252) SEVGİM, SAYGIM VE KORKUM!

Yayin Tarihi 31 Ocak, 2011 
Kategori SOSYAL

SEVGİM, SAYGIM VE KORKUM!

 image00132.jpg

———————————————————————————————

“Bilgisiz fikir, fikirsiz tefekkür olmaz” (YILMAZ KARAHAN)

Maddenin üç hali gibi, sevgi-saygı-korku da insanların duygularında yaşadığı üç halidir…

Sevgiyi yaşamayan veya hiç sevmeyen biri var mıdır?

Herhangi birine veya birilerine karşı hiç saygı duymayan biri olmuş mudur?   

Kimseden ve hiçbir şeyden korkmayan biri yaşamış mıdır?

Bu mümkün değildir. Bu duyguların gücü ve derecesi ise, kişilere göre değişir. Sevgi, saygı ve korkunun ne olduğunu değil de kimlere karşı oluştuğunu açıklamam gerekir diye düşünüyorum:

Varoluşumuz ve var olan her şey “Sevgi” den kaynaklanmıştır. Sevgisiz doğa, sevgisiz doğum, sevgisiz yaşam olur mu?

Bana göre; sevgi bittiğinde kıyamet koptu demektir!

Sevgi üzerine herkesin konuşacağı ve tercihlerini anlatacağı güzellikler o kadar çok ki! Gölleri mürekkep, ormanları kalem yapsak yine de anlatımda aciz kalırız…

Dostlarımı severim. Dostlar, maddenin katı hali gibidir. Onların büyüklüğünü, ağırlığını görürsün. Özünü bilirsin. Özelliklerini anlarsın. İlişkiler seviyeli olduğu için, güvenirsin… Dost, herhangi bir tehlike anında katı haliyle zırh olur… Saygıyı en fazla hak edenler dostlardır. Çünkü dostların varlığı gücüm, çokluğu zenginliğimdir…

Rakiplerimi ve düşmanlarımı önemserim. Bunların varlığı huzursuzluk verse de, beni temkinli ve tedbirli olmaya yönelttikleri için onlara saygı duyarım. Çünkü; rakibim eksik ve zayıf olan yönlerimi yalın halinde yüzüme çarpar. Bu da benim özeleştiri yaparak kendimi geliştirmeme sebep olmaktadır. Düşman, maddenin sıvı hali gibidir. Ele avuca sığmaz, her fırsatı değerlendirir. Her mekâna uyar. Düşmanı yenmen için alacağın tedbirleri temkinli bir şekilde uygularsan, onu kontrol edebileceğin katı haline dönüştürebilirsin…  

Tanrı’nın adaletinden ve kul hakkından korkarım!

Bu korkular, faydalı korkulardır. Bizleri, ahlaki ve insani ölçüler içinde yaşamaya sevk eder. Hak ve hukukun ne olduğunu anlarsın, sınırlarını bilirsin, mensup olduğun toplumun değerlerini istismar etmeden uyumlu ve kabul görenlerden olursun…

Hayatımızda, yalnız biz ve dostlarımız yoktur. Kontrol edemediğimiz, irademizin dışında yakın ve uzakta gelişen olgularda bizi etkiler… Bu etkileşim, hayatımızı daha da güzelleştirebileceği gibi allak bullak edenleri de olmaktadır…

Hepimizin bir tecrübe kültürü vardır. Bu tecrübelerimiz ilgi alanlarımıza göre değişebileceği gibi azlığı ve çokluğu da söz konusudur. Biliyoruz ki tecrübe denilen yaşam deneyimlerini; başarılar, yanlışlıklar ve eksiklikler oluşturur.

Tecrübeler önemlidir. Çünkü; Tecrübe, tasarruftur. Tecrübe, verimliliktir. Tecrübe, israfı önlemektir. Tecrübe, gelecektir. Şahısların özel tecrübeleri olduğu gibi, toplumların da tecrübeleri vardır. Toplumun tecrübelerini atasözlerinde, deyimlerde, öykülerde, destanlarda, türkülerde görürüz. Ancak en büyük tecrübe kitabı Tarihtir…

Tecrübe kültüründen ders almayanlar yalnız aptallardır. Çünkü aptal kişi, değiştiğini ve geliştiğini zannedip, aynı şeyi tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar bekler. Aptal kişi kendine zarar verdiği gibi çevresine de zararı dokunur. Aptallığın çevreye zarar verme özelliği, aptalın toplumsal veya kurumsal hiyerarşi içindeki yerinin yüksekliği ile doğrudan orantılıdır. Korkumun biri, aptalların işidir!

En büyük korkum ise; cahillerin bilgisinedir. Cahil, bildiklerini yeterli sanarak küfreder. Bilimi inkâr eder. Bozgunculuk yapar. İnsanlara zulmeder. Münafıklığa hizmet eder. Şahsi menfaatlerini her şeyin üstünde görür.

Aptallık ile cehalet maddenin gaz hali gibidir. Ne zaman, nerede, hangi şartlarda karşına çıkacağını bilemezsin. Bu korkunç gazlardan kurtulmanın tek çaresi: Eğitimdir.

Aptalın işinden, Cahilin bilgisinden, Tanrı’nın adaletine sığınırım.

YILMAZ KARAHAN

Paylaş:

Yorumlar

“252) SEVGİM, SAYGIM VE KORKUM!” yazisina 7 Yorum yapilmis

  1. zühal asma yorum tarihi 1 Şubat, 2011 13:51

    TECRÜBE KONUSUNDA YAZDIKLARINIZ VE TEK KELİMENİZE HAYRAN OLDUM.GERCEKTEN DOGRU.
    EGOİZMDEN UZAK YAZINIZ İCİN TESEKKÜR EDERİM KENDİ ADIMA..DOSTLAR İCİN KORKU DUYMAK HER BABAYİGİDE NASİP OLMAYAN BİR ASALET!APAYRI BİR SAYGI,ESSİZ DUYGU..**KORUMAKDA ÖYLEDİR(*
    **COOOK TESEKKÜRLER HOCM
    ”bende anlarım,ama düsüncelerimde bazen ulasılması GEREKEN*HEDEFLER*varsa,sabırla HOSGÖRÜYLE BEKLERİM.

  2. zühal asma yorum tarihi 1 Şubat, 2011 21:21

    EVET.DOST BUDUR.
    DÜSMAN POTANSİYEL TEHLİKE ZATEN:(
    ANLASILMISTIR.

  3. Nuriye Özdinçer Karakurt yorum tarihi 1 Şubat, 2011 23:35

    Harika bir yazı..Kutluyorum sizi..

  4. söhret kücükay yorum tarihi 2 Şubat, 2011 22:52

    Sayin Yilmaz Bey,
    Ellerinize saglik muhtesem bir saygi ve sevgi anlatimi yazmissiniz.
    tesekkürler

  5. bilgin karamanoğlu yorum tarihi 8 Mayıs, 2011 22:59

    Bazılarımızın, kavramın izahını, pragmatik yaklaşımlarla yapmaya çalıştığını da gördüm… Şunu söyleyenlerde olduğu gibi ; “bana göre saygı karşındakine ölçülü, seviyeli, kibar ve dikkatli davranmaktır. Bir insanın bir diğerine saygı duyduğunu hal, hareket ve konuşmalarından anlarım…

    Kavramın zaman zaman ise, hoşgörü kavramı kriter alınarak tanımlandığını anladım. ” Saygı, karşıdaki insanın düşüncelerine, karakterine hoşgörü ile yaklaşmak ve yargılamamaktır” tanımında olduğu gibi…

    Tüm bunlar, beni “saygı” konusunda düşünmeye ve daha net, anlaşılır, diğer kavramlardan yararlanmaksızın açıklama getiren, insanların hepsinin olamasa da, çoğunun üzerinde fikir birliğine varabilecekleri bir tanım arayışına itti… “ SAYGI “ neydi ?

    Kimilerinin dediği gibi, bize yapılmasını istemediğimizi başkalarına yapmamak ya da tam tersi, bize yapılmasını istediklerimizi başkalarına yapmak bu konuda bir ölçüt olabilir miydi ? Bunun üzerinde uzun uzun düşündüm ve sonra, bunun aslında gene ezberimizde sabit duran ama gerçekte çok yanlış bir önkabul olduğuna karar verdim… Öyle ya, her insanın kendisine yapılmasını veya yapılmamasını istedikleri şeyler, içinde yaşanılan zaman parçacığında birbirinden farklılık gösterebilecekti… Bunun gibi, zamana ve mekana bağlı olmayan , genel diye adlandırabileceğimiz bazı tutumlarımız da olabilirdi bu konuda… Ama karşımızdakinde ise tamamen farklı genel tutum ve davranışlar mevcut olabilirdi… Demek ki buradaki ölçüt, ifadede yanlış olarak belirtildiğine inandığım şekilde, “ kendimiz “ olamazdı… Ölçüt, yalnızca o an ilişki ve iletişimde bulunduğumuz “ diğeri “ olabilirdi… Onun kendisine yapılmasını istedikleri ya da istemedikleri dikkate alınmalıydı yani ; şayet saygıdan doğru bir şekilde söz etmek istiyor isek…

    Tüm bunları düşündükten sonra , anladım ki , gerçek çok da karmaşık değildi… Akıllarımızı karıştıran yalnızca, kendisinden başka kavramlardan yararlanarak bir tanımlama getirme çabamızdan kaynaklanıyordu… Gerçek ise , çok ama çok basitti…

    SAYGI ; NEREDE DURACAĞINI BİLMEKTİ….

    Hepinize, sevgi ve saygı dolu bir dünyada, mutlu, güzel günler diliyorum…

    Sevgiyle, ama daha da önemlisi, herkese, tüm hayata karşı saygıyla ve her zaman saygıda kalınız…

  6. cengizhan erdoğan yorum tarihi 9 Mayıs, 2011 01:21

    Benim bildiğim,saygıdan sevgi,oluşur.Yılmaz hoca ve Bilgine teşekkür ederim.

  7. murat gülşan yorum tarihi 17 Eylül, 2011 18:58

    (Allah’tan ve kul hakkından korkarım!)işte sizi siz yapan engüzel kelime,eyvallah yılmaz abi…

Yorum yap