15) Divanu Lügati’t Türk’te Araç Gereçlere Ait Söz Varlığı (Hayvancılık-Tarım)

Yayin Tarihi 27 Haziran, 2016 
Kategori KAŞGARLI MAHMUD VE DİVANÜ LÜGATİ'T TÜRK

DÎVÂNU LUGÂTİ’T TÜRK’TE ARAÇ GEREÇLERE AİT SÖZ VARLIĞI

image001

Dîvânu Lugâti’t-Türk indeksinden yapmış olduğumuz tarama neticesinde eserde toplam 424 adet araç gereç ismi tesbit ettik. Bunun 106’sı kap kacak ve mutfak, 58’i savaş aletleri, 53’ü dokuma, 62’si giyim kuşam, 38’i hayvancılık, 28’i tarım, 11’i müzik aletleri, 3’ü av-avcılık, 3’ü tıp, 9’u oyunoyuncak, 16’sı mobilya, 27’si el aletleri, 10’u ise ulaşım araçları ile ilgili söz varlığıdır

İnceleme neticesinde elde edilen verileri maddeleyecek olursak;

  1. İncelememiz sonucunda kılıç kamçı, açış bukaç gibi iki isimden oluşan araç gereç adlarına yer verildiği görülmüştür
  2. 13 madde başı altında incelenen araç gereçlerin en yoğun olarak görüldüğü başlık 106 kelime ile kap kacak ve mutfakta kullanılan araç gereçler olmuştur. Onu 62 kelime ile giyim kuşam kelimeleri izlemiştir. Dokuma 53 kelime, savaş aletleri 58, hayvancılık 38 kelime ile kullanım sıklıklarının yoğunluğu ile dikkat çekmektedir
  3. Kap kacak başlığı altında incelenen aletler içinde testi, tencere, kadeh, bıçak gibi malzemeler yoğun olarak kullanılmıştır. Örneğin “tencere” anlamında aşaç, aşıç, açıç bukaç ve eşiç gibi dört farklı madde başı kullanılmıştır.
  4. 11. yüzyılda savaş malzemesi olarak en çok ok, ok temreni, yay, kılıç, hançer, mızrak, demir başlık gibi malzemelerin kullanıldığı dikkat çekmektedir.
  5. Dokuma malzemesi olarak XI. yüzyılda en çok keçe, ip, iplik, renkli ipler, çadır örtüsü, heybe, halı, kilim gibi malzemeler ile bunların işlenmesinde kullanılan yigne “iğne” kelimesi sıklıkla kullanılmıştır.
  6. Giyim kuşam başlığı altında o dönem kadınların halka, toka, halkalı tokalı kayışlar, kuşak, kemer, başlık gibi elbise malzemeleri kullandıklarını görüyoruz. Kadınların süslenmek için taç, yüzük, gerdanlık gibi takılar ile makyaj yaparken yanaklarına sürdükleri enğlik adını verdikleri kırmızı boyaya varana kadar detaylara rastlanmaktadır.
  7. Hayvancılık başlığı alında eğer, halka, tasma, yular, burunduruk, semer gibi malzemelerin sıklıkla tekrar ettiği dikkat çekmektedir.
  8. Tarım madde başında korkuluk, yaba çatal, çatal değnek, saban, elek, kalbur, değirmen, orak, balta gibi malzemeler göçebe ve yarı göçebe bir topluluk olan Türklerin o yüzyıllarda yoğun bir şekilde ziraatle iştigal ettiğini göstermektedir.
  9. Türklerin o dönemdeki sanatsal faaliyetlerini kullandıkları ut, davul, kös, def, zil gibi müzik aletlerinden izlemek mümkündür.
  10. Türklerin sadece kara hayvanlarını avlama konusunda değil sulak alanlarda da avcılık faaliyetlerini yürüttüklerini izdenğ adındaki “balık avlamada kullandıkları bir ağ”dan anlamaktayız. Bunun yanı sıra iğne ve olta iğnesi de kullandıkları av malzemeleri arasında sayılabilir.
  11. Tıp ve tedavi alanında da son derece gelişmiş aletlere sahip olan Türkler o dönemde arkaçak adında ağza ilaç akıtmak için bir çeşit alet, mil adı verilen yarayı yoklamak için kullanılan bir cihaz ile kan almak için sorgu adını verdikleri bir araç da kullanmışlardır.
  12. Çocukların dünyası olan oyun ve oyuncak kavramları için o dönemde hayli ilginç nesnelere rastlanmaktadır. Örneğin o dönemde çocuklar tepük adını verdikleri futbol oyununu çok severek oynadıklarını kaynaklardan anlamak mümkündür. Bunun yanı sıra salıncak ve topaç da o dönem ilgi gören oyuncaklar olarak karşımıza çıkmaktadır.
  13. Bugün koltuk adını verdiğimiz ve yaygın bir şekilde her evde kullanılan mobilya malzemesi o dönemde koltık şeklinde adlandırılmakta ve aynı işlevde kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra çardak, şilte, minder, sedir, döşek, yüklük gibi eşyalar da evlerde insanların gündelik hayatta kullandıkları malzemelerdir.
  14. Evlerde kullanılan el aletlerine bakıldığında süpürge, ustura, makas, anahtar, çekiç, mala, makas’ın yanı sıra XI. yüzyılda da Türklerin ütük adını verdikleri ütünün aynı işlevle o dönemde de kullanıldığını görüyoruz.
  15. Ulaşım araçları bakımından sadece karada deve, at gibi hayvanların üzerinde seyahat eden Türkler o dönemde su üzerinde de kaygık, kemi adını verdikleri kayık, gemi, tekne, sal gibi araçları yoğun bir şekilde kullanmışlardır.
  16. Bu verilerden hareketle büyük Türk dilcisi Kâşgarlı Mahmud Dîvânu Lugâti’t-Türk’te sadece Türkçenin ilk sözlüğünü yazmakla yetinmemiş, XI. yüzyıldaki Türklerin kullandıkları alet ve araç gereçleri ayrıntılı bir şekilde gözlerimizin önüne sermiştir.

 Yard. Doç. Dr. Cihan ÇAKMAK

Celal Bayar Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Bölümü,

El-mek: [email protected]

Hayvancılık 

bagırçak: eşek semeri. I, 502-1 (Atalay-IV 2006: 823)/ bagırçak:  eşek semeri. 251/220 (ErcilasunAkkoyunlu 2014: 569).

burunduk: yular, buruna geçirilen yular, burunduruk. I, 501-17; II, 16-26 (Atalay-IV 2006: 118)/burunduk: dizgin, burunluk. 250/220, 272/238 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 603).

butlu: devenin burnuna geçirilen burunsalık; -deve- burnundaki yumuşak yer. I, 430-21(Atalay-IV 2006: 121)/botlu: deve burunsalığı. 16/186 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 596).

çefşenğ: koyun kırpılan makas, kırkı (Çiğilce). III, 385-19(Atalay-IV 2006: 139)/çewşeñ: koyun kırkma makası. 612/505 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 620).

çetgen: gem dizgini. I, 443-11 (Atalay-IV 2006: 143)/çetgen: gem dizgini. 222/192 (ErcilasunAkkoyunlu 2014: 620).

edher: eğer, hayvan eğeri. II, 224-25, 253-11, 283-20, 327-22(Atalay-IV 2006: 167)/eder: eyer. 379/298, 392/307, 408/318 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 632).

etlik: et asılacak çengel. I, 101-17/etlik: etin asıldığı yer. 63/49 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 649). 

kanğlı: kağnı arabası – yük için – kanğ. III, 379-56(Atalay-IV 2006: 261)/kañlı: üzerinde yük taşınan araba. 609/502 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 683).

kanğrak: çan. III, 383-8 (Atalay-IV 2006: 261) 

kesgük: kalka, köpeğin boynuna geçirilen halka, tasma. II, 289-16 (Atalay-IV 2006: 305)/kesgük: tasma. 410/321 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 706).

kısmak: üzenginin iki yanında bulunan kayış; ilmikli ip, kement. I, 474-17, 474-20; II, 21917(Atalay-IV 2006: 322)/kısmak: üzengi kayışı. 238/207, 376/296; kement 238/207 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 715)

kök: eğer bağı. II, 283-19 (Atalay-IV 2006: 356)/kök: eyer bağı. 407/318 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 734).

kömüldürük: at göğüslüğü. I, 75-5, 530-6. bk. kümüldürük (Atalay-IV 2006: 397)/kömüldürük: eyerin göğüslük kısmı, at göğüslüğü. 13/7, 264/230 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 737).

köpçük: eğerin ön ve arka yastıkları (Oğuzca). I, 478-14 (Atalay-IV 2006: 362)/köpçük: eyer yastığı. 240/209 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 739).

kösrük tuşağ: atın ön ayaklarına vurulan köstek. I, 479-3(Atalay-IV 2006: 366)/kösrük tuşag: Atın ön ayaklarındaki köstek 241/209 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 741).

kudhurgun: kuskun, eğerin kuskunu. I, 17-6, 518-18(Atalay-IV 2006: 374)/kuduzgun ~ kuđuzgun: eyer kuskunu, kuyruk altından geçen eyer kayışı. 13/7, 258/226 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 745).

küben: deve havudunun altına konulan çul; gölüğe gerekli olan çul ve çula benzer şeyler (Oğuzca). krş. köben=yastık. I, 404-16(Atalay-IV 2006: 392).

kümüldürük: at göğüslüğü.  I, 17-5, 530-6(Atalay-IV 2006: 397)/kömüldürük: eyerin göğüslük kısmı, at göğüslüğü. 13/7, 264/230 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 737).

küvüç: küçük yular, çilbir. bk. küfeç III, 163-11(Atalay-IV 2006: 402).

küvüç yügün: küçük yular, çilbir. III, 163-11 (Atalay-IV 2006: 402).

mançuk: heybe, torba gibi at eğerine takılan şey. I, 476-2(Atalay-IV 2006: 406)/mançuk: eyere takılan heybe, torba gibi şeyler. 239/207 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 761).

otgun: eğerin solunda kolanın halkası geçirilerek dile bağlanan enli bir kayış. I, 107-25 (Atalay-IV 2006: 445)/otgun: eyerin sol tarafında bulunan geniş kayış. 66/53 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 779).

ömzük: eğerin ön ve arka tarafları, ucu. I, 105-7(Atalay-IV 2006: 458)/ümzük: eyerin ön ve arkadaki ucu 65/51 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 932).

örgen: urgan (Oğuzca). I, 108-1, 195-17(Atalay-IV 2006: 463)/örgen: urgan vb. şey. 106/97 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 789).

örk: yular; at tavlası. I, 43-2(Atalay-IV 2006: 463)/örk: hayvan yuları ve at tavlası. 33/20 (ErcilasunAkkoyunlu 2014: 789).

örküç: sacayağı. I, 95-19(Atalay-IV 2006: 464)/örküç: ocakta üzerine tencere konulan taş. 60/46 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 789). 

sırmak: eşek palanındaki teyelti. I, 471-15(Atalay-IV 2006: 518)/sırmak: eşeğin semerinin altındaki örtü. 237/206 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 821).

talguç: hayvan sırtına yükletilen yükü sıkıştırmak için kullanılan ağaç. I, 453-9 (Atalay-IV 2006: 564)/talguç: denk ile ip arasına sokulan tahta. 228/197 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 848).

tin: yular. I, 339-11; III, 138-6 (Atalay-IV 2006: 624)/tin~tīñ: yular, dizgin. 171/147, 503/404 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 882).

tuşağ: köstek, at ayağına vurulan bukağı. bk. tuşagu. krş. tuşak. I, 411-22(Atalay-IV 2006: 660)/tuşag: atın ön ayaklarını bağlamak için kullanılan köstek. 207/177 (ErcilasunAkkoyunlu 2014: 903).

tuşagu: köstek. bk. tuşağ I, 446-23(Atalay-IV 2006: 660)/tuşagu: (at vb. hayvanlara) köstek vurma (zamanı). 2247194 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 903).

ukruk: kement. I, 100-16 (Atalay-IV 2006: 687)/ukruk: kement. 63/49 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 919).   

yabı: eğerin üstüne ve altına konan keçe, eger yastığı (Çiğilce). III, 24-8 (Atalay-IV 2006: 723)/yapı: Çigil lehçesinde eyer örtüsü. 454/357 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 950).

yapguç: eşek ve benzeri hayvanları sürmekte kullanılan değnek. III, 38-14(Atalay-IV 2006: 745)/yapguç: eşek vb.ni sürmek için kullanılan değnek. 461/365 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 950).

yiğ: gemin damağa gelen parçası. III, 144-1(Atalay-IV 2006: 788)/yig: gem damağı. 506/406 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 974).

yik: iğ. bk. ik, yik, ig III, 144-11(Atalay-IV 2006: 790)/yīk: iğ. 35/22, 506/406 → īk, yīg (ErcilasunAkkoyunlu 2014: 974).  

yonak: hayvanların semerleri altına konan şey, çul çuval parçası. krş. yona=eğer minderi; yon=atın sırtı; yonok=at takımı. III, 29-15(Atalay-IV 2006: 801)/yonak: eşek, inek vb. hayvanların semeri altına konan çul. 456/360 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 981).

yular: at yuları. III, 9-12, 28-8(Atalay-IV 2006: 810)/yular: yular. 448/352, 456/359, 472/377 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 986).

Tarım 

abakı: bostan korkuluğu. krş. abak I, 136-22(Atalay-IV 2006: 1)/abakı: nazar değmesin diye bostanlara konan korkuluk. 80/69. (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 538). 

adhrı:  buğday temizlemek için kullanılan aygıt, yaba; çatal, çatal değnek. I, 126-6; II, 22-26, 33121(Atalay-IV 2006: 7)/adrı: çatal değnek. 275/240 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 541).

amaç: öküz; sapan ve benzerleri gibi çiftçi aygıtları. I, 52-21(Atalay-IV 2006: 23)/amaç: saban. 38/25 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 549).

andığ: elek, kalbur gibi şeylerin kasnağı. I, 118-17. (Atalay-IV 2006: 25)/ andıg: kalbur ve eleğin kasnağı. 72/58 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 550).

badıç: asma çardağı. bk. badhıç I, 295-4 (Atalay-IV 2006: 58)/badıç: asma çardağı. 149/130 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 569).

baldu: balta. krş. paltu; balta. I, 14-2, 418-9(Atalay-IV 2006: 65)/baldu: balta. 11/6, 120/181 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 572).

baştar: orak (Arguca). I, 455-20(Atalay-IV 2006: 75)/baştar: Argu lehçesinde orak. 229/198 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 578).

boyunduruk: boyunduruk.  III, 179-17(Atalay-IV 2006: 106)/boyunduruk: boyunduruk, iki öküzün boynu üzerine konulan ağaç parçası. 523/424 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 597).

bukursı: sapan demiri. III, 242-14 (Atalay-IV 2006: 112-113) /bukursı: saban demiri. 552/452 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 600).

çekük: çekiç (Oğuzca). krş. çeküç II, 287-8(Atalay-IV 2006: 140)/çekük: Oğuzcada çekiç. 409/320 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 619). 

çigne: mala; çiftçilerin “sürgü” dedikleri aygıt (Yağma dilince). bk. çikne. I, 435-3(Atalay-IV 2006: 151)/çigne: Yağma lehçesinde tapan, sürgü (Tohumu örtmek ve toprağı düz hale getirmek üzere öküzlerce çekilen enli tahta parçası). 218/188 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 624). 

çikne: çiftçilerin “sürgü” dedikleri aygıt. bk. çigne. III, 301-24 (Atalay-IV 2006: 152).

kerki: dülger keseri, keser. krş. kerki = balta. I, 430-19(Atalay-IV 2006: 304)/kerki: keser.  216/186 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 705).

ketmen: yeri kazmak için kullanılan aygıt. krş. kitmen. I, 444-23(Atalay-IV 2006: 307)/ketmen: yeri kazmak için kullanılan alet. 223/193 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 707).

kundıgu: döğen, döven, harman döğeni. I, 491-15 (Atalay-IV 2006: 378)/kundıgu: bileği taşı. 246/215 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 746).

kürgek: kürek. II, 289-25 (Atalay-IV 2006: 400)/kürgek: geminin küreği ve her türlü kürek. 411/321 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 757).

orgak: orak. krş. orak I, 14-11, 119-18; II, 128-20, 244-4, 307-19; III, 45-5, 267-5 (Atalay-IV 2006: 441)/orgak: orak. 11/6, 72/58, 332/269… (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 777).

saban: sapan; çift ve çiftçi takım ve aygıtları; çiftçilik. I, 402-14, 402-18 (Atalay-IV 2006: 477)/saban: saban. 203/173 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 797).

sibek: değirmen taşının üzerinde döndüğü demir. I, 389-3 (Atalay-IV 2006: 521)/sibek: değirmen taşının etrafında döndüğü demir, değirmen mili. 195/167 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 823).

tapçan: erişilemeyen üzüm salkımlarını kesmek için toplayanın üzerine çıktığı sofra biçiminde üç ayaklı bir nesne. bk. tapçanğ krş. tapçanğ=taht, sedir; tapçan= I, 435-26 (Atalay-IV 2006: 573)/tapçan: salkımlara ulaşmak için üzerine çıkılan üç ayaklı, sofra şeklinde bir eşya. 219/188 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 854). 

tapçanğ: erişilemeyen üzüm salkımlarını kesmek için toplayanın üzerine çıktığı sofra biçiminde üç ayaklı bir nesne (Kençekçe). bk. tapçan III, 385-13(Atalay-IV 2006: 573)/tapçañ: Kençek lehçesinde, salkımlara ulaşmak için üzerine çıkılan, üç ayaklı, hamur tahtası şeklinde bir eşya. 612/505 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 854).

tış: sapan demiri. III, 125-21 (Atalay-IV 2006: 618) /tīş: saban demiri. 497/399 (ErcilasunAkkoyunlu 2014: 878).

törpiğ: törpü, keser. bk. törpigü krş.törpi I,  476-20(Atalay-IV 2006: 646)/törpig: törpü. 240/208 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 897). 

törpigü: ağaç yontacak keser. bk. törpiğ. I, 476-20, 491-18(Atalay-IV 2006: 646)/törpigü: törpü. 240/208, 246/215 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 897).

yemeçük: buğday taşınan küçük çuval. III, 48-11(Atalay-IV 2006: 771)/yemeçük: buğday taşınan küçük çuva. 465/369 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 966). tış: sapan demiri. III, 125-21 (Atalay-IV 2006: 618)

tagar: çuval, dağarcık, içerisine buğday ve başka şeyler konan nesne, harar. [tagarçık; tagarcuk] I, 17-15, 244-16, 411-4; II, 306-23 (Atalay-IV 2006: 561)/tagar~tagār: hububat çuvalı. 13(7, 128/113, 207/177 (Ercilasun-Akkoyunlu 2014: 847).

Makalenin aslı dosya(pdf) halinde sunulmuştur:

cihan_cakmak_divanulugatitturk_aracgerec_sozvarligi

Düzenleyen: Yılmaz Karahan

Paylaş:

Yorumlar

Yorum yap