“Mahşerin süvarileri” dörtnala ülkeyi bir kıyamete, bir iç savaşa, sürüklüyorlar. Yani “binmişiz bir alamete, gidiyoruz kıyamete” !
“Alametler” , Başbakan Erdoğan’la, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ arasında yapılan konuşmalarla, demokratik usul ve temennilerle, geçiştirilecek “halının altına süpürülecek, yara bandı ile örtülecek” gibi değil… Açtıkları ve boyuna kaşıdıkları yaralar çok derin. Süvariler, azıttıkça azıtıyorlar… Ve başlıca hedefleri, baş engelleri, Türk Ordusunu yok etmek! Orduya karşı kinleri, şimdiye kadar görülmemiş bir küstahlıkla, edepsizlikle manşetlerinde. Ve pervasızca ne idüğü belli, “Taraf” ın, son manşetleri… Mesela “Geçti nazenim, o günler geçti” ve dün Başbakan Erdoğan’ın konuşmasının başlığı “Bir tatlı huzur almaya geldim Başbakanlıktan” ve aynı gün bu varakparenin birinci sayfasının, en başında sevinçle ilan ediliyor; “Zorunlu askerlik kalkacak”… Tabii AB kriterleri gereğince!
Bana sorarsanız, bu alçakça saldırılar karşısında TSK’nın meşru “nefsi müdafaa” hakkı, çoktan doğdu. O “nefs” aslında Türk milletinin de “özü” !
AKP ve TSK
AKP iktidarı da, TSK’ya karşı olduğu için orduyu etkisiz kılmaya çalışıyor… Kanıt mı istiyorsunuz?
TBMM’den bir gece yarısı, yangından mal kaçırırcasına çıkarılan “askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmaları tasarısı” yetmiyorsa, Başbakanın “belge olmayan belge” kâğıt parçası hususunda, söylediklerinin, satır aralarını okuyun; fakat daha somut delil, şu dehşetengiz sözleri: “Emniyet teşkilatımız hem demokrasinin hem hukuk sisteminin hem de rejimin sarsılmaz bir güvencesi, adeta sigortasıdır” … Anlaşılan o ki, Sayın Başbakan, Ordudan başka bir “silahlı gücü” kendisine hami olarak seçiyor… Can Dündar’ın yazdığı gibi “Dipçiğe karşı polis kaskı takıyor.” Böylece ilk 60 yılını asker güvencesinde geçiren Türk demokrasisi, yeni bir silahlı gücün korumasına giriyor. Daha vahimi, Türkiye’nin kendi iki silahlı gücü karşı karşıya getiriliyor… Bu, maazallah, kıyametin, bir iç savaşın “alametlerinden” !
Eski dersler
Ben bu sözlerin değişik, yumuşak versiyonunu, 1959 yılında, rahmetli Adnan Menderes’in ağzından duymuştum… Silahlı Kuvvetler, o sırada, “kıpır kıpırken” , Harp Okulu öğrencileri Ankara’da yürürlerken, “Ben Orduyu Yedek Subaylarla da yönetirim” demişti… Ama “polisle” değil “Yedek subaylarla” ! Menderes “kıyamet alametlerinin” farkında değildi, ama gene de onu, maalesef idama götüren de bu gibi, dikkatsizce söylenen sözler oldu! Fakat hemen söyleyeyim; Menderes asla kendi ordusuna karşı değildi; O kendi ordusunu hakir görmüyordu, o zaman kasten dolaştırılan dedikodulara göre, Türk Ordusuna “Battal Gazi ordusu” demedi… Polisle askeri, karşı karşıya getirmeyi düşünmedi ve gene o zamanki dedikodulara göre, Orduya karşı milis kuvvetler örgütlemeyi aklından bile geçirmedi… Çünkü Orduya karşı başka güçler kullanmanın Türkiye’yi, Türk milletini böleceğinin bilincinde idi. Menderes’e bu gibi şeyleri, orduya karşı sivil bir milis teşkilatı kurulmasını önerenleri benim yanımda kovmaktan beter etmişti! Nitekim bu tür iddiaların yalan olduğu, Yassıada duruşmalarında kanıtlandı!
Polis-Asker
Polis ülkenin iç güvenliği için vardır. TC rejimine bağlı olması da şarttır. Tabii, Emniyet Teşkilatı, gerektiğinde rejimi de korur, ama Ordunun yanında, Orduya yardımcı olarak! Asli vazifesi iç güvenliktir! Ya şimdiki polis, polisler? “Ergenekon” kapsamında sabaha karşı evleri basan, muvazzaf, emekli subayları, sanki adi suçlular gibi, kafalarını iterek araçlara sokan ve hoyratça sorgulayan polisler, benim bildiğim, sevdiğim polislere hiç benzemiyor. Onlar, canları pahasına terörist hücre evlerini basarlardı ve acıdır sonra da bu yüzden suçlanırlar, onlardan, “neden silah kullandınız” diye hesap sorulur, Mahkemelerde sürünürlerdi!
Ne oldu?
Türk Polisi nasıl değişti? İpuçlarını Polis Okullarında, Polis Akademisinde, yeni polisleri “yetiştiren” , malum gazetelerdeki köşe yazarlarında arayın! Bu “polisleri” Türk Ordusuna karşı kullanmaktan vazgeçsinler!
Can Dündar bu komplo senaryosunu bir Amerikan TV dizisindeki, senaryoya benzetmiş. “Dizinin finali mi?” diye soruyor. Hayır, bence, finali değil başlangıcı. Kıyamet alametlerin ilk habercileri. Mahşerin süvarileri atakta!
ALTEMUR KILIÇ
[email protected]
NOT: Bu yazı MGK toplantısı açıklamasından önce yazıldı…
|