28) Fin Destanı: “Kalevala”
Yayin Tarihi 10 Eylül, 2014
Kategori TÜRK VE DÜNYA DESTANLARI
Fin Destanı: “Kalevala”
Kalevala, Elias Lönnrot’un 19. yüzyılda Fin halk hikâyelerinden derleyip kaleme aldığı epik destan. Finlerin ulusal epik destanı olan Kalevala, aynı zamanda Fin edebiyatının en önemli eserlerinden biridir. Destan, 1917’de Finlandiya’nın Rusya’ya karşı bağımsızlığını ilan etmesi ardından ülkede yükselen milliyetçilik döneminde kaleme alınmıştır. ”Kalevala”’nın kelime anlamı “Kaleva’nın Diyarı”‘dır (Fince -la/lä soneki yer gösterir). Destan 50 bölüme (Fince: Runo) ayrılmış toplam 22795 mısradan oluşur.
Destandaki ana karakter olan Väinämöinen’dir. Finler’in ulusan çalgı aleti olan kanteleyi, bir turna balığının kemiklerinden yapan kahraman, başlangıçta çok kötü çaldığı bu enstrumanı, daha sonraları hayvanları bile büyüleyebilecek kadar iyi çalmaya başlar. Daha sonraları kantelesini kaybeden Väinämöinen, kantelenin günümüzdeki hali olan şeklini, huş ağacından yapar.
Kendine eş arayan ancak bir türlü evlenemeyen Väinämöinen, destanda geçen Joukahainen’in kardeşi Aino’yla evlenmek üzereyken, Aino, Väinämöinen ile evlenmek istemez intihar eder boğulur ve ölür.
Destanın bir bölümünde, kıtlık içinde yaşayan köyleri için Väinämöinen ve arkadaşları, kuzeydeki insanların yaşadığı bir kasabada, Sampo adında sürekli un üreten sihirli bir değirmeni çalmaya giderler. (Vikipedi)
KALEVALA DESTANI VE JRR TOLKIEN’E DAİR
Minas Tirith Kütüphanesi gibi Orta Dünya’yı konu alan bu geniş ve eşsiz kaynakta, büyük ustanın en büyük ilham kaynaklarında biri olan Kalevala Destanı, olmazsa olmaz diye düşündüm ve uzun zamandır yapmayı planladığım Kalevala Destanı özetine sonunda zaman ayırarak bitirebildim.
Kitapları okuyan herkes bilir ki Tolkien, hikayede Orta Dünya’nın kadim geçmişinden gelen eski kralların ve hikayelerin epik anlatımına bolca yer vererek mitolojik arka planın hissedilmesini oldukça iyi sağlamıştır. Örneğin Ayrık Vadi yolculuğunda Aragorn’un buçukluklara şarkı olarak söylediği Luthielin Destanı ya da Sam’in Yüce Elf Kralı Gil-Galad için söylediği şu sözler:
Gil-Galad bir Elf Kralı’ydı,
Ozanlar hüzünle söyler olanları.
Son kraldı o Dağ ve Deniz arasında,
Hükmederdi adil ve özgür bir krallığa.
Uzundu kılıcı mızrağı sivri,
Uzaklardan seçilirdi parlayan miğferi,
Sayısız yıldız, göklerin tarlasında
Görünürdü gümüş kalkanının aynasında.
Ama ayrıldı gitti uzun zaman önce.
Kimse bilmez şimdi nerede.
Çünkü düştü yıldızı karanlıklara,
Gölgelerin hükmettiği Mordor’a.
Bu destansı anlatımlar, kadim geçmişte olan olayları doğrudan anlatmayıp, çok etkili bir şekilde hissettirdiği için, esere inanılmaz bir mitolojik derinlik kattığı gibi, hikayede bahsi geçen hiçbir olayın ya da figürün havada kalmadığını, hepsinin geçmişte bir şeylerle bağlantılı olduğunu mükemmel bir şekilde vermiş ve okuyucuya, kendisini, hikaye kurgusunun fantastik gerçekliğine inandırmasını sağlayarak, okuyucuyu kitaba bağlamıştır.
Bu destansı anlatım, zaten bir dil ve edebiyat profösörü olan Tolkien’in, sözlü halk edebiyatı geleneğine olan hayranlığını da ortaya koymaktadır. Çocukluğunu, şömine başı masallarının bolca anlatıldığı kırsal yerlerde geçiren Tolkien, daha küçük yaşlarda sözlü anlatım geleneğinin etkisinde kalmış ve meslek hayatında da bunlarla ilgilenmeye devam etmiştir. Her ne kadar kendilerine ait masalları ve orijinal anlatımının nasıl olduğu tam olarak bilinmeyen birkaç efsanesi olsa da, İngiliz halk edebiyatında çok fazla örneklerini göremediğimiz bu sözlü gelenek, bu konuya olan ilgisini göz önüne alırsak, belki de Tolkien’in eksikliğini en çok hissettiği durum olmuştur. İngiliz halk edebiyatında en çok anlatılagelen efsaneler; Kral Arthur, Bewolf ve Robin Hood’dur. Bu efsanelerden en belirgin olanı ise Robin Hood’dur. Kral Arthur ve Bewolf’un orijnal nazım metinleri yoktur. Özellikle Kral Arthur efsanesinin, 11. yy.’da kaleme alınmadan önceki anlatımları, birbirlerinden oldukça farklıdır. Hatta efsanede adını çokça duyduğumuz Merlin karakteri bile, efsane yazıya aktarıldıktan sonra, onu yorumlayan çeşitli yazarlardan biri tarafından hikeyeye eklenmiştir. Efsane yazıya aktarıldıktan sonra bile, yeniden yorumlayıp yazana göre farklı varyasyonları ortaya çıkmıştır.
Fin halk edebiyatı ise bu konuda oldukça zengindir. Tolkien araştırmalarında, tabi ki sadece anglo-sakson tarihini incelemekle kalmamış, özellikle tüm Avrupa, bunun içinde de İskandinav mitolojisi olmak üzere, tüm dünya mitolojisi üzerine araştırmalar yapmıştır. Bunlar içerisinde en çok Fin halk edebiyatının sözlü geleneğinin Tolkien’in dikkatini çektiğini söylemek yanlış olmaz sanırım. Özellikle Kalevala destanının şiirsel ve lirik anlatımı, Tolkien’i oldukça etkilemiş görünüyor. Zira, Yüzüklerin Efendisi’nde bu tarz anlatımlarla bolca karşılaşıyoruz. Ayrıca büyük üstadın Elfçe’yi oluştururken Fince’den oldukça etkilendiği de herkesin malumu.
Kalevala bir Fin destanıdır. Destan 1835 yılında, asıl mesleği doktorluk olan, Elias Lönnrot tarafından derlenerek kaleme alınmıştır. Lönnrot, asıl mesleğini bir kenara bırakarak, yıllarca Finlandiya köylerini dolaşmış ve hayatta kalabilmiş olan halk ozanlarının ağzından dinlediği, belli bir ezgiyle söylenen bu şiirleri, ilk defa yazıya geçirerek, bu önemli sözlü halk hazinesinin kaybolmasını önlemiştir. Bu destan Finlandiya’nın Ruslara karşı bağımsızlık ilan ettiği dönemde Fin halkının milli bilincinin gelişmesinde de çok önemli bir etkiye sahiptir.
Kalavela Destanı “runo” olarak isimlendirilen bölümlerden oluşur ve toplam 50 runo ve 22795 beyittir. Destan, birçok doğal destanda olduğu gibi, nazım şeklindedir ve belli bir ezgiyle söylenir.
Bu destan 1965 yılında Lale ve Muammer OBUZ tarafından Türkçeye çevrilmiştir. Ben de bu özeti oluştururken kaynak olarak, ancak bir sahaftan bulabildiğim, işte bu çeviriyi kullandım. Lale ve Muammer OBUZ çeviri de her runo başına, o runonun kısa bir özetini oluşturmuşlar. Ben de bu özetleri derledim ve bazı runo özetleri arasındaki bağlantı kopukluklarını da kendim tamamlayarak bir hikaye bütünlüğü oluşturmaya çalıştım. Gerekli gördüğüm bazı runolarda ise olayları biraz daha açarak özeti genişletmeye çalıştım. Ayrıca Kalavela Destanı ile ilgili bulabildiğim görselleri de özete ekledim.
KALEVALA DESTANI
Runo 1:
Gökyüzünde yaşamakta olan Havaların Bakiresi İlmatar, sudan ve rüzgardan hamile kalmış, çocuk beklemektedir. Coşkun denizlerin sularında yıllarca çalkanır, ısdırap çeker.
Efsanevi bir kuş bakirenin dizini görür, yuvasını oraya yapar, yumurtalarını bırakır. Yumurta kırılır, denize dökülür ve parçalarından gökyüzü, güneş, ay ve bulutlar meydana gelir. İlmatar da sonraları, yeryüzünü yaratır. Ölümsüz Ozan Vainamöinen, İlmatar’dan dünyaya gelmiştir.
Runo 2:
Vainamöinen kıyıya çıkmıştır. Hiçbir yerde aradığını bulamaz. Sampsa Pellervoinen’den bitkileri yetiştirmesini ister.
Meşe ağacı diğer bitkilere göre çabuk gelişir, dalları gökyüzünü kaplar, ay ve güneş görünmez olur. Bununla memnun kalmayan ozan mitolojik bir yaratıktan ağaçları kesmesini ister, bütün ağaçlar devrilir. Yalnız bir ağaç kuşlar için bırakılır. Kartal bundan memnundur. Ozana yardım eder.
Bütün bitkiler çok güzel yetişmiş ama arpa çıkmamıştır. Yeni bir tohum bulan Vainamöinen arpayı da yetiştirir ve Tanrıya dua eder.
Runo 3:
Vainamöinen’in bilgisi ve tecrübesi artmıştır. Şöhreti etrafa yayılmaktadır. Dolaylardan Joukahainen adında bir delikanlı onu kıskanır, boy ölçüşmek ister ve karşılaşırlar. Sözden ve bilgiden yana delikanlı yenilir. Ozanın büyüleri ile büyülenir ve batağa saplanır. Kurtulmak için çare arayan Joukahainen, sonunda kız kardeşi Aino’yu ozana vermek vadinde bulunur ve kurtulur. Kızın annesi bundan memnundur ama kız istemez.
Runo 4:
Vainamöinen ormanda dolaşırken, kendisine meydan okuyan delikanlı Joukahainen’in kız kardeşi Aino’ya rastlar. Genç kız, ormanda demet toplamaktan gelmektedir.
Yaşlı ozanın isteğini kabul etmez ve beğendiği her şeyi, incisini, küpelerini, kordelasını çıkarır, yerlere atar, annesinin yanında, baba evinde daha mutlu yaşayacağını söyler ve ağlayarak evine döner. Annesi yine onu kandırmaya çalışır ve ozanla evlenmeye zorlar. Kız kabul etmez ve üzüntü içinde evinden kaçıp uzaklaşır.
Aino bir gölde yıkanırken suda boğulur. Haberi alan annesi yas tutar ve yıllarca ağlar.
Runo 5:
Vainamöinen, Aino’nun ölümünü duymuştur. Çok üzgündür ve denizlerde onu aramaya gider. Bir balık yakalar, bu Aino’dur. Kız ozana kim olduğunu söyler ve sulara kaçar.
Ozan keder içinde evine döner. Annesinin ruhu ozana yardımcı olur ve Pohjola’da bir güzel kız arayıp bulmasını tavsiye eder.
Runo 6:
Joukahainen, kız kardeşi Aino’nun ölümü yüzünden ozana kin tutmuştur ve öldürmek için fırsat kollar. Annesi, Joukahainen’i önlemek ister ama başaramaz. Delikanlı Pohjola’ya gitmekte olan ozanı bir gün denizde yakalar ve okuyla, ozanın çöpten hafif, nohut sapından ince, denizler üstünden bile atlayabilen atını devirir, ozanı öldürdüğünü sanır.
Vainamöinen ölmemiştir, uzun zaman sularda çalkanır ve bir yere ulaşır.
Runo 7:
Uzun zaman sularda çalkanan Vainö’yu, Laponya’dan gelen ve eskiden beri Vainö’yu tanımakta olan bir kartal sırtına alır ve Vainö’nun bilmediği yerlere bırakır.
Ozanın bulunduğu yer Pohjola’dır. Ozanı kötü durumda bulan Pojola’lı kadın ona bir süre bakar ve yaralarını iyileştirir.
Vainö bir süre sonra evine dönmek ister ve ev sahibi kadın ozana, onu evine göndermesi karşılığında kendisine ne vaat edeceğini sorar. Vainamöinen altınlar gümüşler vaat eder ama Pohjola’lı kadın kabul etmez ve kendisine bir Sampo (Fin mitolojisinde bulunduğu bölgeye bolluk ve bereket getiren bir nesne) yapmasını şart koşar ve karşılığında hem kendisini evine göndereceğini, hem de kızını vereceğini vaat eder. Ozan Sampo yapmayı bilmediğini bunu ancak Demirci İlmarinen’nin yapabileceğini söyler ve demirciyi Pohjola’lı kadına göndereceği sözünü vererek evine döner.
Runo 8:
Vainamöinen Pohjola’dan evine dönmekteyken, yolda Louhi’nin güzel kızına rastlar ve ona evlenme teklif eder. Kız bazı şartlarla kabul eder: Ozan kirman kırıklarından (Yün, kıl, pamuk iplikleri eğirmede ve bükmede kullanılan bir araçtır. Halı yapımında da kullanılır. “Kirman kırığı” bu işlemlerden geriye kalan artıklardır.) bir kayık yapacak ve bunu el değdirmeden yüzdürecektir.
Vainamöinen kayığı tamamlamak üzereyken baltayı dizine kaçırır ve yaralanır. Tedavi için, güzel sözlere ve büyülere ihtiyaç vardır. Civardaki bir yaşlı adam, Tanrı’nın yardımı ile çare bulabileceğini söyler.
Runo 9:
Yaşlı adam, Vaimamöinen’in kimliğini bilmek, kudretini öğrenmek ister ve karşılıklı ilim irfan ölçmeye dayalı sorular başlar. Yaşlı adam, ozanın demirin nasıl yaratıldığını bilmesi üzerine, bilgisine ve irfanına saygı duyar ve ona yardım eder. Sihirli merhemlerle yarayı tedavi eder.
Vainamöinen hayatından memnun Tanrı’ya şükreder.
Runo 10:
Vainamöinen evine döndüğünde, Demirci İlmarinen’i bulur. Bir Sampo yapması ve Pohjola’ya giderek kızı alması için, onu ikna etmeye çalışır. Demirci bunu pek istemez. Sonuçta ozan, İlmarinen’i büyülerle meydana getirdiği bir ağaca bakmaya gitmeye ikna ederek oyun oynar ve İlmarinen kendini Pohjola’da bulur.
Sampo yapılır ve kızın İlmarinen’e verilmesi kabul edilir. Kızın annesi sihirli Sampoyu gizli bir yere saklar.
Runo 11:
Lemminkainen adında bir delikanlı vardır. Evlenmek istemektedir. Komşu adalardan birinde yaşayan bir güzel kızı ailesinden istemeye gider. Adada kızlar bir araya toplanmış eğlenmektedirler. Delikanlı ile alay ederler ama delikanlıya, oynadıkları türlü oyun ve sınavlardan sonra sonunda onunla dost olurlar.
Lemminkainen, kızların en güzeli Kylikki’yi kaçırır. Kız önce Lemminkainen’i istemez, yurduna dönmek ister ama tümden de gönülsüz değildir. En sonunda Lemminkainen Kylikki’yi ikna eder ama kızın belli şartları vardır. Lemminkainen hiçbir zaman savaşa gitmeyecek, altın, gümüş peşinde koşmayacaktır. Lemminkainen kabul eder karşılığında da kızdan, kasabada, insan içinde başı boş gönlünce dolaşmamasını istemektedir. Karşılıklı anlaşırlar ve Lemminkainen’in yurduna dönerler.
Runo 12:
Lemminkainen ve Kyllikki birkaç zaman birlikte yaşarlar ve Lemminkainen hiçbir savaşa karışmaz. Günlerden bir gün delikanlı balık avına gider ve akşam eve dönmez. Buna çok kızan Kylliki kasabaya gider ve genç kızlarla toplanır ve haber Lemminkainen’e ulaştırılır. Lemminkainen buna çok kızar ve evi terk eder. Uğursuz Pohjola’ya yeni bir kız bulmaya gidecektir. Annesi salmak istemez. Delikanlı saçını tarar ve başına bir felaket gelirse fırçadan kan akacağını, bunun bir kötülüğe işaret olduğunu ifade eder ve yola çıkar.
Delikanlı Pohjola’ya ulaşır, bir iki yere varır ama kabul edilmez. En son gittiği yerde gizlice içeri girer ve insanlar arasına karışır. Fark edildiğinde Lemminkainen’e hakaret edip meydan okurlar. Karşılıklı atışmalardan sonra delikanlı hünerini gösterir ve herkesi büyüler.
Runo 13:
Lemminkainen Pohjola’da evin kızını ister. Kızın annesi şartlar koşar: Lemminkainen önce bir geyik yakalayıp getirecektir. Büyülü bir geyik meydana getirip Lemminkainen’i peşine salarlar. Delikanlı türlü uğraş ve çabayla geyiği yakaladıktan sonra elinden kaçırır.
Runo 14:
Lemminkainen geyiği tekrar ele geçirir. Tatlı sözlerle yakalar ve Pohjola’ya getirir. Kızın annesi delikanlının geyiği yakaladığını görünce bir şart daha koşar: Civarda yaşayan, ağzından ateş saçan bir atı yakalayacaktır. Lemminkainen atı da getirir. Lakin kadın yetinmez, kızını vermez. Başka şart koşar: Delikanlı Tuonela’da yaşayan bir kuğuyu vurup getirecektir.
Lemminkainen kuğunun peşine düşer ama ona tuzak kurulmuştur. Pohjolalı kör ihtiyar büyülediği bir yılanla onu kalbinden vurur ve kılıcıyla parçalar.
Runo 15:
Lemminkainen’in evinde fırçadan kan çıkmıştır. Bu delikanlının başına felaket geldiğine işarettir. Annesi oğlunun peşine düşer, sonunda felaketi öğrenir. Oğlu keçe külahlı adam tarafından öldürülerek Tuonela Nehri’ne atılmıştır.
Demirci İlmarinen’e tırmık yaptırır ve oğlunun parçalarını nehirden toplar. Tanrıdan yardım diler ve kutsal merhemlerle tedavi ederek oğluna hayatını kazandırır.
Runo 16:
Bu arada yaşlı ozan kayığını tamamlamaya çalışmaktadır. Tarlaların yaratığı Pellervoinen’i kayığına ağaç sağlaması için ormana yollar. Tekne tamamlanmak üzeredir. Pellervoinen meşeden topladığı tahtaları Vainamöinen’e getirir. Ozan sihirli şarkılarıyla, meşe tahtasından kayık yapmaya başlar. Sonunda ozanın sözleri ve türküleri tükenir. Kayığı tamamlamak için üç kelimeye daha ihtiyacı vardır. Yeni kelimeler bulmak isteyen ozan, Tuonela’ya gider. Başına türlü dertler gelir ve istediğini bulamadan evine geri döner.
Runo 17:
Tuonela’da aradığını bulamayan ozan, çok şeyler bilen, sözü bol ejderha Vipunen’e başvurmak ister. Bir çobanın salık verdiği yoldan ejderhaya ulaşır. Lakin ejderha Vipunen ozanı yutuverir. Vainamöinen ejderha’nın karnında demirci kılığına girer, döver ve çekiçler. Ejderha çaresiz bilgilerini ozana verir. Vainamöinen evine döner ve kayığını tamamlar.
Runo 18:
Yeni gemisini, bulduğu kelimelerle tamamlayan ozan Vainamöinen Pohjolaya yönelir. Demirci İlmarinen’in kız kardeşi, ozanın ne maksatla yola gittiğini haber alır ve ağabeyine olayı anlatır.
Demirci İlmarinen, kendisinin sevdiği kızı ozanın almak istemesinden üzüntü duyar ve arkasından yola çıkar.
İlmarinen kızakla, ozan kayıkla Pohjola’ya varırlar. Kız yaşlı ozanı istemez, demirciyi sevmektedir.
Runo 19:
Demirci İlmarinen de Pohjola’ya ulaşır ve kızı ister. Kızı vereceklerini, ancak bazı şartların yerine getirilmesi gerektiğini söylerler. Yılanlı tarlayı sürecek, Tuonela’da bir ayı yakalayacak, Manala’da bir bir turna balığı yakalayacaktır. Demirci bunları gerçekleştirmek için neler yapması gerektiğini kıza danışır. Kız altından bir saban yapıp, gümüşle süslemesini ve tarlayı bunula sürmesini, Üç Şelale’ye gidip köpüklü sularda çelikten bir gem yapıp, dizginleri büyülemesini ve ayıyı bununla yakalamasını, Ateşte demirden, pençeleri sert çelikten, kanatları yelken kadar büyük koca bir ak kartal yapıp turna balığını bununla yakalamasını öğütler.
İlmarinen, öğütler doğrultusunda söylenenleri yapıp görevleri başarır ve kızla nişanlanır.
Runo 20:
Demirci İlmarinen ve kızın düğününde Pohjola halkı büyük hazırlık yapar. Adetlerine uyarak kocaman bir öküz de keserler. Dolaylarda kim varsa davet edilir, yalnız çapkın Lemminkainen çağrılmaz. Yenilir, içilir, eğlenilir.
Runo 21:
Misafirler arasında damat İlmarinen’in akrabaları, dostları da bulunmaktadır. Ozan Vainamöinen de gelmiştir.
Ozan güzel sözler ve türkülerle ev sahiplerini ve misafirleri över.
Runo 22:
Düğün töreni devam eder, eski günleri anan türküler okunur. Evinden ayrılmak üzere olan geline teselli edici sözler söylenir.
Runo 23:
Düğün töreni bitmiştir, İlmarinen eşini evine götürmek üzeredir. Eski günleri anan türküler söylenir, geline çok güzel öğütler verilir, kocasına karşı görevleri belirtilir.
Tecrübeli kadınlar iyi ve kötü kocayı anlatır.
Runo 24:
Gelini götürmek üzere olan damada da öğütler verilir: Eşine kötü davranmaması, iyi bakması saygı göstermesi anlatılır. Bir yaşlı adam kötü eşinden yakınır. Damatla gelin herkesle ayrı ayrı vedalaşır. Üç günlük yolculuğa, damadın evine doğru yola koyulurlar.
Runo 25:
Yeni gelin ve damat İlmarinen, evde uzun zaman beklenmiştir. Anne oğluna hasretini ve geline olan sevgisini anlatır. İyi karşılanırlar. Ozan Vainamöinen de ordadır; ev sahiplerini, gelini ve damadı öven türküler söyler.
(Runo 20 ve 25 arasında düğün ve sonrası ayrıntılı bir şekilde işlenmiş, nazım şeklinde olan destanın orijinal metninde, Vainamöinen’in söylediği türküler, övgüler, geline ve damada verilen öğütler ve yapılan övgüler yine nazım şeklinde, destanın çıktığı bölgenin halk edebiyatına uygun olarak uzun uzun işlenmiştir. Bu yüzden bu bölüm, destanın ait olduğu kültürün özellikleri hakkında oldukça önemli ip uçları vermektedir.)
Runo 26:
Lemminkainen düğüne davet edilmediği için üzgündür ve Pohjola’ya gitmeye karar verir. Annesinin, karşılaşacağı tehlikelerden yana, yalvarmalarına aldırmayarak yola çıkar ve türlü tehlikeleri geçerek Pohjola’ya ulaşır.
Runo 27:
Lemminkainen Pohjola’da izinsiz girdiği bir şölende gösteriş yapmaya kalkar. Pohjola’nın ev sahibi buna çok kızar ve atışma şeklinde bir süre yaptıkları ağız dalaşından sonra delikanlıyı kılıçlı kavgaya çağırır. Dövüşte Lemminkainen adamın kafasını uçurur. Olayın intikamını almak isteyen Pohjola halkı toplanır.
Runo 28:
Lemminkainen Pohjola’dan kaçar ve evine döner. Annesinden gizlenebileceği bir yer sorar. Annesi, vaktiyle, babasının savaş yıllarında saklandığı bir adayı öğütler.
Runo 29:
Lemminkainen denize açılır, gideceği adaya ulaşır. Adanın kızlarıyla dostluk kurar. Ama bu, adanın erkeklerinin hiç hoşuna gitmez. Yakışıklı çapkın Lemminkainen’i öldürmek isterler. Lemminkainen adadan kaçar. Yolda fırtınaya yakalanır ve kayığı parçalanır. Yüzerek kıyıya çıkar.
Evine geldiğinde çevrede kimsenin kalmadığını, evinin yakıldığını görür. Annesinin öldüğünü düşünür.
Runo 30:
Lemminkainen Pohjola’ya doğru yola çıkar. Yanında eski arkadaşı Tiera vardır. Pohjola’nın yaşlı kadını, üzerlerine bir soğuk hava yollar ve denizde gemileri donar. Ölümden kurtulurlar ve evlerine dönerler.
Runo 31:
Untamo, kardeşi Kalervo’ya karşı savaşa girer ve onu bütün halkı ile birlikte yok eder. İçlerinde bir tek gebe kadın hayatta kalmıştır. Untamo’nun evine götürülen kadın bir çocuk dünyaya getirir. Adını Kullervo koyarlar.
Çocuk, daha beşikteyken, Untamo’ya karşı kin taşır. Untamo da bunun farkındadır. Kullervo büyür. Kendisine verilen her işi bilerek kötü yapar. Untamo, onu köle olarak Demirci İlmarinen’e satar.
Runo 32:
İlmarinen’in karısı Kullervo’yu sığırtmaç yapar. Azık torbasına koyduğu ekmeğin içine taş doldurur. Sürüyü dualar okuyarak kıra salar.
Runo 33:
Kullervo, sürünün peşinden gider. Akşama doğru azığını torbasından çıkartır, ekmeğini kesmek ister. Bıçağın ağzı taşa çalar, kırılır. Çoban buna çok üzülür. Çünkü ailesinden kalan tek hatıra çakısıdır.
Azığına taş katan kadından öcünü almak için, sürüyü bataklığa sürer ve kurt ve ayılardan yeni bir sürü hazırlayarak eve bu sürüyle döner. Hayvanları sağmaya gelen ev sahibi kadını kurt ve ayılar parçalar.
Runo 34:
Kullervo, İlmarinen’in evinden kaçar. Üzgün bir şekilde ormanlarda dolaşırken yaşlı bir kadına rastlar. Ondan, babasının ve annesinin hayatta olduğunu öğrenir. Laponya sınırlarında barınmaktadırlar. Kullervo onları bulur. Annesi, Kullervo’yu öldü sandığını ve bundan duyduğu üzüntüyü anlatır. Büyük kız kardeşi dağa ahududu toplamaya gittiğinde kaybolmuştur.
Runo 35:
Kullervo, babasının evinde bir şeyler yapmak ister. Lakin hiçbir konuda faydalı olamaz. Sonunda, babası onu mahsul harcı ödemeye yollar. Kullervo, bu işini bitirip evine dönerken rastladığı bir kıza tecavüz eder. Bu kız onun kız kardeşidir.
Olayın devamında, iki kardeş birbirlerini tanırlar. Kız, nehirde intihar eder. Kullervo, evine dönerek olayı annesine anlatır ve ölmek istediğini söyler. Annesi öğüt verir, uzak bir yerde yaşamasını sağlar. Kullervo, bu olayın da sebebini hazırlayan, Untamo’dan intikam almaya karar verir.
Runo 36:
Kullervo dövüş hazırlığına girişir, evde kalanlarla vedalaşır, Annesi dışında hiç kimse, gidişine aldırış etmez.
Kullervo, Untamo’nun köyünde kimi bulursa öldürür, evleri yakar. Köyüne döndüğünde etrafı bomboş bulur. Tek bir canlıya bile rastlamaz. Bir yaşlı kara köpek karşısına çıkar. Kullervo onunla birlikte ormana avlanmaya gider. Yolu tesadüfen, kız kardeşini kirlettiği yere düşer. Kullervo macerayı hatırlar ve kılıcı ile intihar eder.
(Silmarillion’un üç ana hikayesinden biri olan ve ayrıca kitap olarak da basılan “Hurin’in Çocukları”nın, destanın Kullervo’nun öyküsünün anlatıldığı bu bölümlerine benzerliği oldukça dikkat çekicidir.)
Runo 37:
Demirci İlmarinen ölen eşine ağlar durur. Altın ve gümüş karışımı bir heykeli kendisine eş olarak hazırlamayı düşünür. Bu iş kolay olmaz.
Heykel hazırlanır, ancak demirci buna can katamaz. Bir geceyi altın eşiyle geçirir. Sabah uyandığında altın eşinden yana olan tarafının buz gibi donduğunu görür.
İlmarinen heykeli Ozan Vainamöinen’e vermek ister. Ozan kabul etmez ve demirciye öğüt verir. Heykelden faydalı bir şey yapmasını ya da altın olarak başka bir yere satmasını söyler.
Runo 38:
İlmarinen Pohjola’ya gider ve küçük baldızını kendisine eşliğe ister. Kötü karşılanır. Buna kızan İlmarinen baldızını kaçırır. Yolda giderken kız kendisine ağır sözler söyler. Demirci buna çok kızar ve kızı büyüleyerek martı kılığına sokar.
İlmarinen evine geldiğinde Vainamöinen’i bulur ve Pohjola’nın mutluluk içinde yaşadığını ve bu işi Sampo’nun (Destanın başında, Pohjola’da Vainamöinen’e yardım etmesi karşılığında, Pohjola’lı kadının ozandan istediği ve Vainö’nun İlmarinen’e yaptırdığı, bulunduğu yere bolluk ve bereket getiren nesne.) sağladığını anlatır ve baldızından yakınır.
Runo 39:
Vainamöinen’in teklifi üzerine, İlmarinen ile ikisi, Pohjola’dan Sampoyu almak için yola çıkarlar. Yolda Lemminkainen’e rastlarlar. Amaçlarını öğrenince, Lemminkainen de onlara katılır.
Runo 40:
Sampo’yu almak için yola çıkarlar. Açık denizde, kayıkları kocaman bir turna balığının sırtına oturur. Balığı öldürüp kayığa alırlar.
Vainamöinen, balığın çene kemiğinden bir saz, “kentele”, yapar. Bu yeni sazı, bir çok kimse çalmak ister; ama, kimse başaramaz.
Runo 41:
Vainamöinen kendi icadı olan sazı başarı ile çalar. Bütün yaratıklar, havadaki, sulardaki periler, kendisini dinlemek için etrafında toplanırlar. Kalpler duygulanır, gözler yaşarır. Vainamöinen de hislenmiştir; ağlar. Ozanın gözyaşları sulara karışır. Sulara karışan ozanın göz yaşları mavi inciler haline gelirler.
Runo 42:
Kahramanlar Pohjola’ya ulaşırlar. Vainamöinen, Sampo için geldiklerini anlatır ve hiç olmazsa yarısını kabul edebileceklerini söyler. Pohjola’nın ev sahibi kadın, Sampo’nun ne yarısını ne de tamamını vermeyi kabul eder ve halkını toplar. Vainamöinen olanları görür, çalgısını çalmaya başlar, bütün halkı uyutur. Sampo gizli bir yerdedir. Uzun uğraşlardan sonra yerini bularak Sampo’yu gömülü olduğu yerden çıkartıp kayığa yüklerler ve yola çıkarlar.
Pojola’nın kadını üç gün sonra uyanır ve işin farkına varır. Büyü yaparak koyu bir sis meydana getirir ve türlü zorluklar çıkararak yolcuların peşine salar.
Bu karışıklık içinde Vainamöinen sazını kayıktan denize düşürür ve bulamaz.
Runo 43:
Pohjola’nın ev sahibi kadını savaş gemilerini hazırlar ve Sampo’yu çalanların arkalarından yetişir. Pohjola ve Kalevala halkları arasında savaş olur; Kaleva’lılar kazanır.
Ancak savaş sırasında Pohjola’nın ev sahibi kadını Sampo’yu denize itmiştir. Kırılan Sampo’nun iri parçaları denize gömülür, küçük parçalar ise, kıyıya sürüklenmiştir.
Vainomöinen kıyıdan topladığı küçük Sampo kırıkları ile bir yenisini yapmaya çalışır ve Tanrı’ya kötülüklerden uzak olmaları, kıtlık çekmemeleri, mutlu olmaları vs. şeyler için dua eder.
Runo 44:
Vainamöinen denize düşürdüğü kentelesini aramaya gider; bulamaz. Huş ağacından yeni bir saz yapar; bunu da başarı ile çalar ve herkesi hayran bırakır.
Runo 45:
Pohjola’nın kadını Kalevala’ya salgın hastalık salar. Vainamöinen merhemleriyle ve sihirli sözleriyle halkı iyileştirir.
Runo 46:
Pohjola’nın ev sahibi kadını, Kalevala’nın sürülerini yok etmek için, bir ayı hazırlar. Vainamöinen bu ayıyı öldürür; sonra da, Kalevala’da adet olduğu üzere, büyük bir ziyafet tertiplenir. Ozan saz çalar, şarkı söyler, türkü çağırır; gelecek günler için iyi temennilerde bulunur.
Runo 47:
Ay ve güneş, Vainamöinen’in şarkısını dinlemek için yere inerler. Pohjola’nın kadını, her ikisini de yakalar ve bir dağın içine saklar.
Tanrı Ukko, böylece hasıl olan karanlığa, şaşar kalır ve ay ve güneş yapmak için yeniden bir ateş yaratır.
Vainamöinen ve İlmarinen yere düşen ateşi görürler ve peşinden giderler. Havaların Bakiresi, ateşin Aule Gölü’ne indiğini, onu bir balığın yuttuğunu kendilerine söyler.
Vainamöinen ve İlmarinen bu sefer de balığın peşine düşerler; ama, balığı yakalayamazlar.
Runo 48:
Ketenden bir ağ hazırlarlar; balığı, bununla yakalamaya giderler ve yakalarlar. Ateş, balığın karnından çıkar. Ancak tutamazlar; Ateş, İlmarinen’in ellerini ve yüzünü yakarak kaçar.
Ormanı ve toprakları yakan ateşi, zorla ele geçirir ve Kalevala’ya götürürler. İlmarinen iyileşir.
Runo 49:
İlmarinen yeni bir ay ve güneş hazırlar; ancak onlara ışık veremez. Vainamöinen gerçek ay ve güneşin Pohjola’da bir dağın içinde olduğunu öğrenmiştir, aramaya çıkar ama kurtaramaz.
Vainamöinen çaresiz evine döner ve İlmarinen’e dağı delmek için aletler hazırlatır.
Bu olayı haber alan Pohjola’nın kadını, korkarak ay ve güneşi serbest bırakır. Ozan büyük bir memnuniyet duyar ve güzel sözler söyler.
Runo 50:
Marjatta Kız Mersin yemişinden gebe kalır. (Destanın bu bölümünde, bakire kız Marjatta’nın doğadaki varlıklarla, hep bekar mı kalacağı üzerine, şiirsel bir şekilde söyleşmesi yer alır. Sonunda mersin yemişine uzanır, onu alır, yemiş kendiliğinden kızın ağsından girer ve Marjatta hamile kalır.) Bir oğlu olur.
Çocuk çok küçük yaşta iken kaybolur ve çocuğu bataklıkta bulurlar. Bir ihtiyarı, oğlanı vaftiz ettirmek için, çağırırlar. Adam oğlanı, babası belli olmadığından vaftiz etmek istemez. Vainamöinen’e durumu anlatır, akıl danışırlar.
Ozan Vainamöinen çocuğun öldürülmesi gerektiğini söyler. Küçük oğlan dillenir ve ozana sert cevaplar verir.
Sonunda, yaşlı adam oğlanı Karelia Kralı olarak vaftiz eder. Vainamöinen buna çok kızar ve birçok büyülü söz söyler ve bir bakır kayığa binerek, gökle yerin arasında, küskün bir şekilde uzaklaşır gider.
Yaşlı ozan hala oralardadır. Kentelesini ve şarkılarını halklara miras bırakmıştır.
Bu da kalevala Destanı’nın ezgisi: http://www.youtube.com/watch?v=hNz4zJobg58 Destanın sözleri bi şarkı gibi bu ezgiyle söyleniyor. İnsanın içine işleyen bi ezgi gerçekten.
Ve bu da destanın son bölümünün ezgiyle birlikte söylenişi: http://www.youtube.com/watch?v=A8UfdehDqm4
Yazar: Ak Mithrandir
Kaynak: http://www.thewhitetree.org/
Yorumlar
“28) Fin Destanı: “Kalevala”” yazisina 3 Yorum yapilmis
Yorum yap
Tskler.
[…] metin “http://www.yenidenergenekon.com/28-fin-destani-kalevala/” adresinden alıntılanmıştır üzerinde hiç bir değişiklik yapılmamıştır! […]
Üstadım eline emeğine sağlık. Runoları ayırman ve görsel kullanman harika olmuş