94) KONUŞMADA VE YAZIMDA SIK YAPILAN YANLIŞLAR

Yayin Tarihi 2 Şubat, 2009 
Kategori SOSYAL, TÜRKÇE

Sık Yapılan Yanlışlar

“kendi” mi “kendisi” mi

“Kendini bıraktı, kendisini kaptırdı, kendisi istedi” vb. cümlelerde nerede ‘kendi’, nerede kendisi’ sözcüğünü kullanacağını karıştıranlar olabilir. Dönüşlü kişi adılı (şahıs zamiri) “kendi” sözcüğünün birinci ve ikinci tekil (ve çoğul) çekimlerinde yaşamadığımız tereddüt, üçüncü tekil kişi çekiminde karşımıza çıkar. Doğrusu “kendi” midir, “kendisi” mi? Birinci kişi çekimi “kendi-m”, ikinci kişi çekimi “kendi-n” olurken sözcüğün aldığı iyelik ekini, üçüncü kişi çekimine girerken de alması; yani çekimin “kendi-si” olması gerekir. Ancak “kendi” sözcüğünün sonundaki, aslında ek olmayan, “i”nin iyelik eki sanılması, “kendisi” yerine “kendi” kullanımını yaygınlaştırmıştır.

“Kendi” sözcüğü, kişi anlamı taşımadığı durumlarda (sözgelimi “kendi başına, kendi derdine düşmek, kendi gelen” gibi deyimlerde) eksiz kullanılır; üçüncü kişi anlamı taşıdığında iyelik eki alır. Yani, “kendisi istedi” mi, “kendi istedi” mi demenin doğru olacağı yolunda tereddüt yaşandığında birinci ve ikinci kişi çekimleri düşünülebilir. Birinci kişi için “Kendi-m istedim”, ikinci kişi için söz konusu ise “Kendi-n istedin” deniyorsa üçüncü kişi için de “Kendi-si istedi” denmesi gerektiği sonucuna varılabilir.

Kaynak: Feyza Hepçilingirler, Türkçe Günlükleri; Cumhuriyet, Kitap

güzel erkek

“Güzel” sözcüğü nitelendirme sıfatı olarak kadın, kız ve çocuklar için kullanılır. Erkek için “yakışıklı” sözcüğü daha doğrudur. Bu yanlış kullanım “kadınsı bir güzelliği olan erkek” anlamını doğurur.

korkunç güzel

“Çok güzel, olağanüstü güzel, fevkalâde güzel, nefes kesecek kadar güzel, harikulâde güzel” gibi söyleyişler varken “korkunç güzel” demek doğru değildir.

hayret bir şey

“Hayret” sözcüğü Türkçede ya ünlem olarak ya da “hayret etmek” şeklinde bir birleşik sözcük olarak kullanılır. Bu nedenle “hayret edilecek bir şey” demek daha doğrudur.

Saat 05.00 gibi gelirim.

“Gibi” sözcüğü bir benzetme edatıdır. Benzetme edatları, bir şeyin bir başka şeye benzetilmesi sırasında anlatımı tamamlayıcı bir görevle kullanılırlar. “Saat beşte, beşe doğru, beş civarında, beş sularında” gibi seçenekler varken “beş gibi” kullanılışı uygun değildir.

yakinen tanımak

yakin = (Arapça) sağlam bilgi, iyi, kat’i olarak bilme

Dolayısıyla “yakinen tanımak” yerine “yakından tanımak” demek gerekir.

istihbarat almak

“İstihbarat”, “haber ve bilgi alma, duyma” anlamlarına gelen “istihbar” sözcüğünün çoğuludur. Dolayısıyla “istihbarat” zaten haber alma anlamını taşıdığı için “istihbarat almak” yanlış bir kullanımdır.

görmemezlikten gelmek

Konuşma veya yazı dilinde sık sık karşılaşılan hatalardan biri de iki olumsuzluk ekinin üst üste getirildiği –mAmAzlIktAn gelmek yapısıdır.

Ekte iki olumsuzluk eki bulunmaktadır. “Görmemezlikten gelmek” örneğinde, gör- eyleminin me- eki ile olumsuz çatısı kurulmuş; ardından bu olumsuz çatının üstüne olumsuz sıfat fiil eki –mez ve isimden isim yapma eki –lik getirilmiştir. Dil bilimde ek yığılması olarak tanımlanan bu ifadenin yerine, -mazlıktan / -mezlikten gelmek yapısının kullanılması uygun olacaktır.

tayin olmak

“Atama” anlamındaki “tayin”, ancak “etmek, edilmek, olunmak” yardımcı fiilleriyle veya “tayin-i çıkmak” yapısıyla kullanılabilir.

Aynı şekilde, iptal olmak, kaydolmak, keşfolmak, tahrip olmak vb. birleşik eylemlerin uygun kullanılışı iptal olunmak, kaydolunmak, tahrip edilmek vb. dir.

yazılı metin

Metin, zaten yazılı olduğundan ilk sözcük gereksizdir.

bedbaht

Nutuk’ta geçen sözcük “fenalık, kötülük isteyen” anlamlarına gelen “bedhah”tır. Ancak zaman zaman Nutuk okunurken “bahtsız, kötü bahtlı” anlamlarına gelen “bedbaht” sözcüğü kullanılmaktadır.

delâlet

Nutuk’ta geçen sözcük “doğru yoldan sapma” anlamına gelen “dalâlet”tir. Ancak zaman zaman Nutuk okunurken “yol gösterme, kılavuzluk” anlamlarına gelen “delâlet” sözcüğü kullanılmaktadır.

fen ve sosyal bilimler

Yapıca farklı iki tamlamayı bu şekilde birleştirmek, bir anlatım bozukluğudur.

değişik versiyon

Fransızcadan dilimize giren versiyon ‘değişik biçim’ anlamındadır. Doğal olarak ‘değişik’ sözcüğüne gerek yoktur. Ayrıca ‘versiyon’ için ‘sürüm’ sözcüğü önerilmiştir. Türkçesi Varken Yabanı, Yabancısı Niye?

deniz sahili

‘Kıyı, yaka, yalı’ anlamındaki ‘sahil ’sözcüğü, denize değil; kara parçasına, örneğin adaya ait olmalıdır: ada sahili gibi.

fikrini kanıtlamak

Fikir (düşünce), ‘edinilir, danışılır, verilir, yorulur, çelinir, kabul edilir’; ancak kanıtlanmaz.

“Hayat kısa, sanat uzundur.”

Eski bir Yunan düşünürüne ait vecizenin çevirisinin doğru Türkçe olduğunu söylemek oldukça zor. Kısacası, sanatın uzunu, kısası olmaz. Bir dildeki anlamca uyumlu öğeleri bir başka dile anlam ve anlam ve üslûp kaybı olmadan  aktarmak gerektiğinde, buna benzer sorunlar ortaya çıkabilir.

râkip

Bu sözcükteki /a/ ünlüsünün özellikle sporseverlerce yanlış telâffuz edildiği görülüyor. “râkip” şekliyle eski dilde ‘binen, binici’ anlamına gelir. “Herhangi bir işte, bir yarışta, birini geçmeye çalışan, aynı şeyi elde etmeye çalışan kimse” anlamına gelen sözcük, kısa /a/ ile söylenmelidir.

süre / süreç

Sesçe benzeşen bu sözcükler doğru anlamlarıyla kullanılmadığı takdirde anlatımdaki ince ayrımlar da ortadan kalkacaktır. Türkçe Sözlük’te “süre”, ‘zaman parçası, zaman aralığı, zaman bölümü, müddet’ anlamındadır. “Süreç” ise ‘aralarında birlik olan veya belli bir düzen içinde tekrarlanan, ilerleyen, gelişen olay veya hareketler dizisi’ olarak tanımlanmaktadır.

direk

Türkçe “dire-” ‘bir şeyi dikine koymak, dikmek’ eyleminden türetilen “direk” ile, İngilizce “direct”ten dilimize geçen “direkt = doğruca, duraksız, doğrudan” sözcüğünün zaman zaman karıştırıldığı görülmektedir.

nüans farkı

Özellikle, yabancı dillerden yapılan alıntılar, anlamları tam olarak bilinemediği takdirde yanlış kullanılmaktadır. Fransızca “nuance” sözcüğü mecazen “fark, ayırtı” anlamındadır. Doğal olarak “nüans farkı” ifadesi hatalıdır.

güzergâh üzerinde

“Geçilen, geçilecek yer, yol” anlamındaki Farsça kökenli “güzergâh”tan sonra “üzerinde” sözünü getirmek yanlıştır. Çünkü sözcüğün köküne (güzer = geçme, geçiş) gelen “-gâh” yer veya zaman bildiren bir ektir.

kontrolsuz

Ünlü uyumlarına uymayan yabancı sözcüklerde son hecenin art/ön oluşuna göre art veya ön ünlü ek gelir (televizyon-lar, bone-ler). Ancak bazı yabancı kökenli sözcükler, ait oldukları dilin kimi ses özelliklerinden dolayı bu kuralın dışında kalır. Bandrol, kontrol, mol, bol (içki), parabol, sol (nota) vb. örneklerdeki palatal /l/ sesi ön sıradan (ince) söylenir. Dolayısıyla bu sözcüklere ön ünlülü ekler getirilir (bandrol-ü, kontrol-süz, mol-den, bol-ü, parabol-den, sol-e vb.)

mütehassıs – mütehassis

“Husus” kökünden gelen “mütehassıs”, ‘ihtisası olan, bir işin bir şubesini çok iyi bilen, uzman’; “hiss” kökünden gelen “mütehassis” ise ‘hislenen, duygulanan’ anlamındadır. Bu farka dikkat edilmesi gerekir.

geçerlik, güvenirlik mi; geçerlilik, güvenirlilik mi?

Türkçe Sözlük (TDK, 1998)’te

geçerlik = 1. Yürürlükte olma, değerini sürdürme, revaç: Bu para geçerlikten kaldırıldı. 2. Sürümü olma durumu: Bu malın geçerliği kalmadı.

geçerlilik = 1. Geçerli olma durumu, geçerlik 2. Fel. Bir kavramın, bir yargının mantık veya anlamı ve değeri bakımından onaylanabilir olması

güvenirlik = Güvenilme durumu, güvenilir olma durumu

güvenilirlik = Güvenilir olma durumu

Bu açıklamalara göre bu sözcükler arasında “geçerlilik”in Felsefe’de ayrı bir anlamı olması dışında bir fark yoktur. “Yeterlik” ve “yeterlilik” çiftinde ise anlam yükü birincidedir. Yeterlilik yalnızca ‘yeterli olma’ durumudur.

atıyorum

Son dönemlerde sıkça yapılan bir yanlış. Türkçede “atmak” sözcüğü argo’da ‘bilmeden, kestirerek söylemek’ anlamındadır. Burada iki yanlış görülüyor: İlki, argo sözcük kullanmak, ikincisi bilmeden konuşmak. Hâlbuki kastedilen yalnızca örneğin demek.

akıbetin sonu

“akıbet”, “son, kötü son” demek olduğundan bu iki sözcük yan yana kullanılmamalıdır. Yani “Bu akıbetin sonu ne olacak?” demek yerine “Bunun sonu ne olacak?” demek gerekir.

Türk sanayisi

Türkçemizdeki kimi Arapça kökenli sözcüklere ekleri kullanımında tutarsızlıkların olduğu görülüyor.  <mevziye/mevzisi; bayiye/bayie; mevkiye/mevkisi; sanayiye/sanayisi…> ile < mevzie/mevzii; mevkie/mevkii; sanayie/sanayi…> şekillerinden hangisi  doğru acaba?

 Türkçede ünsüzle biten sözcüklere /-l/ iyelik ve alofonları;  ünlü ile bitenlere ise /-sı/ iyelik eki getirilmektedir. <bayi, cami, mevki, mevzi, mevzu, sanayi vd.> örnekleri kaynak dilde, Türkçemizde bulunmayan bir ünsüzle (ayın) bitmektedir. Türk fonetiğinde yeri olmayan bu ses düştüğünden dolayı ünlüyle bittiği düşünülen bu sözcüklere /-sı/, /-si/ iyelik ekleri getirilmektedir. (Belki de Türkçenin ses yapısına uymuş olan bu şekilleri tercih edilmesi gerekirdi.) Ancak İmlâ Kılavuzu’nda <Hyhercorrect> şekilleri tercih edilen bu tür sözlerin asıllarına sadık kalınarak ünsüzle bittiği düşünülmüş ve doğal olarak savunma sanayii, düşman mevzii, gazete bayii… yazılması ve söylenmesi gerektiği belirtilmiştir.

öğretmenlik sertifikasına haiz olan

Haiz olmak, geçişli yani nesne isteyen birleşik eylemdir. <…-(y)a/-(y)e haiz olma> şeklinde yakla<şma< durumu eki (e durumu) ile kullanılması yanlıştır. Doğrusu <öğretmenlik sertifikasıNI haiz olan>dır.

düğün törenine teşrif etmenizi

<Şeref> kökünden türeyen ve <şereflendirmek, onurlandırmak> anlamlarını taşıyan teşrif adı veya teşrif etmek eylemi, aynı şekilde nesne almak zorundadır. (Nitekim aynı yapıdaki tebrik, takdir, tenkit, tehcir vb. yükleme durumu eki istemektedir.) Doğal olarak doğru şekil <Düğün töreniNİ teşrif etmenizi…>dir. Ancak uzun bir süredir bu
yanlış kullanım yaygınlaşarak doğru durumuna gelmiştir.

en çok satan

En çok satan gazete, en çok satan dergi…<satmak>… gibi etken geçişli bir eylem nasıl olurda <satılmak> anlamı taşıyabilir?Buradaki gazete veya dergi isimlerinin yayından çok, kurum adı olduğu düşünüldüğü takdirde zorlamada olsa bir anlam ortaya çıkabilir. Her şeye karşın <satmak > eyleminin bu yeni anlamının, bir <anlam ödünçlemesi> olduğu düşünülebilir. İngilizcede <to sell> eylemini hem satmak hem de satılmak anlamlarını taşıması, bizdeki bu kullanımın da İngilizceden alınma olduğunun bir kanıtı sayılabilir.

İngilizce dilini bilen eleman aranıyor

Gazete ve dergilerde sık sık görülen ilânlardan biri bu. Dil ile ilgili ilânlardaki böylesi bir “fahiş” hata düşündürücüdür. Türkçede, -ca /-ce eşitlik durumu eki, ulus adlarına eklenerek o ulusun dilini ifade eden adlar yapar. İngilizce, Almanca vd. , İngiliz ve Alman uluslarının konuştuğu/yazdığı dili belirtir. Etnik adlara getirilen –ca / -ce ekleri dil adlarını oluşturur. Bir başka şekilde, İngiliz dili, Alman dili ifadeleri de kullanılabilir. İngilizce dili, Almanca dili doğru kullanım örnekleri değildir.

ŞOV mu, SHOW mu?

Harf devriminden önce yazım kurallarının en önemlilerinden biri de Arapça ve Farsçadan dilimize giren sözcüklerin orijinal yazılışlarının korunması idi. Örneğin Osmanlıcada <srya><mhm>, <mvfk>yazılışları sırasıyla, <süreyya>, <mühim>, <muvaffak> şeklinde okunurdu. Yabancı kökenli bu tür sözcüklerin yazılışını Türkçeye uydurmak ise, çok büyük bir yanlış olarak kabul edilirdi.Lâtin asıllı Türk alfabesinin kabulünden sonra sözcüklerin söylendiği gibi yazılması veya yazıldığı gibi okunması imlâmızın temel ilkeleri arsında yer almıştır. <television>, <exhaust> İngilizce, <televizyon>, <egzoz> Türkçedir; <hors-d’oevre>, <robe de chambre> Fransızca, <ordövr>, <robdöşambr> Türkçedir.

Öte yandan toplumun eğitim düzeyinin yükselmesi, yabancı dil öğreniminin yaygınlaşması, ister istemez Türkçenin söz varlığının yanı sıra yazımını da etkilemektedir. Özellikle teknik sözcükler Türkçeye kaynak dildeki yazılışlarıyla girmekte ve yerleşmektedir. by-pass, hi-tecknow-how, show, TV guide, video vd. pek çok örnek, yazımdaki birliği ortadan kaldırmaktadır. Büyük bir bölümü Türkçe Sözlük ’te dahi yer almayan bu sözcüklerin İmlâ Kılavuzu’ndaki yazımlarında da tam bir kural veya tutarlılık yoktur. Örneğin İngilizce <show> sözcüğü <şov> şeklindeyken yine İngilizce <by-pass>ın yazılış değiştirilmemiştir.Yabancı sözcüklerin orijinal imlâlarıyla yazılması, dilimizin sescil yazım geleneğine aykırıdır. Bu tutum, yabancı sözcüklerin dilimize girişini de kolaylaştıracaktır.

Sayıların Yazımı

Ülkeler arasında sayıların yazımıyla ilgili iki yol vardır:

Ondalık imi olarak ‘nokta’, ayırma imi olarak ‘virgül’ kullanan ülkeler: Britanya ve ABD

Ondalık imi olarak ‘virgül’, ayırma imi olarak ‘nokta’ kullanan ülkeler: Britanya ve ABD dışında kalan ülkelerin tümü.

Türkiye hariç. Çünkü Türkiye’nin ne yaptığı belli değil. Düne kadar ondalık basamakları virgülle ayırıyorduk; bugün bu konuda da Amerikanlaştık. Oysa yerimiz ve tutumumuz belirgin olmalı. Sayın Güney Gönenç’in de dediği gibi, 13 YTL + 25 Ykr, 13,25 YTL, yani virgüllü; pi sayısı: 3,1416 diye (virgüllü) yazılmalıdır. Eğer gerekiyorsa sayıların okuma basamakları arasında nokta kullanılabilir; bu basamaklar arada boşluk bırakılarak da yazılabilir. Türkiye’nin nüfusu 61.253.546 diye yazılabileceği gibi, arada boşluk bırakarak 61 253 546 biçiminde de yazılabilir.

Aynı şekilde depremle ilgili büyüklük, şiddet sayıları 7.2 ya da 5.3 gibi değil, 7,2 ve 5,3 biçiminde yazılmalıdır. Bu konudaki başıboşluğa kesinlikle son verilmelidir.

Feyza Hepçilingirler, Yıldızların Suya Döküldüğü

teşekkür ediyorum

“Hadi et bakalım, bekliyorum.” demek geliyor insanın içinden değil mi? Teşekkür etmeden teşekkür etmiş gibi olunmuyor mu bu kullanımla?

Şimdiki zaman kipi, çok geniş kullanım alanlarına sahiptir diye, öteki kipler yerine sürekli onu kullanmak öteki kiplerin kullanım alanlarını daraltır. Türkçeyi tek kip kullanan, ilkel bir dil haline getirmek istemiyorsak buna da dikkat etmeliyiz.

“Teşekkür ederim” yerine “Teşekkür ettim.” diyenlere de var. Bunlara da, “Ne zaman? Hiç duymamışım.” demek geliyor içimden.

Feyza Hepçilingirler, Yıldızların Suya Döküldüğü

sağ kurtarılmak

“Boğaz Köprüsü’nden atlayan genç, bir balıkçı teknesi tarafından sağ kurtarıldı.” Kurtarılmak sözcüğü “sağ, canlı” anlamını da barındırdığı için bu cümledeki “sağ” sözcüğü gereksizdir. Bu bağlamda ölü olan biri sağ olarak kurtarılamaz, ancak ölü olarak bulunabilir.

Alper Bayındır / Uzun Lafın Türkçesi

kuraklık / kuruma

“Beyşehir Gölü de kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya.” tümcesindeki “kuraklık” sözcüğü yanlış anlamda kullanılmıştır. Çünkü “kuraklık” sözcüğü araziler, toprak parçaları ve bölgeler için kullanılır. Su birikintileri için “kuruma” sözcüğü kullanılmalıdır. “Beyşehir Gölü de kuruma tehlikesiyle karşı karşıya.”

Alper Bayındır / Uzun Lafın Türkçesi

tarif etmek

“Kendimi insanlara yazar olarak tarif etmiyorum.” Yemek tarif edilir, bilinmeyen bir yer tarif edilir; ancak bir insanın kişiliği tarif edilmez. Bunun yerine “tanıtmak” sözcüğü kullanılmalıdır. “Kendimi insanlara yazar olarak tanıtıyorum.”

Alper Bayındır / Uzun Lafın Türkçesi

maruz kalmak

“Böyle iltifatlara maruz kalmak beni çok mutlu ediyor.” “Maruz kalmak” sözü, olumsuz durumlar için kullanılır. Güzel bir duruma hiçbir zaman maruz kalınmaz. “Böyle iltifatlar duymak beni çok mutlu ediyor.”

Alper Bayındır / Uzun Lafın Türkçesi

mücadele oynamak

“Ünlü boksör arka arkaya oynadığı 108 mücadelede birçok madalya alır.” Burada “oynadığı” sözcüğü yanlış anlamda kullanılmıştır. Çünkü “mücadele oynamak” diye bir kullanım yoktur. “Mücadele” sözcüğü “yapmak” ya da “etmek” sözcükleriyle birlikte kullanılır.

Alper Bayındır / Uzun Lafın Türkçesi

manavcılık

“-cı” eki meslek ismi türeten bir ektir. “Bakırcı, saatçi, gümüşçü, demirci…” örneklerinde olduğu gibi meslek adı türetir. “Manav” sözcüğü zaten bir meslek adı olduğu için bu sözcüğe “-cı” ekini getirmeye gerek yoktur.

Alper Bayındır / Uzun Lafın Türkçesi

kötü bir kâbus

“Kâbus” zaten “kötü rüya” anlamına geldiği için “kötü” ve “kabus” sözcüklerini bir arada kullanmaya gerek yoktur.

Alper Bayındır / Uzun Lafın Türkçesi

TÜRKÇE TOPLULUKLARI

diksiyon3-200x200

Paylaş:

Yorumlar

“94) KONUŞMADA VE YAZIMDA SIK YAPILAN YANLIŞLAR” yazisina 3 Yorum yapilmis

  1. İlknur Arkun yorum tarihi 3 Şubat, 2009 20:24

    Yukarıdaki bilgileri okurken çok güldüm.çocuklarıma veya etrafımda, bu konuda kızdığım zamanlar oluyordu fakat,bu bilgilerden sonra kendi yaptığım yanlışlarında farkına vardım.ne kadarda komik bir duruma düştüğümü gördüm.)Halada gülüyorum,acaba bu yazıyı yazarken bile,kimbilir ne yanlışlar yapıyorum.Yılmaz beyin(pess be kızım)dediğinide sanki görebiliyorum.))ama söz en azından bundan sonra daha dikkat edeceğim. Yılmaz bey,bizleri heryönlü aydınlattığınız için size minnettarım.(umarım olmuştur))

  2. Ertuğrul Kapusuzoğlu yorum tarihi 5 Şubat, 2009 07:59

    Korkunç güzel; bir felaket.
    Güzel erkek varsa, yakışıklının işi ne.

    Üç sularından vazgeçmek niçin, gibisi de neymiş.

    Hayret bir şey mi?
    Asıl hayret bir şey her neyse sensin. Zevkinin çirkinliğine hayret etmiyorum, hayret bir şey.
    Bu çirkinlikle dalga geçmek amacıyla birkaç kere tekrarlarken, az kalsın dilime yapıyacaktı. Kovuverdim hayret bir şeyi.

    Yakinen tanımak, yakin kelimesinin anlamını öğrendikten sonra mümkün olabilir.
    Fakat, ben de dahil herkes bu kelimeyi yakından anlamıyla bilmektedir. Bundan sonra kimseyi yakinen tanımayacağım.

    Galiba tekil örnek; istihbar edinilir.

    Nefis mektubun her bir maddesine birer örnekle katılmak istedim; fakat pek çok olduğu için vazgeçtim.
    Çok faydalandım.
    Her konu, yayggınlaşma tehlikesiyle karşı karşıya olduğumuz sıkıntılar.
    Ancak….
    Bendeniz, halen sözcük ve tümcelere alışamadım.
    cik-çık ekinin, küçüklük, zavallılık anlamı yüklediği gibi bir ön yargım mı var, temelden böyle bir bilgim mi?
    Kelimenin suyu mu çıktı diyorum halen.
    Üç, beş, on; bazı hallerde daha da fazla kelimelerin oluşturduğu kelime gurubu cümleyken ve biz “cümlemiz, cümle alem vs. şekillerde bu kelimeyi kullanabilerken….” tümceye nasıl ulaşıldı.
    “Hepimiz” den farkıl bir şey olan “Cümlemiz”, herkes, pek çok işi ve kullanıldığı yere epeyce çokluk ifade eden; “Cümle alem-den” vazgeçmek istemiyorum.

    İşte benim sorunum da bu diyemiyorum; fakat meselem de artık ters gelmeye başladı.
    Yukarıda anlattıklarım; “derdim” de değiller.
    Galiba; “sıkıntıda” karar kılacağım.

    Bendeniz kılı kırk yarar ve bir türlü neticeye ulaşamazken, genç ve çocuklarımız, nefis makalede anlatılan “muhteşem” potları kırmakta elbette rekora gidecekler.

    Teşekkür ederim
    Çok faydalandım.
    Şöyle bir şey dilesem.
    Bu yazıdaki tek tek ikazlar, acaba bu yahatu başka başka sitelerin bir yerlerine, mümkünse her gün konamaz mı?
    Her gün bir yanlışlığa dikkat.
    Bir yerlere; “Türkçeyi doğru kullanıyor muyuz” köşesi.
    Teklif var, ısrar yok.
    Getirene, götürene, bize ulaştırana ve özellikle bu yazıyı kaleme alana…
    Müteşekkirim….
    (Diliyorum doğru kullanldım.”
    🙂

  3. Ruken Özbek yorum tarihi 1 Temmuz, 2009 22:46

    “Orada halen ikamet etmediği tespit edlmiştir” cümlesinde halen sözcüğü doğru kullanılmış mıdır?

Yorum yap