148) BU NE GARİP GENÇLİK?
Yayin Tarihi 20 Temmuz, 2009
Kategori SOSYAL
Birçok ülkede ortalığı birbirine katan ‘zengin sivil gençler’in Türkiye’deki muadilleri, önceki gün yine sokaklardaydı. Taksim’de protesto gösterisi düzenleyen gruptaki yozlaşmayı, zenginlik bile örtemedi.
Aynı fikrin mahsulü!..
Farklı kesimlerden özenle seçilmiş izlenimi veren tiplerin ortak noktası, marka giyimleriydi. Araya serpiştirilmiş türbanlı kızların AB çizgisinde ‘demokrasi havariliği’ne soyunmaları da önemli ipuçları veriyordu.
Uzmanlar yorumladı
Prof. Dr. Mustafa Erkal:
Bunların tek ortak noktası, cumhuriyet ile kavgalı olmaları…
Prof. Dr. A.Kadir Çevik:
Sloganları bile yanlış. Özgürlük, başkasının özgürlüğünün başladığı yerde biter.
FRENCH TIRNAK…
Özenle hazırlanmış pahalı pankartları tutan ellerin tırnak modeli Avrupa’dan…
Burunda hızma, dudakta boya
Sivil gençlerin(!), “Darbeciler Yargılansın” adı altında Taksim’de yaptıkları pembe gösteride objektiflere yansıyan bu görüntüler, konunun uzmanı olan Milli Gazete yazarı Şevket Eygi’nin yorumuna muhtaç.
RAFAELLO GÖZLÜK
İstiklal Caddesi’nde boy gösteren kızın İtalyan malı gözlüğü 150 liradan başlıyor.
Bir garip gençlik!
Farklı kesimlerden özenle seçilmiş izlenimi veren “zengin sivil gençler” önceki gün yine sokaklardaydı. Tek tip dövizlerle yürüyen gençler, Ümraniye davası ile ilgili sloganlar attı
KİM BU EYLEMCİLER!
Dış güçler kullanıyor
Son yıllarda ortaya çıkan “eylemci zengin genç sivil” tipolojisine uzmanlar tarafından ilginç tanımlar yapıldı. Politik Psikoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Abdülkadir Çevik, Türkiye’nin ayağa kalkmasını, gelişmesini istemeyen, her zaman diz üstünde olmasını bekleyen dış güçlerin Türkiye’ye yönelik oyunlarına dikkat çekerken, “Bu senaryoların içeride de işbirlikçileri var” diye konuştu. Türkiye’de anti-militarist, sınırsız özgürlük ve demokrasi söylemlerini ortaya atan birileri çıktığında, özellikle gençlerin bu tarafa bir eğilim gösterebileceğine dikkat çeken Çevik, “Gençler, her zaman bir takım uç ve radikal fikirlere açık olabilirler. Ancak Türkiye öyle bir noktaya gelmiştir ki, bu tip hareketlerin dışarıdan yönlendirilmesi de mümkündür. Özellikle Türk ordusuna yönelik yıpratma kampanyaları, yabancı güçler tarafından gayet iyi kullanılabiliyor. Bu senaryolar, ülkenin çökmesi ile paralellik gösteriyor” dedi. Sınırsız özgürlük ve sınırsız demokrasi diye bir şey olmadığını belirten Prof. Dr. Abdülkadir Çevik, “Sloganları yanlış. Özgürlüklerin tam sınırsızlığı gibi bir şey söz konusu olamaz. Birinin özgürlüğü bittiği yerde bir başkasının özgürlüğü başlar.”
Bunlar Batı’nın Yeniçerileri
Sosyolog Prof. Dr. Mustafa Erkal, kendilerine “Genç Siviller” diyen bu oluşumun bir halk hareketi olmadığını vurgulayarak, “Bunlar Cemil Meriç’in tabiriyle Batı’nın yeniçerileridir” yorumunu yaptı. Genç Siviller adı verilen hareketin, halk gibi heterojen bir yapıya sahip olmadığını ve “homojen” nitelik sergilediğini söyleyen Prof. Dr. Mustafa Erkal, “Bunların tek ortak noktası, Türkiye cumhuriyeti ile kavgalı olmalarıdır” diye konuştu. Türkiye’de karışıklık yaratmak, bu amaçla kaosa yol açacak bir takım “çıkış” larla gündeme gelmek isteyen bu toplulukların Türkiye’nin “küreselleştirilmesine” hizmet eden ve bu anlayışı destekleyen gruplardan oluştuğunu söyleyen Erkal, şu değerlendirmeyi yaptı: “Bu gruplar, kendi ülkeleri içindeki milli direnç noktalarının zayıflatılmasına yardımcı olan, küresel güç ve bloklara hizmet eden gruplardır. Bunların, siyaset ya da toplum üzerinde etkili olmak gibi bir sorunları ya da hedefleri yok. Çıkış yapmaları yeterli. Amaç, zihinlerde karışıklık yaratmaktır.”
Taksim’de özenle hazırlanmış pankartlarla boy gösteren sivil gençlerin pahalı İtalyan gözlükleri ve marka giyimleri dikkat çekti.
Birçok ülkede ortalığı birbirine katan ’zengin genç siviller’in Türkiye’deki muadilleri, önceki gün yine sokaklardaydı. Farklı kesimlerden özenle seçilmiş izlenimi veren marka giyimli gençler, İstiklal Caddesi Tünel girişinde toplanarak Galatasaray Meydanı’na kadar yürüdü.
Yargı yasağı çiğnendi
“Darbeciler Yargılansın”, “Ergenekon Çetesinden Davacıyız” yazılı tek tip dövizler taşıyan grup adına açıklama yapıldı. İlk olarak sözü alan Hidayet Şevkatli Tuksal adlı genç, ilk kez
21 Haziran’da “Darbelere Karşı Ses Çıkar” sloganıyla yürüyüş yaptıklarını hatırlattı. Tuksal, 20 Temmuz Pazartesi günü ikinci “Ümraniye” davasının ilk duruşmasının yapılacağını anımsatarak, o gün “Türkiye’nin demokrasi mücadelesi tarihinde bir ilkin gerçekleşeceğini” iddia etti. Zeynep Tanbay adlı diğer bir sivil genç ise İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yasaklanan “Ergenekon Terör Örgütü” ifadesini kullanarak devam etmekte olan davayı ilişkin siyasi yorumlarda bulundu.
YENİÇAĞ
Yorumlar
“148) BU NE GARİP GENÇLİK?” yazisina 5 Yorum yapilmis
Yorum yap
DÜN AB ,ABD, YAHUDİYE KİN KUSAN ZİHNİYET BUGÜN FANATİK TARAFTARLIĞI EMİR ERİ DERECESİN DE BİR İLİŞKİ YANLIŞ FİKİR AKIMLARININ NASIL YANLIŞ BEYİNLER DOĞURDUĞUNUN BELGESİ HÜKMÜNDE… SORULACAK ÇOK SORU VAR DEVLETİN ETKİLİ VE YETKİLİ KURULUŞLARI NE İŞ YAPAR… BU GENCLİK UZAYDAN GELMEDİ YANLIŞIN YANLIŞ OLDUĞU İKAZI GEREKLİ SES TONAJINA ERMEYİNCE YANLIŞ YAPANLAR KENDİLERİNİ DOĞRU ZANNEDE BİLİYOR VE ONLARIN DOĞRU DİYE NİTELENDİRDİĞİ YOL DÜNYAYA DAİR MENFAATİN TAM GÖBEĞİ İKTİDARA YAKIN OLMAK MUTLULUĞUN ANAHTARI TEZ ZAMANDA BU GRUPLARIN PİŞMANLIK KAPILARI KAPANMADAN DOĞRULARI GÖRMELERİNİ UMUT EDİYORUM MALUM SON PİŞMANLIK FAYDA ETMEZ
Bizim gençler sanki sadece eylenmek için yaşıyorlar, herşeyi eylenmek ve zevk almakta görüyorlar, demokrasiyi kendi amaçlari için ve geçici neşelenmek ve eylenmek için kullanmak istiyorlar. Bu gençlere okula veya ünivesiteye gitmelerin amacını sorsanız ne cevap verirler bilir misiniz? Diplom alayım diye cevap verirler, bunlara göre eğitim almanın amacı sadece bir diploma alıp onu odaların duvarına asıp ona bakarak kendilerine gurur duymaktir galiba, vallahı ben şaşırmışım bu gençlere, gösteri yapan çocuklara (bunlar genç değil yaptığı davranışları çocuk oyunlarına daha çok benziyor bence) Darbe nedir veya Ergenekon nedir diye sorsanız hepsi böyle sağır ve dilsiz gibi bakıp dururlar, Ergenekon ve Darbe hakkında sadece medyanın verdiği bilgileri biliyorlar daha fazla hiç bir şeyden haberleri bile yok. Çok üzülüyorm, bu gençler gün geçtikce özlerinden uzaklaşıyorlar ve gelişmeyi batılaşmada zanediyorlar. Daha fazla Demokrasiyi sadece daha fazla yanlış davranışları için istiyorlar.
Bunların çoğu okuyup yazmanın amacını sadece okul ve üniversitelerdeki verilen kitapları okumak için ve diploma almak için zanediyorlar Eğer eğitim almanın tek amacı lisans vb Diplomalar almak ise bunca emeğe gerek yok devlet bunlara birer tane diploma versin gitsinler.
Eğitimi sadece diploma almak için edinen insanlar bir ülkenin geleceğini düzeltmek değil belki mahv ederler. Bu göstererilerdeki gençelr de aynen söylediğim gençler yani okula veya üniversiteye gitmelerin amacı sadec diploma almaktir.
Bunların çoğu kendi milleti tarihini kandi kimliklerini ve varlıklarını bilmiyorlar, bir İnşaat mühendisi veya işletme mezunundan tarihini ve geçmişini sorarsanız hiç bir şey bilmiyo hatta okuduğu okullardaki bir kaç tane tarih kitaplerindeki bilgileri bile unutmuşlar. Sadece eylenmeyi düşünüyorlar bugün bu kızla veya bu erkekle zamanımı hoş geçireyim yarın da yine bugünki gibi ve böyle sonadek başı boş gezmeyi düşünüyorlar ve bunları da Batıdan örnek alıyorlar, filmlerdeki herşeyi doğru sanııyorlar, yao kardeşim kendine gelsene sen Türk-Müsülmansın sen Alman, İngiliz veya Fransız değilsin neden sen onlardan örnek alıyorsun bırak onlar senden ornek alsınlar.
Aydın
Güney Azerbaycan
Müslüman illaki fak,r olmalı değil mi? Sürünmeli. Aç biilaç yaşamalı ve bu edebiyatla hayata tutunmalı. Hayır böyle olmayacak en kaliteli ürünleri giyecek, yiyecek, kullanacak. Körler istese de istemese de…Buyrun size başka bir cevap…
Emre AKÖZ – SABAH 21/07/09
Bir burjuva manifestosu
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (MÜSİAD) kurucusu, eski başkanı, işadamı Erol Yarar’ın cesur ve gerçekçi sözleri, Ergenekon davasındaki gelişmeler ve özellikle Üçüncü İddianame’nin açıklanmasıyla güme gidebilir.
Halbuki enine boyuna tartışılması gereken sözler bunlar. İşte bazıları:
***
“Bazı aşırılıkları gözlüyorum ama ‘bir lokma, bir hırka’ felsefesine de inanmam. Bu bize yutturulmuş bir zokadır!
“Allah verdiği nimetleri kullarının üzerinde görmek ister.
Osmanlı padişahının giyimi Karacaoğlan gibi değildi. Ölçü minimum giyinmekse İmamı Azam’ın giyimini nasıl izah edeceğiz? Evi Bağdat’ın en güzel eviydi.”
“Zekatımı veriyorsam İslam’da kimse ‘niye böyle yapıyorsun’ deme hakkına sahip olmuyor. Malının tümünü infak etmeyi Allah’ın Resulü de izin vermiyor.”
“Zannediyoruz ki adam zenginleştiği halde fakir hayatı yaşayacak. Öyle bir şey yok.”
“Bir insanın kibirli yürümemek kaydıyla zengin olduğu anlaşılmalı sokakta. Fakir anlasın da gelip derdini anlatsın diye. Mao gibi gri kıyafetlerin giyildiği bir düzene inanmıyoruz ki!” (Fadime Özkan’ın söyleşisi, Star gazetesi, 20 Temmuz)
***
Bu cümleler sanki bir manifestodan; ‘İslami Burjuvazi’, ‘Otantik Burjuvazi’ ya da ‘Muhafazakar Burjuvazi’, hatta ‘Yeşil Sermaye’ gibi terimlerle nitelenen burjuvazinin manifestosundan alınmış gibi.
Zenginlik ile o zenginliğin ortaya serilişi (tüketim) arasında daima engeller olmuştur Türkiye’de.
Hayatta kalmayı sağlayacak ‘basit tüketim’ (su, ekmek, barınak, vb.) haricindeki tüm tüketim biçimleri, özellikle de ‘lüks tüketim’ yerden yere vurulmuş, ayıplanmıştır bizde.
***
Tüketim kültürünü karalayan sadece bürokratik ideolojiyi dile getirenler değil elbette.
Kimliğinin birinci sırasına Müslümanlığı koyanlar tarafından da aşağılandı, küçümsendi, ötekileştirildi lüks tüketimciler.
Üretim ve ticaret ile kazanmak ve bu parayı ‘marka’ saat, hızlı otomobil, Boğaz’a nazır yalı satın almak kabahat gibi sunuldu.
Hatırlayın: Yerel seçimler öncesi Saadet Partisi, cip kullanan Müslümanlara laf ediyordu.
İşte bu bakımdan Erol Yarar’ın sözleri bir burjuva manifestosu gibi: “Kazanırım da, harcarım da ve bu İslam’a aykırı değil” diyor.
Çekinmeden, sıkılmadan: Gururla!
yani neden bizim ülkemizde demokratik haklarını kullananlara bu kadar damga yapıstırılıyor.Bunlar ne yapıyorlar.adam ölürüyorlar.SİDDETEMİ basvuruyorlar.BÖLÜCÜLÜKMÜ YAPIYORLAR.Medeni sekilde evet demokrasi istiyorlar.Özgürlük adalet istiyorlar.Bunları istemek bu ülkede sucmu kaosmu.Tanrım inanamıyorum bu yorumlara.Bu cahillige.Disk yürürken kavga cıkartırken kaos yok.Ama demokrasi istersen cetelerle savasılsın mafyayla savasılsın dersen kaos var.Öylemi.Kim inanır buna.
Esra Ünal’a:
Sizin; “medeni bir şekilde demokrasi istiyorlar” dediklerinizi iyi tanıyın ve hükmünüzü ondan sonra verin, derim. Bir virüs gibi zayıf bünyeli devletlere saldıran ve onların varlıklarını talan etmek üzere derhal organize olan emperyalistler, maşa olmaya müsait ve “demokrasi” dendiğinde; hangi “demokrasi” diye sormaya bile gerek görmeden avuçlarında bir “pança”* tuzla arkalarına düşürebilecekleri alıklar bulmakta maalesef zorlanmıyorlar! Şayet; ‘bu konuda biraz daha fazlasını öğrensem iyi olacak’ derseniz aşağıdaki adrese uğramanızı salık veririm:
http://www.biroybil.com/showthread.php?t=10994
pança: (Çukurova’da çok kullanılan yerel bir sözcük), avuçlayabildiği kadar…anlamında.