135) ŞEKERİMİZİN TADI YOK OLUYOR-5

Yayin Tarihi 29 Şubat, 2008 
Kategori KATEGORİLENMEMİŞ

ŞEKERİMİZİN TADI YOK OLUYOR ! -5

SAYIN YAŞAR ERBOZ VE MACİT SOYDAN TARAFINDAN HAZIRLANAN  BU ARAŞTIRMA YAZISI, BEŞ BÖLÜM HALİNDE YENİÇAĞ GAZETESİNDE “ŞEKERE SALDIRININ ANATOMİSİ” BAŞLIĞINDA YAYINLANMIŞTIR.

 

 

image001105.jpg

Avrupa Birliği, yeniden belirlediği şeker reformuyla dünya şeker tekelini yeniden elinde tutmak için harekete geçti

* AB’nin şeker politikası enteresan. Fransa ve Almanya gibi ülkeler şeker üretimini düşürmezken, diğer ülkelerden ise fedakarlık yapmaları isteniyor

* Reform kapsamında Türk şeker sektörünü doğrudan etkileyecek en önemli öneriler ise;
kota, fiyat ve yeniden yapılandırmaya yönelik düzenlemeleri kapsıyor

Dünyanın önde gelen şeker üreticileri arasında yer alan Fransa ve Almanya’yı da bünyesinde barındıran Avrupa Birliği (AB), yeniden düzenlediği şeker rejimi ve yaptığı şeker reformuyla, üretimi ve dünyadaki şeker tekelini yeniden eline geçirmek istiyor. Bu müthiş avantajı hiçbir ülke ya da ülkeler topluluğu ile paylaşmak istemeyen AB’nin, bu yöndeki politikaları son derece dikkat çekici. AB’nin belli başlı merkez ülkeleri Fransa ve Almanya şeker üretimlerini düşürmezken, bunun yerine, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu ülkelerden fedakarlık yapmaları bekleniyor. AB, ithal edeceği şekerin büyük bir kısmını üye ülkelerden gerçekleştireceği için burada bir kayba uğramayacağı ortada.Avantaj kaybolacak
Bu açıdan bakıldığı zaman, Türkiye yine Avrupa Birliği ülkeleri karşısında avantajlı bir konumda olmasına rağmen, avantajını kaybedecek. Daha doğru bir ifadeyle, Türkiye’nin bu avantajını kaybetmesi talep ediliyor. AB şeker reformu kapsamında Türk şeker sektörünü doğrudan etkileyecek en önemli öneriler; kota, fiyat ve yeniden yapılandırmaya yönelik düzenlemeler olarak göze çarpıyor. AB’de halen yüzde 2 olarak uygulanan izoglikoz kotasına karşın, ülkemizde toplam nişasta bazlı şeker (NBŞ) kotası yasa ile yüzde 10 olarak kabul edilmiş olup, son 3 yılda yüzde 50 oranında arttırılarak yüzde 15 olarak uygulanmıştır.

Rekabet edemeyiz
Reform kapsamında artırılması öngörülen izoglikoz kotasına uyum sağlanabilmesi için, öncelikle ülkemizdeki nişasta bazlı şeker kotasının Avrupa Birliği’ne uyumlu hale getirilmesi gerekmektedir. AB şeker rejimine ilişkin reformlar arasında şeker üretiminin daha az rekabetçi şartlarda şeker üreten üye ülkelerden, daha fazla rekabetçi şartlara sahip ülkelere aktarılması yer almaktadır. Bu amaçla şeker kotalarının üye ülkeler arasında transfer edilebilmesine imkan sağlanacaktır. Bu da AB’ye üyelik durumunda sanayimiz bünyesindeki verimlilik ve kârlılığı düşük olan fabrikaların kapanmasına, şekerde iç piyasanın AB şekerine karşı rekabet gücünün daha da azalmasına ve sonuçta Türk şeker sektörünün çökmesine neden olabilecektir. Bu nedenle, ihtiyaca cevap verecek miktarda üretim istikrarı ve ülke şeker kotasının belli bir düzeyin altına düşmemesi gerekmektedir. Türkiye şeker sektörü, en büyük pancar şekeri üreticisi konumunda bulunan AB’nin pancar ve şeker fiyatlarına yönelik yeni düzenlemelerinden de olumsuz etkilenecektir.İndirim isteyecek
Ayrıca, reform kapsamında Avrupa Birliği’in pancar fiyatlarında yüzde 49, şeker fiyatlarında yüzde 36 oranında indirim öngören fiyat düzenlemeleri, sektörün varlığını tehdit edecek. Sektörümüzün devamlılığı için; fabrikaların teknoloji ve ölçek büyüklüğü açısından revize edilerek üretim ve işleme maliyetlerinin düşürülmesi yönündeki tedbirlerin bir an önce alınması ile mümkün olabilecektir.

Pancar sektörü büyük tehditle karşı karşıya
AB’ye üyelik halinde “Gönüllü Yeniden Yapılanma” programı, özellikle verimi yüksek bölgeler dışındaki fabrikalarımız için tehdit oluşturabilecek, pancar sektörünü tehdit edecek. Türk şeker sektörünün AB şeker reformları ışığında  sürdürülebilirliğini sağlamak için;
* Üreticiden tüketiciye uzanan zincirin her halkasında yeni bir yapının kurulması, 
* Fabrikaların gerekli şekilde revize edilerek teknolojilerinin yenilenmesi, 
* 4634 sayılı Şeker Kanunu ile ülkemizde şeker sektörünün düzenlenmesi, 
* Sektörün kendi kendini finanse edebilmesinin yasal düzenlemelerle güçlendirilmesi, 
* İç talep ve güvenlik stoku riske edilmeden, üretimin faal tutulması, 
* Sektörü ithalat baskısından koruyacak şekilde en az tarife indirimiyle sonuçlandırılarak şekerin hassas ürün kapsamına alınması,
* NBŞ için uygulanmakta olan kotanın AB’ye uyumlu hale getirilmesi, 
* Tam üyelikten önce AB ülkelerinin şeker sektöründe uyguladığı verimi ve verimliliği artıran mekanizmaların ülkemiz sektöründe de uygulanması gerekmektedir.


Çiftçiye destek yok
Ülkemizde şeker fabrikalarını şeker pancarı çiftçisi finanse etmektedir. Üretim, devletin hiç bir katkısı olmadan gerçekleştirilmektedir
Türkiye’deki kamu ve özel sektör şeker fabrikaları çiftçiden satın aldıkları pancarlardan ürettikleri şeker satışları ile faaliyetlerini sürdürmektedir. Devletin bugün itibariyle şeker sektörüne hiçbir finans katkısı bulunmamaktadır. Şeker fabrikalarını pancar çiftçisi finanse etmekte, devletin hiç katkısı olmadan şeker üretimi gerçekleşmektedir. Türkiye, pancar şekeri üreten ülkeler arasında bu sektörü koruyup desteklemeyen tek ülke konumundadır. Bu nedenle ülkemizin de acilen yeni ve dünyayla uyumlu bir pancar üretim politikası oluşturması ve isabetli kararlar alarak uygulamaya koyması hayati önem taşımaktadır. Türkiye, uluslararası üstünlüğe sahip olduğu, ihraç potansiyeli yüksek bu üründe ithalatçı konuma düşmemek için gereğini bir an önce yapmalıdır.
İthalata karşı koruma
Bu çerçevede, AB ülkelerindeki gibi destekleme ve koruma mekanizmalarının işletilmesini temin edecek, ihracatı temin edecek şekilde kaynak sağlayacak bir Şeker Fonu oluşturulmalıdır.  Öte yandan ülkemizde şeker ithalatından alınan gümrük vergisi son 10 yılda her yıl yüzde 1 oranında azaltılmak suretiyle 2004 yılı için yüzde 135’e çekilmiş, halen bunun üzerinden işlem yapılmaktadır. Türkiye’nin bu oranı AB ülkelerinde olduğu gibi yüzde 200’e çıkartarak sektörü ithalata karşı daha etkili bir şekilde koruma imkanı mevcuttur.

AB (25) ÜLKELERİ VE TÜRKİYE’DE PANCAR ŞEKERİ KOTALARI (2006/2007)
Almanya 2.895.942
Fransa (Anakara) 2.760.245
TÜRKİYE 2.107,000
Polonya 1.498.046
İtalya 1.342,672
İngiltere 1.005.863
İspanya 896.567
Hollanda 732.715
Belçika 701.595
Fransa (Denizaşırı) 423.912
Çek Cumhuriyeti 411.332
Macaristan 411.332
Macaristan 363.966
Danimarka 353.216
Avusturya 330.079
İsveç 325.728
Yunanistan 280.323
Slovakya 183.225
İrlanda 176.245
Finlandiya 129.156
Letonya 94.161
Portekiz 61.714
Litvanya 60.759
Slovenya 46.849

Türkiye, Almanya ve Fransa’nın ardından Avrupa’nın en büyük 3. şeker pancarı üreticisi konumunda


Dışlanmamak için üretimi asla düşürmemeliyiz
AB’ye tam üyelik müzakerelerini sürdürmekte olan ülkemiz için, AB şeker rejimi reformu büyük fırsatlarla beraber sıkıntıları da beraberinde getirmektedir.  AB şeker reformuyla birlikte, üye ülkelerin şeker pazarından çıkışı ile doğabilecek boşluk, coğrafi konumumuz itibarı ile ülkemizin şeker ticaretindeki şansını arttırmaktadır.  Ancak bunun yapılabilmesi, ülkemiz pancar ve şeker üretiminin korunmasına ve şeker üretim maliyetlerinin dünya şeker fiyatları ile rekabet edebilecek bir düzeye getirilmesine bağlıdır. Bu nedenle Türkiye’nin AB ve dünya pazarlarında rekabet şansı bulabilmesi için pancar tarımını ve şeker fabrikalarını güçlendirmesi şarttır. Acil bir eylem planı oluşturularak en kısa zamanda fabrikaların modernize edilmesi ve uluslararası rekabete uygun bir hale getirilmesi şarttır.  Bu konuda Pankobirlik tarafından Çumra’da kurulan fabrika güzel bir örnek oluşturmaktadır. Şayet gelişigüzel özelleştirmeler devam ederse, ülkemiz pancar üretimi küçük bir bölgeyle sınırlandırılmış, özelleştirilemeyen fabrikaları kapatılmış ve pancar kotası azaltılmış olarak birliğe üye olmak durumunda kalacaktır. Birliğe üyelik halinde şeker kotası son beş yılın üretim ortalamalarına göre belirleneceğinden, Türkiye sektörden dışlanan ülkelerle aynı kaderi paylaşacak ve ülke şeker kotasını kalıcı olarak kaybedebilecektir. Böyle bir durumda özel fabrikaların da yaşama şansı kalmayacak, Türkiye stratejik öneme sahip olduğu bu sektörden tamamen çekilmek zorunda kalabilecektir. Türkiye AB’nin üçüncü ülkelere karşı olan taahhütlerine de uymak zorunda olduğundan, ülkemiz kamış şekeri üreticisi ülkelerin, büyük pancar şekeri üreticisi AB ülkelerinin, ABD’nin ve çok uluslu NBŞ şirketlerinin pazarı haline getirilmiş olacaktır.
Bu yüzden Türkiye her ne pahasına olursa olsun Avrupa Birliği şeker reformu tamamlanıncaya kadar, yani 2014 yılına kadar şeker üretimini korumak ve maliyetlerini minimize etmek zorundadır. 

ziyaretcidefteri21111126.gif

Paylaş:

Yorumlar

Yorum yap