294) CAHİL KİMDİR, CEHALET NEDİR?

Yayin Tarihi 20 Nisan, 2012 
Kategori SOSYAL

CAHİL KİMDİR, CEHALET NEDİR?

image00123.jpg

———————————————————————————–

İnternette araştırma yaparken bir fotoğraflı haber ilgimi çekti! Bu haber, 28 Mart 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesinden:

“CANLI HESAB MAKİNESİ

Cahil bir köylü en ince hesabları bir dakikada yapıyor”

Afalladım kaldım!

Bu merhum adamcağız en zor hesapları kısa sürede eline kağıt kalem almadan kafasından yapıyorsa nasıl “cahil” oluyor?

Acaba “cahil” kim? Bunu öğrenmek için Türk Dil Kurumu’nun sözlüğüne müracaat ettim. TDK’na göre “Öğrenim görmemiş, okumamış” olanlar cahilmiş!

Şimdi daha iyi anladım ki, bu ülkede suni elit bir sınıf yaratmak ve eğitimsiz halkı ötelemek için kurumlar bile gerçekleri saptırabilmiş! Bu merhum Hasan Efendi gerçekten cahil mi, yoksa okur yazar olmayan akıllı ve zeki biri mi?

O halde “cahil” kime denir, “cehalet” nedir?

Bu sözcükleri duyarız, söyleriz, okuruz…

Toplumumuzda genellikle cahil sözcüğü yanlış öğretilerden dolayı “bilgisiz, eğitimsiz, okuma yazması olmayan” kişileri tanımlamak üzere kullanılmaktadır. İşte en büyük yanılgı ve algı bu anlayıştadır! Çünkü cahil, bilgisiz ve eğitimsiz değildir. Bilakis okuma yazması olup bildikleri ve inandıklarını, gerçek doğrular karşısında bile inatla ve kinle savunanlardır…

Buna en iyi örnek İslamiyet’in gelişmesini engellemeye çalışan, Müslümanlara işkence edip malına ve canlarına kast eden Ebu Cehil’dir! Ebu Cehil’in asıl adı, Amr bin Hişâm’dır. Mekke’nin liderlerinden olup “Ebûl Hakem”, yani “Bilgeliğin Babası-Herşeyi Bilen” olarak bilinirdi. Peygamberimizi yalanlayıp, iftiralar atması ve Kur’an-ı Kerim’in emirlerini inkar etmesinden dolayı Müslümanlar Amr Bin Hişâm’a küfrün ve inkarcılığın önderi anlamında “Ebu Cehil” Cehaletin babası demişlerdir.

İslami anlayışa göre:

Cahil; Hak ve hakkaniyeti inkar eden küfür ehlidir.

Cehalet ise; doğrunun ve ilmin gerçeklerine uymayıp yalana, yanlışa ve inkara hizmet etmektir.

Okuma yazması olmayan birine “cahil” dememek gerekir. Bilgisizlik ve eğitimsizlik bir şekilde giderilebilir. Ancak cahil; hurafelerden, yalanlardan, sapkınlıklardan ve baskılardan beslendiği için biat kültürü ile yaşayarak cehalet medeniyeti oluştururlar…

Bu sözcükleri çok önemsiyorum. Zira ülkemizde sosyal ve siyasi tercihler yüzünden bu hitaplar çokça kullanılmaya başlandı. Kendi görüşüne destek vermeyenleri “cahil” diye tanımlamak, bana göre büyük bir mesuliyet ve kul hakkıdır. Bundan daha ağır bir hakaret olamaz! Çünkü cahil sözcüğü, Kur’an tabiridir. Kur’an’a göre de “Allah’ı ve dinini inkar etmek, doğruluktan ve ilimden şaşmaktır”

TDK’nun, Büyük Türkçe Sözlüğündeki yanlış açıklamaları düzeltmesi dileği ile cahilin cehaletinden, münafığın şerrinden Allah’a sığınırım.

YILMAZ KARAHAN

Paylaş:

Yorumlar

“294) CAHİL KİMDİR, CEHALET NEDİR?” yazisina 4 Yorum yapilmis

  1. Mete Taştan yorum tarihi 24 Nisan, 2012 07:31
  2. Ali Saçak yorum tarihi 24 Nisan, 2012 08:01
  3. Nurullah Aydın yorum tarihi 12 Mart, 2013 22:03

    KÜLTÜRSÜZLEŞTİRİLEN CAHİLLEŞEN TÜRKİYE
    Türkiye; dedikodular, yalanlar, fısıltılar, hurafeler, dogmalar, saplantılı düşünceler, fikirler anaforuna kapılmış durumda.
    Tv’lerde sırıtan belli tip siyasetçi, belli tip gazeteci, belli tip akademisyen konuşuyor, konuşturuluyor.
    Ekranlar ve gazete köşeleri ve sayfaları bazı ucubelerle dolu. Gerçekdışı kırıntı bilgilerle; her gün kin kusuyorlar, söyledikleri çelişkili ama bağlı oldukları merkezlerin sözcülüğünü yapıyorlar.

    Türk halkı ortalama 10 yılda bir kitap okuyor. Geçen yılki rakamlara göre; Türkiye de toplam 45 çocuk kütüphanesi, 14 yazma eser kütüphanesi ve 55 gezici kütüphane olmak üzere toplam 1152 kütüphane olmasına karşılık Almanya’da 10.531, İngiltere’de 4.620, İspanya’da 5.209 kütüphane bulunuyor. Türkiye’deki kütüphanelerin 52 si çeşitli nedenlerle kapalı.

    Türkiye’deki kütüphanelerde 13 milyon kitap olmasına karşılık, Bulgaristan da 46 milyon, Rusya da 739 milyon, Almanya daki kütüphanelerde 104 milyon kitap mevcut.

    Türkiye’de kütüphanelere kayıtlı üye sayısı 493 bin 500 iken, İran da 7 milyon, Fransa da 16 milyon, İngiltere de 35 milyon kütüphane üyesi bulunuyor. Almanya’da 7 bin 500 kişiye 1 kütüphane düşerken, Türkiye de 68 bin 500 kişiye 1 halk kütüphanesi düşmektedir.

    Almanya da halk kütüphanelerinde çalışan kütüphaneci sayısı 8 bin 337, Fransa da 7 bin 88, İngiltere’de 6 bin 978, İspanya da 3 bin 794, Türkiye de sadece 333 kişidir.

    Japonya da toplumun yüzde 14 ü, Amerika`da yüzde 12 si, İngiltere ve Fransa da yüzde 21 i düzenli kitap okurken, Türkiye de yalnızca binde 1 kişi kitap okuyor. Bir Japon yılda ortalama 25, bir İsviçreli yılda ortalama 10, bir Fransız yılda ortalama 7, bir Türk ise 10 yılda ancak 1 kitap okuyor.

    Türkiye kitap okuma konusunda çoğu Afrika ülkelerinin gerisinde kalmış durumda. Birleşmiş Milletler İnsani Gelişim Raporu’na göre Türkiye’nin okuma alışkanlığında Uganda, Tanzanya gibi ülkelerin de bulunduğu 173 ülke arasında 86 ncı sırada yer alıyor.

    Bir yılda, ders kitapları hariç Amerika’da 72 bin, Almanya’da 65 bin, Brezilya’da 13 bin, Türkiye’de ise 6 bin 31 kitap yayımlanıyor.

    AB ülkelerinde yıllık kitap harcaması 500 dolarken Türkiye’de 2 dolar. Rapora göre; öğrencilerin ders kitaplarından başka kitap okumadıkları, hatta ders kitabı bile okumadıkları belirtiliyor.

    Gençlik kitap okumuyor ama ne kadar şaşırtıcıdır ki her konuda iddiası ve bilgisi var.

    Halk; televizyon seyretmeyi, birkaç sarkıcının özel hayatını, dedikodularını öğrenmeyi o kadar abartmış ki, değil kitap okumayı, ciddi televizyon programlarını bile izlemiyor.

    Futbolcuların künyesini, sevgililerini ezbere bilen ama gazeteleri, kitapları yalan makinesi diye ifade eden halkımız var.

    Çocukların ve gençlerin kitap okumamasının en önemli nedenini ailede kitap okuma geleneğinin oluşmaması. İşte bunun için cahillerin peşinde gidiliyor.

    Okumadığı için; dürüst ve yetenekli politikacıları, donanımlı ve liyakatlı yöneticileri seçemiyor.

    Okumadığı için; hakkımızı aramıyor, yanlışlıklara karşı hesap sormaya, sorgulamaya yetecek bilgi ve cesareti kendimizde bulamıyor her şeyi kaba kuvvetle halletmeye çalışıyor.

    Okumadığı için; trafikte yaşanan kavgalar, kazalar ve can kayıpları eksik olmuyor.

    Okumadığı için yolsuzluklara, haksızlıklara sessiz kalıyor, görmezden geliyor ve kimi zaman hak veriyor.

    Okumadığı için; demokrasiyi, insan haklarını, özgürlüğü, şeffaflığı, saygıyı, erdemi ve insan olmayı yeterince başaramıyor.

    Okumadığı için; hurafelere, dogmalara, Arap hikayelerine, batının insanlık dışı hayallerine daha fazla inanıyor.

    *Günün Sözü: Okumayan insan, üretken düşünemez, bilgisini uygulayamaz.

  4. stiliyan [email protected] yorum tarihi 28 Temmuz, 2013 03:13

    konu yine donup dolasip dine gelmis bizim memleketimizde zaten herseyin ucu dine dokunuyor aydinlatigin icin teskkurler yilmaz karahan

Yorum yap