130) TÜRK MİLLETİ “ÇUVAL OLAYI’NI” (4 Temmuz 2003) UNUTMAYACAK!
Yayin Tarihi 4 Temmuz, 2009
Kategori SİYASİ
TÜRK MİLLETİ
ÇUVAL OLAYI’NI (4 Temmuz 2003)
UNUTMAYACAK!
İşgalci güçlerle Kürt işbirlikçilerinin hazırladığı hain bir plan Süleymaniye’de uygulamaya konuluyordu. 2003 yılının 4 Temmuz Cuma günü ABD’nin 173. Hava indirme tümenine bağlı askerlerle onlara destek veren Kürtlerin, Süleymaniye’deki Türk Özel Kuvvetleri Bürosuna yaptıkları baskın sırasında 11 Türk askeri (3’ü subay 8’i astsubay olmak üzere) esir alıyordu.
Türk askerlerine silah doğrulttular. Yüzü koyun yatırılarak, bilekleri kelepçelenen Türk grubu bahçeye indirildiğinde, baskıncıların bir bölümü bina çevresinde de emniyeti almış ve içerdekilerin büyük bir kısmı da evin her noktasında arama yapıyordu. Amerikalıların yaptıkları her işlem için yardımcıları, daha doğrusu öncü kuvvetleri peşmergelerdi.
Türk Askerlerine reva görülen muamele en iyimser ifade ile “fena” kavramını aşıyordu. Fakat artık yapılacak hiç bir şey yoktu, çünkü eller kelepçelenmişti. Amerikalılar esir aldıkları Subay, Astsubay ve görevliler ile baskın sırasında büroda bulunanların başına “Çuval” geçirdiler! Başa çuval geçirilmesi, esir alınanların, Iraklıların etrafı görmemeleri için yapılan bir uygulama idi. Fakat bu kez özellikle amaç sindirme, güç gösterisi ve psikolojik baskı oluşturmaktı.
8 araçlık (3 kamyon, 5 Hummer) baskın konvoyunun yanlarında peşmergelerde olduğu halde ABD’nin karargahı olarak kullanılan, Kerkük Hava alanına götürdüler.
2 kamyonun içinde 24 esir bulunuyordu. Esirler; 11 Türk özel Timi mensubu, 2 Sivil Türk, 4 Kürt muhafız, 2 Türkmen erkek, 2 Türkmen kadın, 1 Kürt, 1 Türkmen çocuk ve İngiliz vatandaşı Michael Todd’du. Kamyonların birinde 6, diğerinde 5 Türk askeri vardı.
5 Temmuz günü Kerkük Havaalanında sorgulama yapıldıktan sonra, Amerikalılar helikopterlerle Türk askerlerini Bağdat’a götürdüler. Irak’ın kuzeyinde Türk Özel Kuvvetlerimensubu 11 Türk askerinin ABD’liler tarafından esir alınmasıyla başlayan kriz yoğun diplomatik çabalar sonucu ancak 60 saat sonra çözülebildi. Serbest bırakılan Türk askerleri “Amerikalılar bize El-Kaide muamelesi yaptı. En yakın müttefikine nasıl terörist gibi davranırlar?
Türk Özel Kuvvetleri Komutanı Binbaşı Aydın Eser. “4 Temmuz Cuma günkü baskını önce Amerikalıların Iraklılarla bir çatışması sandığını söyledi. “Amerikalılar havaya ateş açıyorlardı. Önce sokakta çatışma çıktı sandım. Kapıyı açıp onlara yardım etmek istedim. Bir baktım bize doğru ateş ediyorlar.
Amerikalılar bize doğru gaz bombası attılar. Olayın değişik boyutlara girmemesi için teslim olduk”. Binbaşı Aydın, dayaktan incinmiş kaburga kemiğini gösterirken: “Biz burada yasal olarak bulunuyoruz. Benim rütbemi hiçe sayıp Kerkük ve Bağdat’ta kötü muamele ettiler. Kafalarımıza çuval geçirildiği gibi ellerimizi de kelepçelediler.” Türk Özel Kuvvetleri Timinin Komutanı Binbaşı Aydın Eser’nin son sözü ise “Bizi Kürtler gammazladı.” oldu.
Saat 14:30’da Türk Özel Kuvvetleri Bürosu terk edilirken 100 metre ilerde beyaz jip içindekiler, Amerikalı yarbay tarafından birkez daha tebessümle selamlandılar. Jip’in içinde bekleyen rehber, görevini ifa etmenin huzuru ile(!) KYB Dışilişkiler Bürosunun yolunu tutarken, konvoy Süleymaniye sokaklarında yeniden bir geziye çıktı. İçeride çuvallanmış Türk Askeri vardı. Başlarında ise Coni’ler ve peşmergeler…
Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin ısrarla “haberimiz yok” dediği Türk Özel Kuvvetleri Timine karşı yapılan baskında, Celal Talabani’nin oğlu zaten başından sonuna kadar bu çuval baskınının içinde yer alıyordu. Bölgede babadan oğula geçen siyaset geleneği içinde küçük Talabani önemli bir figür olma özelliğini doğuştan taşıyordu. İşte bu Bafel Talabani, operasyon boyunca elindeki telefonla hem babasını bilgilendirmiş hemde Amerikalı konvoya yol gösterirken, aynı anda da baskını saniye saniye görüntülemişti. Hatta Bafel işi iyice abartmış, Amerikalıların Türk Özel Kuvvetleri Timi’ni götürmelerinin ardından “baskın sonrasını da” görüntülemişti.
ALİ KERKÜKLÜ
Habertürk Televizyonunda Basın Kulübü programına katılarak konuşan dönemin Genelkurmay başkanlığı eski harekat başkanı emekli korgeneral Köksal Karabay, 4 Temmuz 2003 günü Irak’ın Kuzeyinde Süleymaniye şehrinde (Kürtlerin yoğun yaşadığı şehir) yaşanan çuval olayını şöyle anlattı:
“Kerkük Valisi’ne suikast yapılacağı ihbarı üzerine Kerkük’ten gelen ABD askerlerinin Talabani’nin Sarayı’nın çevresinde ilerlerken Türk timinin bulunduğu sokağa da girdiler. ABD askerlerinin arasında Türkiye’nin ekmeğini yiyen Talabani’nin oğlu (Bafel Talabani) da bulunuyordu. Tim komutanı(Aydın Eser) kapıya çıkıyor ’Hoşgeldiniz’ diyor. Üzerine çullanıyorlar. Bu esnada herkes ateş etmeye hazır. Tim komutanı Binbaşı Aydın Eser elini kaldırıp ateş etmeyin diyor. Hiç böyle birşey olacağını tahmin etmemişler. Çünkü daha önce birlikte çay içmişler ve oturmuşlar.”
KAYNAK: İnternetajans
Çuval skandalının başka bir Türk tanığı konuştu:
Öngel, askerlerimize su, yemek ve sigara götürdüğünü söyleyerek, “Binbaşı Aydın E. yapılan muameleye çok kızmıştı. Bu yüzden ABD’liler onun üzerine gidiyordu” dedi.
Kuzey Irak’ta, 11 Türk askerinin ABD askerleri tarafından gözaltına alınıp başlarına çuval geçirilerek alıkonulması olayının bilinmeyen bir tanığı ortaya çıktı. O dönemde Amerika Birleşik Devletleri adına tercümanlık yapan 32 yaşındaki Metin Öngel, 4 Temmuz 2003 günü yaşananları tüm ayrıntılarıyla ilk kez Hürriyet’e anlattı.
Öngel, gözaltına alınan askeri personelden bildiği isimleri de sıraladı. Türkiye’de vatan hainliğiyle suçlanma korkusu nedeniyle ABD’ye iltica eden kendisi gibi tercüman Tuncay Çelik ve Savaş Dalkılıç’ı eleştiren Öngel, “Koca Türkiye, bu iki tercümanla mı uğraşacak?” dedi. Halen Kocaeli Derince’de ticaret yapan Öngel, 4 Temmuz günüyle ilgili şu bilgileri verdi:
KAAN YÜZBAŞI’NIN BARBEKÜ PARTİSİ
4 Temmuz günü, biz ABD ordusu hesabına tercümanlık yapıyorduk. O gün ABD’nin resmi bayramı olduğu için, Kerkük’teki ABD üssü içinde bulunan Türk Özel Kuvvetleri’ne ait ofiste Kaan Yüzbaşı da bir barbekü partisi veriyordu. Kaan Yüzbaşı, partiye bizi de davet etti. Yemekleri yedik, sonra bir Amerikalı asker geldi. ’3-4 Türkçe tercüman lazım’ dedi. Süleymaniye’den bazı insanları gözaltına almışlar. Biz hemen o askerle Kerkük’teki gözaltı merkezine gittik. Yanımda, Amerika’ya sığınan Tuncay Çelik ve Savaş Dalkılıç ile Gülay Kıramer adlı kızıl saçlı bir Türk kızı daha vardı. Gülay Kıramer, bir emekli astsubayın kızıydı ve Amerika’dan gelmişti. Emin değilim, sanıyorum daha önce bir Amerikalı ile evlilik geçirmişti.
ELLERİ ARKADAN PLASTİK KELEPÇELİ
Gözaltı merkezinde, buraya getirilen 33 kişi vardı. Bunların sorgusunu yaptılar. Ben gözaltına alınanları Kuzey Iraklı Türkmen sanıyordum, sonra 11 Türk askerinin de gözaltına alındığını gördüm. Türk askerleri, Süleymaniye’de Dışişleri İrtibat Bürosu’nda görevliydiler. Sivildiler ve hepsinin ellerini arkadan plastik kelepçeyle kelepçelemişlerdi. Kafalarına çuval geçirilmişti. Gözaltı merkezinde değişik odalar vardı. Bunları, 3-4 ayrı odaya dağıttılar. Gözaltına alınanlar arasında, bir temizlikçi kadın ile 14 yaşındaki oğlu bile vardı. Kimi buldularsa getirmişlerdi. 2 Kürt koruma ve oradaki dönerci dükkánında oturanlar bile vardı.
ASKERLERİMİZE YİYECEK VE SİGARA GÖTÜRDÜM
İlk sorgu sırasında ben, bizimkilere su, yemek ve sigara götürdüm. Amerikalılar, getirilenler arasında Türk askeri olduğunu biliyorlardı; ama bilmezlikten geliyorlardı.
TÜRK BİNBAŞI ÇOK KIZMIŞTI
Binbaşı Aydın E., çok sinirliydi, agresif davranıyordu. Yapılan muameleye kızmıştı. Bu yüzden Amerikalılar da onun üzerine gidiyordu. Kerkük’te 1 ya da 2 gün kaldılar. Sonra uçakla tüm ekibi Bağdat’a uçurdular. Havaalanına götürürken, turuncu kıyafet giydirmişlerdi.Kamyonun arkasında taşındılar. 2’nci sorguya, tercümanlardan sadece Tuncay Çelik ve Savaş Dalkılıç gitti. Biz gitmedik, daha doğrusu gitmek istemedik.
’ÇUVAL’DAN SONRA İSTİFA ETTİK, DÖNÜYORDUK
Çuval olayı üzerine Türk tercümanlar olarak hepimiz istifa ettik, geri dönüyorduk. Ancak Türk Özel Kuvvetleri Komutanlığı, ’Colin Powell özür diledi, olay diplomatik olarak çözüldü’ deyince istifadan vazgeçtik. Bir ay sonra Türkiye’ye döndük.
TÜRKİYE’NİN İTİBARI İLE OYNAMASINLAR
Tuncay Çelik ve Savaş Dalkılıç, ABD’de kalabilmek için Türkiye’de vatan hainliğiyle suçlanma iddiasını gündeme getirdiler. ABD’ye kapağı atmak için bunu bahane ettiler. Ülkenin itibarıyla oynamasınlar. Kimse onları tehdit etmedi. Koca Türkiye Cumhuriyeti zaten böyle iki tercümana mı kaldı. Tercümanların lideri konumunda, Helinka Pepison adlı bir ABD’li kadın vardı. Helinka, Tuncay ve Savaş’ı ABD için ikna etti. Onlara akıl verdi. Zaten Tuncay, Helinka’nın asistanıydı. Bizi kimse tehdit filan da edilmedi. Ortalığı bulandırmasınlar.
GÖZALTINA ALINAN TÜRK ASKERLERİ
Tim Komutanı Binbaşı Aydın E.
2 üsteğmen. Birinin adı veya soyadı Bozkurt.
5 astsubay başçavuş
3 kıdemli üstçavuş.
AMERİKA’DA 10 YIL KALDIM
Metin Öngel, ABD’de 10 yıl kaldığı için İngilizce’yi çok iyi bildiğini söyledi. Kuzey Irak’ta ABD için çalışan 4 ayrı kategoride tercüman olduğunu anlatan Öngel, “Her kategorideki tercüman, belli gizlilik seviyesine göre yetkiliydi. Biz en düşük yetkide tercümanlardık” diye ekledi. Öngel, nasıl tercüman olduğunu ise şöyle anlattı: “Askerden dönmüştüm. Bir arkadaşım, bu işten haberdar olmuş, CV gönderdik. Gaziantep ve İskenderun’da çalıştırmak için tercüman arıyorlardı. Ankara Hilton’da toplantı yaptılar, evrak verdik, kabul ettiler. Mardin’de 15-20 gün kaldık. Sonra geri döndük. Bir daha arayıp Irak teklifi yaptılar. Ticari bağlantı kurarım diye kabul ettim. Tuncay Çelik benden bir hafta önce gitmişti, Savaş Dalkılıç’la aynı dönemde gittik.”
KEBAP PARTİSİ
Türk tercüman Metin Öngel, kendilerine iş veren ABD’li şirketin yöneticisi Helinka Pepison ile bir Irak dönüşü Mardin’de kebap partisinde.
BİRLİKTE GÖREV
Tercüman Metin Öngel, ABD’ye iltica eden diğer tercüman Savaş Dalkılıç ile Kuzey Irak’ta birlikte görev yaptığını anlattı.
Öngel ve Dalkılıç’ın birlikte pek çok fotoğrafı var. Öngel, ABD’ye iltica eden Savaş Dalkılıç ile Tuncay Çelik’in davranışlarını doğru bulmadığını söylüyor.
KAYNAK: HÜRRİYET USA
MUAVENET OLAYINI DA UNUTMADIK!
1 Ekim 1992’de Ege’de NATO ortak tatbikatı yapılıyordu. Amerikan uçak gemisi Saratoga’dan bir gece iki füze fırlatıldı ve Türk savaş gemisi Muavenet’in kaptan köşkü vuruldu. Biri gemi komutanı üç şehit verdik, 27 askerimiz de yaralandı…
HAZIRLAYAN: YILMAZ KARAHAN
Yorumlar
“130) TÜRK MİLLETİ “ÇUVAL OLAYI’NI” (4 Temmuz 2003) UNUTMAYACAK!” yazisina 19 Yorum yapilmis
Yorum yap
Her Yıl bir önceki yıla göre içimdeki Amerikan nefreti biraz daha artıyor bu olay.Yapılan muameleyi haketmedik ve hesabını soramadık yazıklar olsun bizi yönetenlere…
4 Temmuz deyince aklima ne ABD nin bagimsizligi ne de Tom Cruise un Dogumgunu 4 Temmuz filmi geliyor… 4 Temmuz aslinda Turk tarihinin en kara sayfalarindan biri… 10 Kasim gibi matemle yasamamiz gereken gunlerden biri… Hic unutamayacagimiz ve unutmamamiz gereken gunlerden biri… Yillar yili dost ve muttefik olarak bize yutturulmaya calisilan devsirme sozde bir milletin 7 kitadan toplama askerlerinin binlerce yillik sanli bir ulusun Mehmetciginin kafasina cuval gecirdigi kara bir gun… Atamin yattigi yerde kemiklerinin sizladigini hissediyorum… Canakkalede yatan sehitlerimizin yattiklari yerden Mehmeticigimizi bu hallere dusurenlere okuduklari laneti duyuyorum… Ve aziz milletimin gozlerindeki ofkeyi goruyorum… Bu ofke bitmesin,4 Temmuz unutulmasin…
Baris AYKUL
kahrolası amerika dünyanın başına dertsin zulmetme insanlığa
” zulümle geçemez gemi denizi batırmazsak bize yazıklar olsun ”
muaveneti milliye ye atılan 2 adet seasparov füzeleri sözde yanlışlıkla atılmış !!! tank savarmı bu kardeşim yoksa havanmı !!! 5 ayrı aşamadan sonra bu silahlar ateşlenir , yanlışlık değil katliamdır yaptığın zalim abd
ne o yaksa golyat ın intikamımı bu yaptığın ???
kahraman TÜRK milleti gün gelir ingiliz zırhlısı golyat gibi senide batırır tarihin karanlığına ..!!
sevgili Ahmet kardeşim nefretin çok güzel bizim temennimizde türk halkı gibi dünya halkının yani mazlumların hakkı için allah cezasını vercek diyoruz ama malesef biz her işimizi allaha bırakıyoruz nedense bu gün bizi yönetenler allah diyorlar ama amarikan emparyelizmin ve amarikan köpeklerinin ardında onların torbacılıgını yaptıkları sürece biz ve bizim gibiler hep ezilecek ezilmeyede devam edecekler bizim ve dünyadaki mazlum hakların tek hedefi tam bagım sızlık olmalı diyorum Deniz gezmişve arkadaşlarının tek gedefi 6 filoyu denize ataken
amaçları da buyumuş bunu şimdi çok iyi anlıyorum
gerçek milliyetci gerçek ülkücü vatanını bizden daha çok seven onlarmış demekki sözde ne miliyetcilik nede devrimcilik olmuyormuş amarikanın faşist ve acıma duygusunu kaybetmiş kendi çıkarlarından başka kimseyi düşünmeyen tıpkı bizim siyesilerimiz gibi onlarmış
tşk iyi bir yaşam
tek yol türkiye tek yol bagımsızlık
Bu Amerikaya kimse vuramaz, vursa vursa doğal afetler öcümüzü alır…
Elbetteki amerikanın ve yandaşlarının TÜRK ULUSU üstünde birsürü hesapları ve oyunları var. Öncelikle bu hastalıktan kurtulmak için onlara olan bağımlılığımızı ortadan kaldırmak lazım. maddi ve manevi olarak güçlü olmamız TÜRKLÜĞÜMÜZÜ TARİHİMİZİ UNUTMAMAMIZ VE YAŞATMAMIZ LAZIM. inanıyorumki TÜRK UYANINCA BUNLARI ÖPER… BEN BÖYLE BİR MİLLETİN EVLADI OLMAKTAN HERZAMAN ONUR VE GURUR DUYDUM. DUYMAYANLARIN KANI BOZUKTUR ZATEN
AYIDAN POST,GAVURDAN DOST OLMAYACAĞINI BİLE BİLE,ABD VE AB’YE KUYRUK SALLAYANLAR,BU MİLLETE İHANET İÇİNDEDİRLER.KARDEŞ AZERBAYCAN’I ERMENİSTAN’A TERCİH EDENLER,İHANET İÇİNDEDİRLER.KIBRIS’I ANNAN PLANIYLA SATMAK İSTEYENLER,İHANET İÇİNDEDİRLER.MAYINLI BÖLGEYİ,49 YILLIĞINA İSRAİL’E KİRALAMAK İSTEYENLER DE İHANET İÇİNDEDİRLER.EY T Ü R K ,TİTRE VE KENDİNE DÖN…..
selamlar herşeyi güzel ifade etmişsiniz.LAKİN unuttuğunuz bir şey vari.Orada bulunan askerlerimize tetiği çektiremeyen zatı muhteşem komutan.Evet omzundaki yıldızlar sadece göğe bakıyor.Ama unutmasınki onun genelkurmay başkanlığı dönemindeki bu olayı unutmadık kendini hiç unutmayacağız.Tarihimizin yüzkarası olarak yerini aldı.
arkadaslar böyle bi rezaleti bize amerikanlar degil o dönemde genel kurmayda kim bastaysa o yaptirdi verecekdi orda emiri kaninizin son damlasina kadar catisin diye ama nerde onjda o yürek bizim serefli askerimize oldu ne lduysa asil vatan hayini onun icin o komutandir milletin yüz karasidir !!!!!!!!!!!
unutmadik unutmayacagiz…bizi yönetenlere hakkimiz haram olsun…sana da haram olsun “müzik notacısı”…
Türk milleti güçlüdür onurludur gururludur gerektigi zaman gereken herşey yapılır biz bu vatanı 30 kupona almadık 73 milyon aslan gibi türk insanı var bağımsız türkiye cumhuriyetleri var 350 milyon bi topluluga hitap ediyoruz kafamız bozulursada hap gibi bazı insanları yutarız savaştan her ülke zarar eder savaştan hiçbir ülke kar etmez biz osmanlı torunlarıyız hepimiz aslanlar gibi ayaktayız dimdik kafamızıda kimse bozmasın bazen ip inceldigi yerden kopar önce benim vatanım hepimiz gerektigi an askeriz saygılarımla.
Cumhuriyet tarihinin asker üzerinden yapılan ilk ve en aşağılayıcı olayıdır.
Müttefikmiş…
Kim inanır?
Bu olayı işlediği için Yılmaz Karahan Bey’i kutluyorum.
*USANDIK:(
CUMHURİYETİN BASINA GECİRDİLER ONU!
TÜRK MİLLETİNİNDE!
-GİZLİ SRVİSLERİYLE,DİN-LERİYLE:(MİDEMİZE OTURDULAR YAHUU;(YETSE ARTIK BE!===YARABBİ,ÖYLE BİR ORKAN VERKİ;HEPSİİİİ KENDİ DERDİNE DÜSSÜN::))SEN BÜYÜKSÜN(*
*ANNEM AZ ÖNCE,odasında,kendi kendine*D.BAHCELİ BEYE TERSLENEN BBAKANA,YANLIS!YAPIYORSUN!YARINLARDA YARADAN SENİDE ÜZER!YAPMA!diyordu!
82 yasındaki NİCE İNSANIMIZI COOK ÜZDÜLER!
AMA ONLARDA DİYORLARKİ;!!BİZİDE SİZLER ÜZDÜNÜZ!
—————
HERKES HAKLI*
HERKES HAKSIZ!?NE DOGRU?NE YANLIS!
ASKERiMiZiN KAFASINDAKi ABD ÇUVALI DURUYOR
http://www.kumkale.net/makale.asp?id=00427
MUAVENET Faciasını UNUTMAyın
http://www.netpano.com/haber/2778
Ataturk olsa kursuna dizerdi bunlari
MUAVENET FACİASINI ASLA UNUTMAYIN UNUTTURMAYIN TORUNLARINIZA AKTARIN
1 Ekim 1992’de ABD ile yaptıgımız NATO tatbikatında bilinçli bir şekilde ABD tarafından atılan füze ile ’Muavenet’ adlı gemimize füze isabet etmiş sonrasında beş askerimiz şehit olmuştu. ABD dost mu düşman mı iyi düşünün
Ege’de gerçekleştirilen tatbikat sırasında yaşanan bu acı olayda 5 denizcimiz şehit olurken, 22’si de yaralanmıştı .Ege’den gelen bir haber, gündemin ortasına bomba gibi düşmüştü. ege denizi’nde gerçekleştirilen “kararlılık gösterisi-92″ adlı nato tatbikatında türk deniz kuvvetleri’ne ait “tcg muavenet muhribi” vurulmuştu. 2 ekim 1992 tarihinde amerikan uçak gemisi saratoga’da birden bire hareketlilik yaşanmıştı. gerçek atışın bulunmadığı tatbikatta geceyarısı saratoga personeli, muavenet fırkateyni’nin de aralarında bulunduğu “yeşil grup” a karşı en üst düzeyde alarma, yani savaş haline geçmişti. çok geçmeden saratoga’dan ateşlenen “sea sparrow” füzesi, gemimizin kaptan köşküne isabet etmiş, iki saniye sonra ikinci füze gelmişti. peşpeşe atılan füzeler, muavenet’in köprü üstü ve savaş harekat merkezi ile telsiz kamaralarını paramparça etmişti.
5 şehit, 22 yaralı
olayda, muavenet fırkateyni’nin komutanı kurmay yarbay levent kudret güngör, uçaksavar yardımcı subayı teğmen alper tunga akan, tesis astsubayı serkan haktepe, ikmal çavuşu mustafa kılıç ve er recep atak şehit olurken, 22 askerimiz de yaralandı. abd, türkiye’yi derinden yaralayan bu olayın kaza olduğunu açıkladı. ancak, kaza olması imkansızdı. çünkü, saratoga mürettebatının iki atışı da tam isabet kaydetti. “sea sparrow” füzelerinin ateşlenebilmesi için 6 ayrı karara ihtiyaç vardı. ayrıca bu işlemler, ayrı ayrı odalarda bulunan personel tarafından yapılmaktaydı. dolayısıyla füzelerin peşpeşe kazayla ateşlenmesi inandırıcı olmaktan uzaktı.
saldırı savaş nedeni
uluslararası hukuk açısından savaş gemisinin statüsü elçiliklerden çok farklı değildi. bayrağını taşıdığı ülkenin egemenlik haklarını ifade etmekte, ülke toprağı kabul edilmektedir. bu sebeple savaş gemilerine yapılan tecavüzler, ülke toprağına yapılmış gibi muamele görür; dolayısıyla savaş nedeni sayılır. savaş gemisine yapılan hasmane bir saldırının karşılığı misliyle muameledir. abd’nin muaveneti kasten vurduğu ortadaydı. hadisenin kaynağı, abd başkanı george bush ve şahinler (neo-conlar) adıyla anılan ekibinin irak’ı işgal etmek istemesi ve türkiye’den abd askerlerinin kuzey irak’a serbest geçiş yapabilmesi ve adana’da bulunan incirlik hava üssü’nün amerikan keşif ve ağır bombardıman uçaklarına açılması talebinin tbmm tarafından 1 mart tezkeresi olarak adlandırılan tezkere ile reddedilmesiydi. yaşanan acı olaya rağmen, tatbikata ara verilmedi. yaşanan bu acı olayı SADECE ip genel başkanı Doğu Perinçek protesto etti..
görüntüler yayınlandı
uçak gemisi saratoga tarafından vurulan muavenet muhribi’yle ilgili görüntüler, olaydan tam 11 yıl sonra ortaya çıktı. saratoga uçak gemisinden yapılan çekimler, ihlas haber ajansı (iha) tarafından ele geçirildi, aynı gün tüm ulusal kanallarda birinci haber olarak yayınlandı.
sehitlerimizin cenazeleri gözyaşlarıyla kaldırılmıştı
faciada şehit olan muavenet fırkateyni’nin komutanı kurmay yarbay levent kudret güngör, teğmen alper tunga akan, astsubay serkan haktepe, ikmal çavuşu mustafa kılıç ile er recep atak, düzenlenen askeri törenin ardından dualarla toprağa verilmişti.
Amerikan uçak gemisi saratoga’dan ateşlenen 2 füze muhribi enkaza çevirdi
Kimse fazla kurcalamadı
cumhurbaşkanı Turgut özal ile başbakan Süleyman Demirel ve hükümet arasında iç çekişmelerin yaşandığı dönemdi 1990’lı yıllar. dyp-shp koalisyon hükümeti, bir yandan cumhurbaşkanı’nın yetkilerini kısıtlayacak by-pass yasaları hazırlarken, diğer taraftan cumhurbaşkanı özal’ı makamından indirmek için diğer partilerle konsensus oluşturmaya çalışıyordu. parlamento ve kamuoyu, bunların yanısıra, görev süresinin her uzatılışı olay haline gelen “çekiç güç” konusunu da gündemine almıştı. facia, işte böyle bir dönemde yaşandı.
“müessif kaza”
cumhurbaşkanı turgut özal, dyp shp koalisyonu’nun başbakanı süleyman demirel, başbakan yardımcısı erdal inönü, genelkurmay başkanı orgeneral Doğan Güreş, deniz kuvvetleri komutanı oramiral Vural Beyazıt’tı. siyasetçi ve askerler, olayın “müeessif bir kaza” olduğunda birleşmişler, işi fazlaca kurcalamamayı seçmişlerdi.
tahkik edelim
dönemin genelkurmay başkanı Doğan Güreş ise konu ile ilgili aksiyon dergisi’ne özetle şunları anlatıyordu: “vural paşa (deniz kuvvetleri komutanı) aradı. “komutanım, muavenet muhribini bir amerikan gemisi vurdu” dedi. ’ne oldu?’ diye sordum. ’efendim, sea sparrow’la’. ’nasıl olur, tatbikattalar?’ ’hem de efendim tatbikatın ara safhasındayız’ dedi. ’nasıl olur vural paşa? sehidimiz?’ var mı diye sordum. ’maalesef’ cevabını verdi. sea sparrowlar, hava hedefine karşı kullanılabilir. köprü üstünden vurulmuş. komutan da orada. ’olacak şey değil. bunu tahkik edelim. tahkikat heyeti kuralım’ dedim. vural paşa da olayın üzerine gitti. çok uğraştı.”
yaralı kurtulan ilter özdil anlatıyor:
Amerika, füzeleri KASTEN ateşledi
saldırıda bir kolunu ve bir bacağını kaybeden üsteğmen ilter özdil, olayın asla “kaza olmadığını” söyledi. sea sparrow füzelerinin başlı başına bir sistem olduğunu belirten özdil, “bir kaç personelin, geminin radar ve bilgisayar sistemlerinin kombine olarak atışa karar vereceği bir silah sistemi. o sırada gemiler dost sularda, ortada tehdit yok. gemimiz ’düşman’ olarak seçiliyor ve kasten ateş ediliyor” diye konuştu.
Ciğerinde şarapnel
yaşanan faciada ağır şekilde yaralanan teğmen uluç kılıç da Radikal gazetesi’nde 18 subat 2003 tarihinde yayınlanan haberde, dehşet gecesini şöyle anlatıyor: “saatler 22.30’u gösterdiği sırada, muavenet muhribi’nde büyük bir patlama oldu. abd’ye ait saratoga uçak gemisinden yükselen güdümlü füzeler, muavenet’in kaptan köşküne kilitlenmiş ve kısa sürede gemi enkaz haline gelmişti.” halen, akciğerlerinde şarapnel parçalarıyla yaşayan teğmen uluç kılıç, yaralanan arkadaşlarıyla birlikte tazminat için abd’ye dava açtı. olayın siyasi olduğunu ileri süren abd 11. temyiz mahkemesi, diplomatik yollarla çözülmesi gerektiğine karar verdi. böylece kılıç’ın yasal yollardan abd’den tazminat hakkı ortadan kalktı. aradan geçen dört sene içinde çeşitli yerlere başvuran kılıç, eli boş döndü. simdi özel bir şirkette kaptanlık yapıyor.
belgeselini yaptı işinden kovuldu
muavenet muhribiyle ilgili gerçekleri açıklayan bir belgesel hazırlayan gazeteci Tuncer Bahçıvan işinden oldu. tv8’de yayınlanan “Muavenet fırkateyni NEDEN vuruldu” adlı belgeselde, amerika uçak gemisi saratoga’nın, muavenet muhribini KASTEN vurduğuna dair ciddi belgeler kamuoyu ile paylaşıldı. bu programın yayınından kısa bir süre sonra gazeteci bahçıvan’ın işine son verildi. gazeteci Tuncer Bahçıvan, “ben 2003 yılında tv8’de iken bu facianın belgeselini yaptım. her magazin programını bile defalarca yayımlayan tv8, nedense bu belgeseli bir daha tekrar etmedi” dedi.
http://arsiv.netpano.com/author/celebi/page/281/
aziz Sehitlerimizden Gazilerimizden ve sizlerden ALLAHcc RAZI ve RAHMET EYLESIN MEKANLARINIZ CENNET OLSUN
Dost Görünen Düşman Kahpe Amerika
Muavenet’in acısını asla unutmayacağız
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/mobi/dost-gorunen-dusman-9-kahpe-amerika-2838h.htm
ULAN BOP PROJESİNE EŞ BAŞKANLIK YAPAN KİŞİ ŞU ANDA TC.CUMHURBAŞKANI. ABD’YE HİÇ OLMAZSA BİR NOTA ÇEKELİM DİYENLERE; SİZ BUNU MÜZİK NOTASIMI BU DEYE CEVAP ZAT. BOŞUNA BAŞKA YERDE KABAHATLİ YA DA HAİN ARAMAYIN. SÖZDE MÜSLÜMAN GEÇİNEN MÜNAFIKLAR BİZİ İDARE EDİYOR. BİR DE ÜLKÜCÜ GEÇİNEN DÖNEKLER, BUNLARA DESTEK VERİYOR. ÖLMÜŞÜZ DE AĞLAYANIMIZ YOK. SIRF ŞERİAT GETİRECEĞİZ DİYE SON BAĞIMSIZ TÜRK DEVLETİNİ YIKACAKLAR. İLAHİ ADALET BEKLİYORUM. ALLAH BUNLARI KAHRETSİN.