167) ATATÜRK GENÇLİĞİ
Yayin Tarihi 25 Nisan, 2008
Kategori KATEGORİLENMEMİŞ
ATATÜRK GENÇLİĞİ
19 Mayıs 1919’da Samsun’dan bir kurtuluş meşalesi yakıldı. Mustafa Kemal Atatürk, hayatını ortaya koymuştu. Devletin en büyük otoritesi olan padişaha karşı, tam bağımsızlığı, yeni Türk devleti için hedef, milleti ise tek dayanak noktası kabul etmişti. 8 Haziran 1919 günü İstanbul’a çağırılmıştı. İstanbul’a dönmemesi üzerine, padişaha isyan etti sayılmış ve askerlik görevinden alınmıştı. Halkın kendisiyle işbirliği yapmaması için İstanbul hükümeti tarafından genelgeler yayınlanmıştı. Bu genelgeleri yayınlayanlar bir şeyi unutmuşlardı…
Bu milletin artık günden güne esirleşmeye, vatanını yavaş yavaş düşmana teslim etmeye dayanma gücü kalmamıştı. Millet, ulusal iradenin egemen olmasını istiyordu. Düşmanla işbirliği yapanları, düşmana vatanını açanları, kendi çıkarları uğruna milleti ezenleri istemiyordu. Millet artık kendi içinden bir lider bekliyordu. Millet, Mustafa Kemal’i bekliyordu.
Mustafa Kemal’in de artık tahammülü kalmamıştı. Gençlik yıllarında özgürlüğe ve millete olan aşkıyla tanınan biri haline gelmişti. Düşüncelerinden dolayı önüne her zaman engeller yığmışlardı. Bir an bile yılgınlığa düşmeden, her türlü tehlikeyi göze alarak, milletin egemenliğini esas kılmayı temel amaç edinmişti. 19 Mayıs 1919 itibariyle milletiyle bütünleşen Mustafa Kemal, meclisin açılmasıyla birlikte, Samsun’dan yaktığı kurtuluş ateşinin tüm Türk milletini sardığını görmüştür. Bu güç ile düşmanı ülkemizden atan Mustafa Kemal, yine aynı güç ile Cumhuriyet’i ilan etmiştir. Herkesin savaşın bittiğini düşündüğü anda Mustafa Kemal asıl savaşın şimdi başladığını söylemiştir. Artık sıra cehaletle savaşmaya gelmiştir.
Hayatının sonlarına kadar Türkiye Cumhuriyeti’ni çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarmak için durmadan, yorulmadan devrimler yapmıştır. Türkiye Cumhuriyeti 1930’ların sonlarına gelindiğinde; eskisi gibi halifenin, şeyhin, mollanın peşinde koşan bir millete sahip değildir. Türk milleti aydınlanmıştır. Türk milleti artık ülkesini çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarmak için el ele, gönül gönüle vererek tüm gücüyle çalışmaya başlamıştır. Mustafa Kemal’in önderliğinde çağdaş Türkiye Cumhuriyeti vardır artık.
Mustafa Kemal Atatürk 1927’de CHP’nin kurultayında okuduğu ve tarihe geçen bir milletin kurtuluş öyküsünü anlattığı büyük Nutuk’unda Türkiye Cumhuriyeti’ni Türk Gençliğine emanet etmiştir. Bu eseri koruyacak ve yükseltecek olan artık Türk gencidir. Atatürk’ün kendilerine olan güveninden güç alan Türk Gençliği, cehaletin, gericiliğin ve esaretin bu ülkeye egemen olmasına asla izin vermemiştir. Vermeyecektir. Atatürk’ün Bursa Nutku’nda söylediği gibi: “Türk Genci devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine ve doğruluğuna herkesten çok inanmıştır.” Türk gençliği Atatürk’ün ilke ve devrimlerinden aldığı güçle birlikte, karşısında durulamaz ve dayanılamaz bir güç haline gelmiştir. Türk gençliği karşısında ne gericiler ne de dünyanın en güçlü ülkeleri amaçlarına 84 yıldır ulaşamamışlardır. Ulaşamayacaklardır. Türk gençliği bu ülkeyi iç ve dış düşmanların saldırılarından korumayı en büyük vazife olarak görmektedir. Türk gençliği Atatürk’ün Gençliğe Hitabe’sinde dediği gibi görevini yerine getirmek için içinde bulunacağı durumun olanak ve koşullarını düşünmeyecektir. Cumhuriyet tarihimizde bu mücadelenin örnekleri vardır ve bu mücadeleler, gerektiğinde tekrarlanacaktır. Türk gençliği cumhuriyeti ve devrimleri güçsüz düşürecek en küçük bir kıpırtı duyduğunda hemen harekete geçecektir. Herhangi bir eleştiri ve haksızlıkla karşılaşırsa inanç ve kanaatinin gereğini yaptığını söyleyecektir.
Türk gençliği Atatürk’ün manevi mirasçısı olmanın verdiği gurur ve güvenle daima ileriye ve aydınlığa ulaşmak için çalışacaktır. Atatürk’ün ilke ve devrimlerini, hayatının vazgeçilmez gereği olarak gören Türk gençliği, artık Atatürk ile bütünleşmiştir. Türkiye Cumhuriyeti artık Mustafa Kemal’lerindir. Halim Yağcıoğlu’nun bir şiirinde dediği gibi: Tükenir elbet gökte yıldız, denizde kum ancak Mustafa Kemal’ler tükenmez…
Türk gençliği baktığı zaman onun gibi görmektedir, düşündüğü zaman onun gibi düşünmektedir ve düşüncelerini onun gibi eyleme dönüştürmektedir. Türk gençliği artık Mustafa Kemal’dir…
ALİ AÇIKGÖZ
Yorumlar
“167) ATATÜRK GENÇLİĞİ” yazisina 2 Yorum yapilmis
Yorum yap
Bu Yazıyı Gönderen ATATÜRK GENCİ, Sayın ALİ AÇIKGÖZ’e teşekkür eder, çalışmalarında başarılar dilerim.
Ali Açıkgöz Bey Efendi’nin sağlıklı olmasını diliyorum.Çok mükemmel bir yazı.Söz Atatürk’TEN AÇILDIĞINA GÖRE,SENE 1982,görevim icabı Marmara ETAP Hotel’in konferans salonunda rahmetli ARAŞTIRMACI TARİHCİ,İlhan Bardakçı’nın ,İngiltere’de Atatürk’ün saatını bir müzede ararken,bir şahısla karşılaşır.Der ki:İlan Bardakçı’ya “siz Mustafa Kemalı nekadar araştırsanız beni kadar tanıyamazsınız.İlhan Bardakçı:Neden sizin kadar tanıyamıyoruz der.Mustafa Kemal Samsuna çıktığında ben orada İngiliz binbaşısıydım.O’nu tutuklama görevi bana verilmişti.İstanbul’dan fiziki portresi telsizle bildirildi.Vapurun göğertesine çıktığımda bende bir haller oluyordu.O’nu tutuklayamadım.bir adım arkasından geliyordum.askerlerim bana bakarak şaşırmışlardı.Ben isem tutuklama güçümü kaybetmiştim.Sıradan biri gibiydim.Ellerim titriyordu.Tutuklayamadığımdan İngiliz divanı harp mahkemesinde yargılanarak beş yıl hapiste yattım.Cumhuriyet ilan edildikten sonra bana İngiliz hükümeti ,Mustafa Kemal’e daha iyi anlaşırsın diye Türkiye’de tütün mümessilliği görevini verdiler.Türkiye’de uzun yıllar kaldım diyor.İşte bu durumlardan ötürü beni kadar Mustafa Kemal’ı tanıyamazsınız dedim.Arkadaşlar bende diyorum ki Allah Türk Milleti’nin kurtuluşu için Atatürk’ü vesile kılmıştır.Öğleyise Atatürk bana göre ilahi güçle işe başlamıştır.Çünkü İngliz binbaşı nediyor?”Bende bir haller oldu”diyor.İster inanın ister inanmayın olay bu.Acaroğlu