33) AZINLIKLAR KANUNU MU?

Yayin Tarihi 28 Ağustos, 2009 
Kategori ÖYKÜ

AZINLIKLAR KANUNU MU?

image00149.jpg

Başbakan İnönü saat 18.00 sularında Florya Köşkü’nde Atatürk’ü ziyaret etmiş:

– Hayırdır İsmet… Habersiz geldin.

– Paşam, azınlıklar meselesi… Konuyu Meclis’e getireceğiz.. . Ne diyorsunuz?

– İsmet bugün geç oldu… Yarın sabah erkenden gel, konuşalım.

İnönü çıkınca Atatürk “bütün görevlileri” toplamış:

– Sadece laleler kalsın… Bahçedeki diğer bütün çiçekleri sökün, atın… Derhal.

İsmet Paşa sabah gelmiş, bahçenin “halini” görmüş ve “görevlilere” sormuş:

– Ne oldu böyle?

– Gazi Paşa Hazretleri emrettiler, söktük.

Başbakan İnönü, Cumhurbaşkanı Atatürk’ün odasına girmiş:

– Paşam, bahçenin durumu nedir?

– Azınlıkları söküp attım İsmet.

İnönü “anladım” dercesine başını öne eğmiş:

Atatürk:

– İsmet, ben Ne Mutlu Türküm Diyene” sözünü boş yere söylemedim… Kendini Türk hisseden herkes bu vatanın öz evladı… Ben hayatta olduğum sürece bu böyle bilinsin…

Ve sakın azınlıklar ile ilgili bir kanun çıkarılmasın.

HABERİNİZ.COM

Paylaş:

Yorumlar

“33) AZINLIKLAR KANUNU MU?” yazisina 3 Yorum yapilmis

  1. ZEYNEP İNCİ yorum tarihi 30 Ağustos, 2009 02:53

    BU İNÖNÜ,NEDEN BASIMIZDA KALMIS;( SİMDİ ANLASILIYOR!
    *DOST OLSAYDI.KALMAZDI.ZATEN AKLIDA,HİN-LİGE CALISIYOR!BELLİ KESİMLER GİBİ.

  2. Burak Baysal yorum tarihi 8 Eylül, 2009 16:23

    Muhtemel yalandır.
    Çünkü Gazi Mustafa Kemal Atatürk’le ilgili anlatılanların pek çoğu Atatürk’e insanüstü bir kimlik kazandırmak için sonradan uydurldu.

    Örneğin “….İki devlet adamı arasındaki görüşme de Atatürk, Avrupa’nın geleceğinin Almanya’nın tutumuna bağlı olduğunu ifade etmiş. Arkasından da Almanya’nın çok kısa sürede, İngiltere ve Rusya dışında bütün Avrupa’yı egemenliği altına alacak güçte ordu kurabileceğine dikkat çekmiş. 2.Dünya savaşının da en geç 1940-45 yıllarında patlayacağını ileri sürmüş…..” yalan olduğu 2 gün önce Habertürk TV de bir tarihci belgelerle açıklamıştı.

  3. Fahri Yurtsever yorum tarihi 22 Kasım, 2009 01:37

    Yılmaz Bey,
    Az olmakla, azınlık olmak birbirinden çok farklı kavramlar.
    Bir ülkede, Azınlık-ların varlığının kabulu şu demek: Siz bizden değilsiniz. Aslında başka bir mensubiyete (etnik ve dini-inanç temelinde ama devlet) sahipsiniz ve bir yanlışlık! sonucu bizim siyasi-hukuki vb. egemenlik alanımızda, yani topraklarımızda bulunuyorsunuz.
    Tamam, burada yaşayacaksınız ama o mensubiyete ilişkin kurallarınız geçerli olacak. Yani bizim hukukumuz uygulanmayacak ve bunun “garantörü” o devlet ve “uluslararası toplum” olacak.
    1-Siz bizden değilsiniz. -Biz sizden değiliz. Bir başka devlete ait ve korumasındasınız. -x devletine manen bağlıyız. Yüreğimiz orası için çarpar.
    Bu ayrıcalıklı durum, şartlara göre, leyhte veya aleyhte işleyebilir.
    2-Bizim hukukumuza tabi değilsiniz. Yine, leyhte veya aleyhte işleyebilir.
    3-Mensubiyet hissettiğiniz devletin-devletlerin-uluslararası toplumun gözetimi, koruması altındasınız demektir.
    4-Bu durumda tek millet yani ulus, tek hukuk, tek vatandaşlık, eşitlik ve tabii egemenlik yoktur.
    Demokrasilerde, azınlık olamaz. Azlar olur, yani sayıca azınlığa düşenler. İnsanların, ırk kökenine, inancına bakılmaz. İnsanın insan olarak, birey-yurttaş olarak vatandaşlık hak ve ödevleri olur.
    Ben demokrasi istiyorum, daha çok demokrasi istiyorum diyen hiç kimse, bunu şu bu ırk-köken yada din-inanç adına talep edemez. Ediyorsa, tezat var demektir. Yada, “yıkım özgürlüğü.”
    Grup, topluluk adına isteyemez. Ancak, bireysel haklar özgürlükler kapsamında herşey istenebilir. Eşitlik ilkesini bozmadan, ayrıcalık veya imtiyaz muhteva etmeden. Kürtçe eğitimde, Hristiyan din derside.. talep edilebilir. Dernekler vb kurulabilir. Ancak, parti kurulamaz.
    Parti kurulamaz, çünkü hiç kimse şu veya bu topluluğun vekili olamaz, demokrasiden bahsedilecekse. Ancak, eşit hakka sahip bireylerin toplamı demek olan halkın-ulusun vekili olunabilir.
    Zaten eğer böyle olursa, örneğin Alevi olamayan biride, kardeşim bu haksızlık, tabiiki cemevleride ibadethane sayılabilir talebine destek verebilir. Yada, madem İngilizce bu kadar serbest, Kürtçe niçin olmasın diyebilir.
    Aksi durum, önce çok hukukluluk, ardından devletçiklere bölünmekten, tarihte geri gitmekten başka bir noktaya götürmez.
    Hülasa, demokraside azınlık yoktur, olamaz. Birey-yurttaş-vatandaş vardır.
    Maalesef, bizde saatler hep geri alınıyor.

Yorum yap