132) TÜRK MİMARİSİNDE KUŞ EVLERİ
Yayin Tarihi 29 Şubat, 2008
Kategori TÜRK DÜNYASI
KUŞ EVLERİ
Türk yapılarında heykel kabartmalarının yerini alan bu küçük süs evler, yapının en görünür bir yerine konur, bu oyuncak yapı oya ve dantel gibi işlenirdi. Eskiden duvarlarda görülen bu küçük kabartma yapılar büyük yapının küçük bir örneği, planı sanılırdı. Halbuki yapı ile ilişiği olmayan bu güzel motiflerin Türk Sanatı’na mahsus bir hayal mimarisi olduğu unutulmamalıdır.
Kuş evleri, Türklerin hayvanlara, özellikle kuşlara verdikleri değer ve önemin simgesi. Osmanlı döneminde hayvanların bakımı ve korunması için birçok vakıf faaliyet gösteriyordu. Soğuk kış günlerinde kuşların beslenmesi, hasta leyleklerin bakım ve tedavisi, hayvanlara gıda ve su verilmesi için kurulan vakıflardı bunlar. Kırlangıçların yuva yaptıkları evleri yangından koruduğu, kumruların aşıkları bir arada tuttuğu gibi inançların da belki etkisi vardır kuş evlerinin çoğalmasında. Ya kuşların koro halinde yaptıkları müzik… Bir minik serçenin, sakanın, kırlangıcın ev halkına “uyanın, güneş doğdu, sabah oldu” diye seslenişi… İşte insanın içini ısıtan bu cıvıltılar da bir sebepti insana kuş evini yaptıran…
İnsanoğlunun en güzel tasarımlarından olan kuş evleri, ‘merhamet’ ve ‘sevgi’ gibi yüce duyguları sembolize etmekle beraber, dönemin mimarisini, o kuş evini yaptıranın zevkini, inceliğini de yansıtıyordu.
Geçmişte mimarimizin tatlı bir ayrıntısı olan ve ülkemizde ancak birkaç numunesi bulunan kuş evleri günümüzde tamamen unutulmaya yüz tutmuş durumda. “Kuş evi” denildiğinde bir çoğunun zihninde çok fazla bir gayrete gerek duyulmadan yapılmış alâlade bir kuş yuvası canlanabilir. Ancak gerçekte hiç de öyle değildir. Her biri ince bir zevk ürünü olan ve sadece yaşamak için değil de, mimarların sanat kabiliyetlerini göstermek için yaptıkları saray ya da köşklere benzetebiliriz. Belki de bu yüzden kuş evlerine ‘Kuş köşkü’ ya da ‘Kuş sarayı’ da denilmektedir. Kuş evleri, kuşları dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı korumak, yapıları da kuşların verebileceği zararlardan korumak, hem de Allah’ın yaratmış olduğu bu nazik yapıdaki hayvanlara hizmette bulunarak “sevaba nail olma” düşüncesiyle yapılmıştır. Güzel ötüşleriyle bulundukları yeri cennetten bir köşe haline getiren, aynı zamanda cennette bulunan birkaç hayvandan biri oluşundan dolayı kuşlara bizim kültürümüzde ayrı bir ihtimam gösterilmiştir.
13. asırdan itibaren 19. asrın sonlarına kadar hemen hemen Osmanlı Devleti’nin ömrü boyunca camiler, medreseler, sıbyan mektebleri, şifahaneler, kütüphaneler, darphaneler, maksimler, iskeleler, köprüler gibi resmi binalarla, türbeler, hanlar, hamamlar ve evlerin duvarlarında geleneksel mimarlığın sevimli bir ayrıntısı olarak yer almışlar. Boyalı, oymalı küçük tahta yuvalar biçiminde ağaç dallarına asılanları da yapılmış, ama kuş evlerinin ahşap numuneleri yangınlar, istimlâklar, yıkımlar yüzünden günümüze kadar ulaşamamıştır.
Ne var ki artık, ecdadın gönül inceliğinin ve merhametinin tezahürü olan bu kuş evlerine, mimarimizde hiç rastlayamıyoruz. Şehirlerimizden kuşlar yavaş yavaş göç etmeye başladı. Bizim duyarsızlığımız ve sevgisizliğimiz karşısında.
KAYNAK : www.efgan.tr SİTESİNE TEŞEKKÜR EDERİZ
Yorumlar
“132) TÜRK MİMARİSİNDE KUŞ EVLERİ” yazisina 3 Yorum yapilmis
Yorum yap
Atalarımızın doğayı koruma bilinci çok daha fazla imiş..Atamızın bir ağacı kesmemek için gösretdiği büyük incelikle yapıyı raylarla kaydırması da bunun en güzel örneklerinden değil mi?
Neslimiz nasıl bu günlere geldi,katı,acımasız ve
BENCİL oldu.Saygılarımla..
Bu güzel değerleri özendirme ve yaşatma gayretlerinize teşekkür ederim.
Çok güzel bir çalisma, ellerinize saglik..”Kültür Savası” kazanilmadan ülkemiz Atatürk çizgisine kavuşamayacak..Saygilar, başarılar..