393) TÜRK’ÜN DÜŞMANA MERHAMETİ: “KURTULUŞ VAPURU”
Yayin Tarihi 11 Nisan, 2009
Kategori TÜRK DÜNYASI
“KURTULUŞ VAPURU”
“Tarihte belki de hiç bir vapur, onun kadar umutla beklenmemiş, onun kadar sevinçle karşılanmamıştı. Ve yine hiç bir vapur derinliklerde onun kadar kolay unutulmamıştı”
BÜYÜK AÇLIK
Bu gün soykırım suçlamalarının ardı arkası kesilmezken, Türkiye 2. Dünya Savaşı sırasında Alman işgali altındaki Yunanlılara yardım eli uzatan tek devletti…
Tarihler 6.Nisan.1941‘i gösterirken Hitler, Mussolini İtalyası’na verdiği “Yunanistan’ı işgal” görevinin yerine getirilmemesi üzerine Alman Nazi Orduları Yunanistan’a saldırdı ve 20 gün içerisinde tamamen işgal etmiş oldu. I.Dünya Savaşı sonunda Türkiye’yi işgal etme macerasından hüsranla vazgeçmek zorunda kalan ve göz diktikleri Ege bölgesinden İzmir’i yakıp, yıkarak ayrılan Yunanlılar ekonomilerini düzeltemeden yeni bir sarsıntıya uğramış, Almanlar tarafından işgal edilmişlerdi.
Yunanistan’ın Naziler tarafından işgalinin asıl yıpratıcı etkisi, ülkenin yiyecek stoklarının yağmalanması ile başladı. Hitler, yüzyıllardır topraklarında yetişen ürünler ihtiyacını karşılamaya yetmediği için gıda ithalatı yapan Yunanistan halkının kısıtlı yiyeceğine, Rusya sınırındaki ordularını beslemek için el koymuştu.
Atinalılar, parasını ödeyerek dahi, yiyecek bulmakta zorlanmaya başlamıştı. Taşradan Atina’ya yiyecek taşınması, savaş sırasında demiryolları tahrip edildiği için durmuştu. Denizden de sevkiyat yapılamıyordu çünkü batırılan gemilerin enkazları tehlike yaratır durumdaydı. Ayrıca savaş sırasında dökülen deniz mayınları birçok bölgeye sefer yapmayı olanaksız kılıyordu.
Eldeki kısıtlı gıdanın dağıtımı karneye bağlanmıştı. Ancak bu karnelerle dağıtılan yiyecek sembolik miktardaydı. Normal bir insanin günlük tüketmesi gereken 1200 kalori iken ve asgari yaşam için 900 kalori gerekirken, devlet, karneler karşılığında ayda sadece 300 kalorilik yiyecek tahsis ediyordu. Karaborsa yaygınlaşmıştı.
Özellikle yoksul mahallelerde açlık öylesine büyüktü ki, halk, at, eşek hatta kedi, köpek eti yiyordu. 1941 sonbaharında açlıktan ilk ölümler başladı.
Bugün Yunanistan’da, açlık nedeniyle 2. Dünya Savaşı boyunca ölenlere ilişkin sayılar tartışmalıdır. BBC, 500.000 kişinin öldüğünü söylerken, Kızıl Haç bu sayıyı 250.000 kişi olarak açıklamaktadır. Ancak, Yunanlı tarihçiler bu rakamların politik kaygılar taşıdığını belirtmekte ve gerçek ölü sayısının 70.000 kişi civarında olduğunu vurgulamaktadır.
YARDIM EDEN TÜRKİYE YOKLUK VE AÇLIK ÇEKİYORDU!
İşgalin başladığı ilk günden itibaren Atina halkının tek umudu, dışarıdan ulaşacak bir yardımdı. Bu yardım için düşünülen ilk ülke, Yunanlıların işgal edip mezalim yaptıkları komşu Türkiye oldu.
Ancak o günlerde Türkiye’de de kıtlık yaşanıyordu. Tarımda çalışabilecek nüfusun büyük bölümü savaşın başlarında askere alınmış, yiyecek stokları, olası bir savaş ihtimaline karşı, orduyu beslemek üzere ayrılmış ve seferberlik ilan edilmişti. 17 Aralık 1941′de Türkiye genelinde, ekmeğin “karne” ile dağıtılmasına karar verildi. Karne ile ekmek dağıtımına Ocak ayında başlanırken; aile reislerinden alınan beyannamelere göre herkese, adına düzenlenmiş bir “ekmek karnesi” verilmişti.
Buna rağmen Türk basını, komşu ülkede yaşanan büyük açlığa duyarlı davranıyor, gelen haberleri kamuoyuna titizlikle yansıtıyordu. Türk halkı da konuya aynı duyarlılıkta yaklaşıyor, kısıtlı imkanlarına rağmen, komşu ülkeye yardım etmek için elinden geleni yapmak istiyordu.
Sonunda Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, 19 yıl önce topraklarından attığı düşman ordusunun halkına yardım etmek için alınan karara imza attı. Yunanistan’a dostluk elini uzatan ilk ülke Türkiye olacak, Kızılay bu işe aracılık edecekti. Türk Hükümeti, savaşın sonuna kadar, Yunanistan’a 50.000 ton gıdayı göndermeyi taahhüt etmişti.
Kampanya, Kızılay tarafından yürütülecekti ancak Gümrük Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı temsilcilerinden oluşturulan bir komisyonun, gönderilecek malzemenin içeriğini onaylaması uygun görülmüştü. Kampanyaya İngiliz Kızıl haçı ve Amerika’da yaşayan Rumların kurduğu dernekler de maddi destek verecekti.
Kısıtlı imkanlara rağmen, kampanya yurt çapında büyük ilgi gördü. Yardım yapmak isteyenler bu taleplerini komisyona bildiriyor, onaylanan yardımlar, uluslararası Kızılhaç kurallarına göre paketlenerek yolculuğa hazırlanıyordu.
Devletin elinde bu yardımları taşıyabilecek kapasitede bir gemi bulunmadığından, Kızılay, yardımları taşımak için özel sektörün elindeki vapurlar arasından, kış aylarında açık deniz seyrine dayanabilecek durumda olanları tespit etti.
Sonunda Tavilzade Biraderler şirketinin elindeki 2400 tonluk kuru yük gemisi uygun bulundu. 1882 yılı yapımı gemi, ilginç bir rastlantı sonucu 19 yıl önce Yunanistan ile yaşanan savaşla aynı adı taşımaktaydı:
KURTULUŞ
Kurtuluş Vapuru, dört tarafına Kızılay amblemleri konularak sefere hazırlandı. Bu amblemler Kurtuluş’u, seyir esnasında savaş uçakları ve denizaltılar tarafından saldırıya uğramaktan koruyacaktı. Kurtuluş Vapuru’nun izleyeceği rotanın belirlenmesi de başka bir sorundu. Savaş öncesinde Ege’den geçen ticaret rotalarına, işgal sırasında dökülen mayınlar, seyir için büyük tehlike oluşturuyordu. Bu nedenle vapurun her seferi için Yunan, Alman, İtalyan ve İngiliz hükümetleri ile yazışmalar yapılıyor, Kurtuluş’un rotası için onay alınıyordu.
İlk seferi için 13 Ekim 1941′de, Karaköy rıhtımından yola çıkan Kurtuluş Vapuru mürettebatı, durumun dehşetini daha Pire Limanı’na girerken fark etmişti. Limanın içi, bombalanma sırasında burada bulunan gemiler batırıldığından bir gemi mezarlığını andırıyordu. Kurtuluş, batıkların arasından güçlükle kıyıya yanaştı. Vapurun yiyecek getireceği haberini alan binlerce Atinalı, saatlerdir onun gelişini bekliyordu.
Yardımlar, Kızılhaç tarafından, hastanelerden başlamak üzere, önceden belirlenmiş listeye göre dağıtıldı. Bu çalışmalara refakat eden Alman ve İtalyan askerleri ise, Türk delegeleri ve Kızılhaç görevlilerine nazik davranıyordu.
Mürettebat gördüğü manzaradan o kadar etkilenmişti ki dönüş için kumanya olarak ayırdıkları yiyecekleri limana bıraktılar.
Kurtuluş Vapuru, Pire Limanı’na her biri diğerinden daha acılı öykülerin yaşandığı üç sefer daha yaptı ve Şubat 1942′ye kadar bu 4 seferde yaklaşık 7.100 ton gıdayı Yunan halkına ulaştırdı. Bu yardımlar, elbette sorunun çözümü için yeterli değildi. Ancak Yunan halkı, efsaneye dönüşen Kurtuluş Vapuru sayesinde, umutla beklemeyi ve gelen yardımları paylaşmayı öğrendi.
Kurtuluş Vapuru, 20 Şubat 1942′de saat 9.15′de Marmara Adası’nın kuzey kayalıklarında, yaklaşık 2000 ton gıda ile sulara gömüldü. Kurtuluş’un 36 kişilik mürettebatı kazadan sağ kurtulmayı başardı.
1824′den başlayarak kuruluşuna kadar birkaç yıl içinde 50 binden fazla Türk’ü Mora yarımadasında çıkarttıkları isyanda soykırıma uğratan, Kurtuluş savaşında Anadolu’dan kaçarken kadın, çocuk demeden bir kez daha katleden, AB Raporunda sözde Pontus soykırımını kabul etmemizi isteyen, Yunanistan’da soykırım anıtları diken, işte bu Yunanistan devletiydi…
Yunanistan, Türk Milleti’nin eşi görülmemiş şefkati ve açken dahi paylaşabilen yüksek erdemi sayesinde binlerce insanını ölümden kurtardığımızı unutmuş olsa bile, tarihi gerçekler inkar edilemez şekilde hep karşımıza çıkacaktır.
Kurtuluş Vapuru gibi… Mora’da yaptıkları Türk Soykırımı gibi!…
Kaynak: sskurtulus.com
Yorumlar
“393) TÜRK’ÜN DÜŞMANA MERHAMETİ: “KURTULUŞ VAPURU”” yazisina 5 Yorum yapilmis
Yorum yap
İşte biz buyuz türklük bu aynaya baksınlarda utansınlar
ey yunanlı adiler navarin olayından sonra bile size yardımcı olan karnınızı doyuran bu kahraman millet gün gelir yediğiniz ekmeğin hesabını sorar !!!!! akıllı olun uslu durun !!!!!
Evet! Bizim ADIMIZ TÜRK… Biz Yardımsever bir MİLLET’iz. Ama ki,BİZİ kızdırırlarsa da, GÖRECEKLERİ VARDIR… BİR KÜKREMEYE BAŞLARSAK; HİÇBİR MİLLET KARŞIMIZDA DURAMAZ…
Okudukca gurur duydugumuz gecmisimize güzel bir örnek daha.Hani heyecanla kalp carpintisi, sevinc,hüzün karisik duygular yasar insan…
Okudukca duygulandim dogrusu,okudukca okumak istedim.Insanin kendine ettigini baska bir insan etmezmis,bizler de dogru dürüst gecmisimize sahip cikmamakla,okumamakla en büyük kötülügü kendimize yapiyoruz en basta.Sagolun hocam paylasim icin,saygilarimla..
*İNANINIZ BUNU ASLA!!!ANLAMAK İSTEMEYEN..POLİTİKALRINDAN//DİNİ MİSYONLARINDAN ASLA VAZGECMEYEN MİLLETLER İCİN BUNU NİYE YAPARIZ?!-HİC ANLAMAYACAGIZ!:(YAZIK!..GECEN ZAMANA;(*TÜRKÜN RUHUNDAKİ GÜZELLİGİ BOSUNA..HARCAMAYA!