241) ARAP ATLARI
Yayin Tarihi 29 Ocak, 2014
Kategori KÜLTÜREL
ARAP ATLARI
Arap Atı, zekâsı, sadakati ve dayanıklılığı ile bilinen bir at cinsidir. Kökeni İlk Çağ’a kadar dayanır.
Efsaneye göre Arap cinsinin dişisini Hz. Muhammed seçmiştir. Çölde uzun bir seyahatten sonra susayan kervandaki hayvanların sadakatini ve dayanıklılığını ölçmek için bir su kaynağının yakınına kadar sürdüğü hayvanları geri çağırmış, bu çağrıya yalnızca beş tane dişi at karşılık vermiş. Suyu bırakarak sahiplerine geri dönecek kadar sadık olmaları sebebiyle bu beş at, el-Hamse, yani beş olarak adlandırılmış. Bu atların, beş Arap atı türünün ataları olduğu söylenir. Bir diğer efsanede Hz. Süleyman’a dayanmaktadır.
Günümüzde hemen hemen bütün yarış atlarında Arap atı kanı bulunur. Arap atı, genetik potansiyeli nedeniyle Endülüs atı, Kırma, American Quarter, Morgan, Amerikan bineği, Appoloosa, Oldenburg ve Trakehner gibi birçok sıcakkanlı at cinsine de genlerini vermiştir. Binek atlar dışında Parcheron ve Midilli’de de Arap atı geni görülür. Biçimli başları ve yüksek kuyrukları sayesinde diğer türlerden kolayca ayırt edilirler.
Özellikleri
Arap atının, profilden bakıldığında V şeklinde bir kafası, geniş alnı, küçük burnu, geniş burun delikleri vardır. Birçok Arap atının gözlerinin arasında, bedevilerin jibbah dedikleri, sıcak havada nefes almayı kolaylaştıran bir çıkıntı vardır. Boynu da oldukça geniştir. Altı yerine beş bel omuru bulunduğu için sırtı diğer cinslere göre daha küçüktür. Buna rağmen ağır binicileri kolaylıkla taşıyabilir. Bir diğer önemli özellikleri de doğal olarak kalkık duran kuyruklarıdır.
Arap atları çok büyük değildir. Uluslararası otoritelere göre Arap atı için ideal boy 14,1 ila 15,1 el uzunluğu arasındadır. Biniciler genelde büyük atlara ilgi duydukları için hep daha geniş atlar kullanılarak genelde 16 ele yakın uzunlukta Arap atları elde edilmiştir.
Arap atlarının tüy renkleri (don) değişse de derileri hep siyahtır. Siyah deri güneş ışınlarına karşı koruma sağlar. Göğüs ve ayakları çok kaslıdır.
Çok dayanıklı olan Arap atı, yüksek süzülebilme kabiliyeti ile iyi yol tutuşu sağlar. Dengesi iyidir ve hızlı kalkış yeteneği vardır. Savaş atlarında olması gereken özelliklerin tümüne sahiptir.
Karakter
Arap atları yüzyıllardır çöllerde insanlarla yakın ilişki içinde olmuşlardır. Savaşlarda başarılı olan atlar bazen evlerde misafir edilmiştir. Çocuklarla olan iyi ilişkileri nedeniyle 18 yaş altındaki çocukların binmesine izin verilen tek çeşittir.
Arap atlarının çoğu zeki, çevresiyle iyi ilişkili ve hassastır. Kolay öğrenirler, sahiplerinden sevgi gördükleri zaman buna çok iyi karşılık verirler. Bu özellikleri onları hem evcil hem vahşi yapar. Çünkü düzensiz veya gereğinden fazla tekrarlanan eğitim Arap atlarını çok hırçınlaştırabilir.
Arap atı, hızlarıyla bilinen cinslerin bulunduğu sıcak kanlı atlar sınıfına girer. Eğitiminin zor olduğunu düşünenlerin, bunun kendi davranışlarından kaynaklandığını bilmesi gerekir, çünkü Arap atı, sahibinin davranışına çok hızlı cevap veren, hassas bir cinstir. Yanlış yetiştirilen Arap atları, kamuoyunda olumsuz bir imaj bırakmıştır.
Renkler
Safkan Arap atları gri, fındık rengi veya kırmızıdır. Birçok Arap atının beyaz gibi görünmesine rağmen, bu aslında gri tüy renginin doğal bir özelliğidir. Birçok Arap atı doğduğunda fındık rengi veya kırmızıdır. Mevsim, yaş gibi koşullara bağlı olarak tüy renkleri değişse de derileri hep siyahtır. Beyaz Arap atları aslında gridir.
At sahiplerinin, iyi atın aynı zamanda güzel renkte olmasını da istemeleri, Arap atının renklerine yüklenen anlamların sadece küçük bir parçasını oluşturur. Bedevi kültüründe her rengin, her tonun bir anlamı, sosyal statü üzerine etkisi vardır. Örneğin siyah Arap atları zor bulunduklarından, sahipleri zengin veya şanslı insanlar olarak bilinir. Üzerindeki en küçük bir beyaz benek Arap atının değerini düşürür, safkan olmadığı anlamına gelir.
Gövdesinde fındık renginin farklı tonlarını bulunduran kayıtlı çok az Arap atı vardır ve hâlâ tartışma konusudurlar. Bu atlardan birçoğunun renk değiştirerek aslında gerçek Arap atı renklerinden biri olduğu görülmüştür. Bu durum en çok gri tüy renginde görülür.
Tarihi
Arap atı dünyanın en eski ırkı veya en eski ırklarından biridir. Günümüzdeki oryantal kökenli Arap atları, Arabistan Yarımadası’nda bulunan MÖ 2500’lü yıllardan kalma mağara resimlerindeki at figürleriyle aynıdır. Benzer yapıdaki at figürlerine bütün Anadolu, Kafkaslar ve Mezopotamya’daki mağara resimlerinde de rastlanır.
Arap atının atalarının nerede yaşadığı hâlâ tartışma konusudur. Çoğu uzman Güneybatı Arabistan veya Kuzey Mezopotamya üzerinde yoğunlaşır. Arap atının ilk evcilleştirilmesi devenin kullanılmaya başlanmasıyla aynı dönemlere rastlar. Çölde yaşamaya uygun yapıdaki bu atlar kısa sürede çok tutulmuş, sağlıklı damızlıklar kullanılarak geleceğe yatırım yapılmıştır.
Arap atı ırkı geliştikçe Bedeviler atlarının ırk kayıtlarını dilden dile aktararak kaydetmeye başladılar. Her aile ve kabilenin atlarının geçmişi, geldikleri dişi at gibi özellikleri hep kayıt altındaydı.
“Arap atı” isminin geçtiği en eski yazılı kaynak MS 1330 yılına aittir. Irkının en kaliteli atları asil olarak bilinirdi ve asil olmayan atların asillerle çiftleştirilmesi yasaktı. Bu atların dişileri daha değerliydi.
Bedeviler zamanla farklı özelliklerde alt ırklar ürettiler. İlk beş çeşit Arap atı Küheylan, Seglavi, Abiyan, Hamdani ve Hadban idi.
Başlarında zırhlarıyla savaşan güçlü Arap atları Eski Mısır, Mezopotamya, Roma İmparatorluğu ve Eski Yunan sanat eserlerinde sıkça görülür. En ünlü Arap atlarından biri Büyük İskender’in Bucephalus isimli atıdır.
İslam dünyasında Arap atları
622 yılındaki hicretle beraber İslam dünyası Arap atlarıyla tanışmıştır. 630’lu yıllarda müslüman toplumlar Kuzey Afrika ve Ortadoğu’ya doğru genişleme çabasına girdi. Bu genişleme 711 yılında İspanya ‘ya kadar vararak 720’de bütün İspanya Yarımadası’nıkapladı. Arap ve Ortadoğu kökenli akıncıların atları en güçlü Avrupa kökenli atları ezip geçtiler. Endülüs atı bu sırada ortaya çıkmıştır. Amerika kıtasını keşfedenler de beraberlerinde Osmanlı İmparatorluğu sayesinde tanıştıkları Arap atlarını götürmüşlerdir. Osmanlı İmparatorluğu 1299 yılında yükselerek Ortadoğu’nun çoğunu kontrol altına aldı. Arap atlarinı savaştan ticarete birçok alanda kullandılar ve Avrupa’ya da tanıttılar.
Avrupa’da Arap atları
Müslümanların yaptığı fetihler ve Osmanlı, Arap atının Avrupa’ya gelişinin tek sebebi değildir. 1095’te başlayan Haçlı seferleriyle Filistin’i işgal eden Avrupalılar geriye ganimet olarak Arap atlarıyla döndüler.
15. yüzyılın başlarında ateşli silahların keşfiyle şövalyeler ve onları taşıyan zırhlı Arap atları birleşimi ortaya çıktı.
Arap atlarının Avrupa’ya girişinin en kalabalık örneklerinden biri de Osmanlı İmparatorluğu’nun 1522 yılında Macaristan’a 300.000 atlı asker göndermesidir. 1529’da Viyana’ya ulaşan Türkler Polonyalı ve Macar güçler tarafından önlendiğinde ele geçirilen atlar Avrupa’daki en kaliteli Arap atlarının temelini oluşturmuştur. Daha sonra İngiliz, Rus, Polonya gibi ülkelerin kralları sömürge döneminde çölden Arap atları getirterek özellikle kendi ahırlarına katmışlardır.
http://www.diplomat.com.tr/atlas/sayilar/sayi1/sayfalar.asp?link=s1-15.htm
Yorumlar
Yorum yap