3) Türk Tarihi Kronolojisi (6. y.y.)

Yayin Tarihi 3 Nisan, 2015 
Kategori KRONOLOJİ

Türk Tarihi Kronolojisi

image001

Vl. yüzyıl

534 Tabgaç Devleti’nin ikiye bölünüşü: 480’den itibaren Kuça ve etrafını Juan-juanlar’a kaptıran ve 494’de başkenti, Devlet meclisinin muhalefetine rağmen, bozkır bölgesinden güneydeki Çin merkezi Lo-Yang’a nakleden İmparator Hong II (Hio-wen, 471-499), Türk töresine karşı ağırlık kazanan bu soysuzlaşmayı (479’da yalnız başkentte 100 tapınak ve 2000’den fazla rahip bulunuyordu) 495 yılında, Türk örfünü, geleneklerini, giyimini, Tabgaç dilini ve hattâ yazışmalarda Türkçe tâbirlerin kullanılmasını yasaklamakla tamamladı. Tabiatiyle Türk atalarının askerî vasfını kaybeden Tabgaç devleti, yeni bölgenin ve yerli Çin halkının yol açtığı iktisâdî ve sosyal sebeplerden de gittikçe gücünü kaybetmekte idi. Bütün Kuzey Çin’e hükmetmiş olan bu devlet 534’e doğru (Ho-nan’da) Doğu Weileri ve (Ç’ang-an’da) Kuzey veya Batı Weileri olarak ikiye ayrıldı ve kısa zaman sonra bütün arazileri Çinli hânedanlara intikal etti.

540-550 Son Gupta imparatoru Vishnugupta’nın saltanatı.

550-557 Tabgaç Devleti ve siyasi varlığının tarihe intikali: 534 yılındaki bölünmenin ardından hızla Çinlileşen ve Çin siyasi ve kültürünün tesiri altına giren bu iki Tabgaç devleti’nin toprakları Çinli sülalerlerin eline geçti. Doğu Weileri’nin siyasi hakimiyeti ve toprakları yerini Ts’i/Ch’i sülalesine (550­557), Batı Weileri’nin siyasi hakimiyeti ve toprakları ise yerini Chou sülâlesi (557-581)’ne terketti. Böylece Tabgaçlar siysi tarihten silindiler.

552-745 “Türk” kelimesini Türk devletinin resmî adı olarak ilk kullanan siyasî teşekkül Göktürk hâkanlığı: Türkler, Yuan-Yuan İmparatorluğu’nu yıkarak Türk Hanlığı’nı kurdular. Bu Türk Hanlığı, şeklî olarak Batı ve Doğu diye iki Hanlığa bölünecektir.

552 I. Göktürk Kağanlığı’nın kurucusu Bumin Kağan öldü.

552-582/630 I. Göktürk Kağanlığı: Göktürk devletinin kurucu yabgusu Bumin, bir “Töles” isyanını bastırdıktan sonra (546), Juan-juan hükümdarı ile eşdeğer olduğunu göstermek için onun kızıyla evlenmek istemiş, fakat bu isteği reddedilmiştir. Bunun üzerine bir Tabgaç prensesi ile evlenen Bumin, vurduğu ağır darbe neticesinde Juan-juan devletini yıkmış (552 başları) ve resmen “İl-kagan” unvanını alarak, Ötüken (Eski Hun İmp.nun başkent bölgesi) merkezli müstakil Göktürk Hâkanlığı’nı kurmuştur (552). Kendi manevî ağırlığı altında olmak üzere devletin Batı kanadının idaresini kardeşi İstemi (İştemi, She-ti-mi 552-576)’ye veren Bumin, aynı yıl içerisinde (552) ölmüştür. Batı kanadında İstemi, doğunun yüksek hâkimiyetini tanıyan ve fetihlerine devam ederken, Ötüken’de (Doğu kanadının başına da) Bumin’in oğulları K’o-lo (Kara) ve arkasından da kardeşi Mu-kan (553-572) geçmiştir. Mu-kan ve İstemi’nin başında bulunduğu Göktürk hâkanlığı bu devrede haşmetli çağına ulaşmıştır.

552-576 I. Göktürk Kağanlığı’nda İstemi (Batı kanadı kaganı 552-576) ve Mukan (Ötüken’de doğu kanadı kaganı 553-572) dönemi.

552 576 Bumin’in oğlu Göktürk devletinin batı kanadı kağanı İstemi (552-576) dönemi: İstemi’nin kumandası altındaki imparatorluğun bu batı ordusu da, kendi bölgesinde harekâtlara devam etti. Kısa sürede Altayların batısını Isık göl ve Tanrı dağları’na kadar hâkimiyeti altına aldı. Askerî ve siyasî faaliyet ve temasları sonucu Bizans ve Sasani gibi dönemin iki büyük imparatorluğunu Göktürk politikası izinden yürümeye zorladı. Böylece Göktürk hâkanlığını bir dünya devleti payesine yükselmiş oldu. İstemi İpek Yolu’nu ve ticaretini ele geçirmek için, Sasaniler ile işbirliği yaparak Ak-Hunlar’ın siyasi varlığına son verdi (557) ve bu amacına ulaştı. Ak-Hun toprakları iki devlet arasında paylaşıldı. Böylece Fergana’nın bir kısmı, Batı Türkistan’ın güneyi, Kâşgar, Hoten vb. bölgelerin Göktürkler’e intikali ile İç-Asya kervan yolu (İpek Yolu) da üçüncü defa Türkler’in eline geçmiş oluyordu.

553-572 Bumin’in oğlu Göktürk Devleti’nin doğu kanadı kağanı Mu-kan (553-572) dönemi: 555 yılında son Juan-juan kalıntılarını da ortadan kaldıran Mu-kan kağan, doğudaki K’i-tanlar’ın ve kuzeydeki Kırgızlar’ın ülkelerini de hâkimiyet sahasına dahil etti. Arkasından Çin’e yönelerek; önce Çin’de Tabgaçlar’ın yerine geçmiş olan Chou hânedanı (557-581) ve sonra da diğer Çinli Ts’i (Ch’i) hânedanı (550-557)’nı baskı altına aldı. Bu suretle batıda İstemi’nin harekâtlarından bunalan ve Göktürkler’e karşı Çin’den yardım isteyen Ak-Hun Eftalit Devleti’ne ve Maveraünnehir bölgesine Çin askerî desteğini kesmiş oldu. 100 bin kişilik büyük bir orduya malik olan Mukan kaganın, 564 yılında Ts’i’nin başkenti Tsin-yang’ı muhasara ettmesiyle Göktürk baskı ve nüfuzunu daha bir şiddetle üzerinde hisseden Çin Chou imparatoru Wu-ti, Göktürk baskısını Mukan’ın kızı Aşina ile evlenmek suretiyle (568) hafifletebildi. Görüldüğü üzere kısa sürede İmparatorluğun Doğu kanadı, başta Çin olmak üzere bölgede Göktürk hâkimiyetini gerçekleştirmiş oldu.

553-568 Türkler ve Sasaniler, Eftalitleri ortadan kaldırmak için ittifak ettiler.

557 Eftalit/Ak Hun Devletinin, hakimiyetinin sonu: İran’da Anûşîrvân büyük bir devlet adamı olarak belirdikçe, Ak Hun-Eftalitler sönükleşti. 552 yılında Orta Asya’da Göktürk hâkanlığı kurulup İstemi Yabgu, Maveraünnehir bölgesinde faaliyete geçtiği zaman ise, iki büyük imparatorluk arasında sıkışan Ak Hun-Eftalit Devleti’nin, Göktürkler’in mücadeleye giriştikleri Juan-juanlar’la olan siyâsî ve sıhrî râbıtaları da fayda vermedi. Anûşîrvân ile İstemi’nin ortaklaşa hareketleri neticesinde Ak Hun iktidârı yıkıldı ve ülke Göktürkler’le İranlılar arasında paylaşıldı (557). Son temsilcisi Ak Hunlar olan ve üç kol hâlinde gelişmiş olan Hun siyâsî hâkimiyeti -Kafkasya’daki (Derbend kuzeyi-Hazar denizi arasında) Hunlar’ın Hazar Hâkanlığı idaresine girinceye kadar süren kısa hâkimiyetleri dışında- bu suretle tarihe karışmakla beraber, Hunlar’a mensup Türk soyundan çeşitli kütleler, büyük Hun çağında şahsiyetini bulan zengin kültürleri ile göreceğimiz gibi, Asya, Avrupa ve Afrika kıt’alarında, Tabgaç, Göktürk, Türgiş, Karluk, Uygur, Oğuz, Bulgar, Sabar, Hazar, Kuman Peçenek vb. gibi türlü adlar altında ve yeni, güçlü devletler, imparatorluklar kurarak yaşamağa devam etmişlerdir. Türk milleti denilen büyük âilenin çocukları olan bu kütleler, aynı zamanda Rus, Macar, İslâv-Bulgar, Romen, Gürcü devletlerinin kuruluş ve gelişmelerinde başlıca rol oynamışlar ve daha sonraki bütün Türk-İslâm siyâsî teşekküllerine askerî, hukûkî ve sosyal yönlerden ana kaynak vazifesini görmüşlerdir.

557- 579 Çin’de Chou sülâlesi, Türk Tabgaçlar’ın yerini aldı. Göktürk kaganı Mukan tarafından ortadan kaldırıldı.

558-805 Avar Hâkanlığı: Frank Krallığı ile Bizans imparatorluğu arasında Orta Avrupa’da, Hun, Sabar ve Ogur kalıntılarının bir karışımı olarak kurulan devlet, bölgedeki çeşitli Germen ve İslâv kabîlelerini de hâkimiyeti altına alarak 250 yıl Avrupa siyasetine yön vermiştir. Hâkimiyet sahası bugünkü Macaristan, Arnavutluk, Hırvatistan, Çekoslovakya, Avusturya ve güney Almanya’yı kapsamaktaydı. Avrupa Avar hâkanlığı kurucularının Türklüğü, araştırmalar ilerledikçe daha da kesinlik kazanmıştır. Asıl çekirdeğini Türk unsurunun teşkil ettiği Avar ordusunda, kalabalık Germen ve İslâv yardımcı kıtaları da kullanılmaktaydı. Avar Hâkanlığı’nın özellikle İslâv kavimleri üzerinde büyük tesiri olduğu anlaşılıyor. 4. yüzyıla kadar Germen Got’ların, daha sonra Hun İmparatorluğu’na bağlı olarak Türkler’in hâkimiyetine giren İslâv topluluklarının tarihi o zamandan itibaren aşağı yukarı “Türk tarihinin bir parçası” durumuna girmiştir. Kalabalık İslâv kütlelerinin çeşitli Doğu Avrupa bölgelerine ve Balkanlar’a dağılması hâdisesi daha çok Avarlar devrinde vukua gelmiş ve bu büyük ölçüdeki göçler “Avar hâkanlığı’nca ihtiyaç duyulan toprak mahsullerini elde etmek için onlara tarım işleri, aynı zamanda, sınır bekçiliği yaptırmak maksadı ile” Avar idaresi tarafından hazırlanmış ve tatbik edilmiştir. Bu suretle türlü İslâv kabileleri bugünkü Çekoslavakya’ya, Elbe nehri boyuna, Dalmaçya kıyılarına, Balkanlar’a sevkedilmişlerdir. Böylece, 584’de piskopos Suriyeli Johannes’in ifâdesi ile “Eskiden ormanlardan dışarı çıkmağa cesaret edemezken, Avarlar sayesinde savaşa alışan ve altun, gümüş, at sürüsü sahibi olan İslâvlar’ın” sistemli göçürülmeleri yolu ile günümüz Orta ve Doğu Avrupa etnik haritasının Avar hâkanlığı tarafından çizildiği anlaşılmaktadır. Bugün Kafkaslar’da yaşayan Avar zümresinin de onların torunları olduğu kabul edilir.

567-569 Göktürk-Bizans yakınlaşması ve ittifakı: Akhun topraklarını paylaşmada istediğini elde edemediğini düşünen Sasani Anuşirvan, İpek Yolu ticaretinde Göktürkler’e sıkıntı çıkarmaya başladı. İstemi, Sasanilerle uzlaşma ümidinin kaybolduğunu görerek Bizans’la ittifak siyasetine yöneldi. Bu amaçla İstanbul’a bir heyet gönderdi (567. Heyet başında Sogdlu bir ipek tâciri ve diplomatı olan Maniakh bulunmaktaydı). Bu, Orta Asya’dan Bizans (İstanbul)’a giden tarihin kaydettiği ilk resmî heyet idi. Türk heyetini ilgi ile karşılayan imparator Justinos II, kendisine gönderilen “İskitçe (yani Türkçe) ” mektuptan ve Maniakh’dan dinlediği şekliyle meselenin ciddiyetini anlamış ve bir ittifak andlaşması için de Türk hâkanına umûmî vâli Zemarkhos başkanlığında bir heyet göndermiştir (569 Ağustos başı). Karadeniz-Kafkaslar-Hazar Denizi-Aral gölü arasından Talas yolu ile Tanrı dağlarındaki Ak Dağ (Altun Dağ)’daki Türk hâkanının huzuruna çıkan heyetle bir anlaşma yapılmış ve İstemi siyasetinde başarı sağlamıştır.

6. yüzyıl sonları Eftalitler, Avar Hanlığı’nı kurmak üzere batıya Rus steplerine göçtüler (6. yüzyıl sonları).

Nisan 571 Hazret-i Muhammed (a.s.) doğdu (20 Nisan 571).

572 Mukan Kagan’ın ölümü: İstemi’nin faaliyetleri de dâhil, imparatorluk adına yapılan bütün faaliyetlerin, kendi adına yapıldığı Doğu Göktürk hâkanı Mukan 572’de öldü. Devleti muazzam bir genişliğe ulaştıran Mukan’ın hâtırası Orhun Kitabeleri’nde aksini buldu. Bu büyük hâkanın Ötüken’de düzenlenen muhteşem cenâze töreninde, Bizans imparatorluğu da dahil, komşu devlet ve kavimlerin heyetlerinin de hazır bulunması, devletin ulaştığı saygınlığın bir işaretiydi. Mukan’dan sonra da bu saygınlık devam etmiştir. Zira Mukandan sonra devletin başına geçen kardeşi T’a-po (572-581)’yu tebrik için, 100 bin top ipek hediye gönderen Chou imparatoruna ve yine çeşitli hediyeler gönderen Ts’i (Ch’i) imparatoruna Türk hâkanı, “Oğullarım” diye hitap etmekteydi. Bu, bütün Kuzey Çin’in Türk himâyesine alındığının da bir göstergesiydi.

572-581 T’a-po kagan ve Göktürk Devleti’nin merkez hâkanlığı (Doğu kanadı)’nın ikiye bölünüşü: Mukandan sonra merkezdeki doğu kanadının başına geçen kardeşi T’a-po (572-581), sınırları oldukça genişlemiş olan Göktürk Devleti’nin, kendi idâresindeki Doğu kanadını da yine ikiye böldü. Bu Doğu’nun doğusuna, kardeşi K’o-lo’nun oğlu Şe-t’u (İşbara)’yu, batısına da küçük kardeşi Jo-tan’ı “kagan (küçük kagan) ” unvanları ile tayin etti. Kendisi de bir Ts’i prensesi ile evlenme sevdasına kapıldı. Üstelik, bir Buda heykeli ve tapınağı yaptırarak, Türk içtimâî hayatına uygun olmadığı eskidenberi bilinen Budizm’i ülkede himâyeye kalkıştı. Dış politikada da yanlış adımlar atıldı. Göktürk haşmeti zevâle yüz tutmuş gibi idi. Ts’i Devleti’nin, Chou hânedanı/devleti tarafından yıkılması (577) üzerine, oradan kaçarak kendisine sığınan bir Ts’i prensini “Çin kaganı” ilân etmesi, Choular’la aranın açılmasına sebep oldu. Bu sebeple kalabalık bir ordu ile “Pekin” bölgesine doğru ilerleyen T’a-po, kendisine bir Çinli prenses vaad edilerek durduruldu. Ayrıca Choulular, Ts’i prensi’nin de kendilerine teslimini şart koşmuşlardı. Bu isteği doğrudan değil de, bir av esnasında Ts’i prensinin kaçırılmasına göz yumarak dolaylı yoldan yerine getirmesi, millet nazarında T’a-po’nun itibârını sarstı.

572-591 Sasanîler’e karşı Türk-Bizans ittifakı ve Sasani-Bizans çatışmalarından istifade ile Göktürkler’in Azerbaycan’a hakim olmaları: Bu çatışma sırasında hâkimiyetini Harezm üzerinden Kafkaslar’ın kuzeyindeki Kuban ırmağına kadar yaymağa çalışan Göktürkler, Azerbaycan’a da girmişlerdi. Fakat batı istikametindeki bu Göktürk ilerleyişi ve Sasaniler’e karşı ortak hareket, Bizans’ın da bölgedeki bazı plan ve siyasetleri sebebiyle gecikmiş ve ancak Ânûşirvân’ın oğlu “Türk-zâde (İstemi’nin torunu) ” lakaplı Ormuzd IV (579-590)’un son yıllarında (588) yapılabilmiştir [s.101]. Bu gecikmenin sebebi, Bizans’ın, Göktürkler’in düşmanı olan Avarlar’a himâye ile kucak açması ve Göktürkler’in bağlantı kurarak destek almak istediği Güney Kafkasya’daki Sabar Türk kütlesini 576’ya doğru dağıtarak Göktürk ilerleyişini ve hızını kesmek istemesidir.

576 Hazarlar: Türkler’in, Kafkaslar’ı istilası ve Hazar Hanlığı’nı kurmaları.

576 Göktürk batı kanadı kaganı İstemi öldü: Merkezde (Doğu Göktürk) yaşanan iç sarsıntılara bir de Batı kaganı İstemi’nin ölümü eklendi (576). “Ben, esirlerimiz olan Uar-Huniler’in hangi yoldan Bizans’a gittiklerini biliyorum…. Bize karşı gelmek cesaretini gösteren Alanları, On-ogurları görüyorsunuz. Roma’ya da geleceğiz” diyerek, Göktürk sınırlarının Kafkasya’nın kuzeyine ulaştığını ortaya koyan İstemi, hedefte Bizans’ın olduğunun işaretini vermiş ve bunu gerçekleştirmek için de Kırım’daki Bizans’a ait Kerç (Bosporos) kalesini ele geçirmiştir (576). Bu tarih aynı zamanda, Mançurya sınırlarından başlayarak Karadeniz’e kadar uzanan Göktürk hâkanlığının, genişlemesinin son noktasına ulaştığı tarihdir.

576 İstemi Kaganın Kırım’daki Bizans’a ait Kerç (Bosporos) kalesini ele geçirmesi.

576-603 Tardu Kagan: İstemi’den sonra Batı kanadının başına oğlu Tardu (576-603) geçti. Cesaret ve savaşçılığı babasını hatırlatmakta idiyse de, T’a-po’nun açmış olduğu ayrılık çizgisini, siyasî ihtirasları sebebiyle büsbütün derinleştirmekten kurtulamadı. Doğu Kanadında İşbara’nın hakimiyetini kabul etmeyen Ta-lo-pien, Çin yönlendirmesiyle Tardu’nun yanına geldi. Siyâsî ihtiras peşine düşen Batı yabgusu Tardu, Doğu’daki yeni hâkanla devletin tamamına hakim olmak için mücâdeleye başladı.

581 Göktürk doğu kanadı kaganı T’a-po öldü: T’a-po kagan, 581’de ölürken kendi oğlu yerine Talopien’nin hâkan olmasını istediyse de, Toy/Devlet Meclisi bu isteği reddederek (zira Talopien, Mukan kagan’ın, asil, yâni Türk soyundan olmayan hanımından idi) T’a-po’nun yerine K’o-lo’nun oğlu İşbara hâkanlığa getirilmiştir.

581-587 İşbara kagan: Tapo’dan sonra Merkezdeki Doğu Hâkanlığının başına geçen İşbara karısının telkinlerine kapılarak Çin’e, Sui Hanedanı’na karşı ordu sevketti. Kendisi bir Chou prensesi olan Ts’ien-ki, Choular’ı altederrek iktidarı devralan Suiler (581-618)’den intikam almak istiyordu. İşbara’nın iç karışıklıkları bertaraf etmeden Çin üzerine yönelmesi Göktürk Devleti’nin 582 yılında kesin olarak ikiye bölünmesi sonucunu verecektir (bkz.: 582, 587).

582 Çin entrikaları ve I. Göktürk Hâkanlığı’nın, Batı ve Doğu Göktürk hakanlığı olmak üzere resmen, kesin olarak ikiye ayrılması: Bumin kagan zamanında idarî olarak şeklen ikiye ayrılmış olan Göktürk hâkanlığı, 582 yılına gelindiğinde Doğu’da İşbara, Batı’da ise Tardu idaresinde iki kanad şeklinde idi. Bu arada dahili sıkıntı ve çalkantılar yaşanmaktaydı. Her iki kagan da bir diğerini 582 kabullenmek istememekteydi. Buna Çin entrikaları da eklenince kaçınılmaz sonuç gerçekleşti. Zira İşbara’nın Çin’e ordu sevkine Sui imparatoru Wen-ti, Çin şehirlerinde imtiyazlı ticaret hakkına sahip 10 bin kadar Türk’ü Çin’den uzaklaştırarak karşılık verdi. Bunun üzerine İşbara Çin’e sefer düzenledi. Çinliler entrikalarını daha da arttırdı. Wen-ti, yabgu Tardu’ya altın kurt başlı bir sancak göndererek, onu Göktürk hâkanı olarak kabul ettiğini bildirdi. İhtirâsı alevlenen ve İşbara’nın Çin’e karşı ortak askerî harekât isteğini reddeden Tardu, hâkanlığın Doğu kanadının yüksek hâkimiyetini tanımadığını ilân etti (582). Böylece Göktürk hâkanlığı resmen ikiye bölünmüş oldu. Bu entrikaları ile, 350 yıldanberi ilk defa Çin’de siyâsî birliği kuran ve daha sonra iktidara gelecek olan kudretli T’ang sülâlesine siyasî zemin hazırlayan Sui sülâlesi, Çin’de iktidarını pekiştirirken, Türk hâkanlığı da: İşbara idaresindeki Doğu Göktürk hâkanlığı ve Tardu idaresindeki Batı Göktürk hâkanlığı adıyla ikiye ayrılıyordu.

582 Bizanslı tarihçi Agathis’in ölümü.

582-630 Göktürkler’in Batı ve Doğu Göktürkleri olmak üzere iki ayrı devlete bölündükleri dönem.

587 Doğu Göktürk hakanlığının Çine tabi olması ve İşbara kaganın ölümü: İşbara, Tardu’nun istiklâlini ilân etmesinden sonra birçok cephede mücadele etmek mecburiyetinde kaldı. Çinli diplomat-general Ç’ang-sun Şeng ile mücadele yanında onun kışkırttığı Türk kumandanlarıyla da mücadele ediyordu. Yine Ta-lo-pien’e bağlı oldukları gerekçesiyle, bazı yüksek rütbeli kumandanlarını, gerek vazifeden uzaklaştırmak, gerekse de cezalandırmak yoluyla bertaraf etmekteydi. İşbara, gücünden çok şey kaybettiğini görmüş ve özellikle de Tardu-Ta-lo-pien ikilisinin tehdidini yakından hissetmekteydi. O da Tardu gibi Çin Sui imparatorundan askerî destek ve barış istemek zorunda kaldı. Türk hâkanının isteklerini memnuniyetle kabul eden Wen-ti, yardım ve barış görüşmeleri için adamları diplomat Yü K’ing-tsi ve Ç’ang-sun Şeng’i gönderdi. Bu iki Çinli, Türk başkentinde Türk hâkanınan hakaret edecek kadar ileri gittiler, ses çıkarılamadı. “Çin imparatorunun oğlu” olduğunu kabul eden hâkanı “Ç’en/ bende” ilân ettikten sonra ülkelerine döndüler. Bütün bu gelişmeler neticesi Doğu hâkanlığı Çin hâkimiyeti altına girmiş oldu. Gelinen noktayı yeterli görmeyen Çin imparatoru, daha da ileri giderek Türkler’i, Çince konuşmaya, Çinliler gibi giyinmeğe, onların âdetlerini kabule teşvik ve mecbur etmesi için İşbara’ya baskıda bulunmaya başladı. İşbara’nın kültürel asimilasyon amacını güden W’en-ti’ye verdiği cevap, Türk millî kültür tarihi açısından dikkate değer ibretler içermektedir: “Size bağlı kalacak, haraç verecek, kıymetli atlar hediye edeceğim. Fakat dilimizi değiştiremem, dalgalanan saçlarımızı sizinkine benzetemem, halkıma Çinli elbisesi giydiremem, Çin âdetlerini alamam. İmkân yoktur, çünkü bu bakımlardan milletim fevkalâde hassastır, âdetâ çarpan tek bir kalp gibidir”. Ancak siyaseten de olsa İşbara şunu da ilâve etmekten geri duramamıştır: “Sui imparatoru dünyanın gerçek hâkimidir. Gökte iki güneş olmadığı gibi, yerde de iki hükümdar olmamalıdır”. Büyük Göktürk hâkanlığının parçalandığı, tâbî kütlelerin ayaklandığı/ayrıldığı, Türk kütlelerinden bazılarının Çin’e ilticâya başladığı, hükümdar âilesi mensuplarının birbirine girdiği bu karışık devrede İşbara öldü (587). Yerine kardeşi Ç’u-lo-hou (=Ye-hu kagan) ve arkasından da Toy tarafından Tulan (588-600) hâkan seçildiyse de kötü gidişatın önüne geçilemedi.

588-599 Batı Göktürk kaganı Tardu’nun batıdaki başarıları: Hoten bölgesini hâkanlığa bağlamış olan Tardu, Ormuzd IV “Türk-zâde” zamanında (İran-Bizans mücadeleleri esnasında) İran iç işlerine müdahalelerde bulunmuştur. Derbend kuşatılmış, yine bir Göktürk ordusu da Herât ve Bâgdîs havâlisine girmiştir (588-599). Bu Türk ordusunu durdurmayı başaran Sasani kumandanı Bahram Çûpî, Ormuzd IV’u tahttan indirerek, onun oğlu Hüsrev Perviz’i İran tahtına oturttu. Ancak onun da kaçması üzerine kendisini “Şehinşâh” ilân ederek Sasani tahtına oturan Bahram, Bizans karşısında yenilince ülkesinde tutunamadı ve Göktürkler’e sığındı. Tardu’nun bu başarıları Bizans karşısında psikolojik bir üstünlük sağllıyordu. Yine Çin kaynaklarının ifadesine göre Ötüken, Kuzeybatı Moğolistan, Aral havâlisi, Kâşgar, Maveraünnehir ve Merv’e kadar Horasan havâlileri üzerinde hâkim bulunan ve ulu hâkan olarak “Bilge Kagan” ünvânını taşıyan Tardu, Bizans İmparatoru Maurikios’a bu üstünlüğünü yazdığı mektubun başlığında şöyle ifâde etmiştir: “Dünyanın yedi ırkının büyük başbuğu ve yedi ikliminin hükümdarı Hâkan’dan Roma imparatoru’na.”.

588-600 İşbara’dan sonra Doğu Göktürk hâkanlığı tahtına kardeşi Ç’u-lo-hou (=Ye-hu kagan) ve arkasından da Toy tarafından Tulan (588-600) hâkan seçildi.

Şevket Koçsoy

http://www.tarihtarih.com/

 

Paylaş:

Yorumlar

Yorum yap