352) RUSYA HENÜZ KAZANMADI!

Yayin Tarihi 29 Ağustos, 2008 
Kategori BASIN-YAYIN

Rusya henüz kazanmadı!

 

image00145.jpg

Avrasyacı teorisyen Aleksandr Dugin Rus-Gürcü savaşının perde arkasını yazdı

Rusya çatışmayı kazandı, savaşı ise henüz kazanmadı


Aleksandr Dugin*

Rusya, Chinvali’ye saldırı düzenlendiği zaman Gürcistan ile değil ABD ile karşı karşıya geldi. Onlar post Sovyet ülkelerinde çıkar savaşı vererek bizi her taraftan sıkıştırdılar ve bölgeden uzaklaştırdılar.

Sorun Amerika’nın Gürcistan’ı ya da örneğin Ukrayna’yı kontrolü altına almasıyla bitecek değildi. Bilakis, çatışma hiç vakit kaybetmeden bizim topraklarımıza da sıçrayacaktı. Çünkü bilindiği gibi sorunlar sistemli şekilde bir birileriyle irtibatlıdır. Örnek olarak “Kafkasya sorunu”nu gösterebiliriz. Güney Kafkasya’daki olaylar Kuzey Kafkasya olaylarından bağımsız bir şekilde gelişmemektedir. Aynen bu şekilde Yeni Rusya’nın da sosyal-etnik ve kütrürel-politik durumu da ortak özellikler taşımaktadır.
Rostov eyaleti, Krasnodar ve Stavrapol eyaletleri, Donesk eyaleti ya da Kırım. Tüm bu saydıklarım tek bir bloktur.

Amerikalılar ise bizim yumuşaklığımızı ve aşırı siyasi tavırlarımızı kullanarak sadece bu stratejik bölgeleri ele geçirtmek istemediler. Onlar Gürcistan ve Ukrayna’ya tam olarak sahip olduktan sonra taarruzlarını Rusya toprakları içerisinde de devam ettirmek istiyorlardı.

Ukrayna ve Gürcistan’ı NATO üyeliğine götürecek olan (PDÇ) üyelik görüşmelerine devam etme projesi de bu plana hizmet etmektedir. Hemen şunu da belirtelim ki PDÇ projesi Avrupa ülkelerinin tutumu dolayısıyla gerçekleşemedi. Çünkü Avrupa bizzat bizim petrol ve doğal gaza bağımlı bir durumdadır.

“Jeopolitik” hak ettiği yeri bulmuş oldu. Doksanlı yılların başında jeopolitik konusunda ilk metinler yayınlandığı zaman çoğu insan bunun sahte yayın olduğunu öne sürmüş ve onun gerçek dünya ile hiç bir bağı olmadığını zannetmişlerdi. Ancak bugün dünyada günlük baş veren olayları değerlendirmek için diğer enstrümanlar bulunmamaktadır. Ruslar Gürcistan’da ne yapıyor, Amerikalıların ya da NATO Tiflis’te ne yapıyor, Yuşenko, Medvedev, Saakaşvili, Rusya Genelkurmay başkanlığı ne yapıyor? Tüm bu sorular bir şeyi iyice kavramazsak anlaşılmaz. O da şudur: Amerika Rusya’ya karşı savaşmaktadır. Hem de uzun bir süredir ki savaşmaktadır. Bu savaş doksanlı yılların başından sonra hiç bitmedi.

Bizi Batı dünyası Rusya ile barıştı diyerek aldattılar. Sadece Rusya, tek taraflı olarak “soğuk savaşı” bitirdi ve silahı bıraktı. Batı ise soğuk savaşı devam ettirdi. Onlara kimse karşı da koymadı. Dolayısıyla da topraklarımıza girerek onları sırasıyla işgal ettiler. Tesir daireleri giderek genişledi. Bunun temel örneği Çeçen sorunudur. Baskılar devam etti ve Güney Osetya’yı da ele geçirmeye çalıştılar. Onlar soykırım yaparak Güney Osetya halkını yok etmeye çalıştılar.

Bunu, aklını kaybetmiş Saakaşvili değil, George Bush  ve Amerikan siyaseti gerçekleştirdi. Özellikle de cumhuriyetçiler bu konuda ısrarcı idiler. Onlar McCain’in pozisyonunu sağlamlaştırmayı hedefliyordu. Amerikalılar kendilerini Güney Osetya halkının soykırımı ile kirlettiler.

Hiç kuşkunuz olmasın ki ABD’nin desteği ve tahriki olmasaydı Saakaşvili soykırıma cesaret edemezdi. O tüm talimatları Washington’dan alıyordu. Ayrıca Amerikalılar ona Gürcistan’ı destekleyeceklerine dair söz de verdiler. Amerikalılar Rusların savaşa taraf olmayacaklarını tahmin ediyordu.

Çünkü onların düşüncesine göre beşinci kolordu Rusya’nın esas pozisyonlarını kontrol etmekte idi. Bu konuda onlar hata ettiler. Amerikalılar Saakaşvili ile yaptıkları tüm anlaşmalara sadık kalmaya devam ediyor. Bir konuda isabet ettiremediler: Bizim yönetim yani devlet başkanı Dmitriy Medvedev ve başbakan Vladimir Putin cumhuriyetçilerin düşündükleri gibi beşinci kolorduya bağımlı değiller.

ABD uzun süredir ki bizi düşman ilan etmiştir. Onlar bizi “el-Kaide”, Kuzey Kore, “Hizbullah” ve diğer teşkilatlar ile bir sıraya koydular. Biz sürekli bunun böyle olmadığını göstermeye çalıştık, ilişkilerimizin yüksek seviyede olduğuna dair düşüncelerimizi belirttik ve anlaşmazlıkların yerel özellik taşıdığını ileri sürdük. Güney Osetya’ya yapılan saldırıdan sonra bunu tekrar etmek mümkün değildi. Rusya ABD’nin yürüttüğü savaşa cevap verdi.

Bu ABD’nin planlı operasyonu idi. Onlar Rusya’nın Güney Osetya ve Abhazya’nın bağımsızlığını tanımasına engel olmak istiyordu. Biz adım adım buna yaklaşıyorduk. Onlar güç kullanarak Gürcistan’ın toprak bütünlüğünü temin etmeye çalıştılar. Bundan sonra ise bölgeye NATO askerlerini getirecek ve çatışmayı Rusya’nın içerisinde bulunan Kuzey Kafkasya’ya taşıyacaklardı. Az kalsın onlar belirtilenlerin tamamını gerçekleştiriyorlardı.

Şayet askeri operasyonun ilk günleri (8-9 Ağustos) faklı senaryo ile gelişseydi ve Rus ordusu anti terör operasyonunda yani Gürcülerin tecavüzünün önlenmesinde bu kadar başarılı olmasaydı, biz Osetya halkının savunmasını üstlenerek savaşı Rus-Gürcü savaşına dönüştürmeseydik, Gürcü filolarını imha etmeseydik ve limanları ele geçirmeseydik – bununla da Gürcü limanlarına Amerikan, NATO askerleri intikal ettirilmesini önledik -o zaman farklı bir görüntü ile karşılaşabilirdik. Örneğin, şayet Kremlin sarayı ordunun harekatına 12 saat sonra karar verseydi, Gürcüler Rokski tunelini ele geçirse ve imha etseydi, o zaman 58. Ordunun Kuzey Kafkasya’dan Kuzey Osetya topraklarına girişini engellemiş olurdu.

Biz kusursuz hareket ettik ve çatışmayı kazandık. Ancak henüz savaşı kazanmadık. Amerikan uydusuna büyük bir darbe indirdik ve yenmeyi başardık.

Onlar öyle bir konuma gelmişlerdi ki artık onlara karşı gelmek mümkün değildi. En önemlisi ise stratejik konumlarını sağlamlaştırmışlardı. Biz onların adımlarını önledik ve imha edilmiş Chinvali’yi dışarıdan bakmadık. Bizim Osetya halkı önünde manevi borcumuz vardı ve onu yerine getirdik. Netice itibariyle Gürcistan’ın tamamını olmasa da büyük bir hissesini işgal ettik.

En önemlisi ise birkaç sebepten dolayı oradan çekilmeyi düşünmüyoruz. Altı maddeden oluşan anlaşmayı imzalamamız yerinde atılmış diplomatik adımdı. Tüm dünyaya sorunun barışçıl yollarla çözümünden yana olduğumuzu gösterdik. Ancak sonradan bu maddelere ne oldu? Hemen oraya farklı maddeler eklemeye başladılar. Bizim için önemli olan başlıkları ise sildiler. Çeşitli açıklamalarla kendi lehlerine olan söylemleri dile getirdiler. Neticede ise Rusya çıkarının zedelendiğini gördü ve kendisine uygun olan, siyasi başarısını tescilleyen belgenin ortadan kalktığına şahit oldu. Bundan sonra ise çıkarlarına uygun olan adımlar atmaya başladı.

Sadece Condoliza Rice’ın açıklamalarının nelere mal olduğuna dikkat edelim! Ona şöyle bir sordular: “Neden Kosova bu olaya emsal teşkil edemez?” Rice soruyu şu şekilde cevapladı “Olamaz, o kadar!”. Böyle bir “”ciddi” arguman ileri süren ABD ile görüşmeler nasıl yapılabilir? Gözümüzün önünde dumanları yükselen bir şehir durmaktadır.

Onların söylediklerinin ne kadar “sivil” ve “mantıklı” olduğuna dikkat edilmese daha doğru olur. Aslında onlara Silahlı Kuvvetlerin Genelkurmay başkan yardımcısı Anatoliy Nogoviöın’ın sözleri ile en iyi şekilde cevap verilebilir: “Geri çekilmeye girme”, “girme çıkma değildi” v.s. Bu en doğru diplomatik söylemdir. Doğruyu söylemek gerekirse akli salim düşünce ile dalga geçmedir. Ancak Amerikalılar ve onların batılı müttefiklerinin söylemlerine (dalga geçmelerine) karşı bu en doğru cevaptır.

*Argumenti i Faktı

Dünya Bülteni için çeviren: İbrahim Ali

 

Paylaş:

Yorumlar

Yorum yap