599) ELAZIĞ’DA BİR HALK KAHRAMANI, “ŞAHİT HABİBULLAH”
Yayin Tarihi 18 Şubat, 2012
Kategori AZERBAYCAN SAYFASI, KATEGORİLENMEMİŞ
ELAZIĞ’DA BİR HALK KAHRAMANI,
“ŞAHİT HABİBULLAH”
Şahit Habibullah’ı, 2010 yılında Elazığ Çelengi adlı kitabın Bakü’de tanıtımı sırasında tanımıştım. Kendi ifadesi ile “demir mühendisi” olan bu dünya tatlısı insan, güler yüzü, samimi ve içten davranışları, gülmece dolu konuşmaları ile hemen çevresinde bir sevgi halesi oluşturabiliyordu. Şahit Habibullah, Azerbaycan toprağı Karabağ’ın Ermeniler tarafından işgali sırasında gönüllü olarak cepheye koşmuş, aldığı yaralara aldırmadan savaşmış bir halk kahramanıydı. Gösterdiği olağanüstü cesaretinden dolayı Azerbaycan Devlet Başkanı merhum Haydar Aliyev, kendisine kahramanlık nişanı vermiş ve ödüllendirmişti.
İşte bu halk kahramanı, Gazi Şahit Habibullah, 2-4 Şubat tarihlerinde gerçekleştirilen Azerbaycan’ının bağımsızlığının 20. yılı etkinliklerine katılmak üzere Elazığ’a geldi.
Kısa bir süre önce İstanbul’da geçirdiği beyin ameliyatı her ne kadar kendisini sarssa da o, yaşama sevincinden de inancından da hiç bir şey kaybetmemişti. Yorgundu. Kolay değil geçirdiği ameliyat oldukça riskli ve önemliydi. “Ameliyat sonrası biraz arıza kaldı kafatasımda, doktorlar bir ikincisini olmamı söylediler, yakında ikinci bir ameliyat olacağım.”, diyordu.
Elazığ’ın Cumhuriyet Mahallesindeki Azerbaycan Park’ı ve Azerbaycanlı Şehitler Anıtı’nın açılış töreninde çok duygulanmıştı. Park açılışının akabinde Harput’taki Ulu camiye birlikte gittik. Aynı gün, Fırat TV salonunda gerçekleştirilen Kitap Tanıtım Toplantısında Şahit Habibullah da bir konuşma yapacaktı. Ancak, konuşmaya pek de mecali yoktu. Elini cebine attı. Önceden hazırladığı konuşma metnini çıkardı. Bana uzatarak; “benim yerime sen okur musun”,dedi. Aldım, yazıya bir göz attım, bir kaç harfin farklı yazımı ile bazı kelimeleri anlayamam benim bu güzel insanın isteğini yerine getirmemi engellemişti. Üzüldüm. Yetmiş yıllık ayrılık bizleri özde anlaşan ancak sözde zorlukla karşılaşan bir hale getirmişti. Sonra çözüm bulduk. Kitap tanıtım toplantısının sunuculuğunu yapan Azerbaycan Yazarlar Birliği Gençlik Şubesi Kâtibi, Reşad Mecid, Şahit Habibullah’ın duygularına tercuman oldu.
Şahit Habibullah’a, bu halk kahramanı, aynı zamanda 999’u semaver olan, üçbinden fazla müzelik büyük koleksiyonu ile Türk kültürünü yaşatan bu güzel insana, söz verdim. “Senin, duygularını ve yazdıklarını sen gittikten sonra yayınlayacağım”, dedim. Sonra Şahit Habibullah’ın yazısını Fırat Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Süleyman Kaan Yalçın’a verdim. Yalçın, Manas Yayıncılık tarafından basımı gerçekleştirilen Cafer Cabbarlı Hayatı, Sanatı ve Mücadeleleri adlı eseri Azerbaycan türkçesinden Türkiye Türkçesine aktarak kitaplaştıran arkadaşımızdı.
Sahi, Şahit Habibullah ne diyordu yazısında. Gelin isterseniz onun konuşma metnini birlikte değerlendirelim:.
“Bismillahirrahmanirrahim
Sayın Valim, Sayın, Belediye Başkanım, Sayın Rektörüm, Manas Yayıncılık’ın Genel Koordinatörü Sayın Şener Bulut, Saygıdeğer, Servet Kabaklı, Esat Kabaklı, Hadi Önal, Tarık Özcan, Recep Bağcı, Günerkan Aydoğmuş, Mithat Yılmaz, Azer Elmas ve değerli misafirler…
Konuşmama büyük Türk dünyasının ölümsüz lideri Mustafa Kemal Atatürk’ün sözleri ile başlamak istiyorum.“Büyük olmak için kimseye benzememelisin, kimseyi üstün görmemelisin, hiç kimseyi aldatmamalısın, memleket için gerçek idealin ne ise onu görmelisin. Herkes sana karşı çıkacaktır; herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır; önüne sonsuz engeller çıkacaktır; fakat sen bunlara karşı dayanıklı olacaksın. Kendini büyük değil, küçük, zayıf kabul ederek kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak, bu engelleri aşmalısın.
Bütün bunlardan sonra da sana büyüksün derlerse söyleyenlere güleceksin.”
Azerbaycan halkının büyük oğlu Haydar Aliyev’in “Bir millet, iki devlet” sözünü de dile getirmeden yapamayacağım. Bunu da hatırlatmak gerekir ki, Sovyet Rus takibinden kurtulup büyük Türkiye’ye sığınan Azerbaycan Türklerinin Mehemmed Emin Resulzade, Ahmetbey Ağaoğlu, Elibey Hüseynzade, Mirzebala Mehemmedzade, Almaz İldirim gibi çok değerli evlatlarına sıcak kucağını açıp onları himaye etmekle daha da yücelmişsiniz. Bugün onların mukaddes ruhları buradadırlar.
Aziz kardeşlerim!
Bana burada, bu muhteşem toplantının katılımcılarına büyük Türk kültürünün bir numunesi olan şahsi koleksiyonum hakkında bilgi verme imkânını tanıdığınız için sizlere derin şükranlarımı sunuyorum. Ben, Türk kültürünün bir inceliği olan semaverleri 20 yıl boyunca toplayarak büyük bir şahsi koleksiyon oluşturdum. Bugün şahsi koleksiyonumda 3000’den fazla irili ufaklı sanat numunesi vardır. Bu eserleri büyük bir azim, gayret ve sabırla bir araya getirdim. Çoğu kişi yaptıklarımı hayal dahi edemiyordu. Hatta uluslararası “MİR” Televizyonu kanalında benimle ilgili çektikleri bir saatlik belgeselin adını “Efsanevi Adam” koymuşlardı. Ben ise bu başarımın nedenini Türk İslam kültürüne olan büyük sevgimde ve Allah’ın bana bahşettiği kudret ve sabırda görüyorum.
Aziz dostlar!
1918 yılında büyük ve kudretli Türk komutanı Nuri Paşa’nın önderlik ettiği Kafkas-İslam Ordusu’nun Azerbaycan halkını dış güçlerden ve Ermeni çetelerinden kurtarışını hatırlatarak onun ve bu mücadelede şehit olmuş Türk evlatlarının mukaddes ruhları karşısında saygıyla eğiliyorum. En büyük idealim tıpkı Nobel Edebiyat Ödülü gibi bir ödülün Türk kültürüne hizmet edenlere verilmesidir. Bunun için kendi payıma düşen her türlü fedakârlığa hazırım.”
Habibullah’ın duygu ve temenni dolu yazısı burada bitmiyordu. Yazısının devamında Türk milletinin yaptığı ölmez sanat eserlerinden bahsediyor. Daha sonra da şahsi koleksiyonu hakkında bilgi veriyordu. Semaverin Türk kültürünün, sanat ve zevkinin bir ürünü olduğunu belirtikten sonra 3000’den fazla eserden oluşan şahsi koleksiyonunu bu güne kadar Fransa’nın; Paris ve Sen Trope şehirlerinde, Marakeş’te, Tacikistan- Düşanbe’de, Mısır- Kahire’de, Almanya-Berlin’de, Avusturya- Viyana’da, İtalya-Roma’da ve çeşitli vesilelerle kendi ülkesi Azerbaycan’da sergilediğini belirterek; “Bütün buları söylemekteki maksadım şimdiye kadar Türk kardeşlerime bu sergiyi tam olarak gösterememiş olmanın üzüntüsünü bildirmektir. Bugün Sarkozi gibi Türk halklarına düşman kesilmiş şahsi menfaatini Fransız halkının menfaatinden üstün tutanlara bence en güzel cevap Türk dünyamızın birliğidir. Bu birliğe ve onun bayraktarı olan büyük Türk halkına sonsuz teşekkürlerim var.”, cümleleri ile bitiriyor.
Türk milleti, tarihin her döneminde olaylara yön veren kahramanlar; bilim ve sanat alanında da önderler yetiştirmeyi bilmiştir. Çanakkale, Kafkaslar, Balkanlar, Kurtuluş Savaşı nice isimli ve isimsiz kahramanların eserleridir. Azerbaycan Toprağı olan Karabağ da Ermeni çetelerinden mutlaka kurtarılacaktır. Yeter ki Şahit Habibullahları yaşatalım. Yeter ki millet olarak kendi kahramanlarımıza sahip çıkalım.
HADİ ÖNAL
Yorumlar
Yorum yap