703) KABE’NİN ANAHTARININ SATILMASINA TEPKİLER BÜYÜYOR!

Yayin Tarihi 12 Aralık, 2009 
Kategori BASIN-YAYIN

Kabe’nin anahtarının satılmasına tepkiler büyüyor

image00112.jpg

Portakal Sanat ve Kültür Evi 13 Aralık Pazar günü düzenleyecek olduğu özel koleksiyonlar müzayedesinde Abbasi Halifesi el-Muntasır tarafından 1226 yılında yaptırıldığı belirtilen Kâbe anahtarını satışa koymuştu.

Haber, gazete ve internet haber portallarında “Paha biçilemeyen Kâbe anahtarı satılıyor” şeklinde duyuruldu. Türk-İslâm Eserleri Müzesi yetkilileri haber üzerine anahtarı incelemek için talepte bulununca Kâbe anahtarı satıştan çekildi. Portakal Kültür ve Sanat Evi konuyla ilgili olarak “Kurumumuz, 196 numaralı anahtarı satışa sunmayı sakıncalı bulmuştur. Görülen lüzum üzerine satıştan çekilmiştir.” diyerek kamuoyunu bilgilendirdi.

Son 20 yılda müzayede şirketleri, son 10 yılda da sanal âlemdeki mezat organizasyonları, tarihinden, medeniyetinden, “köklerinden” ve kendinden yavaş yavaş uzaklaşan insanları “satışa getirdi”. Medeniyetimize ait birbirinden kıymetli eserler ortalığa saçıldı! Cemiyetin iç dinamikleri arasında tarihine, medeniyetine hemen her şeyine yabancılaşan insan oğlu eline ne geçerse sattı/satıyor.

Kâbe’nin anahtarının satışa çıkartılması hadidesi üzerine uzmanlardan görüş aldık.

Prof. Dr. Ali Osman Ateş
Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı

‘Mukaddes emanetlerin satışa konu edilmesi uygun değildir

Kabe’nin anahtarının satışa konu edilmesini ve yüksek paralar ödenerek satın alınmasını uygun görmüyorum. Adı üzerinde, Kâbe’nin eski anahtarı… Zamanla Kâbe anahtarları yenileriyle değiştiriliyor, kilidi değiştiriliyor. Ayrıca Kâbe anahtarına maddi olarak da bu kadar değer atfedilmesini doğru bulmuyorum; dinen, vicdanen, ahlaken, örfen doğru bir davranış değildir bu.

Dünyanın her bir tarafından Müslümanlar aç, işsiz, tahsil imkanından mahrum; okuyamıyor. Bu tür şeyler israftır.. Adana’da kampuste görüyorum çok fakir öğrenciler var. Öğle yemeği yiyemiyor, parası yok, ihtiyacı fazla. Aynı elbiseyi 3-4 yıl boyunca giyiyor. Parası fazla olanlar israfla meşgul olmasın! Üniversite öğrencilerine burs versin, okul yaptırsın… Yine israf boyutunda mezarlık yatırımları var. Zenginler mezarlık yaptırıyor! Mezarlıklarımız Roma mezarlıklarını geçti.

Kâbe anahtarı şahıslara atalarından, dedelerinden miras kalabilir. Kişi bunu saklar, muhafaza eder, zaman zaman yerinden çıkarıp bakar.. Bunları müzayedelerde satmak uygun değildir. Tabii burada başka boyutlar da var. Müşteriler var, alıcılar var. Taraflar var. Bizler satın almazsak, rağbet göstermezsek bu tür kutsal emanetler yerli yerinde durur… Satın almazsak alan satan da olmaz; Kâbe anahtarı ticari meta haline, antika haline getirilmez. Bunu daha çok bizim varlıklı insanlarımız yapıyor. “Kâbenin anahtarı bende, evimde” diyor.

Kâbe’nin anahtarını satmak, örtüsünü satmak, bunları müzayedelere çıkarmak doğru davranışlar değil. Kutsal emanetler sadece nesilden nesile hatıra olarak intikal ettirilmelidir; daha güzel olanı ise sahipleri tarafından devlete/müzelere hediye edilmesidir. Ama böyle olmuyor. Adam dedelerinden miras kalan Kâbe’nin örtüsünü satıyor, kilidini, anahtarını satıyor… Bu tür eşyayı almak-satmak doğru ve hoş davranışlar değildir. Müslümanların kaynaklarını yerli yerinde kullanmaları gerekiyor. Allah’a malların nereden kazanıldığı ve nereye harcandığı hususunda hesap verilecektir. Dolayısıyla harcamalar yerli yerinde yapılmalıdır. Servet, milletin, ümmetin emanetidir. Servet bizde ise “şimdilik” kaydıyla bizdedir. Serveti güzel bir şekilde değerlendirmek gerekir.

Mukaddes emanetlerin alınıp satılması tarihte de görülmüş bir şey değildir. Peygamber Efendimiz (sav) sahabelerine hırkasını, sarığını, cübbesini, kılıcını hediye etmiş… Bu “emanetler” nesilden nesile intikal ettirilmiş, muhafaza edilmiş.

Mukaddes emanetleri ellerinde bulunduranlar hatıra olarak saklamalıdır. Ya da milletin malı olması için devlete götürmelidir. Bunlar müzede sergilenir; üzerine “falancanın hediyesidir” diye yazılabilir.

İslam dinine ait mukaddes emanetlerin Müslüman olmayanlar tarafından alınıp satması da uygun değildir. Böyle giderse hırka-ı şerif, sakal-ı şerif de satılır! Bir ilahiyatçı olarak içim sızlıyor.

Elinde mukaddes emanet bulunup da paraya da ihtiyacı olan varsa bunları Kültür Bakanlığı’na götürsün. Oraya teslim etsin. Öyle astronomik rakamlar da talep etmesin. Bakanlık makul bir bedel takdir eder herhalde.

Gençlik dönemimden bir hatıra nakledeyim. O yıllarda Türkiye’de büyük bir ekonomik buhran vardı… Suudi Arabistan hükümeti Türk hükümetine bir teklifle gelmişti. Diyorlardı ki “Mukaddes emanetleri bize verin size istediğiniz kadar yardım edelim.” Hangi hükümet zamanında olmuştu şu anda hatırlayamıyorum. Allah onlardan razı olsun. “Bunlar bize ecdadımızdan kalan emanetlerdir, sahip çıktık, sahip çıkacağız. Mukaddes emanet lazımsa Türk milletine de lazım.” şeklinde bir yaklaşımla Suudilere ret cevabı vermişlerdi.’

Hilmi Aydın
İstanbul I Nolu Anıtlar Kurulu Başkanı
(Topkapı Sarayı Eski Müdürü)

‘Böyle giderse sakal-ı şerif de satılır!

Kutsal emanetler, kutsal eşyalar inancımız gereği hürmet edilen, milletimizin ortak değerleridir. Adı üzerinde kutsal emanet… Bunların değeri, maddi kıymetlerinden ziyade çağrıştırdığı manevi güzelliklerle alakalıdır. Dinimize ait kıymetler hiçbir zaman, hiçbir şekilde maddi ölçülerle kıyaslanmamalıdır. Hırka-ı Şerif’i düşünün… Hırka-i Şerif’e peygamberimizin gül kokusunu üzerinde barındırdığı için hürmet ederiz. Onun kıymeti Peygamberimizin (sav) gül kokusunu bizlere taşımasıyla alakalıdır. Bu tür kutlu emanetlere baha biçilemez/biçilmemelidir.

Yıllarca Topkapı Sarayı Hırka-i Saadet Dairesi’nin Kutsal Emanetler Bölümü’nde hizmet ettim. Kutsal emanetlerin tozunu sildim, hizmetçisi oldum. Topkapı Sarayı yıllarca 3 kıtaya hakim olan bir devletin; Osmanlı devletinin yönetim merkezi oldu. Saray hem yönetim merkeziydi hem de padişahın konakladığı mekandı. Topkapı Sarayı’nın en güzide yeri “Kutsal Emanetler”in bulunduğu mahaldi. Burası her zaman ve dönemde yöneticilerin ve halkın gözbebeği oldu. II. Mahmud döneminden itibaren “Hayırların fethi, şerlerin def’i için” Kutsal Emanetler bölümünde 24 saat Kur’an-ı Kerim tilavet edilmeye başlandı. Hâlâ da bu güzide mekanda kesintisiz olarak Kur’an-ı Kerim okunuyor. Bu niçin yapılıyor? Mukaddes emanetlere, Peygamber Efendimizin (sav) emanetlerine hürmet etmek için yapılıyor.

Tabiidir ki dinimizde eşyaya kutsallık atfedilmez. O eşyanın çağrıştırdığı manaya hürmet edilir. Hz. Ömer’in Hacerü’l-Esved’in karşısına geçerek “Ey karataş, bilirim ki, senin elinde ne bir fayda ne de bir zarar verme imkânı vardır. Ancak seni Rasûlullah öptüğü için öpmek istiyorum” dediğini hepimiz biliriz.

Kutsal emanetler kapsamında olan Kâbe anahtarının Portakal Müzayede tarafından satışa arz edilmesi manevi kıymetleri ranta dönüştürme çabasıdır. Bu çaba herkes gibi beni de son derece üzdü. Bu hareket sadece ferdi bir şey değildir, tüm millete karşı yapılmış bir saygısızlıktır. Çünkü Kutsal Emanetler hepimizindir, tüm milletin ortak değeridir. Halihazırda Topkapı Sarayı’nda 20 kadar Kâbe anahtarı bulunmaktadır. Yapılması gereken Kâbe anahtarının Topkapı Sarayı Kutsal Emanetler Bölümü’ne hibe edilmesidir. Yahut Kültür Bakanlığının Kâbe anahtarını satın alması gerekir.

Böyle giderse sakal-ı şerif de satılır! Bir zaman İzmir’de bir gazino sahibi sakal-ı şerif’i satarken yakalandığında “Dedemden miras kaldı” demişti.’

Sami Tokgöz (Koleksiyoner)

‘Mukaddes emanetler müzelere kazandırılmalıdır.

Dünyanın her tarafında eski eserler rağbet görüyor. Müzayedelerde tarihi eserler kadar kutsal emanetler de satışa konu ediliyor. Geçtiğimiz yıllarda İngiltere’de Kabe’nin anahtarı satılmıştı. Antikacılık anlayışı geliştikçe satışa konu edilen metalar da çeşitleniyor. Abdülhamid Han döneminden kalma Kâbe-i Muazzama’nın ipek örtüsü (örtünün tamamı) Türkiye’de bir müzayedede satılmıştı. Böylelikle kutsal emanetlerin de müzayedelerde satışa sunulduğuna şahit oluyoruz. Bunları ya şahıslar ya da kurumlar satın alıyor. Mukaddes emanetlerin satışa konu edilmemesini ille de satılacaksa kurumlara/müzelere kazandırılmasını temenni ediyoruz. Böyle olursa kutsal emanetler yine halkın gözü önünde olur.’

İbrahim Ethem Gören/Dünya Bülteni

Paylaş:

Yorumlar

“703) KABE’NİN ANAHTARININ SATILMASINA TEPKİLER BÜYÜYOR!” yazisina 3 Yorum yapilmis

  1. Süleyman yorum tarihi 12 Aralık, 2009 19:48

    kim satıyorsa onu da biz parçalar satarız hainler dinsizler

  2. perle yorum tarihi 13 Aralık, 2009 23:37

    ***SATILMAMIS!
    RAFFİ PORTAKALI BUGÜN İZLEDİM.
    –yahudilerin elinde olmayan BİRSEYİMİZ VARMI ACABA?
    *İSTE..DÜRÜSTLÜKLE YASAYAN TÜRKLER*****HİCBİRSEYLERİNE HAKİM OLAMAMISLAR:((
    NİYEMİ?
    CÜNKÜ,DİGERLERİ,PARA:(—İLE DÜNYADAKİ HERSEYE HAKİM OLDUKLARINDAN!

  3. süleyman aydoğan yorum tarihi 14 Aralık, 2009 16:05

    bu olayın amacı KABE-İ MUAZZAMANIN HZ ALLAHIN EVİNİN MÜZE YAPILMASINA KADAR GİDER.. engellenmesi lazımdır…

Yorum yap