299) Türklerde Mevlid Geleneği
Yayin Tarihi 23 Mayıs, 2015
Kategori İSLAMİYET, KÜLTÜREL
Atabey Gökbörü’den, Osmanlı’ya Mevlit Geleneği
Mevlit denince ilk akla gelen İslâm büyüğü -hiç şüphesiz- 1154-1232 yılları arasında yaşamış olan Ebû Saîd Muzafferüddin Gökbörü’dür. Soyu, Oğuz Türklerine dayanan Gökbörü, Oğuzların (Türkmen) Beytigin sülâlesindendir. Eşi Râbia Hâtun, ünlü İslâm kumandanı Selâhaddin Eyyûbî’nin kız kardeşidir. Gökbörü’nün adı ‘gökkurt’ anlamına gelmektedir. Önceleri Şanlıurfa, Harran, Samsat gibi yerleşim birimlerinde beylik süren Gökbörü 1190 yılında Erbil Atabeyi olmuş ve Selçuklular adına bölgeyi yönetmiştir.
Atabey Gökbörü, Haçlılara karşı verilen mücadelelerin simge isimlerinden biri olarak da öne çıkmıştır. 1187’de Kudüs Haçlı Krallığının sonunu getiren Hıttîn savaşlarında büyük yararlılık göstermiştir. Bu zaferden iki yıl sonra, Akka’nın fethinde de önde gelen kumandanlardan biridir.
Atabey Gökbörü, ünlü bir kumandan olduğu kadar iyi bir idarecidir de aynı zamanda. Erbil’i, devrinin en önemli merkezlerinden biri yapmıştır. Onun zamanında medrese, hastane, han, tekke gibi halkın ihtiyaçlarına hizmet verecek kurumlar birbiri ardına açılarak Erbil bir huzur ve barış kenti hâline getirilmiştir. İlim meclislerine katılmaktan zevk alan, meşverete önem veren bir devlet adamıdır. Parasız kalan yolculara para yardımından tutun da, annesiz bebeklere sütanne tutulmasına kadar akla-hayâle gelmeyecek hayır işleri, Gökbörü’nün himmetiyle hayata geçirilmiştir. Mekke ve Medine’de gariban hacılara cep harçlığı dağıtmak; Arafat’a, -tarihte ilk defa- su getirtmek gibi hayır hasenatlar da cabası! Öyle ki yardıma muhtaç Hıristiyanlar bile Gökbörü’nün ihsanlarının muhatabı olmuştur.
Gökbörü’nün İslâm tarihindeki bir başka önemli icraatı ise ilkini 1208 yılında düzenlediği ünlü Mevlit törenleridir. Bildiğiniz gibi Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey 1055’te Bağdat’ı alarak Şiî Büveyhoğullarıdevletine son verip, Abbâsî halîfesini kurtarmış akabinde Mısır ve Sudan taraflarında hüküm süren Şiî Fâtimî Devleti ile siyasî ve dinî bir mücadeleye girişmiştir. Selçukluların İsfahan, Nişabur, Belh, Herat, Musul, Bağdat, Basra gibi şehirlerde kurdukları Nizâmiye medreseleri hem devletin ihtiyaç duyduğu kadroların yetişmesi hem de ehl-i sünnet inancının yaygınlaşması açısından büyük öneme haizdir. Selâhaddin Eyyûbî’nin kumandası altındaki Türk ordusu 1171’de Kahire’ye girerek Fâtimî hâkimiyetine son vermiştir. Fâtimîler tarafından düzenlenen mevlit törenlerinin toplumsal birlik ve tanıtım (propaganda) açısından önemini kavrayan Gökbörü bu törenlerin bir benzerini çok daha gösterişli ve uzun sürelerle Erbil’de kutlatmaya başlamış ve önceleri Oğuzlar (Türkmen), Kıpçaklar, Kürtler arasında yaygınlaşmış olan Mevlit törenleri sonrasında bütün Türk illerine yayılmış hatta Araplar, Arnavutlar, Boşnaklar gibi diğer Müslüman topluluklara da geçmiştir.
Osmanlı Türkiye’sinde yazılan ilk mevlit Süleyman Çelebi’nin 1409 yılında yazdığı Vesîletü’n-Necât adlı eserdir. Yıldırım Bâyezid Hân’ın dîvan imamı olan Süleyman Çelebi aynı zamanda Bursa Ulu Camiînin de imamlığını yapan, devrin önde gelen din adamlarından biridir. Osmanlı ülkesinde birçok mevlit yazıldığı hâlde hiçbiri Süleyman Çelebi’nin mevlid-i şerifi kadar meşhur olmamıştır. Yazılan mevlitlerin sayısının yüze yakın olduğu ifâde edilmektedir.
Osmanlı Devleti de tıpkı kendisinden önceki Türk devletlerinde olduğu gibi Mevlit geleneğine büyük önem vermiştir. Önceleri birbirinden bağımsız etkinlikler şeklinde yaşatılan bu gelenek 1590 tarihinde resmî devlet töreni hüviyeti de kazanarak Ayasofya’dan, Sultanahmet Meydanına doğru bir seyir ve gelişim izlemiştir. Sonraki yıllarda ise Eyüp Sultan’dan başlayarak bütün camilere, meydanlara yayıldığını söyleyebiliriz. Osmanlılar bununla da yetinmemiş, II. Mahmut Hân zamanından itibâren Mekke’de de resmî bir mevlit töreni tertip ettirmeye başlamışlardır. 1910 yılına gelindiğinde, mevlit yani Peygamberimizin doğum günü resmî bayram olarak kabul edilmiştir. Osmanlı’da, gösterişli mevlit alayları devletin son günlerine kadar yaşatılan bir gelenek olagelmiştir.
‘Mevlit okutma’ merasimleri, Türk Dünyasında hâlâ yaşayan, yaşatılan bir gelenek olarak millî ve manevî değerlerimizin en başta gelenlerindendir. Doğumda, ölümde, düğünde, bayramda, adakta, yemekte velhâsıl birçok yerde, birçok sebeple mevlit okutulmaktadır. Mevlit merasimleri, millî birlik ve kardeşlik harcının daha bir sağlam, daha bir kavi olmasına katkı sunmaya devam etmektedir. Bu merasimler, Türk milletinin, ‘Son Peygamber’e olan sevgisinin, saygısının genlere işlemiş hâli, tezahürüdür. Sekiz asırdır devam eden bu kutlu geleneğin sonsuza kadar sürmesi, sürdürülmesi temennisiyle!.. Mevlit okuyan, okutan ve dinleyenlerden Allah (cc) râzı olsun.
Aziz Dolu Atabey
OSMANLILARDA MEVLİD KANDİLİ
Çocukken Kıbrıs’a ilk gittiğimde, Mevlid Kandili’nin tatil olması beni şaşırtmıştı. Bu Osmanlı geleneğine İngilizlerin bile dokunmamış olması garibime gitmişti. Osmanlılar zamanında Mevlid Kandilleri tatil olduğu gibi, fevkalâde ihtişamlı merasimlerle kutlanırdı. Bütün Müslüman devletlerde de mevlid kandili coşkulu bir bayram idi.
ORTAYA PARA KONULURDU
İnsanlar peygamberlerinin doğum gününe her zaman tazim etmiştir. Müslümanlar da Hazret-i Muhammed’in doğum günü olan Rebiülevvel ayının 12. gecesine hürmet gösterirdi. Hazret-i Peygamber’in bizzat kendisi de bu günde, eshabıyla oturup, doğumu esnasında olan hâdiseleri anlatırdı. Hassan bin Sâbit, Abdullah bin Revâha, Kâb bin Züheyr gibi sahabîler, peygamberi öven şiirler söylerdi. Hazret-i Ebu Bekr ve Ömer de zamanlarında böyle yapardı. İslâm âleminde bu gelenek devam etmiştir. Gücü yetenler mevlid cemiyetleri tertipleyip, güzel sesli hâfızlara bu kasideleri okutur; insanlara yemek, şerbet, tatlı dağıtırdı. Gücü yetmeyen evinde oturup bu kasideleri bizzat okurdu. Kaside okunurken ortaya su, tuz ve para konurdu. Böylece o paranın temizlendiğine inanılır; diğer paralarla karıştırılırsa onların da faydalanacağı ve sahibinin fakir düşmeyeceği umulurdu. Tuz da diğer tuza karıştırılarak bununla pişecek yemeklerin bereketlenmesi düşünülürdü. Mevlid şekerleri de mevlid okunurken bereket için dinleyenlerin önüne konurdu. Bu gün Müslümanlar güzel elbiseler giyip kokular sürünür; evini süsler, çıralar yakardı.
Selçuklu atabeylerinden ve Salâhaddin Eyyübî’nin eniştesi Erbil Meliki Muzaffer Ebu Said Gökbörü, hükümdarlardan en evvel mevlid okutandır. Ömrü boyunca her sene bu vesileyle binlerce insana yemek yedirir, hediye ve sadakalar dağıtırdı. İmam Muhammed Bâkır mevlid okumak için sevdiklerini toplar; onlara ve fakirlere yemek yedirir idi. İmam Süyûtî Mısır’da böyle yapar ve yapılmasını tavsiye ederdi. Nitekim Mısır’da mevlid cemiyetleri çok parlak bir gelenektir. Mevlid okumak peygamberi övmek olduğu için ibâdet sayılmıştır. Vehhâbîlerden başka mevlide karşı çıkan olmamıştır. Hatta Hazret-i Peygamber’in doğum anını anlatan “Geldi bir akkuş kanadıyla revan, arkamı sığadı kuvvetle heman” beyiti okunurken, herkesin hürmeten ayağa kalkması, İmam Sübkî‘den gelen bir âdet olmuştur.
Sultan Ahmed Câmiindeki bir mevlid alayını gösteren eski bir gravür.
MEVLİD ALAYLARI
Osmanlılar zamanında padişahın ve bütün devlet ricâlinin resmî kıyafetleriyle hazır bulunduğu tantanalı mevlid alayı yapılırdı. Bu, devlet merasimlerinin en önde gelenlerindendi. Önceleri Ayasofya, sonraları Süleymaniye, daha sonra Sultan Ahmed Câmilerinde, Sultan Aziz devrinde Ortaköy ve Sultan Hamid devrinde de Yıldız Câmii’nde mevlid okunur; herkese hurma ve şeker dağıtılırdı. Mevlidhan ve hizmetkârlara hediyeler; fakirlere sadakalar dağıtılırdı. Ayrıca sarayda mabeyn dairesinde ve haremde de mevlid okutulur, padişah da katılırdı. Sarayda da sık mevlid okutulduğundan, güzel sesli hususî hünkâr mevlidhanları vardı. Meselâ Sultan Aziz devrinde Said Paşa imamı diye meşhur hünkâr mevlidhanı Hasan Rıza Efendi güzel sesiyle ve içli okumasıyla meşhurdu. Kimsenin davetine gitmezken; sadece fakir ve garipleri kırmayıp bir şey beklemeksizin mevlid okurdu.
SÜLEYMAN ÇELEBİ UNUTULUR MU?
Hazret-i Peygamber’in doğumu vesilesiyle yüzlerce mevlid kasidesi yazılmıştır. Hicaz’da Mevlid-i Berzencî meşhurdur. Orada şeker yerine hurma dağıtılır. Türkçe mevlid de pek çoktur. En meşhuru Bursa Ulu Cami imamı Süleyman Çelebi’ye aittir. 1409 yılında yazılmıştır. Rivayete göre burada bir Acem vâiz Bakara sûresinin 285. âyetini tefsir ederken, Hazret-i Muhammed ile Hazret-i İsa arasında hiçbir fark ve üstünlük olmadığını söyleyince, cemaatten birisi kalkıp, “Ey câhil! Peygamberler arasında peygamberlik vazifesi bakımından bir fark yoktur. Hepsini peygamber kabul etmek lâzımdır. Ama Sevgili Peygamberimiz, elbette bütün peygamberlerden üstündür” diyerek aynı sûrenin “Peygamberlerin bazıları bazılarından üstündür” meâlindeki 253. âyetini okudu. Bu hâdise, Süleyman Çelebi’yi çok hislendirip, meşhur mevlid kasidesini kaleme almasına vesile oldu. Edebî değeri yüksek, ama çok samimi bir eserdir. Münâcât (Allaha yakarış), velâdet (doğum), risâlet (peygamberlik), miraç, rıhlet (vefat) ve duâ kısımlarından müteşekkildir. Uzun olduğu için mevlidlerde ekseri münâcât, velâdet, miraç ve dua kısımları okunur. Aralarda aşir ve ilahi okumak âdettir. Eskiden her beyit sonunda, zâkirler hay diye zikrederdi…
Prof. Dr. Ekrem Buğra EKİNCİ
http://www.ekrembugraekinci.com/
HAZIRLAYAN: YILMAZ KARAHAN
Yorumlar
“299) Türklerde Mevlid Geleneği” yazisina 1 Yorum yapilmis
Yorum yap
ŞANLY TARYH
▶ TÜRKMENLERIÑ YSLAM DININE EDEN HYZMATLARY
Yslam dinine Sahabalar döwründen soñra iñ uly hyzmaty türk(men)leriñ edendigini köp taryhçylar belläp geçýär. Yslamyýetiñ nijeme çarkandakly ýollardan aşyp häzirki döwürde dünýä boýunça ýaýran ýerlerine göz aýlanyñda-da munuñ dogrudygyny görmek bolýar.
Türk(men)ler turuwbaşdan söweşlere, ýörişlere, tebigy şertlere uýgunlaşyp giden söweşjeñ milletdi. Olar musulmanlygy kabul edenden soñ, täze dinlerine çalt öwrenişdiler. Köne adatlaryñ yslama gabat gelmeýänleriniñ hemmesi unduldy. Geçmişlerini-de küýsemediler. Bu aýratynlyklar olary yslamyñ baýdak göterijileri edip ýetişdirdi. Yslamyýet türk(men)leriñ elinde ümmülmez topraklara ýaýrady. Ýewropanyñ jümmüşine, Hytaýa, Sibire çenli uzady. Muña “Türk(men)leriñ Bütindünýä häkimiýeti” diýip at berildi. Türk(men)ler hristianlygyñ merkezi Rime “Gyzyl Alma” diýip at berdiler. Türk(men)ler (oguzlar) gelejekde eýelemeli edilen ýerleriniñ başynda gelýän ýurda “Gyzyl Alma” diýip at berýärdiler…
♣ Ajaýyp ahlagyñ miwesi
Türk(men)lerden yslamyýeti ýaýratmak üçin ýeñini çyzgap ilkinji bilen Garahanlylar orta çykdy. Garahanlylaryñ yslama arka çykmagy uýgur kowumdaşlarymyzyñam musulmanlyga geçmegine sebäp boldy. Gaznawylar bolsa owganlary we hindileri yslam bilen tanyşdyrdy. Anadolynyñ eýelenmegi bilen yslamyýet türk(men)ler arkaly Rime garaşly ýurtlara ýaýrady. Ýerli halkyñ yzysüre Balkan ýurtlarynda pomaklar, albanlar, bosniýalylar, makedonlar (torbeşler), patriotiler, Kawkaz ýurtlarynda mongollar, gruzinler, lazlar, abhazlar, çerkesler, şol bir wagtyñ özünde rum, ermeni, ýezidi ýaly Anadolynyñ ýerli halklaryndan bolan käbir gatlaklar türk(men)leriñ saýasynda meýletinlik bilen musulmanlygy kabul etdiler. Türkmen hökümdarlary basyp alan ýurtlarynda jemagatlaryñ arasyndaky sosial, medeni we dini aýratynlyklaryñ arasyna çäklendirme goýmandyrlar, hemmelere deñhukuklylyk beripdirler we adalatly çemeleşipdirler. Türk(men)leriñ özlerine bolan mylakatly çemeleşmelerini we ajaýyp ahlaklaryny görüp musulman bolanlaryñ sany hasap ederden köp bolupdyr.
Haçly ýörişleri ençeme gezek togtatmak Seljukly we Osmanly (türkmenlerine) nesip etdi. Bu bolsa yslam dünýäsini soñy gelmejek bela-beterlerden halas etdi. 100 müñlerçe musulmanlaryñ ganyna galan we hiç kimiñ saklap bilmedik mongol ordalaryny ýene-de Müsürdäki mamlýuk türkmen soltany Beýbars saklap başarypdy.
“Ilaýy Kelimetullah” diýilýän, Allanyñ adyny (dinini) çar tarapa ýaýmak we eşitdirmek prinsipi hristian älemi bilen iç-içe ýaşan Osmanly döwletinde iñ kämil derejelere çykdy.
XVI asyrda dünýä boýunça dört beýik yslam döwletiniñ üçüsi türkmenleriñ guran türki döwletidi. Ol üç döwlet Osmanly, Eýrandaky Sefewi (soñra Gajar) we Hindistandaky Gürkany döwletidir. Olaryñ dördünjisi bolsa bir salym Osmanlylara garaşly ýaşan Marokko soltanlygydyr. Türk(men)leriñ eden hyzmatlary netijesinde musulmanlar ençeme asyrlap agzybirlikde we jebislikde ýaşadylar. Türki häkimiýet Hindistanda 1858-nji ýyla çenli, Eýranda 1925-nji ýyla çenli dowam etdi.
Türk(men)ler ençeme asyrlap eýran milletçiligine öwrülen we yslam agzybirligine howp salan şaýy ynanjyna garşy ýadawsyz göreş alyp bardylar. Seljukly soltany Togrul beg Türkmen Bagdada girende arap halyfyny şaýy ynançly Büweýhi ogullarynyñ elinden halas etdi. Seljuklylaryñ elinde ýetişen serkerde Selaheddin Eýýuby bolsa yslam ýurtlarynyñ agzyny alartmak üçin propoganda alyp barýan Müsürdäki şaýy ynançly Fatimileri ýok edip, hurufylaryñ täsirini iñ pes derejä düşürdi. Osmanlylar hususanam XVIII asyryñ ahyrlarynda orta çykan wahhabylaryñam esli wagtlap öñüni alyp saklamagy başarypdylar. Belki-de, türk(men)ler bolmasa, yslamyñ ilkibaşdaky arassalygy bilen häzirki döwürlere çenli gelip ýetjegi-de belli däldi. Özüñiz syn edip görüñ: dünýäde türkmenleriñ guran türki döwletleriñ doly ýykylyp gutarylan XX asyryndan soñ yslam ýurtlary ýa-ha imperialistik döwletler tarapyndan okkupasiýa sezewar boldy, ýa-da ol ýurtlaryñ köpüsi anarhist toparlaryñ, radikal bandalaryñ, sosialist pitneçileriñ golastyna geçdi.
♣ Türk(men)lerde alym ýokmy?
Türk(men)ler yslam äleminde ençeme asyrlap häkimiýeti öz ellerinde sakladylar. Yslam dini türkmenleriñ saýasynda dünýewileşdi we barlygyny dowam etdirdi. Türki döwletlerde dini we gumanitar ylymlar hiç haçanam ünsden düşürilmedi. Baryp Garahanlylar döwründen bäri beýik-beýik türkmen alymlary ýetişdi. “Usuly-fykh” ylmynyñ kerpijini-de türkmenler goýdy. Häkim Şehid, Kerhi, Ebul-leýs Samarkandy, Ebu Bekir Horezmi, Debbusi, Hulwany, Pezdewi, Haherzada, Sadrüş Şehid, Nesewi, Buhary, Sarahsy, Kasany, Kadyhan, Merginany, Üsrüşeni ýaly adyny sanap gutaryp bolmajak hukukçy alymlarymyz türkmenleriñ arasyndan çykdy. Ebu Mansur Maturidiniñ asly hem samarkantly türkmendir.
Gazna, Samarkant, Buhara, Deli, Kazan, Hyrat, Stambul ýaly medeniýet merkezlerinde asly türkmen bolan ençeme alymlar ýetişipdir. Ibni Melek, Molla Fenary, Ibnul Hümam, Hyzyr beg, Haýaly, Molla Hysrow, Sagdy Çelebi, Şeýhzada, Halaby, Taşköprizada, Birgiwi, Ebu Suud, Ibni Kemal, Hadymy, Osmanly ýurdunda ýetişen asly türk(men) alymlardyr. Hoja Ahmet Ýasawy, Bahaweddin Nagyşbendi, Ubeýdulla Ahrar, Möwlana Jelaleddin Rumy, Hajy Baýram Weli ýaly sufizmiñ görnükli wekilleri hem türk(men) agalygynyñ höküm süren topraklarynda döredi. Bu ady tutulan sufiler Anadolynyñ we Rumeliniñ yslamlaşmagynda, agzybirligiñ we jebisligiñ, aýratynam jemgyýet tertip-düzgüniniñ berkarar edilmeginde aýgytlaýjy rol oýnadylar.
Osmanlylarda halk we döwlet işgärleri türki dilde gürlemek bilen birlikde, şol bir wagtyñ özünde arap dilini ylym dili hökmünde gorap, şu günlere çenli arassa görnüşde gelip ýetmegine-de inkär edip bolmajak hyzmatlarda boldular.
♣ Ylymda we sungatda birinji derejeli eserler
Musulman türk(men) döwletlerinde diñe dini ylymlarda däl, dünýewi ylymlarda-da uly-uly öñe gidişlikler gazanyldy. Trigonometriýanyñ düýbüni tutujylardan Biruny bilen Ibni Türk matematika ylmynyñ gündogardaky kerwenbaşylary boldular. Algebranyñ atasy Horezmi, astoronom Ulugbek (Teýmirleñiñ agtygy) hem gelip çykyşy boýunça türki asyllydyr. Kagyz, çaphanaçylyk, kükürt, kompas Hytaýda döränem bolsa, olary uýgurlar kämilleşdirip, bütin dünýä ýaýratdylar. Samarkant birwagtlar kagyz önümçiliginiñ merkezidi. Medisina ylmy boýunça Seljuklylar döwründe has uly ösüşler, öñe gidişlikler gazanyldy. Anadolyda medisinadan sapak berýän ençeme fakultetler we hassahanalar guruldy. Ruhy taýdan näsaglara ilkinji gezek “näsag” kesgitlemesini goýup, olary bejergi etmäge başlan türk(men)lerdir. Piri Reýis, Seýdi Aly Reýis, Kätip Çelebi bütin dünýäde ykrar edilen geografiýaçy alymlardy. Täze yklymlar açylmazdan öñ bu geografiýaçylaryñ çyzan we häzirki dünýä kartasyna juda meñzeş kartalary görenleri haýrana goýýar.
Türk(men)leriñ ýaşan şäherleri dünýäniñ iñ mähelleli we owadan şäherleridi. Aziýanyñ jümmüşinden Orta Ýer deñzine, Oguz sähralaryndan Hindistanyñ ortalaryna we Müsüre çenli uzalan ümmülmez geografiki giñişlikde şol döwrüñ türk(men) döwletlerinden galan birinji derejeli sungat eserleri görenleriñ gözüni gamaşdyrýar. Türk(menler) sungat älemine birgiden täzelikleri girizdiler. Özlerine mahsus özboluşlylygy ulanyp yslam medeniýetini has-da baýlaşdyrdylar.
Ekrem Bugra EKINÇI,
05.08.2009 ý.
Terjime eden: © Has TÜRKMEN.
line.me/R/ti/p/@kpm7016r