387) YÖK BAŞKANI, ABD’DE NE YAPIYOR?

Yayin Tarihi 12 Ekim, 2008 
Kategori BASIN-YAYIN

YÖK BAŞKANI ABD’DE

KÖTÜ YAKALANDI!

Yusuf Ziya Özcan başkanlığındaki bir heyet şu anda Amerika’da bulunuyor.

Özcan ve heyeti, temasları çerçevesinde, ABD’nin akademik işlerden sorumlu Dışişleri Bakan yardımcılığı yetkililerinden Thomas A. Farrell, ABD’nin Eğitim ve Kültür İşleri Dışişleri Bakan yardımcısı Goli Ameri, ABD Dışişleri Bakanlığı Küresel Eğitim Programları Direktörü Paul Hiemstra ve İngilizce Dili Programları Dairesi Direktörü John Connerly ile bir araya geldi.

Anadolu Ajansı, Özcan ve heyetinin, Amerikalı muhataplarıyla, Türkiye‘de yeni açılan üniversitelerde İngilizce okutman sayısının artırılması, ABD üniversitelerinin Türkiye‘de kampus açması, uzaktan eğitim ve  Fulbright bursunun artırılması konuları üzerine görüştüğünü aktardı.

Kulağa güzel mi geliyor?

Acele etmeyin. Ameri, Hiemstra ve Connerly’nin görev yaptığı Bureau of Educational and Cultural Affairs (BECA) yani Eğitim ve Kültür İşleri Bürosu hakkında biraz bilgi verelim.

Connerly’nin İngilizce Dili Programları bu büronun bir alt kolu. Büro sitesi tanıtımında bu programın amacı şöyle betimleniyor:

“Denizaşırı ülkelerde öğretmen yetiştirme programlarına katkıda bulunarak, ABD Yönetimi İngilizce’ye hakim bir dünya oluşturulmasına katkıda bulunur; böylelikle Amerikan üniversitelerinin, iş çevrelerinin ve başka kurumların Amerikan çıkarlarını geliştirip ilerletmesi kolaylaşır.”

Elbette, Türkiye, Amerikan Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Eğitim ve Kültür İşleri Bürosu’nun Amerikan çıkarlarını geliştirip ilerletmek üzere seçtiği tek ülke değil.

Büro’nun başkan yardımcısı olan ve kendisine Condoleezza Rice’ı örnek aldığını söyleyen Cumhuriyetçi Goli Ameri’nin bu yaz ziyaret ettiği ülkelerin başında Irak, Azerbaycan ve Çin bulunuyor.

Büro, Irak’ta başlattığı UCSC Iraklı Genç Liderler değişim Programı ile gurur duyuyor. Ameri, “Yeni liderler arıyoruz,” diyor. “Bizler için önemli olan liderlik yetisine sahip olmaları. Programa kabul ettiğimiz çocuklar bir şeyleri değiştirmek isteyen çocuklar.” (UCSC, Basın Bülteni, 6 Ağustos 2008)

Programa katılan Iraklı gençler eğitimleri tamamlandığında Irak’a dönecek ve Irak’ı Amerikan çıkarları doğrultusunda şekillendirmeye aday liderler olacak.

Türkiye eğitim alanında da içimizdeki Amerika’yı güçlendirmeye devam ediyor.

Deniz Hakyemez

Odatv.com

Paylaş:

Yorumlar

“387) YÖK BAŞKANI, ABD’DE NE YAPIYOR?” yazisina 3 Yorum yapilmis

  1. TARIK KONAL yorum tarihi 12 Ekim, 2008 01:39

    SAYGIDEĞER KARAHAN BEYEFENDİ. BU YAZIYI BİZLERE ULAŞTIRDIĞINIZ İÇİN SİZE DE YAZARINA DA GÖNÜLDEN TEŞEKKÜRLER…
    “İÇİMİZDEKİ AMERİKA…” BU TANIMLAMA TÜM YURTSEVERLER GİBİ BENİ DE DERİNDEN YARALIYOR… AMA, NE YAZIK K BU BİR GERÇEK… “UYAN ARTIK SAYGIDEĞER ULUSUM, YATTIĞIN BU UZUN UYKUDAN…” DEMEKTEN BAŞKA ELİMDEN NE GELİR ?
    TÜM YURTSEVER KARDEŞLERİME GÖNÜL DOLUSU SEVGİ VE SAYGI GÖNDERİYORUM…
    SAĞOL, YILMAZ KARAHAN BEYEFENDİ…
    TARIK KONAL

  2. ilhan dülger yorum tarihi 12 Ekim, 2008 08:22

    Emperyalizm sacayağı yöntemi ile ayakta durur.
    İlk ve Birinci ayak: “Eğitim ve kültür” (din dahil) aşılaması yoluyla kendine uygun insan pazarları oluşturmak ve (üretim ve ticaretin belkemiği olduğu için)meslek eğitimini engellemektir. (Bunun organları seçilmiş ya da kurulmuş okul, üniversite ve kiliseler, buralardan seçilmiş işbirlikçi kişilerdir.)
    İkinci ayak: “Ticaret ve ekonomi”de harekat ve darbeler düzenleyerek bağımlı ve mümkünse tekel alım-satım pazarları oluşturmak ve bunlara yarattığı kullanılabilir insan pazarları yoluyla elinde tutmak.(Bunun organları mason locaları ve seçilmiş sanayi ve ticaret odaları içindeki işbirlikçi kişilerdir.)
    Üçüncü ayak: “Siyaset ve savaş”tır. Hükümet ve ordu içinde kadro, huhkuki düzenlemeler, idari ve ticari reform harekatları ve darbeleri düzenleyerek ülkelerin karar alıcılarını kendi paralellerinde tutmak. (Bunun görünen organları basın yayın, bazı fakülteler, bazı sivil toplum kuruluşları olmakla birlikte istihbarat teşkilatları içine konan işbirlikçiler ve kendilerinin insan, topluluk ve kesimler içindeki bağlantılarıdır.)

    Sanıldığının aksine, eski ve yeni emperyalizm ve bugün küreselleştirmecilik siyaset ve savaşla değil, ülke değerlerine karşıt eğitim akımı işleterek insan devşirmek yoluyla “ticari egemenlik” için yapılmış ve yapılmaktadır. Bu insanların bazısı ılımlı, bazısı isyancı azınlık grupları yaratmak şeklinde bir yelpazededir. (Ilımlıların en üst grubunun İng. Essex ve Amer. Ohio Üniversitelerinden yönlendirildiği bilinmektedir. Şimdi bunların çeşitlenmesi dönemi yaşanmaktadır) En son çare savaştır. İlk araç ise kendiyle bağlantılı güvenilir insanlar ve bunların yaratacağı dışa tavizci ortamdır. Bu tarzın kuramcıları ve en etkin uygulayıcıları İng.-Amer. ortaklığı olmuştur.

    İspatı: Osmanlı topraklarına ilk misyonerlerini 1820’de göndermişler ve bunlar ilk ülke taramasını ticaret ve halkların kırılganlığı üzerine yapmışlardır. Kilise ve okul kuruluşları bu harita üzerine olmuştur. 1830 Amerika ile Ticaret Anlaşması ve kapütilasyonlar (O sırada ABD ile Osm. arasında diplomatik münasebetler bile yoktu), 1838 İng ile Ticaret Anlaşması ve kapütilasyonlar. 1839 Tanzimat Fermanı. Empery. açısından bunun anlamı Osm. toprak ve mülkiyet düzeninin delinmesi, esnaf ve zanaatkar loncalarının kapatıırılmasıdır. Ticarette uygun koşullar böylece derhal yaratılmış olmaktadır.
    Yabancı okulları ve kiliseler kırılgan halklardan insan devşirme işi yapmışlardır. 1856 Islahat Fermanı ile Osm. mülkünü idare eden kurallar bertaraf edilmiş, Batı’nın ticaret üstünlüğü için kurguladığı kanunlar birer birer sökün etmiştir. Savaşlar ise 1850’lerde Rusya üzerinden başlatılmış, 1880’lerde açıkça ele alınmıştır.

    Osmanlı ve Cumhuriyet, ülke savunmasını “siyaset ve askerlik üzerinden” anlamışlardır. Onun için, ticaret ve eğitim düzenlemelerinde dipte işletilen akımı fazla takip etmeden yeterince uyarlanmadan alınmış kararlar çoktur. Oysa, Batı çoktan “alan savunması” fikrini ikinci dereceye itmiş, “pazar savunması”nı öne cıkarmış bulunuyordu. Bunu halen de anlamış değiliz. Hiçbir kuruluşumuz bu amaçla işbirliği halinde değildir.

    Türkiye, “Osm. bitti, yeni bir çağ başladı” havasıyla kendi gözüne perde çekmiştir. Türkiye herşey yenileniyor, olanlar eskide kaldı sanırken İng.-Amer.eski stratejisi değişmemiştir. (Bunu en açık Ermeni konusunun pişirilip yeniden ortaya sürülmesinden görebiliriz.

    II. Dünya Savaşı’ndan sonra Türkiye NATO’ya başvurduğu zaman, müzakerelerden önce 1945’te ABD Türkiye’de Milli Eğitim Bakanlığı’na(MEB) bir eğitim danışmanı oturtmuştur. “Alan savunması” anlayışında olan Türkiye bunu tali ve tuhaf bir istek olarak değerlendirmiştir ve dolayısıyla takibe almamıştır. Bu danışmanların birinci görevi “yabancı dille eğitim” ve misyonelerin 1880’de Türkiye için planladıkları “Anadolu kolejleri/liseleri”ni kurdurmak olarak belirlenmiştir. 1955 yılında Ankara Koleji yabancı dille eğitime geçirilince, İng. Türkiye Büyükelçisi kraliçeden dizbağı nişanı almıştır. 1981’de YÖK Kanunu yabancı dille eğitime cevaz ve meslek yüksek okullarının üniversiteler bünyesine alınması (dünyada böyle bir zorunluluk hiç uygulanmamıştır) göre yapılmıştır ve Anayasa’dan önce çıkarılarak anayasaya yön verilmiştir. 1982 Anayasası eğitim ve sanayi konusunda bağlanmış olarak ele alınabılmiştir. Cumhuriyet’in eğitimde resmi dil ilkesi anayasa ile delinmiştir. 1996 zorunlu-kesintisiz eğitim kanunu bahane edilerek meslek okullarının tümü üzerinde bir ameliyat başlatılmıştır. Meslek yüksek okullarındaki kalite liselerin altına inmiş, Batı ülkelerinde yüksek öğretim içindeki payı %75 olan meslek yüksek okulları Türkiye’de %25’e gerilemiştir. YÖK’te bir değişiklik yok, 1981’de kurgulandığı gibi devam ediyor. Bugünkü reel sektör (üretim kesimi), ticaret açıkları ve cari açığın altında Türkiye’nin vasıfsız bırakılmakta olan insangücü yatmaktadır. Batı için, Türkiye’deki yeni anayasa çıkarılması işinin de “eğitim” ve “sanayi” tavizleri açısından önemli olduğuna dikkat çekmek lazım.

    1945’te Türkiye’ye konulan yabancı eğitim danışmanı 1990’lara kadar Amerika’dan tayin edilip maaşını oradan almıştır. Bugün Amerika’dan tayin edilip maaşını Milli Eğitim Vakfı’ndan almaktadır. Bugün Vakfın bile politikası değişmiştir. Yoksul kesime dha iyi eğitim imkanları sunmak için para toplayan Milli Eğitim Vakfı, bu kaynakları paralı özel okul ve Anadolu lisesi açmakta kullanmaktadır.

    Eğitim ve Kültür emperyalizminin stratejisi hiç değişmemiştir. Olayları kişiler üzerinden ve kısa vadeli olarak anlamaya çalışan Türkiye, bu sığlıktan çok çekti. Görünümümüz şudur: çalışma hayatında iken başkalarının kurdukları düzenleri işletmek için ter döküp ekmek parası kazanmaya çalışan, kazandığı paralarla çocuklarını yurtdışına atan sonra da onları toparlayamayan,emekli olunca da kahvede ya da derneklerde oturup ah vah eden – şimdi de mailleşen – bir toplum. Atatürk bize uyanık olmayı emretmemiş miydi? Asıl sebeplere inmek, ülkesine bağlı insanların her alanda dirsek temasında olarak bilgili, yetkin ve ince politikalar uygular şekilde tutulmaları ve örgütlülük çözümdür.
    İ.D.

  3. ZÜHAL ASMA yorum tarihi 12 Ekim, 2008 17:37

    Efendim bir nevi ajan.lar yetistirecekler öylemi?
    zaten ilanla arıyorlardı=internetde.o vakit bu konuda DAHA GENİS VERİM ALABİLMEK İCİN!bu yola basvurdular.EGİTİM***BU ÜLKENİN BÜYÜK SORUNU BU OLDUGUNDAN..DİNLE BASLAYIP, EGİTİMLE VUR ALLAH VUR.AGACI YASKEN EGMEYE BASLAMISLARDI!TIPKI HRİSTİYANLIKDAKİ GİBİ!!ÖNCE DİN EGİTİMİ GÜNLÜK YASAMA GİRİYOR, SONRASI..ORTADA!
    ***BUNU ARTIK KABULLENİN!ABD.NİN EYALETİYİZ***
    *Peki bizim ülkemizin insanları NE YAPARLAR?bu tip konularda!
    *1960’larda TARIM, SONRADA HAYVANCILIK konularında bizi zayıflatmaya baslamalarını’METİN ÖZKAN VADİSİ’ nde etraflıca anlatıyordu.
    -cok enteresan!o vakitler anadolu/İZMİR civarından’yanılmıyorum degilmi?’ cıkan birkisinin b.bakan yapılması..
    demekki kusuru DAHADA büyükmüs!neden büyük ceza aldıklarını birtürlü ANLAYAMAYANLARA..anlatmanın baska sekli olsaydı keske’uygulamada’.
    ve o zihniyetler cıg gibi büyümüs..o vakitler abd.yi istemeyenler!!de asılmıslar=!
    *YUNAN korkusundan, milliyetcilik istemis sanırım, ABD.Yİ SECMEYİ!!öylemi?
    simdi bakınca, HAKLI HAKSIZ KARISIYOR!
    –HEP SÖYLERİM..DIS POLİTİKADA BÜYÜK SORUNLARIMIZ OLMUS..YANİ HEP VAR!
    -BUGÜN MESELA SN. ONUR ÖYMENİ GETİRSELER!HADİ C.BASKANLIGINA GETİRSELER?..YOK!OLMUYOR/ULUSLARARSI CIKARLARDA ARAPLARLA ELEELE VERİLMESİNİ ÖNGÖRMÜS!ABD.SECİLEN KİSİ.DENDE İNGİLTERENİN CIKARLARININ NASILDA KOCAMAN YER KAPLADIGI BELLİ OLUYOR!
    ***SAHİ;BU ABD. DEDİGİNİZ!!!KİMLERDEN OLUSMUS?
    –MUHTEVİYATI NEDİR?
    ‘SUNA TAM ADIYLA HİTAP ETSENİZE’ANLASILSIN.
    hep icimizdeler ya!osmanlı kasası onlardaymıs!
    *ATATÜRKÜ İSTEMEYEN/DİKTATÖR DİYEN ONLARDIR*
    kulaklarımla duymusumdur!
    ALMANLAR COK AKILLI MİLLET.ne derseniz deyin.yani güttükleri POLİTİKADA!
    -acaba onların aslıdamı?israeile dayanıyor?
    gecmis bakınca ingiltere kralı 8.henri din adamlarının istegiyle!evangelistleri istemiyor!almanlar?sa bu KONUDA DİRETİYOR!ve bugün, ONLAR HALA DAHA BÜYÜK PROBLEM!
    –BU KONUDA ARASTIRMA YAPILIP, ESELENMESİ GEREKİYOR!
    ”coburg’da bunların bas’larının gecmisini sato icinde/TEPEDE,ziyaret etmistim…İBADET EDERCESİNE ziyaretcisi var!PRENS ANDREW’unda büyükannesi orada YASAMIS!
    (bus ve ingilterenin eski b.bakanı,da dönüs yaptılar galiba..katoliklige!
    EVANGELİZM!ile KATOLİKLİK ARASINDA hala daha cekisme var!VEDE TABİİ ortodokslar..
    AYTUNC ALTINDAL’IN 2 KİTABI VAR!okumak gerek.TÜRKİYE VE ORTODOKSLAR, digeri;6.benedikt!h.lerin genclik kolundaki adam.
    -SN. O.ÖYMENİN 1998 de cıkan ‘türküyenin gücü’ adlı kitabınıda okuyunuz.DOSTLAR.

Yorum yap