398) İPEK YOLU

Yayin Tarihi 22 Nisan, 2009 
Kategori TÜRK DÜNYASI

İPEK YOLU

image0014.jpg

İpek endüstrisi, eski çağlardan beri birçok milletin hayatında çok önemli bir yer tutmuş; Uzak Doğudan gelen ipek ve baharat, Bat dünyası için, uluslararası ilişkilerde önemli bir rol oynamıştır. İpek, ayrıca Doğu kültürünün Batı tarafından tanınmasını da sağlamıştır.

Doğunun ipeği ile baharatının kervanlarla batıya taşınması, Çin’den Avrupa’ya ulaşan ticaret yollarını oluşturmuştur. Orta Çağda, ticaret kervanları, şimdiki Çin’in Xian kentinden hareket ederek Özbekistan’ın Kaşgar kentine gelirler; burada ikiye ayrılan yollardan ilkini izleyerek Afganistan ovalarından Hazar Denizine; diğeri ile de Karakurum Dağlarını aşarak İran üzerinden Anadolu’ya ulaşırlardı. Anadolu’dan deniz yolu ile veya Trakya üzerinden karayolu ile Avrupa’ya giderlerdi.

Doğudan batıya doğru gelişen bu ticari harekette, daha önceki çağlardan beri kullanılmakta olan bir yol şebekesinden yararlanılmıştır. Yoğun bir şekilde ipek, porselen, kağıt, baharat ve değerli taşların taşınmasının yanında kıtalar arasındaki kültür alışverişine de imkan sağlayan bu binlerce kilometre uzunluğundaki kervan yolları, zaman içinde ”İpek Yolu” olarak adlandırılmıştır.

İpek Yolu, Asya’yı Avrupa’ya bağlayan bir ticaret yolu olmasının ötesinde, 2000 yıldan beri bölgede yaşayan kültürlerin, dinlerin, ırkların da izlerini taşımakta ve olağanüstü bir tarihi ve kültürel zenginlik sunmaktadır. Orta Asya Türk cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını kazanmalarından sonra, İpek Yolunun hem bir ticaret yolu, hem de tarihi ve kültürel değer olarak yeniden canlandırılması gündeme gelmiş, bu yol boyunca inşa edilmiş ve artık kullanılmayan yapıların, yeni işlevler kazandırılarak korunmaları ve yaşatılmaları için çalışmalar başlatılmıştır.

Anadolu, coğrafi konumu nedeniyle, eski çağlardan beri çeşitli uygarlıkların doğup geliştiği bir yer olduğu gibi, doğu ile batı arasında bir geçit ve köprü işlevi de görmüştür. Bunun sonucu olarak, çeşitli dönemlerde, Kral Yolu (M.Ö. VI. yy.), Roma Devri Yolları (M.Ö. II. yy.) gibi, değişik doğrultu ve karakterde olan yol ağları Anadolu’yu sarmıştır.

Doğunun ipeği ile baharatının ve diğer ürünlerinin kervanlarla Batıya taşınması, Çin’den Avrupa’ya uzanan ve bugün ”İpek Yolu” olarak adlandırılan ticaret yollarını oluşturmuştur.

Ancak, İpek Yolları yalnızca ticaret yolları olmakla kalmamış, yüzyıllar boyu doğu ile batı arasında kültür alışverişini de sağlamıştır. Anadolu, İpek Yolunun en önemli kavşak noktalarından birini oluşturmuştur. Orta Çağda, ipek yolları Çin’den başlayıp Orta Asya’da birden fazla güzergahı izleyerek köprü niteliği taşıyan Anadolu’yu geçip Trakya üzerinden Avrupa’ya uzanmıştır.

Ayrıca, Ege kıyılarında Efes ve Milet, Karadeniz’de Trabzon ve Sinop, Akdeniz’de Alanya ve Antalya gibi önemli limanlar kullanarak deniz yolu ile Avrupa’ya ulaşmıştır.

Orta Çağda, Doğunun zengin ürünlerinin Anadolu üzerinden Batıya güvenli bir şekilde sevkini sağlayan Selçuklular, aldıkları önlemlerle ticari faaliyeti canlı tutarak devletin zenginliğini de artırmışlardır.

Zira, Orta Çağ Anadolusu’nda ticaret, devletin zenginliğini birinci derecede etkileyen faaliyetler arasında yer almaktaydı.Selçuklular, yabancılarla ticari anlaşmalar yapmışlar; Hıristiyan tacirlere, Müslüman tacirler gibi Anadolu topraklarında ticaret özgürlüğü tanımışlar; yolculuklarında karşılaşabilecekleri soygunlara ve her türlü zarara karşı devlet güvencesi sağlamışlardır.

Ticari yaşamı gözetmek amacıyla ”devlet sigorta sistemini” ilk kullanan ve ayrıca gümrük vergilerinde uyguladıkları indirimlerle ticari hayat özendirmeye çalışan yine Selçuklular olmuştur. Han ve kervansaraylar, bu aktif ortamın önemli görevler yüklenen kuruluşlarıdır.

Issız yollar üzerinde kaleyi andıran görünümleri, zengin taş süslemeleri, gelişmiş mekan tasarımlar ile, mimari açıdan da etkisi büyük olan bu görkemli yapılar, belli bir ulaşım programının ve güçlü bir yol politikasının uygulanması bakımından titizlikle ele alınmışlardır. Gerek Selçuklu gerekse Osmanlı dönemlerinde inşa edilen kervansaraylarda, kervanlar askeri birlikler tarafından korunurdu.

Kervansarayda kalındığı sürece yolcuların can ve malları teminat altına alınır, her türlü bakım ve hizmetlerin yerine getirilmesinden doğan giderleri karşılamak amacıyla vakıfları bulunurdu.

Bu yapılar, seyahat ve ticareti güvence altına alan, sosyal dayanışmayı sağlayan nitelikleri yanında, gelen tacirlerin mallarını pazarladıkları durak yerleri ve ayrıca önceden depolanan erzak ile mühimmatın ordunun sefer zamanında ikmalini kolaylaştıran üslerdi.

Genellikle yaya yürüyüşü ile 8-10 saati geçmeyen, deve yürüyüşüyle de bir gün süren 30-40 kilometrelik mesafelerde inşa edilmişlerdir.

Anadolu Selçukluları tarafından bu ticari yollar üzerinde inşa edilmiş olan konaklama kuruluşlarından devlet büyükleri ve hayır sahipleri tarafından yaptırılanlara “HAN”, sultanlar tarafından yaptırılan ve diğerlerine göre daha büyük ve görkemli olanlarına “SULTAN HAN” denmektedir.

O çağda, kırsal alanlarda kurulan han ve kervansarayların kaleye benzer, kalın ve sağır duvarlarıyla dışa kapalı yapılar olarak inşasını zorunlu kılan neden, güvenlik idi.

İçlerinde yolcuların yatmasına mahsus odalar, atların dinlenmesi ve eşyaların korunması için bölümler, mescit, yıkanma yerleri, çeşmeler ile nalbant, doktor, veteriner, araba ve koşum onarım hizmetleri de yer almaktaydı.

Han ve kervansaraylarda konaklayan yolcular din, dil, ırk fark gözetilmeden üç gün kalabilir, hastaysa tedavi edilirdi. Günde iki öğün yemek verilen, banyo ihtiyaçları karşılanan, hayvanlarına bakılan ve yem temin edilen bu yolculardan üç gün süreyle hiçbir ücret alınmaz, tüm giderler vakıftan karşılanırdı.

Bu vakıfların vakfiyelerinde nasıl yönetilecekleri, gelirlerinin neler olduğu, görevlilerin çalıştırılma şekilleri ve ücretleri açık olarak belirtilmekteydi.Yapılan araştırmalar sonucu, Anadolu’da yaklaşık 200 han ve kervansaray olduğu tespit edilmiştir.

Önemli Han ve Kervansaraylar

Sarıhan (Saruhan): Avanos-Ürgüp kara yolu üzerinde, Nevşehir’e 25, Avanos’a 6 kilometre uzaklıktadır. Bir Selçuklu eseri olan Sarıhan’ın 1238 yılında yapıldığı tahmin edilmektedir. Klasik sultan hanları planındaki yapı, kare avlulu yazlık bölümle, üstü kapalı ve dikdörtgen şeklindeki kışlık bölümden oluşmaktadır.

Ağzıkara Han: Aksaray-Nevşehir karayolu üzerinde, Aksaray’a 17 kilometre uzaklıkta olup, Anadolu’daki en önemli hanlardan birisidir. Selçuklu eseri olan ve Hoca Mesut Kervansarayı diye de anılan yapının, açık ve kapalı bölüm taç kapıları üzerindeki kitabelerden, 1231-1236 tarihleri arasında yapıldığı anlaşılmaktadır. Anıtsal taç kapısı, mihrabiyeleri ve geometrik motiflerle bezeli cephesi ile etkileyici bir görünüme sahiptir ve Selçuklu taş süsleme sanatının tüm özelliklerini göstermektedir.

Sultan Han: Aksaray-Konya karayolu üzerinde, Aksaray’a 42 kilometre uzaklıkta Sultanhanı kasabasında bulunan Sultan Han, 1229 yılında Selçuklu Sultan I. Alaaddin Keykubad tarafından yaptırılmıştır. Açık ve kapalı bölümleriyle yaklaşık 4990 m2′lik bir alana sahip olan yapı, Anadolu’daki Selçuklu kervansaraylarının en büyüğüdür. İleri taşan mermer taç kapısı, dıştan kulelerle desteklenmiş duvarlarıyla bir kaleyi andırmaktadır. Taç kapı ve mescidin geometrik bezemeleri, Selçuklu taş süsleme sanatının en güzel örneklerindendir.

Zazadin Han: Konya’ya 22 kilometre uzaklıkta, Aksaray-Konya karayolundan 5 kilometre içerde Tömek köyü yakınında olan ve Saadeddin Köpek Hanı diye de anılan Zazadin Han, 1235-1236 yıllarında yapılmıştır. Güney cephede, kapalı mekana yakın bir yerde bulunan açık bölüm taç kapısı, beyaz ve açık kahverengi taşlarla yapılmıştır. Güney cephenin inşasında, çok miktarda işlenmiş buluntu taş kullanılmıştır. Taç kapının hacimli kitlesi içinde, duvara oturmuş basamaklarla çıkılan ve zengin bir taş süslemeye sahip olan mescidi yer almaktadır.

Kızılören Hanı: Konya-Beyşehir karayolu üzerinde, Konya’ya 41 kilometre uzaklıkta olan Kızılören Hanı, 1206-1207 tarihlerinde Selçuklu sultanı I. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından yaptırılmıştır.

Ertokuş Hanı: Beyşehir-Eğirdir karayolu üzerinde, Gelendost ilçesinin Yeşilköy mevkiindedir. Kapalı bölüm kapısı üzerindeki kitabeden 1233 yılında yaptırıldığı anlaşılmaktadır.

Susuz Han: Burdur-Antalya karayolunun 2 kilometre içerisinde, Bucak ilçesine bağlı Susuzköy’ün içindedir. Susuz Han’ın, II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in saltanat döneminde, 1237-1246 yılları arasında bir tarihte yaptırıldığı tahmin edilmektedir. En gösterişli yeri taç kapısıdır. Girişin iki yanındaki mihrabiyelerin kemerleri üstünde yer alan ‘ejder’ ve ‘melek’ motifleri dikkati çekmektedir.

Kırkgöz Han: Burdur-Antalya karayolundan yaklaşık bir kilometre içerde, Antalya’ya 30 kilometre uzaklıktadır. Açık bölüm taç kapısı üzerindeki kitabeye göre han, II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in saltanat döneminde, 1236-1246 yılları arasında bir tarihte inşa edilmiştir.

Alara Han: Antalya-Alanya karayolundan 8 kilometre içeride, Antalya’ya 115 kilometre uzaklıkta, Akdeniz’e ulaşan yolların kontrolünde stratejik bir görevi olan Alara kalesinin yakında bulunmaktadır. Sultan Alaaddin Keykubad tarafından 1229-1230 yıllarında yaptırılmıştır.

Hunat Hatun Cami: Kayseri’nin merkezinde, Selçuklu sultanı Alaaddin Keykubad’ın eşi Mahperi Hatun tarafından 1238 yılında yaptırılan külliyenin bir bölümünü oluşturmaktadır. Kubbesi ve minaresi sonradan inşa edilmiştir. Doğu ve batı yönlerindeki taç kapıları, Selçuklu taş işçiliğinin en güzel örneklerindendir. Ahşap mimberi orijinaldir.

Gevher Nesibe Sultan Tıp Müzesi: Kayseri’de Mimar Sinan Parkı içinde bulunan Gıyasiye Medresesi ve şifaiyesi, XIII. yüzyılda, Selçuklu sultanı I. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından, kız kardeşi Gevher Nesibe Sultan’ın vasiyeti üzerine yaptırılmıştır. Dünyanın ilk tatbiki tıp okuludur.

Güpgüpoğlu Konağı: Kayseri kent merkezinde bulunan bu yapı, XVIII. yüzyılın sivil mimarisine güzel bir örnektir. İlk inşa edildiğinde tek katlı olan konağa, iki kat sonradan ilave edilmiştir.

Zelve Açık Hava Müzesi: Avanos’a 5 kilometre uzaklıkta olan ve üç vadiden oluşan Zelve ören yeri, peribacalarının en yoğun olduğu yerdir. İkonoklastik dönemde, yapılan manastır ve kiliselerle dini bir merkez haline gelmiştir. 1952 yılına kadar iskan edilen Zelvedeki köy, 3 kilometre uzağa taşınmış ve Zelve, açık hava müzesi olmuştur.

Göreme Açık Hava Müzesi: Nevşehir’e 13 kilometre, Göreme kasabasına 1,5 kilometre uzaklıkta olan Göreme Açık Hava Müzesinde, çeşitli dönemlerde kayalara oyularak yapılmış ve fresklerle süslenmiş kiliselerin yanı sıra manastır, kiler, mutfak, yemekhane bulunmaktadır.

Derinkuyu Yer Altı Şehri: Nevşehir-Niğde karayolu üzerinde, Nevşehir’e 30 kilometre uzaklıktadır. İlk Hıristiyanlar tarafından sığınma amacıyla yapılmıştır. Yeraltı şehrinde haç biçimli büyük bir kilise, konferans salonu, günah çıkarma yeri, havalandırma bacalar, kilerler, ambar, tandır bulunmaktadır. Halen 8 katı ziyarete açık olan Derinkuyu’nun, 2,5 km2′yi bulan alanıyla bölgenin en büyük yer altı şehri olduğu tahmin edilmektedir.

Ihlara (Peristrama) Vadisi: Ihlara Vadisi, yeryüzünde büyük değişikliklerin meydana geldiği üçüncü jeolojik dönemde, Hasan Dağı’ndan püsküren lavların oluşturduğu tüf tabakasının doğal etkenlerle erozyona uğraması sonucu oluşmuştur. Aşınmaya çok elverişli bu tüf katmanlarının çatlaklarında yol bulan termal özellikli Melendiz çayı, milyonlarca yıllık bir sürecin sonunda, 14 kilometre uzunluğunda ve yüksekliği yer yer 110 metreye ulaşan kanyon görünümlü bu vadiyi meydana getirmiştir Vadi, Ihlara (Yeşilyurt) köyünde başlayıp, Selime köyünde sona ermektedir. lhlara vadisi, doğal güzelliğiyle olduğu kadar, tarihi yerleriyle de ünlüdür. Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde, Kapadokya’nın en güvenilir sığınak-bölgelerinden birisi oldu. Pek çok kilise, manastır ve mağara-ev yapıldı. Bugün gezilebilen kiliselerdeki fresklerin 9-13. yüzyıllar arasında boyandığı sanılmaktadır. ilk dönemlerde yapılan fresklerde daha çok Doğu etkisi görülmektedir. Belisırma köyünde yoğunlaşan ve 10 ve 11. yüzyıllara tarihlenen kiliselerde ise Bizans üslubu egemendir.

HAZIRLAYAN: YILMAZ KARAHAN

KAYNAK: Kültür ve Turizm Bakanlığı

image0024.jpg

image0033.jpg

 

Paylaş:

Yorumlar

“398) İPEK YOLU” yazisina 1 Yorum yapilmis

  1. incinur dursun yorum tarihi 11 Ocak, 2011 18:32

    çok gzl bir site burası sizi çok sevdim hep gircem başka bilgide koyarsanız çok sevinirim resimler süper açıklamalar süper kısa ve öz.

Yorum yap