28) ÖZELLEŞTİRMENİN ŞİFRELERİ…
Yayin Tarihi 7 Mart, 2008
Kategori SOSYAL
ÖZGÜN BİR YORUM
ÖZELLEŞTİRMENİN ŞİFRELERİ
“Bizi amacımıza varmaktan alıkoyan iki kuvvet vardır. Biri dış düşmanlardır. Bunlar bizi bir sömürge haline koymak için ilerlememizi istemeyenlerdir. Fakat bizim için bunlardan daha zararlı, daha öldürücü bir sınıf vardır o da içimizden çıkması muhtemel olan hainlerdir” (17.03.1923 Mersin) M. K. ATATÜRK
Ülkemizin kalkınması için Planlı hayatımız Atatürk tarafından ön görülen, 18 Şubat 1923 tarihinde İzmir de toplanan Türkiye İktisat Kongresinde Misak-i İktisadi’nin kabul edilmesi ile başlar. Yani planlı kalkınmanın temeli atılmıştır.
Karma Ekonomi sistemi ve uygulamaları olumlu sonuç vermiş, kalkınma hızla gerçekleşmektedir… 1932 yılında 1. Beş Yıllık Kalkınma Planı yapılmıştır. Bu Plan 1933-1937 yılları arasında hem de Duyun-u Umumiye borçları ödenir iken aksamadan uygulanmıştır. Tüm sanayi ürünlerini ithal eden Türkiye, Planın uygulanmasından sonra ihracat yapan bir Ülke konumuna dönüşmüştür. 1936 yılı bütçesi 22 Milyon Lira fazla vermiştir…
2. Beş yıllık Kalkınma Planının uygulamasına girildiğinde artık Türkiye ; Kalkınmak isteyen tüm mazlum milletlerin devletlerine bir kurtuluş örneği olmaktaydı… Emperyalist devletler ve küresel güçleri oluşturan şirketler, lobiler bu durumdan hiçte memnun değillerdi…
Bu Milli Kalkınma hamlesinin emperyalistler tarafından bir şekilde durdurulması gerekiyordu… Çünkü güçlü bir Türkiye, yeniden Ortadoğu’da söz sahibi olacak ve tarihten gelen haklarını söke söke alacaktı… Hatay’ın Fransızlardan alınması, Türkiye’nin dış politikada “Türk” nüfusunun bulunduğu her yerde etkin olacağının da bir göstergesiydi ! Bu durumda Türkiye, Ortadoğu coğrafyasında bir “YAHUDİ” devletinin kurulmasının önündeki en büyük engel olacak, aynı zamanda petroller üzerinde hak talep edecekti…
Ve… Kötülerin şansı 10 Kasım 1938 tarihinde açılır, planlarını başarı ile uygulamaya geçirirler… Atatürk’ün vefatından sonra milli kalkınma hamleleri durdurulur, 2. Beş Yıllık Kalkınma Planı terk edilir!
Artık, “KAPIKULU EKONOMİSİ” başlatılmıştır. El kapısından yardım almak için her türlü dayatma, program, fikirler ve oluşumlar kabul edilir… Kendimizi terk edip, gayri milli unsurların gözleri ile insanımıza ve vatanımıza bakmayı “Batılılaşma” zannedip “Battığımız” günler gelmiştir! Bugün yaşadığımız sosyal, siyasi ve ekonomik tüm sıkıntıların temeli buraya dayanmaktadır.
ABD’li Thornburg, Ülkemizin kalkınması için yazmış olduğu “Esaret Raporunun” yorumunda ne diyordu ?
“TÜRKİYE, AMERİKAN ÇIKARLARININ BÜYÜK ÖNEM KAZANDIĞI BİR YERDE BULUNMAKTADIR. TÜRKİYE BİZDEN YARDIM TALEP EDERSE, YALNIZ SERMAYEMİZİ DEĞİL, AYNI ZAMANDA HİZMETLERİMİZİ, GELENEKLERİMİZİ VE İDEALLERİMİZİ PLASE EDECEĞİMİZ VE ELDEN GİTMESİNE İZİN VERMEYECEĞİMİZ BİR YATIRIM FIRSATI DOĞACAKTIR.”
Ülkemizde artık hangi Hükümet olursa olsun, ABD’nin ve Avrupalıların isteklerini yapmak için bir gayret sarf edilmekte, iktidar olabilmek için de Batı’nın ve zoraki zenginler kulübüne üye olan sermayenin desteğini almak gerekiyor…
Bir Ülke ekonomik olarak bağımsız ve kendi kendine yeterli değilse, bu bağımlılık sosyal ve kültürel alanda da kendini gösterir. Böylece halk kendi öz kültürüne yabancılaşmaya, milli ve manevi değerleri ile zıtlaşmaya başlar… Ekonomik olarak kalkınmamız için Batı’nın bize sürekli tavsiye edip dayattığı en önemli teklif ; “Özelleştirme Yap!” olmuştur.
Neyin özelleştirmesi? Kamuya, yani Devlete ait olan Millet malının Çok Uluslu Şirketlere devri…
Nedir özelleştirilecek olanlar? İzlem(strateji) değeri olan kurumlar ile, enerji, ulaşım ve madenler öncelikli olacaktır… Tamam, bu özelleştirme politikaları sürdürülüyor… Pazarlanıyor… Satılıyor… Bu özelleştirmenin tehlikelerini anlatan herhangi biri veya birileri olmadı mı? Elbette olmuştur! Ancak dikkate alınmadı!
Fakat öyle bir örgüt var ki; her zaman meydanlarda görürüz, davul zurna eşliğinde halay çekerler (hak aramada oyun ne demek oluyorsa), grev yaparlar!
İşçilerimiz ve Sendikalar
İşçinin ve emekçinin hakkını almak için toplu sözleşme masalarına oturan “sendika ağaları”… Sendikalar özelleştirme sürecinde ne yapmıştır ? Neler söylemiştir ?
Bu sorular ve yanıtları önemlidir!
Çünkü işçi ve ücretli kesimin haricindeki halkımız, sendikaların söylemlerine duyarsız kalmıştır. Desteklememiştir. Bu durum kesinlikle işçilerin haksız bir eylem ve söylem içinde olduğunu göstermez. Elbette işçilerimiz mağduriyetlerini ifade ediyorlar ve söyledikleri doğrudur.
Fakat, söylemleri eksiktir. Dar bir çevreyi ilgilendiren sloganlar tercih edilmiştir, Özelleştirmenin getireceği tehlikelerin tüm Milleti etkileyeceği anlatılamamıştır. Sanki yalnız o iş kolunu ilgilendiren bir olaymış gibi gösterilmiştir.
Buna karşılık İşveren çevresi ne yapmıştır ?
— İşçilerin aldığı ücretin çok fazla olduğunu ifade etmişlerdir…
— Fazla işçi istihdamı olduğunu söylemişlerdir…
— İş yerinin zarar ettiğini, böylece milletin parasının heba olduğunu anlatmışlardır…
— Enflasyonun bu zararlardan kaynaklandığını göstermişlerdir…
— Özelleştirme olduğunda Devlet’in bu yükten kurtulacağını ve Devletin buraya yaptığı yatırım bedelini geri alması ile yeni iş kapılarının açılacağını yazmışlardır…
— Rekabetin kaliteyi ve ucuzluğu getireceğini açıklamışlardır…
— Yolsuzlukların önleneceğini belirtmişlerdir…
Bu şekilde bir propagandaya maruz kalan, okuma ve araştırma lüksü olmayıp yaşam kavgası veren Halk işçiyi mi destekler? Kesinlikle hayır!
Belki de kendi aldığı ücretle, eylem yapan işçinin ücretini mukayese yapıp “İyi Yapıyorlar. Özelleşsin.” Dediği de olmuştur… Böylelikle bizim haklı ama derdini ve esas tehlikenin anlatılamamasından dolayı işçilerimiz suçlu duruma düşmüştür. Ülkemizin borç batağına giriş sebebi olmuşlardır… Ancak şunu belirteyim İşverenin geniş kitlelere yapmış olduğu bu uyuşturma propagandalarının bütün gerekçeleri “Yalan ve Yanlıştır”
Ekonomist değilim. İşim, Sosyal Hizmetler. Bu bakımdan özelleştirmeye bakıyorum. Liberal ekonomilerde Özel sektörün en önemli kuralı :
“Hizmet değildir. Kazançtır.”
Yani, geniş kitlelerin ihtiyacı olan ürünlerin üretimi yerine, satın alma gücü olan kesime ve ürünlere yönelir. Özel Şirketler, Hayır kurumu veya bir vakıf olmayıp, kazancı hedeflediklerine göre ulaşım ve üretim kolaylığı sağlayan bölgelerde yatırım yapmayı tercih ederler. Bu da bölgeler arası zaten var olan dengesizliği daha da fazla körükler.
Özelleştirmeden önce Anadolu’nun her yerinde Devlet yatırımı vardı. Bu işletmelerin bir yerde sosyal hayatı kontrol mekanizmaları gibi bir işlevi vardı. Halk Devlet işletmelerinde mevsimlik veya sürekli çalışmakla, kendini devletine karşı bir aidiyet duygusu taşırdı…
Şimdi ne oldu Doğu’da bir tek KİT kalmadı hepsi özelleştirildi.
Peki bu işletmeler çalışıyor mu?
Yoksa Batıya mı taşındı?
Yoksa çürümeye mi terk edildi?
Bir Atasözümüz var:
“Un Bitti. Din Gitti!”
Aç kalan insan her türlü olumsuzluklar içine girer. Yasalar bunlar için hiç bir şey ifade etmez… Yoksul insan için milli ve manevi değerlerin de önemi yoktur…
O halde şunu diyebiliriz ;
“Özelleştirme Milli Birliği Tehdit Eden Bir Teröristtir!”
Batı’nın zaten esas gayesi bizi parçalamak! Çok Uluslu Şirketleri ile “Vatandaşlık bilincini” yok etmek. Yerine “Tüketici ve Müşteri Bilincini” yerleştirmek!
Kurtuluş Atatürk’ün Fikirlerindedir. Ata’mızın bu nasihatini unutmayacağız, yaşatacağız!
“Efendiler! Avrupa’nın bütün ilerlemesine, yükselmesine ve medenileşmesine karşılık Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvarlanmıştır. Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa’dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa’nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa’dan almak gibi birtakım zihniyetler belirdi. Halbuki hangi istiklâl vardır ki, ecnebilerin nasihatleri ile ecnebilerin plânları ile yükselebilsin. Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir.”
YILMAZ KARAHAN
Yorumlar
“28) ÖZELLEŞTİRMENİN ŞİFRELERİ…” yazisina 5 Yorum yapilmis
Yorum yap
Tesbitleriniz çok doğru..Atamızın fikirlerini uygulayabilecek siyasi kadrolara acilen ihtiyacımız var..Umarım şimdiye kadar özelleştirilen değerlerimizi geri alabiliriz.
Gerçekler; çok güzel, çok net bir biçimde anlatılmış.
Ne yazık ki özelleştirme, artık “Bunu da mı!” dedirtecek durumda. Umarım manevi değerlerimiz
hep bize özel kalır.
Çok Acil Olarak Halkımızda Milli Bilinci sağlamamız gerekiyor.Halkımız şuan yapılanlara değil söylemlere bakmaktadır.Başörtüsü özgürlüğü derken,Milli varlıklarımız,Dilimiz ve Dinimiz gitmektedir.Bunun farkına vardıklarında iş işten geçecektir.Baştaki poşetle Dindar gözüken Hükümet bizi Hristiyan klubüne teslim etmiştir.Kendileri zengin olmuş Halk fakirleşmiştir.Çiftçinin ağzına bant bağlanmıştır.Kadınlarında beyni örtülmüştür.Çiftçi tarlasını ekecek Eşek bile bulamamktadır.Ekenomi iyi diyen yalancılar,halen gözümüze baka baka yalan söylemektedir.Bizi AB ve ABD’nin oyuncağı haline getirdiler.Uyan Ey Halkım,Lütfen Uyan! Emperyalistlerden kurtulalı ne kadar oldu?Ne çabuk unuttuk ! Uzak değil benim Dedem gençliğini yaşamadan gitti.Sizin Dedelerinizde öyle. Lütfen Uyanın,Uyanın,ALLAH Aşkına UYANIN !
ATATÜRK’ÜN DEVLETCİLİK İLKESİ,BUGÜNE KADAR DETAYLI OLARAK HİÇ BİR KİŞİ AÇIKLAMADI.DEVLETÇİLİK İLKESİNDE,HANGİ KURULUŞLAR VARDI,KÖYLÜYE,ÇİFTÇİYE,ESNAFA,MEMURA KISACASI,FAKİR-FUKARAYA NASIL HİZMET YAPIP,NAMERTLERE MUHTAÇ BIRMADIĞINI VE BU YATRIMLARIN NASIL ÖZELLEŞTİRDİKLERİNİ AÇIKLAMADILAR NE DE YAZDILAR…! ?
BAŞIMIZDA TARİHİNİ BİLMEYEN BİR KADRO İLE YOLA DEVAM EDİYORUZ DÖKÜLE DÖKÜLE VATAN KİMLERE EMANET SAT ÖZELLEŞTİR DEVRET NEREYE KADAR GİDECEK BAKALIM BİRİSİ ÇIKIP HALKIMIZI SALLAMALI UYANDIRMALI YOKSA GÜZEL VATANIMIN GELECEĞİ HİÇ PARLAK DEĞİL MALESEF