104) ÇOBAN TÜRK’ÜN KADERİ…

Yayin Tarihi 30 Ocak, 2008 
Kategori KATEGORİLENMEMİŞ

Çoban Türk’ün Kaderi,

Hep Güdülmekmidir Gari ?

image001139.jpg

Garip başım kar tahtalı okulumuzdan kopalı beri hiç rahat yüzü görmemişti..memlekette okuldayken en azından önüne alıp keçi sürüsünü çobanlık yapardık dağlarda.dağlar ki heyhat aşık eder adamı kendine…. Dersmiş okumakmış kime gam efem.

Baba kamyoncu, başta ana yok. Zaten üvey ana elinde okuyorum diye çoğu zaman okuyorum diye cami tuvaletinde yıkayıp bodiyemi güneşin bağrında kurutmuşum. E netcez efem ? Okumak istemiyonmu ? İsteyom.Kafa’da cavır motoru gibi çalışıyo, isteyom emme nası okucaz bu durumda….Boş ver arkideş çalışmaktan gayri yol yok bize…

Nitekim henüz on birinde düştük gurbete meslek sahibi olmaya. Zannat sahibi olmak öyle kolay bişey mi? Altın bilezik derdi babam, bozdur bozdur harca…

e çocukluğun gurbeti başka oluyor tabi. Bir an önce usta olayım, adam olayım  derken senide harcıyor tabiki hayat. Usta olup pideyi çevirmek kolaymı. Hayatta alıp çeviriyor adamı gelgelim. Dedim ya çocukluğu başka oluyor gurbetin. Başta ana yok, baba yok savrulduk netekim asker’e kadar. Askerlik… vay be bende asker oluyom ne şeref. Abimde Ankara’da yapmıştı askerliği ne çok özlerdim onu…e beş senedir elimde kalem tutuyor.

“Garip babam sende nettin neyledin

İçtin durdun ne buldun şişelerde

Ak memedin ahmet diye sen şan eyledin

Ben savruldum, ezildim şu gurbet köşelerde”

Dedim ya şeref…. Candarma oluyom bende…

“Asker ocağı aldı bizi Bilecik’ten, Bingöl’e attı

Karlıova dağlarında elim tüfenkler çattı

Ege’lim güneşlerde kavrulurken sen gurbette

Askerlik sana karlı dağlarda vatan tanıttı.”

Üç evre var derlerdi büyüklerimiz hayatı tanımaya; askerlik, gurbetlik, evlilik.

Askerlik öyle bir tanıttı ki vatanı…

Hey babam be boşuna sürünmüşüz gurbetlerde, boşuna ağlamışız kara bahtımıza dedik.

Biz gariplik’ten kader’e isyan ederken, buralarda askere kurşun sıkıldığını gördük…

Bunlar cavır tohumumu len, ermeni kırığımı dedik.Ne alıp veremediği var bizimle? Adam askeriyenin ihalesini almış bana yiyecek satarken,kardeşi bana mermi sıkıyor ???

Devriye’ye gittiğimiz köylerde çocuklarla hoş beş ederken ” ne olcen len sen büyünce ?” diyorum, “örgüt beni Avrupa’ya götürcek” diyor.”Ne örgütü len ? “diyorum,pe ke ke abi diyor……

Ulen oğlum salakmısın sen diyorum, okuyacam öğretmen,doktor olacam demiyon, pe ke ke’li olacam (?) diyon….

“Netekim anladım yüzünü göremediğim anam

Boşuna ağlamışım gurbet diyarlarında ezilişime

Baba’mın içkisini bahane edip okumayışıma

Kimler el attı ben gezerken memlekettime”

* * * * * *

” İşte şimdi ağlamam anne, şehit olurken gardaşlarım

Kurşun sıkarlarken benim gibi garip mehmetçiklere

Komutanım bağırsada kızmam ne şeref bana

Doğru yolu gösteriyorsa hizmet için vatana”

* * * * * *

“Senin anlayacağın anam biz kendi derdimize yanarken

Yanıp gidiyormuş vatan’da haberimiz yokmuş

Keşke okusaydım anam, ellerin eline bırakmasaydık vatanı

hem bizler rahat ederdik, hem şehit olup can verip yatanı”

Öğretmişti bize askerlik,vatanıda öğretmişti, Türk’lüğüde öğretmişti, Çanakkale’yide, vatan hainlerinide.. Öğretmenimin  öğretemediklerini komutanlarımız öğretmişti…

Biz kendi derdimize yanıp giderken vatanı kimlerin yangın yerine çevirdiğinide öğrenmiştik bu sayede…

Oysa ne zoruma giderdi ilk zamanlar – 30 derece’de nöbetlerde donarken, Marmaris’lerde insanların çılgınca eğlendiği…. Öğrendim. Vatan’a sahip çıkmazsan birilerinin senin vatanına sahip çıkacağını.. Sadece Vatan değildi elbette sahip çıkacağın. Bir milletin karakterinin ve kutsal değerlerinin olduğunu…

Oysa yıllar yıllar önce Marmaris’te Nail gel bize katıl, sana destek olalım,sahip çıkalım dediklerinde neyin karşılığında diye sorduğumda “yehova şahidi”ol diyenlere her ne kadar namaz kılmasakta kıt kanaat bilgim ile elhamdüllilah ben müslümanım bilmem öyle şeyleri,bilmekte istemem derken,yıllar sonra öğrendim. “yörü Allah’ın yörüğü” dedikleri ben ne kadarda Allah’ın yörüğüymüşüm. Benim mensubu olmaktan gurur duymaya başladığım Türk milleti ne kadar mayası sağlammış ki hala dimdik ayakta….

Tezkere’yi alıp Bingöl il jandarma komutanlığında Elazığ’a götürülmeyi beklerken, bir çeşmeye yöneldim su içmek için. Üstündeki yazıyı görünce; “Şehit Üsteğmen TUNABOYLU Çeşmesi” ibaresini gördüm ve içime bir hüzün çöküp oturdum bir kenara,sözcükler dilimden kaleme döküldü;

Bu şiir Bingöl İl jandarma Alay Komutanlığında bir çeşmeye adı verilen, Şehit Üsteğmen TUNABOYLU’ ya ve tüm şehitlerimize ithaf olunur….

TUNABOYLU

Tunaboylu Tunaboylu

Çeşmesinden iç bir yudum su

Bu vatan’a can veren

Bu kaçıncı Tunaboylu

Bu vatan’a kan veren

Bu kaçıncı Tuna Boy’lu

Ne güzeldir Şehitlik

Bu güzel vatan için

Bizlerde can vereceğiz ( sizin gibi)

Bu vatanı yaşatmak için…

Açar solar türlü güller

Bu vatan bahçasında

Zannetme ki öldün sen

Yaşıyorsun Bağrımızda

Tunaboylu Tunaboylu

Çeşmesinden iç bir yudum su

Bu vatan’a can veren

Bu kaçıncı Tunaboylu

Bu vatan’a kan veren

Bu kaçıncı Tuna Boy’lu

O Ne güzel bir isimdi Yarabbim belki soy ismiydi Tunaboylu adını bile yazmamışlardı… Ama o bir Tuna Boylu idi işte, ve vatanı için bingöl dağlarında şehit düşmüştü….

Aklımda bir Osmanlı marşı,

Tuna Nehri Akmam Diyor,

Kenarımı yıkman diyor,

Şanı Büyük Osman Paşa

Plevne’den çıkmam diyor…….

Dedimki nizamiye kapısından çıkarken, evet ben dağlarda çobanlık yapıp sürüler güderken,

birileride beni koyun yapıp kendi çoban olmuş.

Ama bilinki efendiler, yörüğün koyunu olmaz, keçisi olur. Kendide Teke olur. Uyanık’tır, inatçı’dır.

Şimdiye kadar ben keçi güderken sizde beni güttünüz.Artık tekeler uyanıp boynunu bilemeye başladı bilesiniz….

Benim vatanıma el atıp,beni derde salanlar….

Kahpe yunan bilir yörük efelerini,

Dökmedik mi izmir’de denize hepsini”

* * * * * *

Bilin efendiler Türk’ündür bu vatan

Kanıtı Üstündekiler ve toprak altında yatan”

* * * * * *

Türlü hileler ile vatanı siz zaptettiniz,

Ayağınızı denk alın artık uyanıyoruz biz”

* * * * * *

Türk’e kefen biçenin sonu çok berbat olur,

Gerekirse Türk, Vatan için, hem gazi hem şehit olur.”

* * * * * *

Biz asker milletiz, askerimiz şerefimizdir,

Vatanımızı bayrağımızı ve şerefimizi çiğnetmeyiz.

Hür doğduk hür yaşarız, esir alamazsınız,

Türlü hileler ile vatana el koyamazsınız”

Ne Derdik ilkokulda hatırlarmısınız….

-Nedendir bilmem ama o marşı her sabah okumak öylesine keyif verirdiki bize, o marşın söylettiklerini bize okulda pek aşılamasalarda, her sabah ağzımız dolu dolu sevgi ile haykırarak;

“Türküm, doğruyum, çalışkanım,

İlkem; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.

Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.

Ey Yüce Atatürk!

Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.

Varlığım Türk varlığına armağan olsun.

Ne mutlu Türküm diyene!”

Hazır olsun Yahudisi, Ermeni, Çerkez, Gürcüsü, Kürdü,

Tanık Olsun Dünya’ya hükmedişini Türk’ün

Türkoğlu Anadolu Yörük’tür heyhat…

Bir yürüse cihan durur, mertliği görür.

İçte derin kıpraşmalar halkın içinde,

Tekeler uyanıyor beyler, tekeler uyanıyor !!! …..

“Bu uyanışlar öncesinde, Osmanlı’yı kurmuştu, Osmanlı sırt döndü, “Sarı zeybek ”  mensubu olduğu bu millet ile Cumhuriyet i kurdu. Şimdi vatana sahip çıkma zamanıdır.”

image00255.jpg
Nail KABALI
www.vatanhaber.net
Varlığımız Türk Varlığına Armağan Olsun.

 

Paylaş:

Yorumlar

“104) ÇOBAN TÜRK’ÜN KADERİ…” yazisina 3 Yorum yapilmis

  1. Yılmaz Karahan yorum tarihi 30 Ocak, 2008 17:32

    DEĞERLİ DOSTUM, SAYIN KABALI’YA BU GÜZEL YAZISINDAN DOLAYI TEŞEKKÜR EDER, SAYGILARIMI SUNARIM.

    BİR TÜRK, DÜNYA’YA BEDELDİR ! (ANLAYANA)

  2. Nuriye Özdinçer yorum tarihi 30 Ocak, 2008 18:40

    Sayın Nail Kabalı’ya ve iletilerinden dolayı Sn.Y.Karahan’a teşekkürler…Ne Mutlu Türk’üm Diyene…

  3. altuğ uygun yorum tarihi 30 Ocak, 2008 23:11

    güzler iyi çok çok

Yorum yap