173) TÜRKİYE NEREYE GİDİYOR ?

Yayin Tarihi 26 Mart, 2008 
Kategori BASIN-YAYIN

 

 

Türkiye nereye gidiyor?

Tek sorun devleti kendi ideolojileriyle rahat bırakmayanların varlığı.

Son bir hafta içinde özellikle cuma sabahından itibaren yaşananlar, son dönemde yazdığım ve “ideolojik olmayan bir hayat istiyorum” yazımın maalesef yine masamın üstüne gelmesine yol açtı. Maalesef diyorum, keşke haksız çıksaydım ve zaten ideolojik olmayan bir hayatımız olsaydı!

Geldiğimiz noktada bu yazıdan bazı bölümleri sizlere aktarmak ve sentez ile bitirmek istiyorum. İşte o yazıdan bazı bölümler.

“Sabah arabayla işe giderken düşünüyorum, şu anda Avrupa’nın birçok şehrinde de birçok insan işe gidiyor. Onlar da bizim gibi temel kaygılara insana dair her düşünceye sahipler ama bizden bir farkları var. Onların devletlerine, hayatlarına, duygu ve düşüncelerine bizler kadar ideoloji bulaşmamış! Orada bankaya, borsaya, aracım kuruma işe giden fon yöneticisi, “Türban sorunu ne olur, siyasi dalgalanma artar mı” diye düşünmüyor. Veya işe giden doktorun sabah dinlediği haberlerde yargı-yasama ve yürütmenin birbirine nasıl rest çektiği yok. Yargıya “ağız dolusu” bağıran bir Başbakan’ı duymak zorunda değil. Sevgili dostlar, bir vatandaş olarak gerçekten ideolojinin normal hayatımıza bulaşmadığı bir hayatı özlüyorum. İnsanlara partisine, diline, etnik kökenine göre bakılmadığı, iş yapanların sadece o işi yapabilme kriterlerine göre algılandığı bir hayat hakkımız değil mi? Bir partiye oy verirken de ideolojisine göre değil normali bize sağlayabilme kapasitesine göre oy vermek istiyorum.”

İdeolojik bir bulaşıklık
Bu noktada aklınıza iki soru gelebilir. “Kardeşim, sen de bankacılığı bile analiz ederken, yerli sermaye diyerek ideolojik davranmıyor musun?”“Türk milliyetçiliğine kadar varan yorumlarınla hükümeti eleştirirken, özlediğin hayat ile çelişmiyor musun?” Sevgili dostlar, ideolojiden uzak olmak, çekirdeği olmayan bir devlet içinde yaşamak veya çekirdeksiz, özsüz bir yapı özlemek demek değil. Devletin belli sınırları, üzerine bina edildiği bir hamuru vardır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti “bağımsız, laik, üniter, 
Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı bir hukuk devletidir.”

Bu sınırlarda kalan uygulamalar devletin normal işleme sahasıdır. Devletin kendi bankacılık sektörünü koruma isteği gayet doğal bir reflekstir. Normal olmayan birilerinin bu devletin bankacılık sektörünü ele geçirme çabası ile giriştiği ideolojik savaş ve devletin buna tepki verirken olumlu-olumsuz ayrımlardır.

Örnekleyeyim; tarikat destekli kurumlar, o gün için devleti yöneten hükümet tarafından bankacılıkta önemli bir pay ele geçirecek şekilde destekleniyor, onlara özel düzenlemeler yapılıyorsa bu ideolojik bir bulaşıklıktır. Devlet her şey normalken etnik kökenlerinden dolayı kurum sahiplerine ayrı bakıyorsa bu da ideolojik bulaşıklıktır.

Karşı durmak zorundayız
Sonuç 1: Devlete, millete, düzene ideolojik bir saldırı olmasa asla içinde “laik, üniter, bağımsız hukuk devletinin ana kuralları dışında bir virgül dahi barındıran” en küçük bir ideolojik cümleyi ne yazar ne söylerim. Ama ikinci cumhuriyetçiler bir taraftan, laik düzen düşmanları bir taraftan, sıcak paracılar diğer taraftan, Soros’un yalamaları ve bölücüler her taraftan varolana saldırıyorlarsa, bu devleti her alanda korumak için biz de onların alanına girip ideolojik saldırılara karşı durmak zorunda kalıyoruz.

Sonuç 2: Türkiye Cumhuriyeti’nin laik, üniter, Atatürk çizgisinde bir devlet olarak var olmasını ne bu topraklarda yaşayanların bir kısmı ne de dışarıdaki bazı çevreler hâlâ kabul edemedi. Yaşadığımız ideolojik bulaşıklık, bu odakların devleti dönüştürme, yok etme, kalıba dökme çabalarından ve bizim onlara karşı verdiğimiz mücadeleden kaynaklanıyor. Bu mücadelenin bittiği, diğerlerinin devletin temel niteliklerini kabul ettiği ve ideolojinin günlük hayatımızdan çıktığı bir Türkiye özlüyorum. Bu topraklar hangi ırktan, dinden, kökenden gelirse gelsin, “Ne mutlu Türküm” diyen herkesin birinci sınıf bir hayat sürebileceği ekonomik yapıyı sağlayabilecek potansiyele” sahip. Tek sorun devleti kendi ideolojileriyle rahat bırakmayanların varlığı.

İdeolojik partiye oy yok
Sonuç 3: Kendi ideolojisini vatandaşa pazarlayan her partiye oy veren Türk vatandaşı şunu çok iyi bilmeli, dünya konjonktürüyle paralel oy verdikleriniz geçici başarılar kazanabilir, bunu kendi başarısı gibi pazarlayabilir ama aslında devleti dönüştürme uğruna verdikleri mücadelenin her dakikası Türkiye’ye çok zaman kaybettiren ve geleceğimizi yiyen adımlardır. Dünya standartlarında vatandaş olmak istiyorsanız ideolojik partilere asla oy vermeyin!

Son söz: İdeolojinin günlük hayatımıza bulaşmadığı, Atatürk‘ün gösterdiği medeniyet hedefine ilerleyen bir devlet, bir hayat özlüyorum. Bu benim, sizin, bu ülkedeki herkesin hakkı.”

YİĞİT BULUT

Paylaş:

Yorumlar

“173) TÜRKİYE NEREYE GİDİYOR ?” yazisina 3 Yorum yapilmis

  1. Mehmet BALTACI yorum tarihi 26 Mart, 2008 01:29

    Adem(AS)den beri gelen bütün peygamberler. İnsanları Hak yola çağırırken.genelde sapık putpereslerle mücadele etmişlerdir.Allahı Tanımıyanların mutlaka put(İdol)ları vardır.Putperesliğin modern adı da İdeolojidir.İdeolojisi olanlar kesin inançlı ve sabit fikirlidirler.Bazı çok tehlikeli ideolojiler vardır.İnsanlık ve Ahlak kuralları onlar için ideolojilerinden önemli değildir.Burada ideolojileri eleştirirken bazı bazı Ne mutlu Türküm diyene gibi sloganlar.Acaba Devlete ait resmi bir ideolojiyi yansıtmıyormu? Farzet ki ben bir Arnavutum.Ana Dilim Arnavut Kanım Arnavut.Arnavut kültürünede sahibim.Kendimi arnavut hissediyorum.Bu sloganda nasıl birleşeceğiz.Sizin tarifinize göremi? Yoksa bende bir tarif yapayımmı? Lütfen düşünün.

  2. özgürce yorum tarihi 27 Mart, 2008 23:14

    Sayın.. Tabiki her devletin ideolojisi vardır. Sırbistana gidip orada arnavut gibi yaşayabilirmisin, ama TÜRKİYEDE yaşayabilirsin. Yasalara uyarak.

  3. Samet Acar yorum tarihi 3 Nisan, 2008 21:50

    Mehmet Baltacı Bey,Atatürk’ün özdeğişi olan “Ne mutlu Türküm diyeni”bu sözün ideolojik hiç bir yani yoktur.Zaten eğer Arnavut kökenli iseniz bile Türk dilini ,gelenek ,göreneğini ,kültürünü kavramışsın demektir.öğleyise Atatürk’ün dediği gibi yüksek Türk kültürü ile kendini donatmış birey türkleşmiş ve TÜRKTÜR.iDEOLOJİ TANIMI AYRIDIR.Saygılarımla.Acaroğlu

Yorum yap