41) BABA

Yayin Tarihi 14 Ekim, 2010 
Kategori ÖYKÜ

BABA

image00116.jpg

——————————————————————

Evlendiğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle sürekli tartışıyordu. Eşi babasını istemiyor ve onun evde bir fazlalık olduğunu düşünüyordu. Tartışmalar bazen inanılmaz boyutlara ulaşıyordu. Yine böyle bir tartışma anında; eşi, bütün bağları kopardı ve “Ya ben giderim, ya da baban bu evde kalmayacak” diyerek rest çekti… Eşini kaybetmeyi göze alamazdı.

Babası yüzünden çıkan tartışmalar dışında mutlu bir yuvası, sevdiği ve kendini seven bir eşi ve birde çocukları vardı. Eşi için çok mücadele etmişti evliliği sırasında. Ailesini ikna etmek için çok uğraşmış ve çok sorunlarla karşılaşmıştı. Hala onu ölürcesine seviyordu.

Çaresizlik içinde ne yapacağını düşündü ve kendince bir çözüm yolu buldu. Yıllar önce avcılık merakı yüzünden kendisi için yaptırdığı kulübe tipi dağ evine götürecekti babasını. Haftada bir uğrayacak ve ihtiyacı neyse karşılayacak, böylelikle eşiyle de bu tür sorunlar yaşamayacaktı.

Babasına lâzım olacak bütün malzemeleri hazırladıktan sonra yatalak babasını yatağından kaldırdı ve kucakladığı gibi arabaya attı. Oğlu Can, “Baba bende seninle gelmek istiyorum” diye ısrar edince onu da arabaya aldı ve birlikte yola koyuldular.

Karakışın tam ortalarıydı ve korkunç bir soğuk vardı. Kar ve tipi yüzünden yolu zor seçiyorlardı. Minik Can, sürekli babasına “Baba nereye gidiyoruz ?” diye soruyor ama cevap alamıyordu. Öte yandan; nereye götürüldüğünü anlayan yaşlı adamsa gizli gizli gözyaşı döküyor oğlu ve torununa belli etmemeye çalışıyordu.

Saatler süren zorlu yolculuktan sonra dağ evine ulaştılar. Epeydir buraya gelmemişti. Baraka tipindeki dağ evi artık çürümeye yüz tutmuş, tavan akıyordu. Barakanın bir köşesini temizledi hazırladı ve arabadan yüklendiği yatağı oraya itina ile serdi. Sonra diğer malzemeleri taşıdı en son da babasını sırtlayarak yatağa yerleştirdi.

Tipi, adeta barakanın içinde hissediliyordu. Barakanın içinde fırtına vardı adeta. Çaresizlik içinde babasını izledi. Daha şimdiden üşümeye başlamıştı. Yarın yine gelir bir yorgan ve birkaç battaniye getiririm diye düşündü.

Öyle üzgündü ki, dünya başına göçüyor gibiydi. O, bu duygular içindeyken babası, yüreğine bıçak saplanmış gibiydi. Yıllarca emek verdiği oğlu tarafından bir barakaya terk ediliyordu. Gururu incinmişti, içi yanıyordu ama belli etmemeye çalışıyordu. Minik Can ise olanlara hiçbir anlam veremiyordu. Anlamsızca ama dedesinden ayrılacak olmanın vermiş olduğu üzüntüyle sadece seyrediyordu.

Artık gitme zamanıydı. Babasının yatağına eğildi, yanaklarını ve ellerini defalarca öptü. Beni affet der gibi sarıldı, kokladı. Artık ikisi de kendine hakim olamıyor ve hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Buna mecburum der gibi baktı babasının yüzüne ve Can’ın elini tutup hızla barakayı terk etti. Arabaya bindiler.

Can yola çıktıklarında ağlamaya başladı, neden dedemi o soğuk yerde bıraktın diye. Verecek hiçbir cevap bulamıyordu, annen böyle istiyor diyemiyordu.

Can: “Baba, sen yaşlandığında ben de seni buraya mı getireceğim?” diye sorunca dünyası başına yıkıldı. O sorunun yöneltilmesiyle birlikte deliler gibi geri çevirdi arabayı. Barakaya ulaştığında “Beni affet baba.” diyerek babasının boynuna sarıldı. Baba oğul sıkı sıkı sarılmış çocuklar gibi hıçkıra hıçkıra ağlıyorlardı.

Oğlu: “Baba beni affet! Sana bu muameleyi yaptığım için beni affet!” diye hatasını belli ediyordu… Babası oğlunun bu sözlerine en anlamlı cevabı veriyordu…”Geri geleceğini biliyordum yavrum. Ben babamı dağ başına atmadım ki, sen beni atasın… Beni bu dağda bırakamayacağını biliyordum.”

 

NOT: Bu öykü; Facebook’ta “Sustum! Suskunluğum, Susturana Armağan Olsun” öbeğinden alınmıştır. Teşekkür ederiz.

Paylaş:

Yorumlar

“41) BABA” yazisina 5 Yorum yapilmis

  1. recep sugeç yorum tarihi 14 Ekim, 2010 23:45

    selamınınaleyküm evet böyle güzel bir hikayeyi bizlerle paylaşdınız için sizlere ve
    bu hikayeyi bizlere kadar gedirib okunmasında emeği gecen sizlere ve sustum suskunluğum
    susturana armağan olsun grubunda ki gönül dostlarına müteşekkirim
    evet yıllarddır hep bu hikayeleri dinliyor ve okuyoruz ama hala hiç bir şeyin değişdiği yok sanırım nedeni ise sanırım bizlerde kabahat varmış diye düşünüyorum
    evet şu yaşadığımız bir ortama göz atacak olursak her yeni evlenecek çiftler için hep aynı sentrom tekrarlanıyor ve yaşanıyor
    neden mi evet bizler evlatlarımızı ne diye bu yaşa gedirdik evin büyüklerine hizmedcisimi yapacağız diye ayrı ev açamazlarsa kızımızı vermiyoruz diye direkdifinde bulununca zamanla bu hayatın doğal özelliğide kendi ellerimizle bozmuyormuyuz diye düşünüyorum
    evet aslında böyle bir zamanda yeni evli olanın yanlarında bir arada yaşayan büyüklerimizden birileri olursa ve onların hayat teçrübelerinden faydalanırsak yanlış bir karar vermekden ve vereceğimiz bir kararı doğru olması acısından sanırım büyüklerimizin engin yaşamışlığından faydalanmak elbetde ki bir meziyetdir önemli olanda budur ve işte ozaman bu toplum yok olmaya yüz tutmayacakdır ve her zamanda ilerlemeye devam edeceğini kanatindeyim
    evet aciz hane düşüncelerimi sizlerle paylaşmak adına yazıyorum umarım benim gibi düşünen yüzlerce kişi vardır bendenizden bir nebze olsun bu yüzlerce kişi içerisinden bir olarak yazmakihtiyacını hissetdiğimden yazıyorum efendim saygılarımla hayırlı çalışmalar diliyorum sizlere ve bu arada
    hülya cankaya hanım efendiye çok ama çok müteşekkirim saygılarımla recep sugeç ….

  2. Yılmaz Karahan yorum tarihi 14 Ekim, 2010 23:56

    Ve Alüykümselam, Recep Bey.
    Samimi duygularınızı paylaştığınız için teşekkür ederim.
    Allah, bizleri Sıla-i Rahimden uzak bıraktırmasın.

  3. cemal algan yorum tarihi 16 Ekim, 2010 14:58

    slm alkm malisef boyle hikayeler gercek..bu duruma sokanlar kimler?boyle yapanlar onceleri hep avrupada gorurduk malisef bazilarimiz ab li olma ugruna onlari benziyorlar ..ben sahsen boyle bir durumda o KARIYI kendi elerimle zorla oraya haps ederdim ..

  4. tahsin çevran yorum tarihi 18 Ekim, 2010 00:53

    babamı yeni kaybettiğim bu günlerde bu paylaşım yüreğimi daha bir burktu acaba babama karşı evlatlık görevinde eksiğim kusurum olmuşmuydu babam babalığını sonuna kadar bir babanın oğula verebileceği herşeyi bana verdi Allah razı olsun mekanı cennet olsun inşaallah

  5. tacettin yıldız yorum tarihi 13 Kasım, 2010 20:14

    GÖKTE ALLAH yerde baba.kolumun sagı gözümün akı baba.baba baba.

Yorum yap