245) KİN KAPISI VE İHANETLER
Yayin Tarihi 28 Mayıs, 2008
Kategori TÜRK DÜNYASI
KİN KAPISI VE İHANETLER
Osmanlı Döneminde iki Patrik, İhanetleri yüzünden asılmıştır.
1. Fener Patriği III. Pantenios, Eflak ve Boğdan voyvodalarını isyana teşvik ediyor. Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa, Patriğin voyvodalara gönderdiği mektubu ele geçiriyor ve Patriğin asılmasını emrediyor. Patrik III. Pantenios, 24 Mart 1657 günü Parmakkapı’da asılıyor…
2. 1820-1821 Mora isyanı, Balkanlar’ın Memâlik-i Osmanî’den ayrılmasını sağlayan en önemli hareketlerden biri oluyor.
Mora’da Binlerce Müslüman Türk kılıçtan geçirilmişti. Dönemin Padişahı İkinci Mahmut, Sadrazam Benderli Ali Paşa’yı görevlendirmiş ve bu ayaklanmada parmağı olanların derhal tespit edilmesini istemiştir. Yapılan tahkikatta ve Patriğin evine düzenlenen baskında Patrik Beşinci Gregorius’un “ihanet” ettiği tespit edilir. Ayrıca Osmanlı’nın amansız düşmanı Rus Çarı Alexandra yazdığı istihbarat mektupları ortaya çıkar ve yargılanan patrik, halkı isyana teşvik etmek ve Devleti Osmani Aliye ihanet etmek suçuyla “idam”a mahkûm edilir. İnfaz, Fener Patrikhanesinin kapısı önünde 21 Nisan 1821 günü icra edilir.
Bunun üzerine Patrikhane yönetimi, aynı yerde bir Türk büyüğü asılana kadar bu kapının kapalı tutulmasına karar veriyor. Mezkûr kapı, “KİN KAPISI” olarak anılıyor…
Patrikhane yönetiminin bu kararından haberdar olan Türk devlet yetkilileri, buna bir misilleme olarak, Patrikhane’nin bulunduğu sokağın adını “Sadrazam Ali Paşa” koyarlar. Bu kapı hala kapalıdır. Girişler, bu kapının solundaki küçük kapıdan yapılmaktadır
İDAM EDİLEN PATRİĞİN RUS ÇAR’INA MEKTUBU
Osmanlı Devletinde Rus sefiri (büyük elçisi) olarak uzun seneler çalışan İgnatiyef, “isyana elebaşılık etmek” suçundan Fener Patrikhânesi’nin kapısında asılan, Patrik Gregorius’un, Rus Çarı Aleksandr’a yazdığı mektuba hâtırâlarında şöyle yer veriyor:
– “Türkleri maddeten ezmek ve yıkmak gayr-ı mümkündür. Çünkü Türkler, çok sabırlı ve mukavemetli insanlardır. Gayet mağrurdurlar ve izzet-i nefis sahibidirler. Bu hasletleri de, dinlerine bağlılıklarından ve kadere rıza göstermelerinden, an’anelerinin kuvvetinden, padişahlarına, kumandanlarına, büyüklerine itaat duygularından gelmektedir. Türkler zekidirler ve kendilerini müspet yolda sevk ü idare edecek reislere sahip oldukları müddetçe de çalışkandırlar. Gayet kanaatkârdırlar. Onların bütün meziyetleri, hatta kahramanlık ve şecaat duyguları da an’anelerine olan merbutiyetten (bağlılıktan), ahlaklarının salâbetinden (kuvvetinden) gelmektedir.
Türkler’de evvela itaat duygusunu kırmak ve manevî rabıtalarını (bağlarını) kesretmek (parçalamak), dinî metanetlerini zaafa uğratmak icap eder. Bunun da en kısa yolu, an’ânât-ı milliye ve mâneviyelerine uymayan haricî fikirler ve hareketlere onları alıştırmaktır.
Türkler, haricî muaveneti (dış yardımı) reddederler, haysiyet hisleri buna manidir. Velev ki, muvakkat bir zaman için zahirî kuvvet ve kudret verse de, Türkler’i harici muavenete alıştırmalıdır. Maneviyatları sarsıldığı gün, Türkler’i kendilerinden şeklen çok kuvvetli, kalabalık ve zahiren hâkim kuvvetler önünde zafere götüren asıl kudretleri sarsılacak ve maddî vasıtaların üstünlüğü ile yıkmak mümkün olabilecektir. Bu sebeple, Osmanlı Devleti’ni tasfiye için, mücerred olarak harp meydanındaki zaferler kâfi değildir. Ve hatta sadece bu yolda yürümek Türkler’in haysiyet ve vakarını tahrik edeceğinden, hakikatlere nüfuz edebilmelerine sebep olabilir.
Yapılacak olan, Türkler’e bir şey hissettirmeden bünyelerindeki bu tahribi tamamlamaktır!”
Fener Rum Patrikhanesi’nin açtığı okullardan birisi olan İkonomos akademisinin 1884 yılı ders müfredatında olan Ada belediye başkanı tarafından ele geçirilen ders müfredatında şunlar yer alıyordu ;
1) Türkler ezeli bir düşman olarak Rumlara tanıtılacak.
2) Türklerin en küçük hataları büyütülerek Avrupa’ya duyurulacak ve uygar dünya Türklere düşman edilecek.
3) Türkler ekonomik bakımdan çökertilecek. Bu amaçla zengin Türkler sakat ticaret yollarına götürülecek, bol faizli krediler açılacak, ağır şartlarla rehin kabul edilecek.
4) Türklerin ahlak, milliyet, din ve gelenekleri dejenere edilecek. Bu amaçla küfürler öğretilecek ve bu küfürlerin Türkler arasında yayılmasına çalışılacak. Türkler ziyana ve diğer ahlaksızlıklara teşvik edilecek. Türk gençleri arasında kabadayılık ruhu aşılanarak sevgi ve saygı bağlılıkları kırılacak. Aralarına ikilik sokulacak. Argoya benzer bir küfür dili Türkler arasında yayılarak milli dil ve duyguları bozulacak. Zengin Rum tüccar ve esnafı Türk hocalara bol hediye ve veresiye vererek onları elde edecek. Hocalar içkiye alıştırılacak. Her türlü uydurma inanışlarla dini inançları saptırılacak. Onlara yalan yanlış olaylar anlatılıp, Türk halkı ile hocaların arası açılacak.
5) Türk hükümranlığı baltalanacak. Bu iş yavaş yavaş geliştirilip, Bizans yeniden kurulacak.
6) Türk halkı arasında sürekli olarak anlaşmazlık tohumları ekilecek. Ayaklanmalar düzenlenip zamanında aradan çekilerek Türkler arasında kardeş kanı akıtılacak. Komiteler kurulup Türk köyleri basılacak.
7) Bir savaş sırasında Türk halkını sefalete götürecek her yola başvurulacak. Türk topraklarındaki en önemli gıda maddeleri, halkın elinden hızla ve gizlice toplanıp adalara gönderilecek. Buradan komşu ülkelere satılacak. Rum tüccarların uğradığı zarar milli bankalar tarafından para olarak ödenecek.
8- Doktor ve eczacı Rumlar, hastaları özellikle kimsesiz hastaları gizlice zehirleyip öldürecek. Kör, sağır, sakat edecek. Saf dışı bırakmaya çalışacak.
9) Tarım politikasında Türk çiftçisi ağır faizlerle toprağından mahrum edilecek. Borçların kolayca çoğalması sağlanacak. Böylece Türkler ellerindeki toprakları Rum tüccarlara satmak zorunda kalacaklar.
10) Yüksek rütbeli devlet memurları rüşvet, ziyafet ve hatta kadın ikramları ile Etniki Eterya’nın emrine alınacak. Ancak bu işler tamamen okuldan yetişmiş papazların talimatına ve okulun tayin edeceği kişilerle bunların vereceği direktiflere göre uygulanacak.
11) Fırsat çıktıkça özellikle resmi binalarda yangın çıkarılacak., ölümlü kazalar yaratılacak, savaş gemilerine yangın ve yaralar açılacak.
12) Bir ileri karakol ve gözetleme yeri olan manastırlardaki istekleri hemen yapılacak., verecekleri mektuplar kendi işlerinden önce yerine götürülüp teslim edilecek.
13) Bütün Rum ustaları kesinlikle Türk çırakları kullanmayacaktır. Politik düşüncelerle bir Türk çırak almak gerekirse Rum usta, Türk çırağı bir hizmetçi gibi kullanacaktır.
14) Bütün bu kurallar gizli olarak yapılacak, kurallara uymayanlar hemen aforoz edilecek, kredileri kesilecek ve Rum toplumu arasından kovulacaktır.
DİNLER ARASI DİYALOG,
TOPRAK SATIŞLARI,
KÖYLÜNÜN TARIMDAN UZAKLAŞTIRILMASI,
BANKA FAİZLERİ İLE İNSANLARIMIZIN EZİLMESİ,
DIŞ BORÇLA TİCARET YAPILMASI,
TÜRKÇENİN BOZULMASI,
TÜRK TÖRESİNİN UNUTTURULMASI,
BİR PLANIN PARÇASI MI?
YILMAZ KARAHAN
Kaynak: Prof. Dr. Ahmet Akgündüz “Sorularla Osmanlı”
Yorumlar
“245) KİN KAPISI VE İHANETLER” yazisina 3 Yorum yapilmis
Yorum yap
Düşmandır;düşmanlığını yapacaktır.Zira;rakibine,hiç kimse gül vermez. Acı olan; bizim insanlarımızın veya bizdenmiş gibi görünen insanlarımızın ihanetleri, gafletleri ve görevlerini yapmamalarıdır.Yani;en büyük ve en acımasız düşmanlarımız,kendi içimizdedir. Aydınlarımızın büyük bir kesimi,bilhassa Tanzimat’tan sonra Batı emperyalizmine hizmet etmişlerdir.Bu gerçeği de en açık ve en güzel şekilde “Maalesef aydınlarımız Türk deüildirler.Irken söylemiyorum;fikren Türk değildirler” sözlerini söyleyen Attila İlhan,her zaman ve her zeminde dile getirmiştir.Devlet eski Bakanı Kamran İnan, hemen hemen her konuşmasında “Maalesef, haini bol bir ülkeyiz.” ifadesini kullanarak hem uyarıda bulunmaktadır ve hem de karşı karşıya kaldığımız büyük ihanetei belirtmektedir.
Ne yazık ki;paranın üstündeki yazıdan başka geçerli değer ve hedef tanımayan kişilerin ihanetleri ve gafletleri devam etmektedir. Vatanseverliğin suç,vatana ve millete hizmet etmenin aptallık olarak kabul edildiği bir çöküş dönemi yaşamaktayız.
Hüsnü Akıncı
Tarih şuurundan mahrum yöneticiler ve sözde aydınlar bunları görmezden gelirler.Türk milleti kendin dönmeli,içine düştüğü şaşkınlıktan bir an önce kurtulmalı,kanı ve sütü bozuklara verdiği desteği bir an önce çekmelidir.Düşmana düşmanlık yaptığı için kızmak yerine onu düşmanlık yapamayacak hale getirmek gerekir.
PATRİK KİNİNE DEVAM ETMEKTEDİR.KİN BİTMİŞ DEĞİL.BUGÜNKÜ ÇALIŞMALARINI BÜTÜN TÜRK HALKI BİLMEKTEDİR.BİLMEYEN GALİBA,DEVŞİRMELERİN TORUNLARI!TABİİ ONLARDA BİLİRDE SOYU PATRİYE NE DESİN,KİN KAPISINI AÇINIZ,TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNE TABİOLUNUZ.DEVŞİRME TORUNU BUNU DEMEZ,BUGÜNE DEK DEMEMİŞTİR.HA BUGÜNLERDE KENDİNİ ÇOK MEŞHUR SANAN “ÖTEKİLER’İN”YAZARI BEN “ÖTEKİLERDENİM”DEDİ.OLABİLİRSİN,ÜLKEDE NE OYUNLAR OYNANDIĞINIDA BİLDİĞİN HALDE “ÖTEKİ”OLMAN BİZ TÜRK MİLLİYETÇİLERİNİ ŞAŞIRTMAZ.ZATEN SEN ÖTEKİLERDENSİNİZ.ACAROĞLU