10) ÜÇ İSRAİL

Yayin Tarihi 6 Kasım, 2007 
Kategori KATEGORİLENMEMİŞ

ÜÇ İSRAİL

image0012.jpg

2000’e Doğru dergisi 1988 yılında, bir sayısının kapağına bu başlığı çıkarmıştı. Söz konusu olan, ABD’nin Ortadoğu’ya ilişkin planları içinde öngördüğü düzenlemeydi. Buna göre mevcut İsrail’e ek olarak, Irak’ın kuzeyinde bir kukla devlet kurulacak ve bu “ikinci İsrail” olacaktı.Türkiye’nin bu kukla devleti kabul etmesi ise ancak bir “Üçüncü İsrail” haline dönüşmesi halinde mümkün olabilecekti.

Şimdi aradan 20 yıl geçti. Öngörünün sağladığı yüzde yüz isabet karşısında ancak şapka çıkarılır.

Süreç henüz tamamlanmadı. Ancak hedefe ulaşma yolunda kat edilen mesafe gözler önünde. Şimdi sıra, son adımları atmaya gelmiş durumda. Yani Irak’ın kuzeyindeki Kukla Devlet’in, başta Türkiye olmak üzere diğer ülkeler tarafından tanınması için gereken yapılacak ve Türkiye’de bu operasyonu yapan AKP iktidarının önünde kalan son engeller de temizlenecek.

Kamuoyu Yaratma

Sınır ötesi harekât yapılmasına bir yıl süreyle izin veren Tezkere’nin TBMM’de kabul edilmesinden sonra basında çıkan kimi yazılar bize 20 yıl öncesinden haberi verilen ve o günden bu yana adım adım uygulanan bu planı hatırlattı.

Cüneyt Ülsever, 18 Ekim tarihli yazısında özetle şöyle yazıyor: ‘Dünya dengeleri değişiyor. İran arkasına Rusya ve Çin’i almış durumda. Suriye’de bu cepheye dâhil. ABD’nin kaçınılmaz olan bölgeden çekilişinin ardından bu güçler Ortadoğu’ya hâkim olacaklar. Bunu önlemenin tek bir yolu vardır:’

“O yolun” ne olduğunu ise, özet yapmadan Ülsever’in yazısından olduğu gibi okuyalım:

“Türkiye’nin elindeki havuç, Hükümet’in Kuzey Irak’taki Kürt oluşumunu kabul ve hazmettiğini tüm dünyaya duyurması ve bir adım daha atarak bu oluşumun garantörü durumuna gelmesidir.”

“Kuzey Irak’ta Kürt varlığını kabul eden ve destek veren tek ülke İsrail’dir…”

“İkinci” ve “Üçüncü İsrail”in kuruluş sürecinin nasıl tamamlanacağı bundan daha

açık bir şekilde ifade edilemez.ABD’nin Sicili

Türkiye neden İran ve Rusya’nın karşısında Amerika’nın ve İsrail’in yanında yer almak zorunda? Ülsever, bu soruya bir cevap vermiyor. Amerika ile birlikte olmak Allahın emriymiş gibi düşünüyor.

Oysa Türkiye ve Amerika’nın stratejik çıkarları birbiri ile çelişiyor. Bu ülke yanı başınızda sizin toprak bütünlüğünüze yönelik en büyük tehdidi adım adım inşa ediyor.

Ülkenizi parçalanmış gösteren haritaları NATO toplantılarında duvarlara asıyor.

PKK’yı silah, barınma ve lojistik açılardan destekliyor.

Askerinizin başına çuval geçiriyor.

Sözde soykırım yalanları ile ulus devletinizi, gayrımeşru olarak gördüğünü her vesile ile ilan ediyor.

Türkiye’nin yasalarından kaçan “Ilımlı İslam” özlemcisi Haçlı İrticacılara ev sahipliği yapıyor.

Ve Ülsever işte ‘bu ülke ile İsrail ile ve Irak’ın kuzeyindeki kukla devlet ile birlikte hareket edelim’ diyor.

Türkiye’nin Çıkarı

Öte yandan yanı başınızda size sürekli olarak dostluk elini uzatan komşularınız var. Sizin varlığınıza yönelik tehdit, onlar için de tehdit.

Amerika, İran’daki ayrılıkçı şiddeti destekliyor. Bu ülkeye yönelik askeri müdahaleyi sürekli olarak gündemde tutuyor.

İran’ın bu tehdide karşı aldığı en önemli tedbir, Türkiye ile dostluk ilişkilerini daha da pekiştirmek.

Üstelik bu ülkeyle neredeyse 400 yıldır en ufak bir sorununuz olmamış.

Ve Ülsever işte sizden bu ülkeyi Türkiye’nin düşmanı olarak kabul etmenizi istiyor.

Aynı durum Rusya için de geçerli.

Peki, ama niçin? Ülsever’in önerisinin, köşeye sıkışmış ve kaybetmekte olan ABD’ye can simidi uzatmaktan başka bir anlamı yoktur.

Ama ABD’yi Türkiye’nin uzatacağı can simidi de kurtaramayacak.
Kazanan ve Kaybeden

Ülsever Türkiye’den, kaybeden tarafta yer almasını istiyor. İşin ahlaki boyutunu bir yana bırakalım. Yani bütün malum milletlerin ve bizim de düşmanımız olan bir saldırgan emperyalistle işbirliği ahlaki bakımdan da kabul edilecek bir davranış değil.

Ve Dünyanın kaybedenleri ve kazananları var.

Amerika ve Batı Dünyası kaybediyor.

Rusya, İran, Çin, Hindistan; kısacası Avrasya kazanıyor.

Amerika’nın, Irak’tan çok geçmeden çıkıp gideceği artık herkesin gördüğü bir gerçektir. Amerika ile işbirliği yapanlar bütün Ortadoğu halklarının haklı öfkesi ile baş başa kalacaklar.

Ülsever Türkiye’ye; kendi cellâdına ve Ortadoğu halklarının cellâdına teslim olarak kendisini; aynı kaderi paylaştığı kardeş halkların karşısına koymayı tavsiye ediyor.

Önümüzdeki seçenekler

Amerika, umutsuz bir çırpınış içindedir. Ortadoğu bataklığından tek çıkış yolu olarak şimdi her zamankinden daha fazla “Üç İsrail” planına bel bağlamış durumda.

Yani Irak’taki kukla devlet ne pahasına olursa olsun kurulmalı.

Buradaki “paha” Türkiye’nin kaybedilmesidir.

Türkiye, ya “Üçüncü İsrail” olacak!

Ya da bu parçalanma, esaret ve mazlum kardeş milletlere karşı emperyalizmin yanında yer almak anlamına gelecek olan bu “zillet”e direnecek!

Belçika vatandaşı M. Ali Birand, 19 Ekim tarihli yazısında “Türkiye PKK’ya karşı ABD ile birlikte hareket etmeli” diye yazdı.

Aynı şeyi söylüyorlar.

Umutsuzca Amerikan planlarına Türkiye’yi razı etmenin mücadelesini veriyorlar.


02.11.2007
Mehmet Bedri Gültekin
[email protected]

Paylaş:

Yorumlar

Yorum yap