240) TÜRK’Ü YE!
Yayin Tarihi 20 Haziran, 2010
Kategori SİYASİ
TÜRK’Ü YE!
Cumartesi günü, Hakkari Şemdinli’de PKK’nın yaptığı kahpece saldırıda 11 Mehmetçik şehit oldu. Bizlerde bu acı haberle her an kahrolduk… Televizyonları izliyorum… Belki umut verici birşey duyar mıyım diye! Daha fazla kahroluyorum… Yine aynı 20-30 kişi kanalları işgal etmiş, açılım ve saçılımların yanlışlarından, doğrularından vuvuzela gibi kafa şişirmeye başlamışlar… Bu kişiler ülkemizin her türlü sorunlarında fikir beyan etme özelliklerine sahip üstün varlıklardır(!) İtaat etmemiz gerekir. Halkımızın, bu bilirkişilerin söylediklerini iki kere iki, dört eder gibi kabul etmek mecburiyeti vardır! Çünkü böyle düşünülmesi ve konuşulması isteniyor… Neden bu haber kanallarında canı yanan Halkım konuşturulmaz ki?
Üzüntüden boğulacak gibiyim… Ama bizi daha fazla kahreden ise, birçok televizyon kanallarında eğlence programlarının yayın akışını kesmemesi! Demek ki, bu acı habere rağmen hala bazı insanlarımız 1-2 kilo göbeğini ve kalçasını eritmeyi daha önemli görüyor!
Son iki ayda 50 civarı şehit, onlarca yaralı verdik…
Acaba diyorum! Allah korusun da; bir günde 11 değilde 50 şehit verseydik, yine aynı duyarsızlık devam eder miydi? 1993 yılında, Bingöl-Elazığ yolu üzerinde silahsız 33 askerimizi şehit verdiğimizde ne olmuştu ki? Tam 16 yıl sonra, şehitlerimiz için bir anıt dikebildik!
Sayın Başbakan açıklama yapmış:
“Hangi güçler adına taşeronluk yaptığı aziz milletimiz tarafından yakından bilinen terör örgütü yok edilinceye karar mücadelemiz devam edecektir. Devletimiz, kahraman şehit ve gazilerimizin eşsiz fedakârlıkları, milletimizin sağduyusu ile birlik ve beraberliğine, ülkemizin istikrarına kasteden bölücü fitnenin mutlaka üstesinden gelecektir. Bundan hiç kimsenin endişesi olmasın. Bu fitneyi bertaraf edecek kudret ve iradeye sahibiz. Bu çerçevede her türlü bedeli ödemeye de hazırız…”
Başbakan’ın bu açıklaması terörle mücadele hususunda kararlılığı göstermesi bakımından çok önemlidir. Fakat burada açıklanması gereken çok önemli bir tanımlama var!
“Taşeron”
Taşeron ne demektir? Esas iş sahibinin adına, iş yapandır.
Kimmiş bu taşeron terör örgütü? PKK!
PKK taşeron örgüt ise, o halde PKK kimin adına cinayet işliyor? Sayın Başbakan, “Milletimiz biliyor” diyor.
Doğru, Milletimiz biliyor. Ama neyi?
Yok edilemeyen terörü biliyor…
Akan kanı biliyor…
Şehitlerini dualarla gömmeyi biliyor…
PKK madem taşeron örgüt, esas iş sahibi kimlerse bunu da bilmek istiyor!
PKK’nın sahibi kim?
ABD’mi? İsrail mi? Ermenistan mı? İngiltere mi? Yunanistan mı? Rusya mı? Irak mı? V.s.
Biz ülkemizde terörü bitirmek istiyorsak neden taşeronlarla uğraşıyoruz ki? Esas yönlendiriciler hangi güçler ise, onlarla hesabı kapatalım. Milletçe “Ya İstiklal, Ya Ölüm” diyerek her türlü bedeli ödeyerek gereğini yapalım!
Eğer bu belirsizlikler ve karar merciindeki istikrarsızlık devam ederse; Türkiye, “Türk’ü Ye” olabilir!
YILMAZ KARAHAN
Yorumlar
“240) TÜRK’Ü YE!” yazisina 10 Yorum yapilmis
Yorum yap
sayın hocam haberleri izlediğimden beri soruyorum kendime cevabı bulamadım.bilen varsa cevaplasın.bbg evi gibi izlenen yerlere bu şerefsizler 20 gün silah taşımış bu saldırıyı yapmak için.nasıl oluyorda gören olmuyor soruyorum ben.yada izleyen arkadaş 20 gün civarı uyudumu?çıldıracağım offfffff.tek tek sivrisinek avlayacağımıza bataklığı kurutsak nasıl olur.tabiii iktidar sahiplerinin bataklığın nerde olduğunu söylemesi lzm değil mi?cesaretleri varsa!!!!
başbakanımız ne dik duruyor ama!!! memleketimizi içten ve dıştan kuşatan güçlere karşı. başbakan bi çıkıp konuşur 3 gün herkes israili kınar bi çıkar 3 gün terörü bi çıkar 3 gün o 3 gün bu.ya 3 günlük hafızayla yaşayan milletimize ne yapacağız yılmaz bey? bakıyoruz filistin için bayrağı alıp kurtarmaya gidenler bugün unuttu yarında şehitlerimiz unutulacak çünkü başbakanımız birini bulur azarlar 3 günde onla yetiniriz sağ olsun!
İSTİHBARATI ABD VE İSRAİL’DEN ALIYORDUK, “ONE MİNUTE” DAYILIĞI YAPIP, HAMASÇILIK OYNARSAK OLACAĞI BU!
PKK ya karşı Amerika ve/veya Israilden istihbarat desteği beklemek enayiliğin daniskasıdır.Çünkü PKK yı PKK yapan başta bu iki devlettir.Bizimkisi kediye ciğeri emanet etmektir,başka birşey değil.
Biz her olayda siyasi kararsızlıktan dem vurup askeri ihmalleri gözardı ededuralım aradan geçen yıllarda PKK insiyatifi fazlasıyla ele almış durumdadır.PKK kendi isteği doğrultusunda mücadelesini kimi zaman alçak kimi zaman orta yoğunlukta sürdürerek terörüne istediği gibi maniyel verebilmektedir.Bu durumun yıllardır sürdürülebilmesi ne sağlamıştır?
1)Mehmet Y.Yılmaz gibi memleketin en önemli gazetelerinden birinin kalemi ”bu işin polisiye ve askeri yöntemlerle çözülemeyeceği kanısına varıp bunu köşesinde açıkça yazabilecek kıvama gelmiştir.
2)Bir yandan PKK yla mücadele sürdürülürken diğer yandan sınırdan içeri giren teröristlerin kahraman gibi karşılanıp devletin hakim ve savcılarının beraat ettirmek için bu eşkiyaların ayaklarına gönderilmesiyle milli moral çökertilmiştir.
3)Her gelen şehit haberinin arkasından ”intikamlarını alacağız,derslerini vereceğiz”şeklinde beyanlarda bulunulmak suretiyle sözde milletin gururu okşanmış ancak okşana okşana gururda örselenmiştir.
4)Dağda başladığı gibi dağda bitecek bu mücadele,dğdakilerin başarıları sonucunda şehirlerdeki yandaşlarına ilham vermiş,dağdan gelen her baskın haberi bunların sözde siyasi kanadını oluşturan kişileri dahada cesaretlendirip memleketin Genelkurmay Başkanı ve Başbakanına posta koyar hatta küfür eder hale gelmelerine yolaçmıştır.
Değerli Arkadaşlarım,
Atatürkün ordusunun mağara kaçkını bu güruhla senelerdir sürdürdüğü mücadeleyi,Genelkurmay Başkanlarından Bakanlara,Başbakanlardan Cumhurbaşkanlarına devlet büyükleri olarak addettiğimiz kişiler içlerine sindirebilirler.Ancak benim sindirmem sözkonusu değil.Ben,ne olursa olsun Yüce Türk Milletinin güzide ordusunun,Atatürkün-Alparslanın-Atillanın ordusunun böyle bir olayda figuran konumunda olmasını kabul etmiyorum.
Eğer bunun adı terörle mücadeleyse böylesi bir mücadeleyide kabul etmiyorum.Buna terörle mücadele değil olsa olsa kedi-fare oyunu denir.
Terörle mücadelenin askeri usulllerinin neler olacağı yıllardır konuşulduğu için (karakolların lağvedilmesi,birliklerin uzmanlaştırılması vs.)bunlara girmiyorum.
Genelkurmay Başkanına sesleniyorum:
Sayın İlker Başbuğ,
Yarın öbürgün emekli olacaksınız.Emekli olduğunuzda bu millet ne Montesquieu dan alıntılar yaptığınız basın açıklamalarınızı ne de işaret parmağınızı sallayarak basın mensuplarına tehditler yağdırdığınız basın toplantılarınızı hatırlayacak.Belkide Yaşar Büyükanıt Paşa örneğinde olduğu gibi bineceğiniz trilyonluk arabayla yadedileceksiniz.
Ben sizin gerçekten farklı hatırlanmanızı ve gerçekten farklı olmanızı bu millet adına istiyor ve bekliyorum.
Yazı boşa geçirmeyip derhal karargahınızı Silopiye taşıyıp bu rezaletin kökünü kazımadan Ankaraya dönmeyiniz.Hatta emekliliğiniz geldiğinde bu iş hala bitmemişse halefinizede görevi bu bölgede devredinki terörle mücadele aynı kararlılıkla devam edebilsin.
İnanıyorumki bu rezalet her fırsatta adını saygıyla andığımız Atamızın devrinde olsaydı Genelkurmay Başkanına vereceği emir”derhal oraya git ve bitirmedende dönme”olurdu.
Haydi İlker Paşam,bu tarihi fırsatı değerlendiriniz,Atatürkün generaline,Atatürkün ordusuna komuta eden komutana yakışanı yapınız…
Allaha emanet olunuz…
[…] T
Açılım cazgırlığı yapanlar şimdi hangi delikte bilen varmı?
Hedef kuzey ırak.Çıfıt kandil dağında.Şımarık PİÇ elini kolunu sallayarak geziyor.Türk Kanı içerek besleniyor.1-O çuvalı Barzani itinin başına geçir.
2-Kuzey Irak Kürt yönetimi vb. alçaklıklara izin verme.
3-Kerkük,Süleymaniye ,Erbil,Musul öz vatanındır, burada düşman barındırma.
4-Şımarık İngiliz ve Amerikan ve AB işbirlikçilerine geçit verme.KENDİNE GEL.VATANINA SAHİP OL.
5-İmralı’dakinin kellesini hemen al.
6-Milletin evlatlarının yolunu aç,A.B.D. ve İsrail’e ödenen paralarla en modern teknolojileri ve savunma araçlarını,kendin üret.
7-Kendi istihbaratını kendin yap.
8-Bütün özelleştirmeleri iptal et,hepsini millileştir.
9-Kuzey Irak’a destek verme ,köpekleri besleme.
10- Başındaki asalak hainleri def et
” Artık devletimiz kararlı olmasa ! ”
Yine şehitlerimizin arkasından ağıtlar yaktık. Devletimizin en büyükleri, askerimizin en büyükleri yine cenaze töreninde bir araya geldi. Gözler buğulu, yüzler gergin, ifadeler yürek paralayıcı.
Ardından “olay yerine gitmeler” burada askere moral vermeler, yemeler içmeler, binlerce korumanın eşliğinde siperlerde poz vermeler.
Ve tabii “kararlılık” mesajları. “Terör döktüğü kanda boğulacaktır” hamaseti. “Terörle bir yere varılamayacağı” kehanetleri.
Eğer terör amacına Türkiye’de ulaşmadıysa, bu yaşadıklarımız ne oluyor?
Artık diyorum ki karnımız tok. Kararlılık mesajları dinlemek istemiyoruz.
Çünkü devlet tam 30 yıldır kararlılık mesajı veriyor.
Sonuç bu. Ne olur artık devletimiz kararlı olmasa da terörle mücadele etmeyi düşünse biraz.
Ayrıca “kararlılıktan” kastedilenin ne olduğunu da anlamak mümkün değil. İşte dün yine hepsi bir araya geldiler ve yine “ne kadar kararlı” olduklarını açıkladılar.
Buradan şunu anlıyoruz ki, değişen bir şey olmayacak.
Genelkurmay istihbaratına göre PKK terörü artarak süreceğine göre, bir dahaki alçak saldırıya kadar bekleyeceğiz.
Sonra bu filmi tekrar baştan izlemeye başlayacağız.
Ve tabii ki balık hafızalı olduğumuz için yine “kararlılık” mesajlarını huşu içinde izleyerek yüreklerimizi soğutacağız.
Sonra yine.
Sonra yine.
Yeter artık. Allahaşkına artık “kararlı” olmayın da terörle nasıl mücadele edeceğinizi planlamaya çalışın.
***
Yapmayın sayın komutan
Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ’un sıkıntılı günler yaşadığı kesin. Bir taraftan terör saldırıları, bir taraftan ordunun iktidar baskısı yüzünden bozulan morali, bir yandan artık asker düşmanlığına varan sözde eleştiriler herhalde Başbuğ’un uykularını kaçırıyordur.
Ama bunların hiçbiri toplumu çocuk gibi görme hakkını vermez komutana.
11 askerimizin şehit edildiği olayın “bahanelerini” anlatırken dinlediniz herhalde sayın komutanı.
Düşünüyorum da acaba dünyanın hangi ordusunun en tepesindeki kişi bir terör saldırısı karşısındaki başarısızlığı bu kadar soğukkanlılıkla ve inanılmaz bahanelerle anlatmaya çalışır.
Ki çalışırsa acaba o ülkenin kamuoyu o komutanı ciddiye alır mı?
Teröristler gelirken fark edilmişler aslında, hatta ateş de açılmış ama cevap gelmeyince “herhalde kaçakçılardır” diye düşünülmüş.
Arazi şartları da çok kötüymüş.
Ama en güzeli teröristler kalleşçe saldırıyormuş. Adları üzerinde teröristler zaten, kalleşçe saldıracaklar.
Oysa Türk halkı olarak başarısızlığın bahanelerini öğrenmek yerine, 9 saat süren çatışmadan sonra teröristlerin nasıl kaçtıklarını öğrenmek istiyoruz.
Kaçan teröristlerin nerede olduğunu öğrenmek istiyoruz.
O teröristlerin barındığı yerlerin neden bulunamadığını öğrenmek istiyoruz.
O yerler biliniyorsa neden bir şey yapılmadığını öğrenmek istiyoruz.
Ama ne yazık ki biz teröristlerin 250 mi, yoksa 57 mi, yoksa olsa olsa 100 mü olduğunu bile öğrenemiyoruz.
Bakın bu iş ne zaman bitti biliyor musunuz?
Kaçırılan askerler PKK tarafından sınırımıza iki kilometre mesafede teslim edildi ya, hani oraya terör liderleri lüks ciplerle geldiler ya, hani orada Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri de hazır bulundu ya, hani Türk Silahlı Kuvvetleri teröristlere bir şey olmasın diye çevre güvenliği aldı ya, işte o gün bitmişti.
O gün çuvalı kendi başımıza kendimiz geçirmiştik.
***
Ağızlardaki bakla çıkıyor
İktidarın Kürt açılımına karşı çıkmamış ama “Ne amaçlanıyor, açılımdan kastınız nedir, istekleri tek tek sıralar mısınız?” diye defalarca sormuştum.
Hâlâ da soruyorum ama aklı başında tek önerinin gelmediğini hepimiz biliyoruz.
Son saldırıdan sonra özellikle iktidara yakın kalemler “Artık PKK’yı muhatap almalıyız” önerisini yüksek sesle söylemeye başladılar. Gerçi bu talep hep vardı da, AKP yandaşları bunu çok açıkça söyleyemiyorlardı. Şimdi ekranlara bakın başka talep duymuyorsunuz. Genel yayın müdürlerinden yazarlarına kadar hepsi bu öneriyi seslendiriyor ve tek çare olarak gösteriyor.
İktidar çözüm olarak bunu görüyor olabilir. O zaman savaş alanına giderek cesaret gösterisi yapmak yerine, bu öneriyi açıkça söyleme cesareti göstermelidir. Bilelim, ona göre davranalım.
***
Terörün istediği de bu aslında
Elbette bu hain saldırılardan sonra hiçbirimiz duygularımıza hâkim olamıyoruz. O kadar şehit cenazesini kaldırmanın yüreklerimizde yarattığı tahribatı kolay kolay tamir edemeyeceğimizi de biliyoruz. Ancak duygularımızı bu kadar ortaya koymamız, televizyon haberlerinde acılı ailelerin görüntülerini saatlerce yayınlamamız aslında terörün istediğini elde etmesi anlamına da gelmiyor mu? Bir taraftan terör olaylarını “büyütmeyin” uyarısı yapacaksınız ve bunu “terörün reklamı” olarak göreceksiniz ama öte yandan yürek parçalayan görüntüleri saatlerce ekranda tutacaksınız. Herhalde bu görüntüler o hain saldırıları yapan teröristlerin duygularında en küçük kıpırdama bile yapmıyordur. Tam tersine ne büyük iş yaptıklarını, Türk halkını ne hale getirdiklerini keyifle izleyerek ellerini bile çırpıyorlardır.
***
İstihbaratı başka ülkeye bağlı ülke olur mu?
Galiba bizi de öyle bir alıştırdılar ki sanki çok sıradan bir olaymış gibi (ben dahil) hepimiz “Amerika’dan istihbarat gelmedi mi?” diye soruyoruz. Sonra “Heronların bilgisi İsrail’e gitmiş, ama onlar da bize vermemiş” diyebiliyoruz.
Galiba hiç utanmıyoruz ve sıkılmıyoruz.
Oysa buna sıradan bir olay gibi bakmak yerine “Bir ülkenin istihbaratı başka bir ülkeye bağlı olabilir?” diye haykırarak sormamız gerekmiyor mu?
Ülkelerin asla kalıcı dost olmadığını, çıkarların söz konusu olduğunu bal gibi bildiğimiz halde örneğin Amerika’nın istihbarat verme konusunda kendi çıkarını düşünmeyeceğini nereden çıkarıyoruz?
Bugün terör konusunda yabancı ülkelere bağımlı olan, yarın bir savaş durumunda ne yapacak acaba?
Atış sistemleriniz, jetlerinizin uçuş kodları, bilgi ağınız yabancıların elinde olduğunda 70 milyon insanın huzur içinde uyuması mümkün mü?
***
Başbakan’ın belediyecilikten geldiği her fırsatta belli oluyor. Zira artan terör, “Taşeronların” işiymiş! (Gani Yıldız)
http://www.gazetevatan.com
22.06.2010 HABERİ
CAN ATAKLI
ALINTIDIR..
Vatan istediler.Olur, veririz dedik,
Vatanı vereceğiz sandılar..
Biz size vatan değil,
Vatan uğruna canımızı veririz demek istedik….!
Vatan istediler.
Bizim değil ki dedik.
Vatanı sahipsiz sandılar,
Biz, bu vatan sahipsiz demedik,
Biz, bu vatanın emanetcisiyiz demek istedik….!
Vatan istediler.Şimdimi dedik…
Pazarlık yapıyoruz sandılar,
Biz, pazarlık yapalım demedik,
Ecelinize bu kadar erkenmi susadınız demek istedik…!
Vatan istediler..Alın dedik..
Bizi kendileri gibi dönek sandılar..
Biz alında sizin olsun demedik,
Alabiliyorsanız alında görelim demek istedik…..!
Vatan istediler.
Vatan verilirmi dedik,
Bizi vatansız sandılar,
Biz size bu vatan yalnızca bizim demedik,
Bu vatan Türküm diyen herkezin vatanıdır demek istedik…!
Ama siz anlamadınız……….
ben bi türk genci olarakak gerçekten kahroluyorum ATA mızın emanetinin böyle oyunlara alet edilmesinden gerçekten hergün kahroluyorum insanları öyle bi noktaya getirdilerki bu şerefsizler insan kendi memleketinde kendi topraklarına atalarının kanıyla sulanmıs bu aziz vatanda ben TÜRK’üm demeye çekiniyorr.gerçekten birşeyler yapmamız lazım.VATAN NAMUSTUR HAYSİYET ŞEREFTİR.kimse sakın beklemesin namusumuzla oynatmicaz hiç bir kimseye dim dik durucaz dünyaya karşı daha öncelerde olduğu gibi…gerekirse ben tüm türk genci adına konusmak istiyorum biz gerekirse atalarımız gibi çanakkaledeki gibi göğsümüzü siper eder sonuna kadar bu vatan için kanımızın son damlasına kadar canımızı seve seve veririz…ALLAH TÜRK’ü KORUSUN VE YÜCELTSİN…”NE MUTLU TÜRK’üm DİYENE”