346) EMPERYALİZMİN İKNA ODALARI-4

Yayin Tarihi 12 Ocak, 2009 
Kategori KATEGORİLENMEMİŞ

EMPERYALİZMİN İKNA ODALARI-4

Kars’ta Türk-Ermeni diyaloğunu geliştirmek için öne çıkarılan anlayış

Basit sınır meseleleri bunları boş verin

Doğu’ya sanat götürenler 22 bin kişiye yaşadıkları şehrin ‘mozaik’ olduğunu anlattılar.

Yurtdışından alınan fonlarla İstanbul’dan sanat götürülen ikinci şehir Kars. Kars Sanat Merkezi “Türkiye, Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan’ için kültürel etkileşimin merkezi” olması için kuruldu. Etkileyen kim, etkilenen kim olacak orası fonlayanların takdirine emanet.
Gürcistan malum bir Soroszede.
Türkiye, Ermenistan ve Azerbaycan, hem acıları yaşayanlar, hem yaşatanlar, hem de bu acılardan etkilenenler ve şahitler olarak ’soykırım’ tanımı konusunda ihtilaflı taraflar…
Kars projesini yürütenlerin gözünde burası “bembeyaz bir Rus kenti”. “Caddelerinde hala Rus ve Ermeni etkileri taşıyan, kiliseleri, katedralleri, Anisi ile bir mozaik”.
Hem de öyle lezzetli bir mozaik ki, methini duyan tadına bakmaya koşuyor.
Kars Sanat Merkezi’nin açılışına otuz yedi ülkenin Türkiye büyükelçileri birlikte katıldı. Türkiye’de diplomatik temsilin bu derece güçlü olduğu bir başka sivil toplum kuruluşu etkinliği olmuş mudur?
Kars’ı bunca ülkenin ’çekim alanı’ kapsamına sokan nedir?
Ülkemin, kendini sanata feda eden, Türkiye’de gönüllü, Avrupa’da maaşlıları, 81 ilden neden ülkenin en doğu ucunu seçtiler acaba?
Anadolu Kültür’ün Kars faaliyetlerinin en büyük destekçisi İl Belediyesi. Bunun dışında Ka-Mer ve Rotary Kulübü de Kars’taki faaliyetlerin arkasında duruyor. Şehirde sadece iki sezonda 25 sergi, 22 konser, 13 tiyatro gösterisi, 14 söyleşi, 12 atölye çalışması aracılığıyla 22 bin 637 kişiye ulaştılar.
Kars-Kafkas insiyatifi ile Gül’ün ’futbol diplomasisi’ ve liberal aydınların ’soykırım anıtı önü hissiyatı’ nağmelerinden çok önce ’normalleşme’ye adım attılar.

Kars projesinde görev alan Kubilay Özmen ele geçirdikleri insan potansiyeline gerekçe olarak “insanların basit sınır meseleleri yüzünden birbirlerine düşman olmalarını beklemek safça olur” ifadesini kullanıyor.  Bu cümle bile, Anadolu Kültür sorumluları ve gönüllülerinin o ’sınır meseleleri yüzünden her gün şehit veren ülkelerine ne kadar yabancı olduklarını gösteriyor.

+++

‘Çok kültürlülük’ kullanılıyor
Kars’ta Türkler tarafından bin yıldır korunan binalar, gibi şehrin etnik yapısı da ‘ayrıştırma aracı’ olarak kullanılıyor

Kars sadece Türk kültüründen soyutladıkları mimari mirası ile değil demoğrafik yapısıyla da çekici geliyor.Şehirde Türk, Kürt, Azeri, Terekeme, Türkmen, Tat, Çerkes, Rus ve Almanlar bir arada yaşıyor. Bu nüfus Şii, Sünni ve Hıristiyan inancına sahip kişilerden oluşuyor. Bu çeşitlilik, yeni etnik kimlikler yaratmak isteyenler için bulunmaz bir fırsat.
Şehirde hem etnik kimlik hem de azınlık kimliği yaratmak için yeterli malzeme olduğuna kanaat getirenler, ‘çok kültürlülük’ kavramını kullanıyor. 
Prof. Dr. Mustafa Erkal “Çok kültürlülük küreselleşmenin ideolojisidir; farklılıkların kutsallaştırılmasıdır. Dıştan kumandalı bazı sözde sivil toplum kuruluşları da küreselleşmenin paralı askerleridir. Önü açılmış milli devletler bu tuzağa düşürülerek milli direnç yok edilmeye, vatandaşlık şuuru zayıflatılmaya çalışılmaktadır. Etnik ve mezhep tuzağı Cumhuriyetin önüne dikilmiştir. “Mozaik” ve “Türkiyelilik” yakıştırmaları Anadolu’da hâkim kültürü ve Türk kimliğini reddetmenin başka adıdır. Etniklik biyolojik değil; kültürel değerlere ve unsurlara bağlıdır. Dil grupları etnikliğin tek göstergesi değildir. Milliyet ve etniklik karıştırılmaktadır. Her etniklik milliyetle ifade edilmemektedir. Hâkim kültür reddedilerek varsa farklılıkların bütünü zenginleştireceği ileri sürülemez.” diyor.
Bu sözler kültürel faaliyet adı altında işgal edilen Kars’ın içinden geçtiği sürecin özetidir.

+++

Karalamıştı
“Türkler 1 milyon Kürt ve Ermeniyi öldürdü” diyen Nobel’li Orhan Pamuk’un Kar romanı Kars’ta geçiyordu. Pamuk’un deyimiyle bu etnik ve politik bir kitaptı.
Kars insanının yapısını, ilişkilerini Avrupalı gözüyle anlatan Pamuk, dünyaya istediği malzemeyi cömertçe sunmuştu. Ne de olsa bu topraklar, kendi kızlarını bile intihara sürükleyen yobaz ve barbarlara aitti. Onlar mı Ermenilerle bir arada yaşamıştı… Kim inanırdı ki buna?

+++++

Ani, Ermenistan mucizesiymiş
Kars, aynı zamanda Kültür Bakanlığı’nın “marka kent” projesine dahil edilen 15 ilden biri. Taş yapı evleri, Ani Harabeleri, Kars Kalesi, Ebu Menucehr Camii, Havariler Kilisesi, Sarıkamış Süphan, Cıbıltepe Balıkdağ, halı ve kilimleri, kaşar peyniri, balı Kars markasını taşıyan değerlerden bazıları. Şehir ‘bu değerleri bir arada tutabilmiş bir Türk şehri’ olarak mı, yoksa son dönemde yüksek sesle vurgulandığı gibi ‘bembeyaz bir Rus şehri’ ifadesiyle mi anılacak?
Bir gün Ani’yi gezen bir devletlü ‘Ermenistan’a giden yol Kars’tan geçer’ derse mesela, o zaman ne olacak?
Bunları oturduğumuz yerde kuşku büyüterek yazmıyoruz elbette. Sağlam referanslarımız var. Çünkü Roma, Bizans, İran, Arap, Gürcü, Ermeni ve Türk kültürlerinden izler taşıyan Ani dünyaya, Birgün için şehri gezen Damla Kayayerli’nin ifadesiyle “Ermenistan’ın mucizesi” olarak pazarlanıyor. Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig’deki “Türk insanı kılıç ve kalemi birlikte düşünen bir millettir. Kılıç memleket zapteder, kalem ise memleket tanzim eder, düzenler” tespitinde olduğu gibi Selçuklu, Doğu’nun kilidi saydığı bu bölgeyi fethettikten sonra, Alparslan’ın imar seferberliği mi bu mucizenin mimarıdır,  yoksa Ani gerçekten, dibine kurduğu taş ocakları ile buradaki tarihi sarsan Ermenistan’ın mucizesi midir?Kars’taki ‘sanat faaliyetlerine’ katkıda bulunmak için Ekim ayında şehre giden Murat Belge, dönüşünde Taraf’ta kaleme aldığı yazıda tek bir konuyu vurguluyor:  “Festivaldeki işini bitiren konuklar kenti ve çevreyi geziyor, görülecek yerleri gezip görüyor. İnsan Kars’a gelince, bu bağlamda akla ilk gelen yerlerden biri tabii Ani oluyor.  Ani’ye gitmiştim. Bu olağandışı ören yerini, çok güzel kiliseleri hatırlıyorum. Unutamadığım bir şey de, girişteki bir tabela. Burada, on altı madde miydi, kaç taneydi, tam aklımda kalmasa da, bir kere “Ermeni” adının geçmediğini hiç unutmadım. Pakrat hanedanının bir zaman hüküm sürdüğüne dair bir cümle galiba vardı, ama onların bir Ermeni hanedanı olduğunu kim bilir! Şimdi karşıma habire “ani / anı” garabeti çıkıyor. Orayı gezdiren rehber “anı” diyerek anlatıyor. Belli ki bu “resmî politika” haline gelmiş: “Ani” diye bir yer yok, hiç olmadı. Olduğunu düşünür, iddia ederseniz cahilsiniz ya da aptalsınız, ya da kötü niyetlisiniz, ya da vatan hainisiniz. Türk milliyetçiliğinin o andaki ihtiyacı veya o andaki sözcüsünün keyfine göre yukarıda sayılanlardan biri olabilirsiniz.  Niye “anı”? Evliya çelebi öyle yazıyormuş! Bu kentin adının ne olduğunu bir Ermeni mi bilecek, Evliya Çelebi mi bilecek?
Nereye varılacak bununla. Ani denen yerin aslında “anı” adında bir Türk kenti olduğunu mu kanıtlayacaksınız? Neyi sağlayacak bu? Ermeni kıyımı olmadığını mı ispatlamış olacağız?”
Türklerin 1064’ten beri Kars’a vurduğu mühürleri törpüleyen yeni bir sanat dalı yaratanlar, Kars’tan vazgeçmeyecekler, peki ya siz?

SELCAN TAŞÇI / YENİÇAĞ

sorosimage3.jpg

Paylaş:

Yorumlar

“346) EMPERYALİZMİN İKNA ODALARI-4” yazisina 1 Yorum yapilmis

  1. Ertuğrul Kapusuzoğlu yorum tarihi 12 Ocak, 2009 11:00

    Niçin Kars,
    Niçin Diyarbakır,
    Niçin Trabzon,

    Propagandaya bakın; “Çok kültürlülük.”
    Basit bir sınır meselesi ha…
    Tarihteki bütün kanlar, sınır meseleleri yüzünden dökülmüştür.
    İstanbul Avrupa kültür merkezi olacakmış.
    Kars da kafkasların.
    Diyarbakır Büyük Orta Doğu Projesinin yıldızı….

    Bir halk deyimi.
    “Kimi sallar uyusun diye, kimi sallar uyansın diye.”

    Salıncağa bindirildik sallandırılıyoruz.
    Uyu uyu yat uyu.

Yorum yap