352) KIRGIZİSTAN “ATA-BEYİT” KATLİAMI
Yayin Tarihi 5 Ocak, 2009
Kategori TÜRK DÜNYASI
KIRGIZİSTAN, “ATA-BEYİT” KATLİAMI
————————————————————————————-
SSCB dönemi Tüm Türk Dünyasında önemli bir tarihi trajedi zinciridir. Günümüzde Dünya Türklüğünde özelliklede Türkiye’de o dönemin ayrıntıları halkımızın belleğine taşınmamaktadır.
Bir yerlerde Stalin rejiminin Türk ve Müslüman soydaşlarımızın kurban edildiği trajik sonları yaşanırken milletimize yapılan bu katliam ve haksızlıkların öğrenilmesine bir şekilde imkân sağlanmamış kimi zaman ise engellenmiştir.
Bizler bu noktada ecdadımız ve soydaşlarımızın çektiği acıları tanımalı ve yaşatmalıyız. Aksi takdir de milletimize sadece siyasi çıkarlar için bazı emperyalist güçler tarafından yalan ve pusularla dolu sözde Ermeni katliamı dayatmaları karşısında tamamen tarihi gerçeklere dayalı Türklere uygulanan katliamların varlığını önlerine koyarak duramayız.
Drau’da katledilen 7000 Müslüman ve Türk soydaşımızın kaderleri, Azerbaycan’da Hocalı katliamı, Nisan 2007’de bulunan ve açılan 1918 yılında silahlı Ermeni çeteleri tarafından yine Azerbaycan’ın kuzeydoğusundaki Guma bölgesinde katledilen Azeri Türkü soydaşlarımıza ait toplu mezarın dile getirmesinin zamanı ve önemi çok büyüktür.
Türklere yapılan katliamlar elbette bunlarla sınırlı değildir. Bunlar sadece son yüzyılımızda yaşanılan acıların bir kısmıdır. Bugün yine adından ve varlığından az bahsedilen bir katliamı sizinle paylaşacağız. Bu 1936–1937 Kırgızistan’da yaşanan Stalin rejimi tarafından yapılan “Ata-Beyit” (Baba mezarı) katliamı.
Bu katliamın varlığı ne yazık ki 1993’te ortaya çıkarıldı ve sadece Orta Asya’da her yıl düzenlenmeye çalışılan anma günü ve Türkiye’de birkaç sayfalık makale dışında hakkında fazla bir bilgiye rastlamak mümkün değildir. Yazılamamasının sebebi elbette yeterli bilgiye ulaşılamaması veya gizliliğin devam etmekte olduğu değil tamamen orada ve buradaki araştırmacıların yeterli ilgiyi gösterememelerinden kaynaklanmaktadır.
Oralardaki yeni ve gündemde tutulması gereken bu soykırımlar için kimsenin çıkarlarına karşı gelerek gidip araştırmalar yapmıyor olmasının bir zararı ise yeni ve önemli bu konudaki bilgi ve belgelerin gerektiği şekilde koruma altına alınmayarak misyoner ve bazı yerli vatandaşlarca emperyalist ülkelere taşınıyor olması ki bu da emperyalistlerin ekmeklerine yağ sürmektedir.
Kırgızistan Cumhuriyetinde 1936–1938 yıllarında yaşananlara imkânlarımız doğrultusunda değinmeye çalışacağız.
Bilindiği gibi Stalin rejimi Türklük ve Turancılık fikrine ve Türk coğrafyalarının bir çatı altında toplanmasına tüm SSCB cumhuriyetlerinde izin vermemiş bu davayı savunan ve yakınlık duyan tüm aydınları, dini ve milli liderleri topluca meşhur 58. maddeye istinaden toplu olarak katletmiştir. Daha önceki yayınladığımız araştırmalar bu konudaki düşünce ve kanıtları desteklemektedir.
Tüm Sovyetlerde yapılan bu katliamlar 1936–1945 yılları arasında değişik periyotlarla değişik ülkelerde uygulanmıştı. Bu katliamların ve cezalandırmaların başlıca aktörlüğünü Stalin adına NKVD daha sonrada KGB istihbarat servisleri takip etmiş ve uygulamışlardır. Bunlardan yine günümüz de 1993 yılına kadar saklanabilen ve Kırgızistan başkenti Frunze yani bugünkü adıyla Bişkek yakınlarında bulunan “Ata-Beyt” toplu mezarlığıdır.
Ata-Beyt mezarlığında ortaya çıkarılan 138 kişiye ait toplu mezarda içinde DNA testiyle doğrulanan Türk Dünyasının güçlü yazarı Cengiz Aytmatov’un 9 yaşındayken son kez gördüğü 1937 de KGB ajanlarınca götürülen 38 yaşında öldürülen babası Törekul Aytmatov’a ait olduğu öğrenilmiştir. Yine ayrıca Kırgızistan Milli alfabesinin mimarı ve doğu bilimleri âlimi Kasım Tınıstanov ve Orta Asya’nın yetiştirdiği en büyük âlim ve Turan Birliği’nin savunucularından olan Bayalı İsakeyev, A.Jienbayev, Abdıkadır Orazbekov, Erinbek Esenamanov ve niceleri de bulunmaktaydı.
1938 yılında 138 kişinin kurşuna dizilerek üzerleri toprakla kapatılan kurbanların çoğu Kırgız Türklerine ait 19 ayrı milliyete sahip oldukları da tespit edildi. Katliam bugünkü Bişkek şehrinin yaklaşık 30km dışında bulunan Ala Dağların eteğindeki tuğla ocağında gerçekleştirildi ve 1938’deki bu katliamın birde tanığı vardı. Tuğla ocağı bekçisi Hıdır Aliyev. Aliyev, gizlendiği yerde şahit olduğu ve yıllarca yüzlerce askerin gerçekleştirdiği bu katliamı, orada inleyerek can verenlerin çığlıklarını mezara kadar götürmek istemediğinden ölmeden önce bugün 80 yaşlarına gelmiş, “Issık Göl”de yaşayan kızına şu sözlerle dile getirmiş: “Eğer zaman ve şartlar uygun olursa herkes bilsin. Kireç ocağında çok büyük olaylar oldu. Zamanı gelince herkes öğrenmeli!” ölüm öncesi bir vasiyet gibi kızına verdiği bu sır 1991 yılında tam bağımsızlığını kazanan Kırgızistan Cumhuriyetinin ilan edilmesinden sonra 1993 yılında kızı tarafından kurulan ilk Kırgız hükümetine iletildi.
Kırgızistan’ın ilk Cumhurbaşkanı, devrik lider Askar Akayev bu durumu bizzat görev edinerek 1993 yılında bir kazı başlatılması için gerekli izni ve kararı çıkardı. Kazılar sonucunda bulunan toplu mezar sadece Kırgızistan’ı değil tüm Orta Asya cumhuriyetlerinin kanını dondurdu. Toplu mezarda 138 ceset ve binlerce mermi kovanı bulundu.
Bu durum karşısında devrik lider Akayev, 1936–1938 yıllarına ait tüm KGB arşivlerinin taranmasını emretti. Yapılan arşiv araştırmaları ve DNA testleri sonucunda iki kadın cesedi dışında herkesin isimleri belirlendi.
Uzmanlar tarafından mezarda çoğunluğu Kırgız Türkü olmak üzere, Uygur, Tatar, Kazak, İranlı, Alman ve Çinli asıllı dönemin Sovyet vatandaşları olduğunu rapor ettiler. Hükümet komisyonu KGB arşivlerinden burada yatanların bazılarının neden, ne şekilde cezalandırılarak öldürüldüğü ile kimlik tanımı yapılamayan bazılarının ismiyle iki kadın cesedinin isimlerine ulaşılamadı.
Buna rağmen mezarda bulunan elbiselerin ceplerinden çıkan bir sararmış kâğıtta Sovyetlerin ünlü 58. maddesine istinaden yani basmacılık, Turancılık, ırkçılık, Troçkistlik (ajanlık) ve Pan-Türkizm suçlamalarıyla ölüm emirleri ve isim listelerinin bulunması birçok cesedin sahiplerini ortaya çıkardı.
İlginç olan ise bu toplu mezarın 50 metre uzaklığında SSCB tarafından inşa edilerek bugünlere kadar kullanıla gelen Polis binasının ve lojmanlarının bulunmasıdır. Katliamın karşı tepkisinde korkan KGB, bir gece içerisinde orada katliamı gerçekleştirdi ve gömdü. Halkın uzak kalmasını sağlayacak tek unsuru Polis binasını da yanına inşa etmişlerdi.
Bu acı olayın tamamlanan araştırmasının ardından devrik lider Akayev’in emriyle toplu mezarından çıkarılanlar ayrı tabutlarda isimlerinin yazılı olduğu yeni anıt mezarlığa defnedildiler. Dikilen büyük anıtta her kurbanın adı tek tek sıralandı. İçlerinde gayri Müslimlerinde olması dolayısıyla anıtın yanında birde çan konuldu.
Anıtın adı bölgenin adını aldı. “Ata-Beyt Kurbanları Anıtı”. Bunca azaba maruz kalan ve orada yatan ecdadımıza Allah’tan rahmet diliyoruz.
Gelecek yazımızda Kırgızistan’da yaşanan 1936–1938 yılları arasındaki cereyan eden olayları sebepleri ve Türkçülük hareketleri karşısında SSCB’nin tutumu ve insanlık dışı katliamlarının senaryolarına değineceğiz.
Tanrı Türk’ü ve Ülküsünü Korusun!..
Ufuk TUZMAN – Filolog, Araştırmacı
NOT: CENGİZ AYTMATOV VASİYETİ ÜZERİNE, “ATA-BEYİT” ANIT MEZARINDA BULUNAN ŞEHİT BABASI “TÖRÖKOL AYTMATOV’UN” YANINA DEFNEDİLMİŞTİR.
Yorumlar
“352) KIRGIZİSTAN “ATA-BEYİT” KATLİAMI” yazisina 2 Yorum yapilmis
Yorum yap
Türk devleti ki..
Nerede bir Türk zor durumdaysa,
Hele hele nerede bir Türk ölümle karşı karşıyaysa..
eli oraya uzanmalıdır.
Hesap da sormalıdır.
Sen hesap sormazsan, senin yapmadığın, aklından bile geçmeyen cinayetleri uydururlar ve hesap sorarlar.
Hatta öyle ki, bir takım umum dürziler fedarasyonundan ademler toplarlar, bir özür kampanyası başlatırlar.
Cengiz Aytmatov’un Toprak Ana’sında babasının Stalin karşıtlığı yüzünden öldürüldüğünü anlatırken, mezarsızlığından dert ediniyordu.. Ah içimizdeki şu Perinçekçiler, eski tüfek komünistler….