5) MİLLET YUTMAZ, BU DOLMAYI !

Yayin Tarihi 27 Aralık, 2007 
Kategori BASIN-YAYIN

 

 

Millet yutmaz bu dolmayı!

Süleymaniye´de Türk askerinin başına “çuval” geçiren, terör örgütü PKK´ya silah veren, Barzani ve Talabani´yi koruyan ABD, şimdi “ne oldu” da bizim dostumuz oldu!
 
 
 
NEFRET EDİLİYOR


YapIlan araştırmalarda, Türk milletinin nefret ettiği ülkeler arasında yüzde 95´lik oranla birinciliği kimseye kaptırmayan ABD, bölgedeki işgal planını devam ettirebilmek için başlattığı “imaj” çalışmasını küresel medya aracılığıyla sürdürüyor.
 
ZİHİN BULANDIRMA


Vatandaşın zihnini bulandırmak amacıyla, üzerinde şehit askerlerimizin kanı bulunan ABD´yi birden bire “dost” ve “müttefik” ilan eden bir kısım medya, işgalci ülkenin kahpeliklerini unutturmak için manşetlerden, köşelerden ABD´ye övgü yarışına girdi.
 
Amerika niye tutum değiştirdi


Devletİn zirvesi, Milliyet´ten Fikret Bila´ya, “ABD Türkiye ile ilişkilerinde tutum değişikliğine gitti” demiş. Zirve´de iki isim var. Gül ve Erdoğan… Bila, “neden” diye sormadığı için bu yorumu kimin yaptığı şimdilik sır!!!
 
MEDYA KANALIYLA YÜRÜTÜLEN ABD´YE YENİ İMAJ OPERASYONUNU TÜRK MİLLETİ YUTMAYACAK
 
Çuvalı ne unutturdu?


Türk milletinin en çok nefret ettiği ülke olan ABD, bölgedeki işgal planı için başlattığı imaj çalışmasını küresel medya aracılığıyla sürdürüyor
 
ABD´yi, ´dost´ ve ´müttefik´ ilan eden bir kısım medya, işgalci ülkenin kahpeliklerini unutturmak için manşetlerden, köşelerden övgü yağdırıyor
 
Sahte dost ABD´ye yeni imaj çalışması tam gaz devam ediyor. Türk Silahlı Kuvvetleri´nin PKK´ya karşı gerçekleştirdiği başarılı sınır ötesi operasyonu fırsat bilen mütarekeci medya, “sahte dost” ABD´nin kanlı ve kirli icraatları unutturabilmek için başlattığı imaj harekatını sürdürüyor. Operasyonun “ABD´nin izni ve onayı” ile gerçekleştiğini özellikle vurgulayan mütarekeci zihniyet, Türk askerinin başına “çuval” geçirilmesi hadisesinin artık gerilerde kaldığını savunarak, övgüyle söz ettiği sahte müttefik ABD´yi Türk halkına şirin göstermeye çalışıyor. Mandacı medya, sadece Türkiye´de değil tüm dünyada itibarı her geçen gün düşen kahpe ABD´yi aklamak için çaba sarfediyor. Yapılan araştırmalarda, Türk milletinin nefret ettiği ülkeler arasında birinciliği hiçbir zaman kaptırmayan ABD, bölgedeki işgal planını devam ettirebilmek için başlattığı “imaj” çalışmasını küresel medya aracılığıyla sürdürüyor. Türk halkının zihnini bulandırmak amacıyla üzerinde şehit askerlerimizin kanı bulunan ABD´yi, birden bire “dost” ve “müttefik” ilan eden bir kısım medya da, işgalci ülkenin kahpeliklerini unutturmak için manşetlerden, köşelerden övgü yarışına girişti. Ancak, tüm bu yayınlar, ABD´nin kahpeliklerini unutturmaya yetmiyor.
 
Süleymaniye´de kara gün


4 Temmuz 2003 günü Kuzey Irak´ın Süleymaniye kentinde karargah kurmuş bulunan 11 Türk askeri ve Türkmen mihmandarları, peşmerge destekli ABD askerleri tarafından başlarına çuval geçirilerek gözaltına alınmışlardı. Süleymaniye´den alınarak Bağdat´a götürülen Türk askerleri sorguya ve işkenceye maruz bırakılmışlardı. Operasyonun ABD´nin en önemli milli bayramı olan 4 Temmuz Bağımsızlık Günü´ne denk getirilmesi ise ilgili kurum ve kişilerle irtibat kurulmasını engellemiş ve bundan dolayı 11 Türk askeri toplam 60 saat ABD askerleri tarafından alıkonulmuştu.
 
Bunlar hep hatırlanacak


Usta gazeteci Hulki Cevizoğlu, piyasaya yeni çıkan 1919´un şifresi (Gizli ABD İşgalinin Belge ve Fotoğrafları) isimli kitabında, Türkiye´nin işgalinde Amerika´nın başrol oynadığını belgeleri ile ortaya koydu:
“Yüce Üçler” olarak adlandırılan Amerika, İngiltere ve Fransa´nın devlet başkanları Wilson, Llyod George ve Clemenceau, Yunanlılar´ı İzmir´i işgale çağırmıştı. Yunan askerlerinin İzmir´i işgalinden dört gün önce, 11 Mayıs´ta, ABD filosu öncülüğünde bir savaş filosu İzmir limanına demirledi. Aslında Amerikalılar, Yunanistan´dan önce İzmir´i işgal amacındaydı.1919´un PKK´sı Yunan


Cevizoğlu, ABD´nin, bugün Türkiye´yi bölmek için nasıl terör örgütü PKK´yı kullanıyorsa, 1919´da da Yunanistan´ı kullandığına işaret etti. Cevizoğlu, kitabındaki tespitlerini şöyle sürdürüyor: Aradaki fark, PKK´nın terör ve vur-kaç yöntemlerini kullanması, Yunanistan´ın ise düzenli ordusu ile saldırması idi. Sonuçta, 1919 işgalinde, Yunanistan ABD´nin PKK´sı olarak kullanılıyordu! Aslında Amerikalılar, Yunanistan´dan önce İzmir´i işgal amacındaydı…Dostumuz olmadı


Yıllarca hep müttefiğimiz diye yansıtılmaya çalışılan ABD; hiçbir zaman Türkiye´nin gerçek dostu olmadı. İşte, geçmişten bugüne ABD´nin Türkiye´ye attığı kazıklardan bazıları:Eyaletlere bölecekti


ABD Temsilciler Meclisi, 31 Ocak 1896´da hazırladığı yasa taslağı ile Türkiye´yi eyaletlere bölmek istedi.
Lozan´ı hâlâ tanımadı
Amerika, her ne hikmetse Türkiye Cumhuriyeti´nin “Kuruluş Senedi” olan Lozan Antlaşması´nı tanımadı.  Savaş artıklarını sattı


ABD ile 1946 yılında imzalanan 10 milyon dolarlık anlaşmaya göre Türkiye, ABD´nin işine yaramayan savaş artığı malzemeleri satın alacaktı.
Kıbrıs ambargosu


Amerika Birleşik Devletleri, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı´nda Türkiye´ye ambargo uyguladı.Bölücüleri destekledi


ABD, Kürtleri sürekli kışkırttı; onları özgürlük ve bağımsızlık yalanıyla kandırarak isyana teşvik etti. Günümüzde de, terör örgütü PKK´yı desteklemekten geri kalmadı.
CIA gitti, Soros geldi


ABD´nin dış ülkelerde CIA aracılığıyla gerçekleştirdiği operasyonlar, yerini Soros operasyonlarına bıraktı.
 
Operasyona hep itiraz ettiler


Bugünlerde  Türkiye´ye verdiği desteklerden vem vurularak yerlere göklere sığdırılamayan ABD, bundan birkaç ay önce onlarca kez operasyona karşı olduğunu açıklamıştı. İşte o açıklamalardan bazıları:ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice: Türkiye´nin PKK´ye karşı düzenleyeceği sınır ötesi bir operasyon, bölgesel gerginlikleri genişletme riskini beraberinde getirebililir. Sınır ötesine kuvvetli bir hareket, hiç kimse için iyi değil. Ne  Irak için ne Türkiye için iyi. (08 Haziran 2007)

ABD Bağdat Büyükelçisi Ryan Crocker: Amerika, Türkiye´nin Kürdistan topraklarına askeri operasyon düzenlemesine kesinlikle karşıdır. Sınır ötesi bir operasyon ne Türkiye´nin, ne de Irak´ın çıkarınadır. (03 Temmuz.2007)

ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Tom Casey: Washington, Türkiye´nin Kuzey Irak´ta düzenleyebileceği olası bir askeri operasyona karşıdır. Biz, Irak´ın toprak bütünlüğüne inanıyoruz. Biz, PKK´ya karşı mücadelede işbirliğinin geliştirilmesi için hem Türk, hem de Irak hükümetiyle iyi şekilde çalışıyoruz. (12 Mart 2007)

ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü McCormack: Türkiye Kuzey Irak´ta bulunan Kürt göçmenlere karşı sertliğe başvurmamalı. (27 Mart 2007)

ABD´nin Irak koordinatörü David Satterfield: Bu kabul edilemez durumu bitirmek için yapılması gereken şudur. Kürt bölgesinin liderleriyle görüşülmelidir. Biz, askeri bir operasyon yapılmasını gerekli kılmayacak önlemlerin alınacağını umuyoruz. (20 Nisan 2007)
 
ABD nefreti yüzde 95


Türk milleti, Süleymaniye´de Türk askerinin başına “çuval” geçiren terör örgütü PKK´ya silah veren, peşmerge Barzani ve Talabani´yi koruyan ABD´yi hiç sevmiyor. Yapılan araştırmalara göre Türk halkının yüzde 95´i Amerika´dan nefret ediyor. Nefretin en önemli nedeni ise, ABD´nin bölücü terör örgütüne verdiği destek. Bu destek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan´ı da rahatsız etmişti. Erdoğan,  29 Ağustos 2007 tarihinde  New York´taki Düşünce Kuruluşu Dış İlişkiler Konseyi´nde gazetecilerin sorularını cevaplarken, “PKK kamplarında top, tank gibi ABD´ye ait maalesef ağır silahlar çıktı. Yakaladığımız PKK´lı örgüt mensuplarının elinden Amerika´ya ait silahlar çıktı. Sonunda Amerikalı yetkililer de bunu kabul etti. Son zamanlarda PKK terör örgütünün elinden irili ufaklı Amerika´ya ait silahların çıkması Türkiye´de korkunç bir tepki meydana getirmiştir” demişti. Erdoğan, 20 Ekim 2007´te Kanal 24´te Türkiye´de ABD aleyhtarı bir kampanya oluşturulmasını doğru bulmadığını açıklamıştı.
 
PKK´ya karşı ´bileşik kaplar´ formülü


Devletin zirvesine olan yakınlığıyla tanınan Milliyet gazetesi yazarı Fikret Bila, Türkiye-ABD ilişkilerinde yeni bir dönemin başladığını yazdı.
 
TSK´nın yurt içindeki ve Kuzey Irak´taki operasyonları sürerken, bir yandan da PKK´ya karşı alınacak diğer önlemler tartışılıyor. Türk Ceza Yasası´nın etkin pişmanlığı düzenleyen 221. maddesinin esnetilmesi, alınacak ekonomik ve sosyal önlemler gibi alanlarda kapsamlı çalışmalar yapıldığı Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan dahil olmak üzere yetkililerce de açıklandı. Hemen belirtmek gerekir ki henüz tamamlanmış, devletin zirvesinde mutabık kalınmış, sonuçlandırılmış bir metin yok. Çalışmalar sürüyor. Ancak devlet katında, özellikle güvenlik cephesinde benimsenen temel anlayışı yansıtabiliriz.
Bileşik kaplar etkisi


Devletin, PKK´yla mücadelede “bileşik kaplar” etkisi gösterecek üç ayaklı bir anlayışı benimsediğini söyleyebiliriz:
1- PKK´nın dağ kadrosuyla silahlı mücadeleyi sürdürmek, istihbarat alındığında operasyonlara devam etmek,
2- PKK´yla katılımı en aza indirecek önlemleri hızla yürürlüğe koymak,
3- Eşzamanlı olarak dağ kadrosunu indirmeye yönelik önlemler almak.
Devletin güvenlik otoriteleri, bu üç ayağın aynı anda çalıştırılmasının PKK üzerinde “bileşik kaplar” etkisi göstereceği düşüncesinde.
“Nasıl” sorusuna verilen yanıt şöyle:
“PKK´ya katılımı azaltacak önlemler devreye girerse, dağdan inme eğilimi de artar. Örgüte katılımın azaldığını gören dağ kadrosu da dağdaki koşullardan kurtulmaya çalışır. Dağdan inme başlarsa, PKK´ya katılmayı düşünenler de bundan vazgeçer.
Bir yandan örgüte katılımı frenleyecek olanaklar geliştirilir, dağdakiler inme eğilimine girer, diğer yandan da dağdaki silahlı güce karşı etkili operasyonlar sürdürülürse, bileşik kaplar gibi PKK aynı anda aşağı çekilir.”
Çuval geride kaldı


Devletin zirvesi son hava operasyonuyla ABD´nin tavrında gözlenen değişimi stratejik önemde görüyor.
Irak hava sahası ABD´nin kontrolünde olduğu için Türk Hava Kuvvetleri´nin gerçekleştirdiği büyük operasyonda havadan sağlanan “teknolojik istihbarat” ABD´den geldi. ABD´nin bu işbirliğini önemli bir tutum değişikliği olarak kaydeden devletin zirvesi, bunun PKK ve işbirlikçileri açısından da “umut kırıcı” bir etki yarattığı görüşünde.
Devletin zirvesinde yapılan değerlendirmeye göre, 1 Mart tezkeresinin geri çevrilmesi ve “çuval olayı” ndan bu yana iki ülke ilk kez birbirine bu kadar çok yakınlaştı. ABD´nin tavır değişikliği ve somut işbirliğine yönelmesi, 1 Mart´ın ve çuval olayının geride kaldığını gösteriyor.
Aynı değerlendirmeye göre, bu işbirliği süreli de değil. PKK´nın dağ kadrosuna karşı devam edecek bir işbirliği söz konusu. Bu tutumun PKK´nın son dönemde girdiği, “ABD bize karşı bir şey yapmaz” havasını da dağıttı. İleriye dönük ümitlerini kırdı.
ABD´nin katkısı


“TSK´nın son operasyonlarına ABD nasıl bir katkıda bulundu?” sorusuna verilen yanıt ise şöyle özetlenebilir:
“ABD daha önce taahhüt edildiği gibi üzerinde eyleme geçilebilir teknolojik istihbarat katkısı verdi. Bu istihbaratı alan TSK da hava operasyonlarını somut hedefler üzerinde gerçekleştirdi. Tabii ABD´nin hava çalışmasıyla verdiği teknolojik istihbaratın yanı sıra Türkiye diğer istihbarat kaynaklarından aldığı bilgileri de değerlendirdi. Havadan yapılan teknolojik istihbaratın ABD´den gelmesinin nedeni, Irak hava sahasının ABD kontrolünde olması.”
Stratejik hedef


Operasyonlarla birlikte alınacak diğer önlemlerin stratejik hedefi, devletin zirvelerinde şöyle tanımlanıyor:
“Stratejik hedef, terör örgütünün hedefine ulaşamayacağını görmesini sağlamaktır. Terör örgütü nihai hedefine ulaşamayacağını görürse, katılımlar durur ve ayakta kalamaz. Terörle mücadelede stratejik hedef budur. Terörle mücadelenin bir süreç olduğu unutulmamalıdır. Bir veya birkaç operasyonla sıfırlanacağını sanmak yanlış olur. Ancak sürecin sonunda terör örgütü amacına ulaşamayacağını anlarsa, terörle mücadele hedefine ulaşmış olur.”
Bilanço


TSK´nın gerçekleştirdiği operasyonların sonuçları ise henüz tam olarak saptanmış değil. Bu yöndeki çalışmalar sürüyor. Sonuçlar kesinleşince, Genelkurmay Başkanlığı´nın bu konuda kamuoyuna bir açıklama yapması olası. Kaç teröristin etkisiz kılındığına ilişkin henüz kesinleşmiş bir rakam yok. Ancak, PKK´nın, Zap-Avaşin, Haftanin, Hakurk, Metina ve Çemço bölgelerindeki kampları ile Kandil´deki ana karargâhındaki tesisleri etkili bir biçimde vurulmuş durumda. 
* Fikret Bila / Milliyet

http://www.belturk.be/go.php?go=3021594&do=details&return=last_news&pg=1-EYAD

 

 

Paylaş:

Yorumlar

“5) MİLLET YUTMAZ, BU DOLMAYI !” yazisina 2 Yorum yapilmis

  1. halil ergül arcan yorum tarihi 27 Aralık, 2007 17:57

    Ayıları Bol Devlete hiç bir zaman güvenilemiyeceğini beşikteki bebekler bile biliyor.ama bizim satılmış dönek basın bir türlü işine gelmediği için bilmiyor.neden? çünkü dolarlarla yemleniliyorlarda ondan.KAHROLSUN ABD,AB ve SATILMIŞ TÜRK DÜŞMANLARI.NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.

  2. SEFA ŞAT yorum tarihi 28 Aralık, 2007 17:19

    bazılarımız suyun derinliğini ve içersindeki zararlıları biliyorlar,ama neden açıklamıyorlar.biz boğazımıza kadar battıktan sonra feryat etsek ne olur,mühim olan abd.nin oyununa gelmemek ve önlemlerimizi önceden almak! 21.yüzyılda yaşasın türk birliği!!!

Yorum yap