321) SABIR AY’I

Yayin Tarihi 14 Temmuz, 2013 
Kategori SOSYAL

 

SABIR AY’I

image0014.jpg

——————————————————————————————-

Gerçekten de Ramazan sabır Ay’ı.

Sağlıklı olduğum müddetçe; açlığa, susuzluğa, uykusuzluğa ve diğer insani heveslere nefsimi körelterek tahammül etme gücünü kendimde bulabiliyorum.

Ama sabredemediğim durumlarda oluyor. İşin ilginç yönü, bu sabırsızlığım iftardan sonra oluşuyor. Ülkemizde neler oluyor, diye haberleri dinledikten sonra Allah bilir ya, tuttuğumuz orucun sevabını öfkemizle yıkıyoruz!

Sabredemediğim diğer bir husus da, iftar davetlerinde oluyor. Bazı dostlar iftar programı düzenliyor ve önemsediği kişileri davet ediyor! 

Doğrusunu söylemem gerekirse, bu iftar davetlerinin oluşum şeklini hiçbir zaman tasvip etmemişimdir. Nedenine gelince, davete katılanların belki de tamamı sosyo-ekonomik yönden durumu iyi olanlardır. Ramazan da iftar sofraları, anlayışıma göre Kurban bayramlarında et ile tanışabilen yoksul insanlara verilmeli diye düşünürüm.

Her neyse, “Davete icabet gerekir” anlayışı ile iftara katılırız! İftarın en sevindirici ve güzel yanı dostlukların oluşması ve pekiştirilmesidir… Bunun dışında sabredemediğim husus ise yine orucumuzu açtıktan sonra başlar. İftarı tertip eden bazı kişilerin yemekten sonra yaptığı konuşma!

İlmi ve insani değerlerle konuşmasını yapanları tenzih ederek;

Adam bize yemek vermiş. Dinlememek olur mu? Dinleyeceğiz! Dinledikten sonra ne söylerse söylesin, alkışlamamak olur mu? Alkışlayacağız!

Nezaket gereği dinleyip, alkışladıktan sonra riyakârlık yapmışım duygusuna kapılır, söylenenlere nasıl tahammül ettiğim hususunda kendimle muhasebe yaparım. Ama bu söylenenlere benim de bir cevabım var! Nasıl olacak? O mekânda olması mümkün değil. O halde, dedikodu yapmadan bizim de bir iftar daveti vermemiz gerekecek. Gerektiği gibi bu davete katılanları ve daveti tertip edenleri de çağıracağız ki, taşı gediğine oturtalım!

Yapıyor muyum? Hayır!

Taşı dilimin altına koyup “Ya Sabûr” diye iman ediyorum.

YILMAZ KARAHAN

Paylaş:

Yorumlar

Yorum yap