261) AHISKA TÜRKLERİ’NİN ÇİLESİ

Yayin Tarihi 7 Haziran, 2008 
Kategori TÜRK DÜNYASI

AHISKA TÜRKLERİ’NİN ÇİLESİ

image0013.gif

Özbekistan Fergana Olayları:

1944 yılında Ahıska’dan sürülen Ahıska Türkleri Orta Asya ve Kazakistan Çölleri’ne yerleştirildiler. Mecburi göçe tabi tutulan bu insanlar bu çöl havasına, soğuğuna, insanlarına ve suyuna alışmak mecburiyetindeydiler. Alışamayanlar, soğuktan ve hastalıktan 10 binden fazla insan vefat etmişti. Sovyet Rejiminde sürgün hayatı geçiren Ahıskalılar hep dışlandılar, üçüncü sınıf statüsünde yaşam mücadelesi verdiler. Çalışkanlıkları, dürüstlükleri ile çok kısa zamanda, yerli halktan daha iyi yaşamaya başladılar. Kendilerine yapılan baskılara, haksızlıklara rağmen Türklüklerini, örf adetlerini ve geleneklerini korumaya çalıştılar. Gürcü, Göçmen, Kafkas, diyenlere karşı Türk olduklarını ispatlamak için çalıştılar, pasaportlarında Millet yazıldığı yere ” TÜRK” diye yazdırdılar. Hükümet görevlileri Azeri, Özbek, yazmak istemelerine rağmen, Ahıskalılar; “Hayır biz Türküz ve Milletimizden asla vazgeçemeyiz” diye direndiler. Ahıskalılar hariç eski S.S.C.B de Türk diye resmen kabul edilen başka millet yoktur. Bu nedenledir ki; Ahıskalılar hiç sevilmediler ve devamlı KGB’nin takibi altındaydılar. Ahıska Türkleri Orta Asya ve Kazakistan’ın kendilerine hiçbir zaman vatan olmayacağının farkındaydılar. Bundan dolayıda kendi anavatanlarına Ahıskaya veya Türkiye’ye dönme mücadelesi veriyorlardı. Gürcistan buna hep direniyordu. Türklerin Ahıskaya yerleşmesine karşıydı. 45 Sene sürgün hayatı böyle geçti.1989 Sovyetler Birliği’nin son dönemlerinde Sovyet Rejimi’nin çökmesi sırasında Sovyetler Birliğini oluşturan Cumhuriyetler bağımsız bir Devlet olmak istiyorlardı. İlk Cumhuriyetlerden birisi de Gürcistan’dı. Ahıskalılar’ın Ahıska Topraklarına yerleşmesine sıcak bakmayan Moskova Ahıska Türklerinin meselesini Gürcistan’a baskı yapmak için alet olarak kullanmaya başladı. Moskova’nın ve KGB’nin bu ince hesapları Ermenilerin de işine yaradı. Özbekistan’da çoğu Fergana Vilayeti’nde oturan Ahıska Türkleri arasında Ahıskaya dönme faaliyetleri güçlenmiştir. Son zamanlar 1986-89 Özbekistan’daki pamuk yetiştirmedeki yolsuzlukları hakkında soruşturma yapmak için Moskova’dan gelen Ermeni asıllı savcı Gıdilyan- İvanov, binlerce Özbek asıllı insanları tutuklayıp ceza evlerine gönderdiler. Bu gelişmeler Özbekistan’daki toplum içinde azınlıklara karşı özellikle Ruslara ve Ermenilere karşı ayaklanmaya başladılar. Tabi ki KGB durumu kontrol ediyordu ve gelişmelerden haberdardı. 9 Nisan 1989 da Tiflis ayaklanmasında Gürcü Milleti Rus ordusuna karşı isyan etti ve çatışmalar çıktı. Kızılordu, Sivil topluma karşı silah kullandı onlarca insan öldürüldü. Bu olayları örtbas etmek için Sovyetler Birliği’nin son Cumhurbaşkanı Gorbaçov Özbekistan Cumhurbaşkanı Kerimov ve KGB bir senaryo yazdılar ve uygulamaya başladılar.

1) Gürcistan Devletini zor durumda bırakmak için Ahıska Türklerini kullanmak,

2) Özbekistan’daki pamuk tarımındaki yapılan yolsuzlukları ortadan kaldırmak,

3) Özbekistan’daki azınlıklara karşı isyancı olan ve devleti suçlayan,” BİRLİK” oluşumunu yok etmek,

4) Özbeklerin Rus düşmanlığını Ahıska Türkleri üzerine yönlendirmek, böylelikle iki Türk insanını birbirine düşman etmek.

Bu yazılan senaryo 1 Mayıs 1989’da uygulanmaya başlandı. KGB’nin gizli çalışmaları sonucu Özbekler ile Ahıska Türkleri arasında çok kısa bir zamanda düşmanlık başladı. 45 Sene dostça, akrabaca yaşayan bu iki toplum arasındaki olumsuz gelişmeler Özbekleri ve Türkleri hayretler içinde bıraktı, her yerden Ahıskalılar tehdit edilmeye başlandılar, işten çıkarıldılar, sevilmeyen bir toplum haline geldiler. Alışveriş merkezlerinde, halkın yoğun olduğu yerlerde, Ahıska Türkleri’nin Özbek çocuklarına, kadınlarına yaptığı işkencelerin tablolarını ve “Türklere ölüm” pankartlarını asmaya başladılar. (Böyle bir şeyin Ahıskalıların yapacağına Özbek halkı inanmıyordu ama KGB bu konuda çok ısrarlıydı eğitimsiz, cahil insanlara bunu anlatmaya devam ediyordu.) Ahıskalılara artık süre veriliyordu Özbekistan’ı terk edeceksiniz diye Haziran 1989’da Ahıska Türkleri’nin yoğun olduğu Fergana Bölgesi’nde 14-20 yaşındaki gençlere uyuşturucu, bol miktarda alkol verildi, Ahıskalılar’ın evlerine kırmızı işaret konuldu. Bu evlerin yakılmasını emredildi, karşılık verenlerin öldürülmesi istendi. Fergana olayları böylelikle başlamış oldu ve çok hızlı şekilde diğer bölgelere sıçradı.

Binden fazla evin yakılıp yıkılması, 300’den fazla günahsız insanın ölümü, binlerce kadına, çocuğa ve yaşlıya yapılan işkenceler ile sonuçlanan bu dehşet verici olaylar Fergana Bölgesi’ndeki 20 bine, Özbekistan’da 100 bine yakın insanın sürgünü ile sonuçlandı. 45 sene Özbekistan’daki yaşamamız boşa gitti. Alın teri ile kuruş kuruş biriktirip yaptırılan evler yakıldı, yağmalandı. Mal, mülk, bağ, bahçe, her şeyi kaybetti. Canlarını kurtaran Ahıskalılar kendilerine bir yuva, bir ev edinmek için Özbekistan’ı terk etmek zorunda kaldılar. Merkezi Moskova’da olan basın ve haber kaynakları Rus askerlerini Ahıska Türkleri’nin kurtarıcısı olarak gösterdiler. Sanki Kızılordu olmasaydı, Ahıskalılar öldürülecekti. Böylelikle KGB tereyağından kıl çeker gibi sıyrılmış! oldu. Askeri uçaklar ile Rusya’nın Kursk, Belgorod, Tula, Smolensk vilayetlerine 70-80 Rus ailesi içine 3-5 Türk ailesi yerleştirildi. Rusya Devleti’nin özellikle bu beş vilayeti seçmesi, önceden hazırlanmıştı. Yerli halkın siz geçen sene gelecektiniz, neden böyle geç kaldınız demeleri, senaryonun eskiden yazıldığını ortaya koydu. Olayları KGB’nin çok uzun süredir hazırladığı ve başarı ile sonuçlandığı gösteriyordu. Son olarak Ocak 1990’da Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te Ahıska Türklerine yapılan saldırılar ve 100’e yakın evin yakılması Özbekistan Devleti’nin; “Biz sizlere güvence veremiyoruz, Özbekistan’ı terk edin” demesi, Özbek Devletinin de bu senaryo içinde olduğunu gösteriyor. Böylece koskoca Sovyet Devleti bir avuç Ahıska Türkü’nün can ve mal güvencesini sağlayamadı mı? yoksa sağlamadı mı? Fergana olaylarından sonra kimlerin ne kazandığına bir bakalım:

Özbekistan ne kazandı:

1) Fergana’da nüfusun yoğun olduğu bölgede 20 bin insanın bölgeyi terk etmesiyle boşalan evlere ve iş yerlerine, ev ve toprak sorunu olan yerli Özbek halkının yerleşmesiyle Devletin Milleti ile barışmasını sağladı.

2) Özbekistan’da pamukta yapılan yolsuzluklar bu olaylar nedeniyle unutuldu ve kapatıldı.

3) Devlet yönetimini beğenmeyen “BİRLİK” Partisi yetkilileri tutuklandı, cezalandırıldı, “BİRLİK” Partisi dağıtıldı.

Rusya ne kazandı:

1) Özbekistan’daki azınlık statüsündeki Rusların Özbekler tarafından yaptırılacak mecburi göçünü durdurdu.

2) Rusya’nın bırakılmış, terk edilmiş köylerine insan gücünü götürdü, Ahıskalıları yerleştirerek tarıma yararlı topraklarda tarım ve hayvancılık yapmalarını sağlayıp, ucuz mahsül yetiştirip büyük şehirlere yerleşmiş Rus halkının geçimini sağladı.

3) Dillerine ve dinlerine çok düşkün olan bu Türk Toplumunu Rusların içine yerleştirerek asimile edip, Türk sorununu ortadan kaldırmak istedi.

Fergana Olaylarında kaybeden her zamanki gibi Ahıska Türkleri oldu.

İster 1944 Ahıska sürgünü, ister 1989 Özbekistan Sürgünü, Ahıskalılara sadece ve sadece Türk oldukları için yapılmıştır. Yapılanlar insan haklarına aykırıdır. Yapılan haksızlıkları ve bugünkü sorunlarımızı, uluslararası platforma taşımamız gerekir. Başta Türkiye Devleti olmak üzere, milli davalarımıza sahip çıkan kurum ve kuruluşlarla birlikte ABD ve Avrupa Ülkeleri Ankara Büyükelçiliklerine giderek, Birleşmiş Milletlere, Avrupa Parlamentosuna, Helsinki İnsan Hakları Komisyonuna, yazılı şekilde sorunları aktarmamız ve çözüm yollarına destek istememiz gerekiyor. Gürcistan’da ve Özbekistan’da mecburen terk ettiğimiz ev, toprak, mülkiyetimizin geri iadesini, sürgün ve soykırım sebepçilerinin cezalandırılmasını talep edelim.

Ahıska Türklerinin Ahıska Topraklarına dönme mücadelesi

Ahıska Türkleri, 1944 Ahıska Sürgünü’nden sonra sıkı yönetim ve zor şartlar altında yaşamaya ve Ahıska’ya geri dönme mücadelesine başladılar. İlk gizli komiteler 1956’ dan sonra kurulmaya başladı. Ahıska Türkleri’nin temsilcileri 1957’de Moskova’ya gelerek vatana dönmek için ilk müracaatlarını yaptılar. Kendilerine, “Siz Azerîsiniz! O hâlde Azerbaycan’a dönebilirsiniz…” diye cevap verildi.

Zehirli yılan çeşitleriyle meşhur Mugan Bozkırı’na yerleşmek üzere Azerbaycan’ın Saatli Bölgesi’ne gelmelerine izin veriliyordu. 1958’de, bazı aileler bunu kabul ederek, kendi vatanlarına yakın gördükleri Azerbaycan’a geldiler. Buradan Ahıska’ya geçmek kolay olur diye düşünüyorlardı.

Nitekim bunlardan birkaç yüz aile -bazı kaynaklarda 245 aile- 1960 Temmuzu ile 1961 Şubatı’nda Ahıska Bölgesine geçmeye teşebbüs ettiler. Fakat sonuç istedikleri gibi olmadı. Gürcistan Komünist Partisi Birinci Sekreteri W. Mzhavanadze tarafından geri çevrildiler.

1963’te Gürcistan KP ikinci sekreteri olan Zemliansky, Türklere anlayışlı davranacağına dair söz verdiyse de, birkaç ay sonra ölümü, bu vaadi de toprağa gömdü.

1964 Şubatında Taşkent’te yapılan Halk Kongresine diğer sürgün bölgeleri de dahil 600 civarında delege katıldı. Burada “Millî Hakların Müdafaası İçin Türk Birliği” kuruldu. Başkanlığına da Enver Odabaşev seçildi. Kendisi malûl bir harp gazisi ve tarihçiydi. O’nun önderliğinde hareket eden temsilciler Moskova’dan, Gürcistan yetkililerine baskı yapmalarını ve vatan yolunun açılmasını istiyorlardı.

1968 Nisanı’nda Taşkent yakınlarındaki Yeniyol’da bir gösteri yaptılar. Ardından da yüzlerce kişi tutuklandı. Yine aynı yıl Yüksek Sovyet Prezidyumu onlara, bütün Sovyet vatandaşları gibi iş ve pasaport kanunları çerçevesinde, ülkenin her yerinde yaşama ve çalışma haklarını verdiyse de, vatana dönüş konusunda bir gelişme olmadı.

Ahıskalılar’dan bir grup da SSCB Başsavcılığına başvurmuştu. Gürcistan SSC Savcılığından gönderilen 30 Mayıs 1964 tarihli cevap yazısında: “1944 yılında Ahıska, Aspinza ve Adigön İlçelerindeki nüfusun sürülmesinin yasal olup olmadığı konusunda SSCB Başsavcısı R.A. Rudenko’ya gönderilmiş toplu imzalı mektup Gürcistan SSC Savcılığına intikal etmiştir.” denilerek, yasallık hususunun Gürcistan SSC Başsavcılığınca çözüme kavuşturulacağı belirtilmektedir.

1968   Kasımında Sovyet KP Merkez Komitesi Sözcüsü B.P. Lakovlev, kendisine gelen bir Türk temsilciler heyetine, vatanları olan Ahıska  yöresine  dönüşlerine müsaade edileceğini vaad etti. Bu vaade sevinerek Ahıska’ya hareket eden yüzlerce Türk ailesi, mahallî yöneticilerin engelleriyle karşılaştılar. Çalışma belgeleri verilmedi, askerlik problemleri çıkarıldı ve taşınmak için vasıta verilmedi. Azerbaycan’dan gelenler de Gürcistan hududunda durduruldular. Eşyalarını bırakıp tek başına girenler de Gürcü idareciler tarafından  sınır dışı  edildiler.

1969  Ağustosunda 120 kişilik heyete  Merkez Komitesi’nde hakaret edilerek geri  çevrildi. Onlar da isteklerini ve gerekirse Sovyet vatandaşlığından vazgeçebileceklerini dile getiren bir bildiri yayınladılar.

6 Nisan 1970’te, eğer Sovyet yönetimi Ahıska Türklüğünün millî davasının çözümünde eski katı tutumunda ısrar ederse, Türkiye’ye göç etmeyi kararlaştırdılar. Buna müsaade edilmesi için de, aralarından seçtikleri Muhlis Niyazov, İslâm Kerimov, T. İlyasov, hareketin lideri Enver Odabaşev’le birlikte Türkiye’nin Moskova Büyükelçiliğime müracaat ettiler.

2 Mayıs 1970’te “Biz Türküz!” diye başlayan bir beyannameyi açıkladılar. Yine 1970 yılı içinde vatana dönme teşebbüsleri, Gürcistan yetkililerince şiddetle engellenmiştir. Bugünkü Gürcistan Devlet Başkanı Eduard Şevardnadze, o zaman İçişleri Bakanı iken, Ahıska’ya dönmek üzere Tiflis’e gelen binlerce Ahıska Türkü’ne karşı cop, basınçlı su vs. kullanarak geri çevirmiştir.

14 Şubat 1971 ‘de toplanan Enver Odabaşev’in başkanlığındaki Kurtuluş Komitesi, tebliğde dile getirilen isteklerin yerine getirilmesini tekrar talep etti. 15 Mayısta –bazı kaynaklarda 15 Martta- Türkiye’ye göç etmek isteyenlerin listesi Moskova’daki Türk elçiliğine verildi.

4 Mayıs 1971’de Millî Hakların Müdafaası için Türk Birliği’nin Mütevelli Heyeti Başkanı O. Selimov, Sovyet Hükümeti yetkilileriyle, BM Genel Sekreteri U Thant’a 2 Mayıs 1970 tebliğinde sözü edilen hususlardan bahseden dilekçeler yolladı. 9 Mayısta 61 kişilik bir heyet Sovyet Başbakanı Podgorni ile görüşmek istediler. Bir zaman sonra, daha alt seviyede yöneticiler tarafından kabul edilen heyete sert bir şekilde, vatanlarına dönmelerinin mümkün olmadığı bildirildi. 18 Mayısta tekrar müracaat ederek göç izni istediler. Seyfatov, Mehmedov ve Niyazov adlı üç temsilci Türk elçiliğine giderken, Sovyet polisi tarafından tutuklandılar. 18 Temmuzda yüzlerce Türk, BM Genel Sekreteri ve Türk parlamentosuna yazılan mektupları imzaladılar. Bu hareketten sonra Odabaşev de yeniden tutuklandı. Bakü’de iki yıl hapse mahkûm edildi.

1972 yılında cemiyetin yeni önderi Seyfatov, Sovyet KP Sekreteri Brejnev, BM Genel Sekreteri Waldheim ve Türkiye Başbakanı Ferit Melen’e müracaat etti.

Bu mücadeleler, ne yazık ki hiçbir sonuç vermedi.

Ahıska Türkleri, yaşamakta oldukları Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinde kendi kaderleriyle baş başa yaşarken, 1989 Fergana olayları baş gösterdi. Onları yeni sürgünler bekliyordu. Öyle oldu, Özbekistan topraklarından da çıkmak zorunda bırakıldılar. Şimdi onlar, eski Sovyetler Birliği’ni oluşturan coğrafyanın her tarafında hayat mücadelesine devam etmektedirler.

Ahıska Türkleri, 1944 Sürgünü’nden sonra yerleştirildikleri Türkistan (Orta Asya) ülkelerinde (Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’da) yeni bir hayata başladılar.

Eski Sovyetler Birliği’nde Türk kelimesini kullanmak, Türkçe konuşmak yasak iken Ahıska topraklarına dönme mücadelesini başlatan başta Enver Odabaşı, bu davanın devamcısı Yusuf Serveroğlu olmak üzere bu davaya katkıları bulunan büyüklerimize teşekkür eder, ölenlere de Allah dan rahmet dileriz. Bu yolda canını, malını, işini ve ailesini kayıp eden insanlarımız vardı. Vatan uğrunda cezaevlerinde yatan, her şeyi göz önüne alan cesur insanlarımızı bu millet unutmayacaktır. Ahıska topraklarına dönme mücadelesi bugün de devam etmektedir. Mustafa Kemal Atatürk’ün deyimiyle: “Vatan toprağı kutsaldır, kaderine terk edilemez.”

Bugün birileri kalkıp da biz Ahıskalılara:  “Neden toprağınızdan vazgeçtiniz, bu topraklar için neden savaşmadınız” diye söyleyemez. Ahıska Türkleri olarak Ahıska’ya dönme mücadelemizi sonuna kadar verdik. Gürcistan Devleti bize Türk adı ile Ahıska Topraklarına yerleşmemize imkan vermiyor. Gelin dininizi, dilinizi değişin yani; Gürcü olun diyor. O zaman da bakarız Ahıska’ya değil de Gürcistan’ın her hangi bir bölgesine yerleştirebiliriz, sözleri bize yapılan haksızlığı ve soykırımın derecesini göstermektedir. Biz Ahıska Türkleri olarak Ahıska topraklarına Türk adı ile Türk olarak yerleşmek istiyoruz. Ahıska Toprakları bizim baba yurdumuzdur. 1700 yıllık Türk yurdudur. Biz orda iken Gürcü milleti yoktu. Bunu Gürcistan Devleti de çok iyi biliyor. Bu nedenledir ki; göç etmemizi engelliyor. Artık bu problem milli bir dava şekline gelmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Rusya Federasyonu ve Gürcistan Devleti arasında yapılacak müzakereler sonucu çözüme kavuşacağı inancındayız.

AVRUPA KONSEYİ

1956 yılından bu yana dönemin Sovyet hükümeti ve Gürcistan devleti topraklarından haksız yere sürgün edilen Ahıska Türkleri’nin Ahıska’ya yerleştirilmesine olumlu bakmamış, ve çeşitli bahanelerle taleplerimizi reddetmiş. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra Gürcistan devletinde büyük değişiklikler yapıldı. 1999’ da Avrupa Konseyi’ne üye olunurken, Avrupa Konseyine  kabulünden itibaren iki yıl içinde Sovyet rejimi tarafından zorla göç ettirilen  Ahıska Türkleri’nin vatanlarına iadeleri, Avrupa Konseyine girişinden itibaren üç yıl içinde vatana iade ve entekresyon sürecini başlatmaya ve 12 yıl içinde göçü tamamlamaya söz vermiştir. Söz konusu konseyde 5 sene geçmesine rağmen hiçbir çalışma yapılmadı. Bunun sebepleri arasında Aphazya ve Güney Osetya’da kaynaklanan büyük sayıdaki mülteciler bunlarla ilişkili problemler ve ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durumu bahanesiyle bütün çalışmalar durdurulmuştur. Halbuki II. Dünya Savaşı’nda yoksulluk ve açlık olduğu bir zamanda yüz yirmi bin insanı iki saat içinde sürdüler. Aradan 60 sene geçmesine rağmen  yeni bahaneler uyduruyorlar.

Ahıska Türklerinin Ahıska’ya dönememelerinin sebepleri:

1- Ülkedeki mevcut ekonomik durum Gürcülere göre Ahıska Türkleri’nin Gürcistan’a dönmelerini imkansız kılıyor. Ancak Gürcistan böyle bir göç başlattığında, Uluslararası kuruluşlar Gürcistan’a ekonomik destek vereceklerini beyan etmişlerdir.

2- Problemin çözümünü engelleyen faktörlerden biri de; Ermenistan faktörüdür. Ermenistan’dan gelen diplomatik baskı ve Ermeni Diasporasını tutumu Ahıskalıların gelişi ile bölgede sosyal huzursuzlukların baş göstereceği ve etnik çatışmaların çıkacağı iddialarını sürdürmekteler.

3- Ahıskalıların geri dönememelerinin bir faktörü de Ahıska Türkleri’nin Türk ve Müslüman olmaları. Gürcistan Ahıskalıları’nın geri dönüşlerini, ancak Ahıskalıların  Gürcü dilini ve dinini kabul etmeleri, Gürcü soyadlarını almaları halinde mümkün olacağını defalarca söylemişler.

Gürcüler Ahıskalıların Gürcü olduklarını söylemek istiyorlar. İnsan sormaz mı; neden o zaman 1944 de Ahıska Türkleri’nin sadece Türk oldukları için sürüldüklerini, neden bu baskı ve zulümler, insan kendi soyuna böyle yapar mı ?

Sürgün zamanı Türk diye birkaç Gürcü ailesi yanlışlıkla sürülüyor. Bu olayı duyan Stalin,  bu göçten sorumlu Beriya’ya talimat veriyor, diyor ki; 15 gün içinde yanlış sürülmüş birkaç Gürcü ailesini geri getireceksiniz. Beriya 15 gün içinde sürgün bölgelerini gezip yanlış sürülmüş Gürcü ailelerini Gürcistan’a getiriyor ve yerleştiriyor. Ama Ahıskalılar Türk oldukları için 60 senedir geri dönemiyorlar. Ahıska Türklerini Türk oldukları uluslararası platformları tescil edilmiştir. 1998 Hollanda’nın Labey şehrinde AGİT ve Birleşmiş Milletler  Yüksek Konsey toplantısında Ahıska Türleri’nin Türk oldukları kabul edilmiştir. Problem bir etnik kimliğin tescilinden ziyade bir halkın mağduriyetinin giderilmesindedir. Gürcülerin bir iddiası da Ahıska Türkleri geri geldikleri zaman bağımsızlık talep edeceklerdir. Gürcü yetkililer Ahıska Türkleri toprak talebinde bulunabilirler endişesiyle “ya hiç getirmeyelim, getirmek zorunda kalırsak Ahıska’ya yerleştirmeyelim” şeklinde düşünmekteler. Biz Ahıskalılar’ın böyle bir toprak iddiamız yok.  Biz sadece kendi baba yurdumuz Ahıska topraklarına Türk adı ile yerleşmek istiyoruz. Çünkü, 1700 yıllık Türk yurdu Ahıska’dan  Türk adı ile sürülmüştük. Son olarak Ahıska Türkleri’nin talep ettikleri topraklarda yer sıkıntısını öne sürmekteler. 1988 de Moskova’da,  S.S  Slobodnik başkanlığında devlet komisyonu oluşturulmuş ve Ahıska Bölgesi’ni gezmişler. Sonuçta  Ahıska da 220 köyde 88’inin boş olduğunu ve tarım arazilerinin %70’ini kullanmadığını tespit edilmiştir.

Ahıska Tükleri’nin geri Ahıska’ya dönmelerini hem Gürcistan için hem de  Ahıska Türkleri için çok önemlidir. Gürcistan yarım asırdan fazla süren bir adaletsizliğe  son veren  devlet olarak büyük bir prestij kazanacak, başta Türkiye ve Avrupa Birliği ülkeleri arasında güven kazanacak, Avrupa Konseyi, Birleşmiş Milletler, AGİT, Türkiye ve Uluslararası yardım kuruluşları harekete geçecektir. Ahıska Bölgesi’ndeki imar-iskan faaliyetleri ülkede ekonominin canlanmasına etkide bulunacaktır. Bakü-Tiflis-Ceyhan  Petrol Boru hattının kilit ülkesi Gürcistan için daha fazla önem ifade edecektir ve en önemlisi Ahıska Türklerinin  60 senelik vatan hasreti sona erecektir. 

Ahıska vatan toprağıdır, insan her şeyden vazgeçer ama vatan toprağından ve bayrağından asla ve asla vazgeçemez. Biz sürgündeki Ahıska Türkleri’nin çocukları olarak, babalarımıza ve dedelerimize yapılan bu soykırımı unutmayacağız ve bu mukaddes topraklardan vazgeçmeyeceğiz.   

Ahıska Türkleri’nin bugünü

Eski Sovyetler Birliği’nde yarım milyon civarında Ahıska Türkü (Rusya, Ukrayna, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Kuzey Kafkas) ülkelerinde darma dağınık bir hayat mücadelesi vermekteler. Türkiye Cumhuriyeti Devleti 1989 Özbekistan olaylarından sonra Türkiye gündemine gelen Ahıska Türkleri’nin araştırmasını yapmaya başladı ve bu Türk toplumunun sorunlarını çözüm yolunu Türkiye’ye göç etmekte buldu.

02.07.1992 Tarihli, 3835 Sayılı Ahıska Türklerini’nin Türkiye’ye Kabulü ve İskanı Kanunu kabul edildi.  

Ahıska Türkleri ile ilgili GENELGELER

TARİH                  SAYI                           KİŞİ

12.03.1997           10850                         6652

14.05.1998           4360                           5688

01.04.2000           588                             8022

31.07.2002           5006                           5708

10.10.2003           182008-1196               2726

 05.08.2004          144859 (30.10.2004 tarihine kadar başvuranlar)

Rusya’da yaşayan Ahıska Türkleri’nin sorunları

Rusya’da, özellikle Krasnodar Bölgesi’nde Ahıska Türkleri sevilmeyen insan yerine konulmayan, insan hakları ve yetkileri ellerinden alınmış, eğitimsiz, sağlıksız toplum haline gelmişler. Rus Devleti bir kısmına sadece Rus pasaportu vermiş, çoğunluk bu haktan da mahrum kalmış, özellikle Krasnodar Bölgesi’nde Ahıska Türkleri’nin durumu çok vahim bir hal almış, soykırım ile karşı karşıyadırlar. Bir Türk toplumu olarak, bu haksızlıkları kaldırabilecek ne güçleri, ne de dermanları kalmış, çaresizlikten ne yapacaklarını bilemez bir durumdadırlar.

Türkiye Devleti’nin de bu insanlara sahip çıkmaması Ahıska Türklerini iyiden iyiye ümitsizliğe itmiştir. 1989 Özbekistan olaylarından sonra yüz binden fazla Ahıskalı Özbekistan’dan mecburen çıkartıldı. Rusya’nın beş vilayeti ve köylerine zorunlu olarak yerleştirildi. Amaç belliydi. Bu uygulamaya rivayet etmeyen on beş bine yakın Ahıska Türkü Krasnodar Bölgesine kendi imkanlarıyla yerleştiler, evleri satın aldıktan sonra; yerli hakimiyet Ahıskalılara; “siz buralarda ikamet edemezsiniz, burası sadece Rusların ve Ermenilerin ikametine açık. Siz Türk adıyla buralarda yaşayamazsınız” dediler. Evler alınmıştı ancak, tapuları verilmediği için satıp gidemediler. Ahıska Türkleri bu nedenlerle 15 yıldır Krasnodar da insanlık dışı baskılar altında yok edilme, sürülme ve ezilme politikalarıyla karşı karşıya bırakılmış, kaderlerine terk edilmiştir. Bu olayların Türk basınında ve medyasında yer almamasının sebebi belli değil. Ahıskalılara yapılan insanlık ayıbı Avrupa ülkelerine ve Amerikan Senatosuna kadar gitti. İnsan Hakları Dernekleri bu konuyu ciddiye alarak gündeme aldılar. Konunun çok vahim olduğunun farkına vararak dil ve din ayrımına bakmayarak iyi veya kötü Ahıskalılara sahip çıkıldı. Kendi Türk insanına sahip çıkmayan bazı medyaların Türk medyası olduğuna şüphe duyuyorum. 2004 Eylül ayında Rusya’nın Rostov ve Krosnadar Vilayetlerinde gezim sırasında eski Sovyetler Birliği vatandaşı olan Ahıska Türkleri yıllarca emek ve hizmet ettikleri Rus Federasyonunda insanlara reva görülmeyen muameleler Ahıskalılara yapılmakta. Tarım ve Ağır sanayinin yükselmesinde büyük katkıları olan, II. Dünya Savaşında 25 bin şehit vermiş bir topluma: “sen Türksün senin burada yerin yok Ahıskaya, Türkiye’ye veya cehenneme git yeter ki Rus topraklarını terk et” demeleri ve bunun devlet seviyesinde yapılması çok üzücüdür. Yapılanlar Ahıska Türkleri’nin kötü insanlar oldukları için değil, Türk oldukları için yapılmaktadır. Ahıska Türkleri’nin arkasında Türkiye Cumhuriyeti Devleti dursaydı, destekleseydi Rusya’nın ve özellikle Krasnodar Valisi Tkaçov’un başı derde girecekti. Çünkü; Rusya’daki Ahıska Türkleri’nin insanlık hakları engellenmiş insanlık suçu işlenmiştir. Ahıskalılar davacı, ama kimi kime dava edecekler? Ahıska Türkleri konusunda T.C. Devleti üzerine düşeni tam olarak yapmadı.

Halen yürürlükte olan 3835 sayılı Ahıska Türkleri’nin Türkiye’ye Kabulü ve İskanı Kanunu tam olarak çalıştırılsa, Rusya’daki ve özellikle Krasnodar’daki 20 bine yakın Ahıskalı T.C. Devleti topraklarına yerleştirilebilirdi. Devlete ait Ceylanpınar, Altınova, Çorlu üretme çiftlikleri Ahıskalılar için yerleşime müsait yerlerdir. Hükümet yetkilileri Krasnodar’daki Ahıska Türk temsilcilerini Ankara’ya davet edip sorunlarını bizzat kendi ağızlarından dinlemesi gerekiyor. Çözüm yollarının birlikte araştırılması gerekiyor. A.B.D.’ye göç eden Ahıskalılara Amerika üç yıllık faizsiz kredi veriyor ve kabul ediyorsa neden Türkiye benzeri bir uygulama yapmıyor. Tek kelime ile Rusya’da yaşayan Ahıska Türkleri’nin durumu çok vahim, Türkiye Devleti’nin ve 70 milyon Türk insanının bu insanlara sahip çıkması gerekiyor. Yarın çok geç olabilir. Uluslararası Ahıska Türk Dernekleri Federasyonu Başkan yardımcısı İzmir Ahıska Türkleri Dernek Başkanı ve bir Ahıskalı olarak Rostov ve Krasnodar Vilayetleri’nde 15 günlük gezim sırasında, oradaki zor durumda olan ve Amerika’ya zorunlu göçe tabi tutulan insanlarla toplantılar yaptık. 20’den fazla Ahıska Türkleri’nin önde gelen insanları ile görüşmelerimizin sonucunda: istemeyerek Amerika’ya göç ediyoruz ve hepsinin ortak isteği; “Türkiye Devleti’nin kendilerine sahip çıkması ve Amerika’ya olan mecburi göçü acilen durdurarak Türkiye topraklarına İskanlarının sağlanmasını” dır.

Krosnadar’daki yaşayan insanların dramını yerinde incelemek, umutsuzluğa kapılmış Ahıskalıların dertlerini kendi ağızlarından dinlemek ve doğru yolu, çıkış yolunu göstermek birazcık umut ışıklarını yakmak için ağabeynski, Apşiron ve Beloreçinski Reyonlarındaki Ahıska Türkleri ile gizli görüşmeler yaptık. Önde gelen isimlerden, kendi ağızlarından söylediklerini bizzat aktarmak istiyorum; Servel Tederov (Eski Ahıska Türkleri Cemiyeti Krosnadar Başkanı): “Krosnadar’da yaşayan bizler istemeyerek mecburen Amerika’ya göç ediyoruz. Biz Moskov’daki Başta Türkiye Büyükelçiliği olmak üzere tüm yabancı büyükelçiliklere durumumuzu bildirir bir rapor sunduk. Raporda 15 senedir Krosnadar Valiliğinin Ahıskalılara sadece Türk ve Müslüman oldukları için yaptığı zulümleri bildirir raporumuz idi. Birkaç ay sonra Amerika Büyükelçiliğinden olumlu yanıt geldi. Uluslararası insan hakları temsilcileri birkaç gün Ahıska Türkleri’nin evlerini Ziyaret ederek bilgi aldılar ve A.B.D.’ye göçmen bürosu tarafından Formlar dağıtıldı. “Bu şartları kabul ederseniz sizi A.B.D. vatandaşlığına alırız” dediler. Çok zor şartlar altında ve çok zorlanacağımızın farkında ola, ola ABD’ye gitmeye karar verdik. Evet dilimizi ve dinimizi kaybedebiliriz. Ama buna sebep olan biz olmadığımızın inancındayız. Bize sahip çıkmayan, el uzatmayan, bizi tek başına bırakanlar bunun sebepçileridir. Halen geç kalmış değiliz. Bugün bile sahip çıkılsa bizler vatanımıza koşa, koşa geliriz. Ahıska Türkleri olarak Türk Bayrağını ve Milletini canımızdan çok seviyoruz. O toprak için bile olsa canımızı feda edebiliriz. Lütfen bize sahip çıkın vatanımıza yerleştirin.”

Abinski reyonunda ikamet eden Ahıska Türkleri yeni başkanı Server Ispahev: “15 senedir buralarda ayakta kalma, yaşam mücadelesi veriyoruz. Ruslar, Ermeniler ve yerli Kazaklar tarafından baskılar altındayız. Bugün de Amerika’ya gönderilmek isteniyoruz. Şu ana kadar Abinski reyonundan 90 aile gitti. ABD şartları çok ağır, amma biz mecburuz. Başka bir çıkış yolunu görmüyoruz. 60 senedir Ahıska topraklarına dönmek için verdiğimiz mücadeleler sonuçlanmadı. Gürcistan Devleti yöneticileri yalan söylediler, hep oyaladılar. Türkiye Devleti de Bu konuda bizi tek başımıza bıraktı. Bize sahip çıkmadı, biz Ahıska Türklerini çok üzdü, sesimiz ta Amerika’ya kadar gitti, ama Türkiye bu imdat sesini duymadı. Biz Türk adı ile bu eziyetleri çekiyoruz. Türkiye’yi yönetenler zor duruma düşen Ahıska Türklerine el uzatmalıdır. Yarın çok geç olabilir.”

Ahıska Türkleri Cemiyeti Gençlik Kolları Başkanı Cihangir Cebiroğlu: “Son 15 senede Krasnodar’da Ahıska Türklerine yapılan zulümleri bütün dünya bildi, gazeteler yazdı. Amerika ile hiçbir bağlantımız olmadığı halde, gelip bizim aramızda araştırma yaptılar ve Amerika’ya götürmeye karar verdiler. Neden Türkiye’den bir devlet adamı bir bakan veya millet vekili Krasnodar’a gelmedi derdimizi sormadı, bize sahip çıkmadı. Biz gençler Türkiye’yi karşılıksız seviyoruz, o topraklarda yaşamak bizimde doğal hakkımızdır. Ay Yıldızlı Kırmızı Bayrak benimde Bayrağımdır. Amerikan Bayrağı altında Amerikalı olmak istemiyoruz. Diz çöküp T.C. Devleti yöneticilerine sesleniyorum; 60 senedir Ahıskalılara yapılan zulümlere son verilsin ve bu millete sahip çıkılsın.”

İslam Mikailov Belareçinski Reyon Ahıska Türkleri Cemiyeti Başkanı: “Biz Belareçinski Reyonunda yaşayan 300’e yakın aile sakinleri Amerika’ya göç dilekçesini vermedik. Bu nedenledir ki üstümüzde çok büyük baskılar var. Dışarıya çıkamıyoruz. Her görüldüğümüz yerde;  ‘ne zaman buraları terk edeceksiniz’ diyorlar. 1998 ve 2002 yıllarında Moskov’daki Türk Büyükelçiliği’ne Türkiye’ye Göç ile ilgili dilekçeler verdik. Ama bir yanıt alamadık ve dilekçelerimizde ortalıktan kayboldu. Biz Türkiye’yi, Kars, Konya, İstanbul Türkleri kadar seviyoruz, uğrunda, gereğinde canımızı feda ederiz. Lütfen bize sahip çıkın. İnanın size yük olmayacağız.”

RUSYA TELEVİZYON KANALINDA AÇIK OTURUM

Krasnodar Valisi Tkaçov’un; 25 Mart 2002 tarihinde Moskava’da yayın yapan merkezi televizyon kanalının ‘söz özgürlüğü’ adlı programındaki konuşmasını duymuştum. Eylül 2004 Rusya gezim sırasında elde ettiğimiz  video kasedini izledikten sonra, insan hayretler içinde kalır. Bir devlet adamının ve onu destekleyen bazı Rus yöneticilerinin sözleri düşündürücü ve üzücüdür. Söz konusu programdan bazı önemli açıklamaları kısaca olarak ifade etmek isterdim. Bu programda   Krosnadar valisi Aleksandır  TKAÇOV,  Krosnadar Bölgesi’nde yaşayan Ahıska Türkleri’ni ‘yasa dışı mülteci ‘olarak anlatıyor ve bunların bölgeden çıkartılacağını söylüyor. Program sunucusu Ahıska Türkleri’nin nesini tespit edeceksiniz sorusuna  TKAÇOV: “Rus Kazakları ile sivil polis Ahıska Türlere evlerine baskınlar yaparak, sıkı kontrol uygulanarak ve devam ediyor, Ahıskalıları yakalayıp kamplara toplayacağız, sorguya çekeceğiz, para cezası vereceğiz, nerden ve neden geldiniz diye soracağız, sınır dışı edeceğiz.”

Devletin valisi insanlık tarihinin en zalim adamı Stalin’in ve Sovyet rejiminin Ahıska Türklerine yaptığı insanlık dramından habersiz görünmektedir.Ahıska Türkleri eski Sovyet vatandaşı idiler. Sovyet kanunlarına göre de ülkenin her yarinde ikamet hakları vardır. Ama Tkaçov  sınır dışı etmekte kararlıdır. Program sunucusunun: ‘Neden Ahıska Türkleri’nin gitmesine ısrarcısınız?’ sorusuna Tkaçov: ‘Yugoslavya’da Sırpların, Hırvatları misafir göçmen olarak kabul ettiklerini, bir süre sonra Hırvatların çoğalması ile Sırpların kendi halklarını kaybetmeleri’ örnek gösterdi ve Tkaçov sözlerine böyle devam etti:  “Ahıska Türkleri Krasnodar Bölgesi’ne seksen dokuz Fergana Olayları’ndan sonra geçici olarak geldiler. ‘Biz bir sene yaşayıp Ahıskaya gideceğiz’ dediler, ama on iki on üç senedir gitmiyorlar, bu problem bitsin artık.’

Ahıska Türkleri’nin çok farklı gelenekleri, dilleri ve inançları var. Valinin bu sözleri nasıl bir Slav Irkçı olduğunu göstermektedir. İnsan sormaz m; şerefinizi, namusunuzu korumak için Krasnodar’da yaşayan bir avuç Ahıskalıyı yok etmeniz mi gerekiyor?. Sorular üzerine Vali devam ediyor: “Ahıska Türklerini en kısa zamanda çartır uçakları ile bölgeden uzaklaştıracağız.” Nereye göndermek istiyorsunuz sorusuna: “Gürcistan’a, Türkiye’ye, nereye giderseler gitsinler bizim için önemli olan Krosnadarı terk etmeleridir.” Bu programa iştirak eden Rusya Federasyonu  Duma’nın Milletlerarası İlişkiler Komitesi Başkanı Ragozin ve Duma Sözcüsü Vlademir LUKİN’de: Ahıska Türklerinin ülkeden kovulması gerektiğini ifade etmişlerdir. (Bu konuşmaların video kaseti mevcuttur)

Ahıska Türkleri derneklerinin basın açıklamaları ve Dışişleri Bakanlığı’nın Ankara Rus Büyükelçiliği ile yaptığı temaslar sonucu iki sene önceki Ahıska Türkleri’nin Krasnodar’dan kovulmaları ve çıkarılmaları ertelenmiştir.

NEDEN ABD AHISKALILARA SAHİP ÇIKIYOR

Bu gün Krosnadar Valisi, ABD ve Rusya Federasyonu Devleti Ahıska Türkleri’nden kurtulma yolunu Amerika’ya göç ettirmekte buldular ve bugüne kadar toplam 90 aile ABD’ye göç ettirilmiş durumdalar. 2000’den fazla aile mecburen Amerika’ya gitmek için dilekçe vermişler. 100’den fazla aileye göçmen vizesi çıkmış durumda.

Milyonlarca insanın rüyalarına giren, Amerika’ya göç etmek isteyen, eğitim ve çalışmak için başvuran yüz binlerce insana red cevabı veren Amerika, neden acaba Ahıska Türkleri’ni göçmen statüsü veriyor ve sonrada vatandaşlık haklarını vereceğini kabul ediyor? Ahıska Türkleri Türk dilli ve Türk soylu, İslam dinine ait kültürlü, örf adetleri ve gelenekleri Orta Anadolu ve Doğu Anadolu insanlarına mahsus bir Türk toplumu iken; Amerikalılar ile hiçbir benzerliği olmayan bu insanlara neden sahip çıkıyor? Amerika Ahıska Türkleri’nin yüz yetmiş senelik çilelerini sona erdirmek isteseydi, bu konuda samimi olsaydı, Ahıskalılar’ın Ahıska’ya yerleşmesini Gürcistan’ın yeni Cumhurbaşkanından talep ederdi ve Gürcistan Devleti de buna ‘hayır’ diyemezdi. Bugün Ahıska Bölgesi’ndeki Ermenilerin ve Amerika’daki Ermeni lobisini baskıları altında Ahıska Türkleri’nin Ahıska’ya yerleştirilmesi mümkün olmuyorsa, o zaman Ahıska Türkleri’nin bir Türk toplumu olduğunu göz önünde bulundurularak ve 1992 tarihli 3835 sayılı Ahıska Türklerinin Türkiye Göç ve İskan Kanunu gündeme getirilirdi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne rica eder, göç masraflarını karşılar, Orta ve Doğu Anadolu Bölgelerine iskan ettirildi. Türkiye Devleti de bunu seve seve yapardı. Ahıska Türkleri’nin de istediği zaten Anadolu topraklarına yerleşebilmektir. Neden acaba bunu Amerika yapmak istemiyor? ABD, uluslararası arenada; “bakın ben Ahıska Türklerini, yani Türk ve Müslüman olan topluma sahip çıktım” diyerek dünyanın gözüne girmek mi istiyor?

Başka da yorum yapmak istemiyorum. İnşallah ben yanılırım. ABD’ye giren Ahıska Türkleri orada bir lobi oluşturacaktır, sesimizi dünyaya duyuracaktır. Böylelikle 500 Bin Ahıskalılar’ın sorunları çözüme kavuşacaktır inşallah. Ama bu bir acı gerçektir ki; artık Ahıskalıların ABD’ye göçü bir hayal değil gerçektir. Bizim Ahıskalımız, öz be öz Türk insanımız, böyle haksız bir göçe kalmamalıydılar. ‘Ne Mutlu Türküm’ Diyorlarsa, bu Türk bayrağı altında ve topraklarında yaşamakta onların doğal haklarıydı.

Bugünkü gelişmeler şunu gösteriyor ki:

Biz Ahıska topraklarını değil, Ahıska topraklarında 60 sene önce sürülen Ahıska Türklerini düşünmemiz gerekiyor. Eski S.S.C.B’nin 8 Cumhuriyetinde 260 yerleşim bölgesine dağıtılmış durumda olan bu aileler her an yerli hükümetler tarafından soykırım ve sürgüne uğrama tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Krasnodar’daki yaşayan insanların vatandaşlık hakları ellerinden alınmış 60 senelik Eski SSCB’de sürgün hayatı yaşayan Ahıska Türkleri’ne, Ardahan, Konya veya Ankara Türklerinde hiçbir farkı olmayan bu Türk insanlarımıza sahip çıkmamız, bağrımıza basmamız gerekiyor.

HAZIRLAYAN: YILMAZ KARAHAN

KAYNAK

www.ahiskaninsesi.com

Paylaş:

Yorumlar

“261) AHISKA TÜRKLERİ’NİN ÇİLESİ” yazisina 4 Yorum yapilmis

  1. Furat Kızıltuğ yorum tarihi 7 Haziran, 2008 21:49

    1-Dünyada iki miilet vardır:TÜRKLER VE BAŞKALARI
    2-Türkün dostu sadece Türktür.
    3-Rus en büyük düşmandır.Yok edilmelidir.
    4-Bir başka düşman da Arap ve Farstır. Türklüğü eritmek için bu iki illet-millet her vasıtaya baş vurur. Kalleştir, sinsidir. Vaktiyle uşağımız oldukları için, efendiye duyulan kompleks ile davranırlar.
    5- Avrupa ve onun ipten kazıktan kurtulanların torunları Amerika, baş belâsıdır. Üç Tanrıları vardır.Bir gökte.İkisi yerdedir.Yerdekiler para ve sekstir.
    6-Titreyip kendimize dönmeliyiz. Millî kuddretimiz çok güçlüdür. Açığa çıkınca zincirleme reaksiyona dönüşür.
    7-NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!

  2. Samet Acar yorum tarihi 13 Haziran, 2008 11:33

    GÜRCİSTAN DEVLETİ AHISKA BÖLGESİNE ERMENİLERİ YERLEŞTİRİYOR.SEPOZYUMLARDA DİLE GETİRİLMESİNE RAĞMEN,ETKİLİ BİR DIŞ SİYASETİMİZ YOTUR.PASİF BİR DIŞ SİYASETLE GÜRCÜLER’E NE ANLATABİLİRSİNİZ.İŞİ YAZILI BELGEĞE DÖKEREK,ONUN TAKİPÇİSİ OLARAK AHISKA’LILARA VE AHISKAYA SAHİP ÇIKABİLİRİZ.İKİYÜZLÜ SİYASETİN BAŞARISI TARİHTE GÖRÜLMEMİŞTİR.ACAROĞLU

  3. Ertuğrul Kapusuzoğlu yorum tarihi 16 Kasım, 2008 02:07

    Bir ülke ekseriyetinin cahil olması da
    tabii bir afettir.
    Cehaletin en büyüğü, dostu düşmanı bilememek.
    Tarih cehaleti.
    Bizi aydınlatan dostlara teşekkür.
    Allah emeğinizi zay etmesin.

  4. kurbanali medet yorum tarihi 1 Kasım, 2009 12:34

    biz bir politika kurbani olduk ve olmaya devam ediyoruz bizim suçumuz ne acaba!biz dinimizi,dilimizi yaşadıkça bizi kimse yok edemez. Bizim gücümüz imandır,ilimdir ve birliktir ALLAH SONUMUZU HAYRETSİN

Yorum yap