175) DOMUZ GRİBİ (PANİK) EKONOMİSİ
Yayin Tarihi 16 Kasım, 2009
Kategori SOSYAL
Domuz gribi (panik) ekonomisi
Dünyada panik halinde hızla yayılan domuz gribi, diğer salgın hastalıklarda olduğu gibi devasa bir “panik ekonomisini” de beraberinde getirdi.
Dünyada panik halinde hızla yayılan domuz gribi, diğer salgın hastalıklarda olduğu gibi devasa bir “panik ekonomisini” de beraberinde getirdi.
Gerek yurt dışında gerekse yurt içinde domuz gribine yönelik kişi ve kurumlarca alınan tedbirler seferberlik halinde devam ederken, hastalıktan korunma çabaları sonucu oluşan pazar, her geçen gün biraz daha büyüyor.
Uluslararası örgütlerin verilerine göre dünyada her yıl 200 milyona yakın kişi gripten kaynaklanan nedenlerden dolayı hayatını kaybediyor.
Tıp uzmanlarına göre; bu hastalığın diğer griplerden pek farkı yok. Diğer mevsimsel grip türlerinden daha hızlı yayılabilen ancak öldürme oranı daha az olan domuz gribine, Amerikan Federal Sağlık kuruluşunun verilerine göre ABD’de çok kısa bir sürede 5,7 milyon kişi yakalanmış ve tamamı da bu gripten kurtulmuş. Buna rağmen domuz gribi, yaşanan panik sayesinde son birkaç aylık süreçte devasa bir pazar oluşturdu.
Biz bu yazı ile işin tıbbi tarafını uzmanlarına bırakıp son günlerde dünyada ve Türkiye’de domuz gribi paniğinin doğurduğu pazara ve “domuz gribi ekonomisi”ne değineceğiz.
Paniklerle global maliyetler abartılıyor mu?
Dünyada yaşanacak bir domuz gribi salgınının küresel ekonomiye maliyetinin trilyonlarca doları bulabileceği tahmin ediliyor. Dünya Bankası’nın ve çeşitli düşünce kuruluşlarının hazırladığı en kötü senaryoya göre, bu maliyet 3 ile 4,4 trilyon dolar arasında değişiyor. Yine bu kötü senaryoya göre küresel ekonomide üretimin yüzde 12,6 gerilemesi ve 142 milyon insanın can kaybına uğraması bekleniyor…
Çin’de 2003 yılında patlak veren 8 bin kişinin etkilendiği ve 25 ülkede 775 kişinin öldüğü, SARS salgınının Asya-pasifik bölgesinde ekonomiye maliyeti 40 milyar doları bulmuştu. SARS salgının ekonomilere toplam maliyeti olan 40 milyar doların büyük bir kısmı korku ve panik nedeniyle düşen turizm gelirlerinden kaynaklanmıştı. Ve diğer yakın tarihli salgın hastalıklar nedeniyle oluşan krizlerde de durum çok farklı değildi aslında… 2001 kuş gribi, 2006 deli dana hastalığında da aynı abartılmış senaryolar gündemi uzunca süre işgal etmişti. Ancak hiç birinde korkulan olmadı ve daha düşük maliyetlerle krizler atlatıldı. Ancak 2000’li yıllardan bu yana çok kısa sürelerle yeni salgın hastalıklar dünya gündemini sürekli meşgul etti. Her zaman ise korku psikolojisi ile oluşturulan havadan kârlı çıkanlar ise uluslararası ölçekteki ilaç firmaları oldu…
İlaç tröstleri salgın hastalıklarla büyüyorlar
Hükümetler kanalıyla düzenlenen aşı kampanyaları, uluslararası ilaç tröstlerinde aşırı kârlara ve beklenmedik büyümelere neden oluyor. Fransız ilaç devi Sanofi-Aventis aşılarla yaptığı ticareti beş yılda iki katına çıkarmayı hedeflerken, domuz gribi aşısından sadece ABD’den yılın son üç ayında 500 milyon dolar ciro yapmayı hedefliyor. İlaç şirketleri salgınlara karşı geliştirdikleri ilaçlar nedeniyle ekonomik krizlerden etkilenmeden büyümelerini sürdürüyorlar.
Türkiye’de hızla büyüyen bir “grip pazarı” doğdu
Son aylarda Türkiye’de domuz gribinin hızla yayılması jel, çamaşır suyu, doğal bitkiler, maske ve mendil gibi hijyenik ürünlerden oluşan dev bir “grip pazarı” oluşmasına yol açtı. Maske ve dezenfektan satışları üçe katlandı. Bu ürünlerden birçoğunun reklamında ise ana tema “gripten korunmanın yolu” olarak öne çıkıyor. Vakaların artması ile medyada sıkça işlenen hastalık nedeniyle “panik tüketim” sayesinde üretim ve satış rakamları her geçen gün büyüme kaydediyor.
Domuz gribi korkusuyla anti bakteriyel jel ve ıslak mendilde talep patlaması yaşanınca bazı firmalar ihracata ara verip iç pazarın talebini karşılamaya çalışıyorlar. İç pazardan gelen yoğun talebin karşılanamaması nedeniyle sektöre her gün yeni firmalar dâhil oluyor. Bir ay öncesine kadar sektörde üretim yapan firma sayısı 3 iken bugün en az 55-60 arasında firma olduğu tahmin ediliyor. Ayrıca merdiven altı sağlıksız üretim yapan firmaların sayısı da büyüyen pazar nedeniyle her geçen gün artıyor.
Üretimin yüzde 80’nin merdiven altı yapıldığı tahmin edilen anti bakteriyel jel pazarının 1 milyon liralık büyüklüğe ulaşması pazara yeni üreticilerin girmesine neden oluyor. Bu tip ürünlerde belli standartların olması gerektiğinden üretimin belli ölçeğin altında yapılmaması gerekiyor. Örneğin; ıslak mendil üreticisi firma sayısının Almanya’da sadece 5 iken, Türkiye’de 88 olması dikkat edilmesi gereken bir durumla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor…
Diğer taraftan domuz gribi paniği sabun ve deterjan tüketimini artırdı. Hastalık nedeni ile el yıkama sayısı artınca sabun tüketiminin bu yıl 100 bin tonu aşması bekleniyor. 2010 yılı için ise sabun tüketiminin 115 bin tona çıkması bekleniyor.
Türkiye bütçesine 1 milyar liralık ek yük
Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre; hastanelere akın eden vatandaşların tahlil, ilaç, film gibi masrafların karşılanması sebebiyle domuz gribi salgınının Türkiye bütçesine ek 1 milyar liralık yük getireceği açıklandı. Sağlık Bakanlığı süreç tamamlanana kadar 5 milyon kişinin polikliniklere başvurmasını bekliyor.
Kısacası gerek içeride, gerekse dışarıda yaşanan domuz gribi paniği sayesinde büyük ölçekli bir “domuz gribi (panik) ekonomisi” doğmuş durumda.
Fevzi Öztürk
Dünya Bülteni
Yorumlar
Yorum yap