızı küstüren binlerce örnekten sadece bir tanesi bu. Oysa Türkiye’deki siyasetçilerin bu vurdumduymazlığı gayet doğal. Çünkü yurtdışındaki milyonlarca vatandaşımızın bir oy hakkı bile yok. Siz yurt içindeki Türkler, yurtdışındaki vatandaşlarımıza oy hakkı sağlayın bakın nasıl sahip çıkacaklar onlar da vatana. Önce içerdekilerin dışardakilere güvenmesi lazım. Örnek mi; Türkiye’den sadece bir parti başkanı bize güvenip “tutuklanıp mahkum olmak pahasına” isviçreye geldi. Lozan’da Ermeni soykırım yasasına karşı ortalığı inlettik. Parti başkanını (Doğu Perinçek) serbest bırakmak zorunda kalmaları bir yana İsviçre kanun maddesini bile kaldırmak zorunda kaldı. Sizler önce Yurt dışındaki Türklere güvendiğinizi gösterin, bize oy hakkını verin, görün ondan sonra neler olacak o zaman. (Not: Yurt dışındaki vatandaşlarına oy kullandırtmayan, dünyadaki tek ülke Türkiye!)
Beyin Göçü konusu ACİL çözüm bekliyor
http://www.kumkale.net/yazi.asp?id=280
Türk insanının beyni EN çok
rağbet gören İhraç ürünümüz
http://www.kumkale.net/yazi.asp?id=860
insanlarımızın yurtdışına kaçışını MUTLAKA DURDURmalıyız
http://www.kumkale.net/yazi.asp?id=285
http://en.wikipedia.org/wiki/Category:Turkish_diaspora
Gurbet Zor GurbetCi Olmak DaHa da Zor
http://www.kayseri.net.tr/yazar.asp?yaziID=3555
Beyin göçü
http://www.yenimesaj.com.tr/?artikel,12001812/