256) YAŞATAN SÖZCÜKLER
Yayin Tarihi 10 Mart, 2011
Kategori SOSYAL, TÜRKÇE
YAŞATAN SÖZCÜKLER
“Yarım elma, gönül alma” (Atasözü)
Yaşıyoruz… Ama yaşatıyor muyuz? Yaşatmaktan maksadım, ömür vermek değil. Yaşam sevincinden ve yaşama saygıdan söz ediyorum…
Yaşamak ve yaşatmak!
Hayatımızı sağlıklı sağlıksız, sevinçle üzüntüyle, varlıkla yoklukla vs. bir şekilde idame ettiriyoruz… Yaşam sürecimizde bizlere güç ve moral veren takdir edilme, güvenilme, saygı görme ve sevilme gibi duyguları yaşamak isteriz. Çevremizdeki en yakın kişiden, herhangi bir vesile ile iletişim kurduğumuz veya farkına vardığımız kişilere biz bu duyguları yaşatabiliyor muyuz?
Bir sözcük veya kısa bir cümle ile karşımızdakinin yaşam enerjisine olumlu anlamda etki etmesini sağlayabiliriz. İnsana varlığının kıymetli olduğunu hatırlatan bu sihirli sözcükler nelerdir?
“Günaydın, iyi günler, iyi akşamlar, kolay gelsin, yolun açık olsun, geçmiş olsun, saygılar, sana güveniyorum, sizi seviyorum, teşekkürler, elinize sağlık, tebrikler, başaracaksın, sen yaparsın, Allah nazardan korusun, Allah bağışlasın, maşallah vb.” muhatabımızın durumuna ve konumuna göre söylenecek bu sözlerden biri, birlikteliğin güzelliğini ifade edeceği gibi verimi de arttıracaktır…
Acaba çevremizde işi gereği bize hizmet edenlerin farkında mıyız?
Dün, alışveriş merkezinden ihtiyacımız olanları alıyor ve ödemeyi yapmak için kasaya gidiyoruz. Kasada bir görevli, “kasiyer” deniliyor. İşi eşyaların barkodunu okutarak, bedeli tahsil etmek ve karşılığında fişi vermek… Sıradayım, önümde 4-5 kişi sepetleri ve arabaları ile ödemeyi yapmak için bekliyor. Kasiyer otomatiğe bağlanmış gibi işini yapıyor. Eşyalarını alıp bedelini ödeyenlere de bir taraftan poşet veriyor! Nihayet bana sıra geldi. Aldıklarımı raylı masanın üzerine koyarken, kasiyere “kolay gelsin” dedim. Kasiyer halbuki sürekli müşterilerin kartlarını alırken ve fişlerini verirken başını kaldırıyordu. Ama bu sefer arkasına yaslanarak sanki “oh” çeker gibi başını kaldırdı, kanlanmış gözleri ile tebessüm ederek “teşekkür” etti… Hesabımızı gördük, karşılıklı olarak “iyi günler” diyerek ayrılırken dış kapının önünde bekleyen güvenlik görevlisine de “iyi görevler” dedim. Adam pürdikkat çevreyi periskop gibi gergin bir halde izlerken şaşkınlık içinde “iyi günler efendim” diye temennide bulundu…
Belki de birileri şöyle diyebilir!
“Ben iyi günler demeye mecbur değilim. İhtiyacımı alırım, görevli de bedelini tahsil eder”
Doğru bir yaklaşım! Fakat insani değil. Şunu bilelim ki biz oradan ihtiyacımızı temin ederken, o görevlilerde kendi ihtiyaçlarını karşılamak için müşteriye hizmet veriyor… Bu sözcükleri söylerken borca girmeyeceğiz, bir tarafımızda eksilmeyecek. Belki de bir dostluğa ve iyiliğin gelişmesine vesile olacağız.
Tanışmanın, anlaşmanın, işleri kolaylamanın ve birlikteliğin devamını sağlayan bir söz, Yunus der ki;
“Söz ola kese savaşı,
Söz ola götüre başı,
Söz ola ağulu aşı,
Bal ile yağ ede bir Söz” Bu söz “Selam” dır.
Selam; rahmettir…
Selam; berekettir…
Selam; kurtuluştur…
Selam; kötülüklerden kaçıştır…
Selam; ayıplardan korunmadır…
Selam; sevdiğinle bir olmadır…
Selam; Allah’ın ismi olup en güzel sözdür…
Ne oldu bize?
Selamlaşmıyoruz! Hâl hatır sormuyoruz! Haberleşmiyoruz! Sevemiyoruz! Görüşemiyoruz! Paylaşamıyoruz! Ama ülke sorunlarına yönelik ahkâm kesiyoruz!
Farkına varmadığımız insanların varlığından, kurtuluşu beklemeye hakkımız var mı?
Hep ufak tefek şahsi menfaatlerin peşinden koşarken, kaybettiğimiz insani değerleri nerede bulacağız? Çarşıda bunları satmıyorlar!
Şahsi ve milli sıkıntılardan kurtulmanın çözümü “Gönül Adamı” olmakla mümkündür. Gönül dostu olarak elmamızın yarısını bir muhtaca verdiğimizde, bize bunun ilerde bir tam elma olarak gelebileceğine, paylaşmazsak o elmayı da bulamayacağımızı bilmemiz gerekir…
Adem odur ki koymalı her yerde bir eser,
Eseri olmayanın yerinde yeller eser. (Hz. Mevlana)
YILMAZ KARAHAN
Yorumlar
Yorum yap